Celal DENİZ
Silopi'de kısmı sokağa çıkma imkanı tanındıktan sonra ilçeden fotoğraflar düşmeye başladı sosyal medyaya. Bir yanda yıkılmış evler, virane sokaklar diğer yanda o yıkıntılar içerisinde yaşama tutunmaya çalışan kadınlar çocuklar.
Günlerdir, aylardır her sabah yeni bir acıya uyanıyor Kürt illerinde yaşayan yoksul insanlar. Acılar geçidi yaşanıyor sanki Kürt illerinde. Acılardan acı beğendiriliyor Kürtlere.
Siolpi'den, Sur'dan, Cizre'den yansıyan fotoğraflara bakıyorum. Belki de çoğumuz üzerinde bir saniye bile düşünmeden bakıp gözümüzü bir başka noktaya çevirdiğimizresimler.
Resimler donuk bir anlık durum mu yoksa yaşanmış bir tarihe tanıklığın önemli bir belgesi mi? İçinden geçtiğimiz günler, gelecekte bir tarihi öneme sahip günler. Belki bugün farkında olunmayan bu süreç yarın tarih diye okunacak, tartışılacak. Kürtler bir devlet şiddeti olarak anacaklar bu günleri, devletle bütünleşmiş zihinler devletin ''şaki''leri dize getirme çabası olarak görecek..
Dün Dersimde yaşananları bugün hangi gözlerle görüp yorumluyorsak yarın bu Kürt illerinde yaşatılan acılar, katliamlarda aynı şekilde yorumlanacak görülecek. Dersim ile ilgili gazete manşetleri nasıl utanç belgeleri haline dönüşmüşse bugün, bugünün gazete manşetleri de yarın aynı şekilde utanç belgeleri olarak görülecek kesin.
Silopi'den bir resim düşüyor önüme. Yıkıntılar arasında evinin kapısında oturmuş bir kadın iki ellerini gökyüzüne kaldırmış muhtemelen feryat ediyor, beddua ile tepkisini ortaya koyuyor. Bir başka resimde evin duvarları yıkılmış, içerisinde tahtadan yapılmış bir beşik, bir kadın yanında iki kucağında bir çocukla şaşkın bir ruh haline sahip. Çocuklar ne yaşadıklarının farkındalar mı bilinmez ama yüzlerinde korkunun izlerini görmek mümkün.
Bir başka resim gözüme ilişiyor. Bir evin penceresinin etrafında yüzlerce mermi izi. Pencerenin önünde küçük nakışlı bir çıkıntı parçalanmış vaziyette. O çıkıntının üzerinde bir kuş kafesi içinde minik bir kuş ve kafese bakan bir çocuk. O kadar ağır saldırı görmüş evin içinde yaşama tutunan ve umudunu yitirmeyen bir çocuk aslında bize net bir mesaj veriyor gibi. Savaş ortasında bile kuş besleyecek kadar yaşama bağlılık.
Bir başka resim paylaşıyor tanıdığım gazeteci bir arkadaş. Yıkık duvarlar arasında sokakta bir ip resmi. Resmin öyküsünü bilemezsen üzerinde durmadan bakıp geçersin. Alt tarafı bir kaç metre uzunluğunda bir ip. Ancak öyküsü yürek burkan cinsten. Hani Silopi'de 55 yaşında bir kadın öldürülmüştü. Adı Taybet İnan. Hani cesedi sokakta 8 gün bekletilen ak saçlı kadın. İşte o kadın yaralıyken yakınları tarafından kurşun yağmurları arasında Taybet İnan'ın iple çekilme çabasından arta kalan bir ip. Hani Taybet İnan'a yardıma giderken kocası yaralanmış kayını öldürülmüştü. İşte o olaydan arta kalan bir ip. Hani o Taybet İnan'ın çocuğu içini dökmüştü çığlık çığlığa. ''Günlerce uyumadık bir köpek zarar vermesin anamım ölüsüne'' demişti ya, işte o olaydan arta kalan bir ipin resmi.
Bir başka resim ilişiyor gözüme Silopi sokaklarından. Soluk renkli bir evin duvarına yazılmış bir söz olan bir resim. ''Ermeni Piçleri''..100 yıllık zulüm, soykırım yetmemiş gibi hala öfkesini kusmuş devletin bir eli silahlı temsilcisi.100 yılda Türkleştiremediklerinden intikam alırcasına saldırırken, 100 yıl önce yok ettiklerine duyduğu öfkeyi bugün yok etmek istediklerinin yüzüne tükürürcesine duvarlara yazılan bir yazı.
Ben bir kaç dakikamı ayırdığım bu resimlerden vurgun yemişçesine bir acı hissetim. Sıcak evimdeydim. Soframda yiyeceğim sıcak bir çorba vardı en azından. Ya o resimlerine bakıp acı duyduğum o Kürt illerinde, Cizre'de, Sur'da, Silopi'de yaşayanlar hangi acıları duymuştu. Soğukta, yarı aç yarı çıplak, tepelerinde kurşun vızıltıları, sokaklarında bomba sesleri ile yatan kalkan, bir bodrum katına onlarca kişi sığınmış bu insanlar bu vahşice yaşananlardan nasıl bir acı duymuşlardı. Bir an için insan olup yüreğimizde duyumsaya bildik mi yaşanan bu acıları.
Devlet Kamu güvenliği sağlayacakmış. Evleri yıkarak, insanları öldürüp cenazelerini günlerce sokakta bekleterek. Diyelim evleri yaktınız yıktınız. Hendeklerin gerisinde çocukları pes ettirdiniz. Hendekleri kapattınız. Kamu güvenliği dediğiniz devlet şiddetinin ortasında bir mezarlık barışını sağladınız.
Ya o bölgede yaşayan çocukların gözlerinde, hafızalarında o korkuyu, o sokakta yatan ölülerin görüntülerini nasıl sileceksiniz. Ya o bölgede evlatlarını kaybetmiş anaların, analarını babalarını kaybetmiş çocukların içlerinde ki açılan o hendekleri nasıl kapatacaksınız?
Ya tarih olacak şimdi ki zamandan yansıyan o fotoğrafların dilini hangi urganla bağlayacaksınız. O fotoğraflar ki gelecekte yaşayacak insanlara sizin vahşetinizi göstermede bir ayna olmayacak mı? O fotoğrafların dili sizin Kürtlere bu nefretinizi gelecekte ki kuşaklara anlatmayacak mı?
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017