Elif ÇAKIR
Başlığa çektiğim ifade Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a ait. Evvelsi gün Ombudsmanlık Konferansı’nda yaptığı konuşmada şöyle diyor:
“Kendi insanının sesine kulak vermeyen, tam tersine itirazları hoyratça bastırmaya çalışan devletler çok büyük yıkımlarla karşılaşabiliyor.”
Sayın Erdoğan’ın açıklamasındaki “kendi insanı” tanımının ve “itiraz” kavramının altını çizdim.
Nedir kendi insanı?
Yabancı olmayan, dışardan olmayan, içeriden olan, aileden olan, oraya ait olan. Bir ülkenin vatandaşları o ülkenin kendi insanıdır.
İtiraz ne demek? Ortaya atılan bir düşünceyi ya da alınan bir kararı benimsemeyerek karşı çıkma. İçinde olduğu hali ya da kendisine sunulan bir şeyi kabul etmeme, doğru bulmama.
Şimdi de “kendi insanı” tanımını genişletelim. Aileden akrabaya, mahalleden kurumlara, şirketlerden siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşlarına kadar “kendi insanı” vardır. Mesela siyasi partilerin kemikleşmiş tabanları kendi insanıdır. Siyasi partilerin teşkilatları kendi insanlarıdır. Siyasi partilerin milletvekilleri, belediye başkanları kendi insanlarıdır.
Yani kendi insanlarının seslerine kulak vermediğinde, itirazları bastırdığında, eleştirilere kulaklarını tıkadığında sadece siyaset büyük sorunlarla karşılaşmaz, “devletler büyük yıkımlarla karşı karşıya” kalmaz.
Kendi insanının hoşnutsuzluğuna, memnuniyetsizliğine, rahatsızlığına kulak tıkayan iktidarlar da erime başlar. İçeriden gelen “işler yolunda gitmiyor” uyarılarına kulak tıkayan, çıkan itiraz seslerini susturan siyasi partiler de yıkıma uğrarlar.
***
Kendi insanından gelen eleştiriye kulak vermek neden önemlidir?
Çünkü dışarıdan birilerinin bir ülkenin devlet yönetimi hakkında söyledikleri ile o ülkenin insanlarının söyledikleri arasında ciddi fark vardır. Birisi tamamen gerçeği yansıtmayabilir ama diğeri tamamen gerçeği yansıtıyordur.
Sayın Erdoğan’ın söylemi ile “Bir ülkede halk bunalmış ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse orada yargı sisteminde bir sorun var” demektir.
Bir ülkenin Adalet Bakanı “2019 yargıya güven yılı olacak” vaadinde bulunurken, yargı mensuplarının gözlerinin içine baka baka kamuoyunun önünde “Yargının lügatinden pardon sözünü sileceğiz” dediği halde yargı misliyle, vicdanları yaralaya yaralaya “pardon” demeye devam ediyorsa…
Yaşanan hukuksuzluklara, yozlaşmaya, çürümeye, adaletsizliklere karşı ülkenin muhalifleri değil artık iktidar partisinin kendi insanları itiraz etmeye başlamışsa...
O ülkede sorunlar var demektir.
Sonuçta Sayın Erdoğan da kendi insanlarının seslerine kulak tıkandığında, büyük siyasi sorunlarla, kayıplarla karşılaşacağını biliyor.
***
Nitekim AK Parti de tabandan yükselen itiraz seslerini duyduğunu, “bu benim gönül verdiğim parti değil” hoşnutsuzluğunu dikkate aldığını, sorunu gördüğünü ve kabul ettiğini “kendi insanına” gösterebilmek için teşkilatlarda “metal yorgunluğu” tasfiyesini başlatmıştı.
Hatırlayacaksınız, sayın Erdoğan partisinin teşkilatlarında yaptığı ve bütün televizyon kanallarının yayınlandığı konuşmalarında “metal yorgunu” olanların gözünün yaşına bakmayacağını söylemiş, parti mensuplarını kamuoyu önünde azarlamış, milletvekillerine “kibirli, halktan kopuk olmamaları” hususunda sert ayarlar vermişti.
Ancak AK Partinin sorunun kaynağı olarak gösterdiği yer ile “kendi insanlarının” sorunun kaynağı olarak işaret ettikleri yerler bambaşkaydı. Demek ki AK Parti ya gerçek anlamda kendi insanlarının diline yabancı kaldı veya bilinçli bir şekilde yabancı kalmayı tercih etti.
Ve 2019 belediye seçimlerinin sonucu AK Partinin büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldığını ortaya koydu.
AK Parti’nin en büyük handikaplarından biri içinde bulunduğu durum. İktidara geldiği 2002’den 2011 yılına kadarki döneminde, Türkiye’nin adalet, demokrasi, hukuk, ekonomi gibi alanlarda attığı reformist adımlar “eski Türkiye” ile mukayese ediliyordu ve yaptığı her güzel adım hanesine artı olarak yazıyordu. Eski Türkiye’nin antidemokratik uygulamalarını kaldıran, temel hak ve özgürlük alanlarını genişleten, adalet sorunlarını çözmek için yargı reformlarına imza atan bir AK Parti vardı ve AK Parti geçmiş iktidar dönemleriyle mukayese ediliyordu. Terazinin bir kefesinde Eski Türkiye’nin sorunları, diğer kefesinde ise bu sorunları çözen bir siyasi iktidar vardı.
Şimdi ise kendi reformist dönemleriyle mukayese edilen, demokrasi, adalet, temel hak ve özgürlüklerle ilgili kendi söylem ve yaptıklarıyla mukayese edilen bir AK Parti var.
Dünün sorunlarını çözen, bugünün ise oluşan yeni sorunların müsebbibi olan bir AK Parti var.
Bugün AK Parti bir şey söylediğinde bir de fiiliyatta ne yaşanıyor diye bakılıyor.
Dramatik olan şu: Kendi insanının sesