Ekin GÜN
Sanırım ailemin yanından ilk kopuşum üniversiteyi kazandığım zaman olmuştu. Üniversiteyi başka bir şehirde kazanmıştım ve bu benim için aynı zamanda yeni bir hayatı ifade ediyordu. Hani size olur mu bilmiyorum ama yıllar boyu yaşadığınız bir yerden koptuktan sonra geriye dönüp selam vermeye dahi uğradığınız da her şeyin bıraktığınız gibi olmadığını anlarsınız. Taraf maceramı biraz buna benzetiyorum ben.
Sağolsun Cemil Barlas’ın teşvikleriyle HaberX’te birkaç senedir yazıyor ve röportajlar yapıyordum. Zamanın birinde şimdiler de gitmiş olduğu güzergahı şaşırarak izlediğim insanlardan biri olan ve o vakitlerde Taraf’ta Pazartesi röportajlarını yapan Neşe Düzel’e bu sefer ben röportaj yapmak için mail atmıştım. Düzel ise kimseye röportaj vermediğini ama görüşüp bir kahve içebileceğimizi söylemişti. O kahve sözü yemek oldu ve yemekte Neşe Düzel’den gelen tekliften sonra HaberX’i bırakıp Taraf’ın İzmir muhabirliğine adım atmıştım.
Taraf’a girişim bundan ibaret. O buluşmadan önce açıkçası böylesine yeni bir maceraya doğru sürükleneceğimi hiç hayal etmemiştim. 1,5 sene İzmir muhabirliğiyle başlamış olduğum ve daha sonrasın da Ege muhabirliğiyle sonlanan Taraf maceramın başlangıcı bundan beri geliyor. 1,5 sene içinde Taraf’la yaşamış olduğum iyi veya kötü birçok anımız oldu, daha sonradan her şeyin samimiyetsizce olduğunu geç anlasak da geçmişe olan saygıdan ötürü bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum.
Bugünden bakıldığında Taraf artık paralel yapıya hizmet eden, birisinin Türkiye’nin Halleri köşesinden Erdoğan’ı Hitler’e benzettiği öbürünün ise Gezi Olayları’nda polis tomalarının üstünden inmeyip Taraf’a yazar olduğu ve dolayısıyla halkın gözünde itibarını yitirmiş bir gazete. Benim için ise haberlerimin çıktığı gazeteleri sakladığım, çalıştığım dönem boyunca pek de bir işe yaramayan sözleşmesini hiç değilse kendime duyduğum saygıdan ötürü tozlu raflarda sakladığım ve uzun zamandır birinci sayfasına bakmak dışında okumadığım bir yayın organı.
Şüphesiz ki her ne kadar Taraf’ta çıkan o sansasyonel haberlerin büyük bir kısmı düzmece olsa da, o skandal haberlerle paralel yapıya farkında olunmadan büyük bir hizmet verilmiş olsa da kısacası dibine kadar kandırılmış olsak da Taraf’ı Taraf yapan belki de en önemli etkenlerden biri Ahmet Altan’dı. Yaklaşık 2 aydır belki de özüne dönüşünü hatta ve hatta gerçek yüzünü görme şerefine nail olduğumuz Ahmet Altan.
Evet Ahmet Altan yaklaşık son iki aydır popülizmin dibine batarak ve artık Yeni Türkiye’de pek de bir anlam ifade etmeyen egolu ve narsizmin doruklarında nefes almadan televizyonlara çıkıyor, röportajlar veriyor. Kendisinin muhtemelen içinde yaşamış olduğu hırslardan meydana gelen Stockholm Sendromu seneler önce “Atakürt” yazısıyla kovulmuş olduğu “Türkiye Türklerindir” gazetesine suskunluğunu bozmasıyla başladı. Birkaç sene önce Erdoğan’ın Altan’a “kof kabadayı” yazısından ötürü 50 Bin Liralık dava açmasında demokratlar olarak Erdoğan’a davayı geri alması için çağrıda bulunmuştuk. Belki de özetle tarihin tekerrür etmesinden ziyade başka bir sözle açıklanamayan bir şekilde Ahmet Altan modası çoktan geçmiş bir kof kabadayılıkla Hürriyet’e vermiş olduğu röportaj da “Baransu’yu bıraksınlar beni içeri alsınlar” şeklinde bir şeyler söylemişti.
Öyle ki bugünün Türkiye’sin de çoktan tedavülden kalkan bu tarz sloganlarla Altan’ın son romanının satış rakamları arttı mı bilemem ama şu bir gerçek ki bu söz Altan’ın Taraf’ta yazmış olduğu sıradan bir yazı kadar bile gündem oluşturamadı. Aynı röportaj da Taraf’taki parasızlıktan yakınan Ahmet Altan bir muhabire günün sonunda yol parası için cebindeki 10 Lirayı verdiğini ifade ediyordu. Haksız değildi 1,5 sene boyunca neredeyse karın tokluğuna dahi çalıştığımız bile diyemeyeceğim bir gazeteyi bugün kandırıldık itirafını yapıyor olsak da bir dava kürsüsü olarak bellemiştik. O kadar ki kovulduğu gazeteye dahi kişisel hırsları adına böyle bir röportaj veren Ahmet Altan’ın aynı Baransu’ya sahip çıktığı gibi bizim de emeklerimizi cebindeki son para nostaljisinin ve duygu sömürüsünün içine batmadan savunmasını görmek isterdik. Ne yazık ki öyle olmadı.
Elindeki viskiyle kaykılarak Hürriyet’e vermiş olduğu bu röportajda 10 Liranın lafı olmazdı belki de. Ya da aynı şekilde bu röportajın hemen sonrasın da Zaman’a vermiş olduğu pozda elindeki kahvenin değeri kadardı 10 Lira. Vermiş olduğu bir sunumda gazeteciliğin %99’unun alçaklık ve korkaklık olduğunu söyleyen Ahmet Altan’ın geriye kalan %1’lik cesarete sahip olup da Zaman’daki röportajında paralel yapının gizlice dinlediği milyonlardan, KPSS Skandalı’ndan, insanların en özel mahremlerinin bile açık edildiğinden, devletin en gizli toplantısının dahi gizlice dinlenip nerelere servis edildiğini sorgulamasını beklerdik. Ne yazık ki bu da umduğumuz gibi olmadı.
Şimdilerde ise Ahmet Altan televizyonlarda HDP’ye oy vereceğini söylüyor. Günün birinde kendi köşesinden ifade ettiği üzere Selahattin Demirtaş’ın haberlerinin artık Taraf’ta basılmayacağını, ambargo koyacağını söyleyen Ahmet Altan oyunu vereceği partinin sansür uyguladığı parti olduğunu ifade ediyor. Kovulduğu gazeteye röportaj vermesinden yola çıkarak belki de bu tutumunun da kendisi için çok tutarlı olduğunu söylesek pek de abartmış olmayız. Sanırım doğru ifade etmiş bile olabiliriz.
Birkaç gün önce yine televizyondaydı Ahmet Altan. Geçmişte “Eğer hükümetle Cemaat siyasi iktidar kavgasına girerse, Cemaat siyasi iktidarı paylaşmak isterse ben hükümeti desteklerim. Hükümet, isterse MHP hükümeti olsun, benim için fark etmez. Siyasi iktidara sadece siyasi aktörler, siyasi partiler talip olabilir, siyaset dışı bir güç siyasi iktidardan pay talep edemez, siyasi bir iktidar istiyorsa siyasi partisini kurar. Eğer hükümet, devlette görevli insanları Fethullahçı diye fişlerse, onların hak ettikleri halde yükselmesine izin vermezse ben Cemaat’i desteklerim. Çünkü herkes inancında özgürdür, buna kimse karışmaz, kimse kimsenin önünü inancından dolayı kesemez. Eğer Cemaat’ten birileri devlet içinde geldikleri mevkileri, o mevkiin gereklerine göre değil de Cemaat’in isteklerine göre kullanmaya kalkarsa, bu yüzden işinden olursa, onu görevden alan hükümeti desteklerim.” diyen Ahmet Altan artık hangi kanıtla inanacaktır pek kestiremesek de devletin içine sızmış ve sızmanın sonucunda hükümeti devirmeye kalkışarak bir darbe planı ortaya koyan paralel yapıyı destekleyen bir televizyondaydı. Başbakan diye birinin olmadığından, Bebek sakinlerinin dahi artık o kadar göstermediği laiklik hassasiyetinden, Çözüm Süreci sayesinde üç senedir insanların ölmediği bir süreci siyasi risk alarak başlatan ve barışa çok yaklaşmamıza en büyük vesile olan Erdoğan’a duyduğu nefretten bahsetti. Kısacası her gün Sözcü de okuduğunuz haberlerin aynı Sözcü dilini esirgemeden kullanarak özetini geçti.
Neyse ki Türkiye toplumu artık eskisi gibi değil. Sağduyusunu koruyan, bir nifak tohumuyla ayrışmayan aksine bütünleşen, toplumun reform talep ettiği ve tepeden değil tabandan değişen, yenilenen bir ülkenin toplumuna sahibiz. Klavyenin başından aynı Gezi Olayları’nda olduğu gibi demodeliğini çoktan ilan etmiş “No Pasaran!” yazılarının söze çevrilmişbir hükmü karşılık bulmuyor bu toplumda.
Taraf’ta çalışırken kendisiyle hiç karşılaşmasam da etrafımdaki insanlarla konuşurken duymuş olduğum yakınlıktan ötürü “Ahmet Ağabey” diyerek bahsettiğim bir insanın durdurulamaz çöküşüdür bu. Bu saatten sonra hazır seçimlerde yaklaşmışken Ahmet Altan’ın son durağı “Oy Ver” reklamları bile olsa şaşırmamak gerek. Ama bu sözleriyle dahi toplumda bir ses uyandıramayan, gündem olamayan bir insana karşı bu toplumun sessizliği “Geç Bu İşleri” demekten de öte olmasa gerek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016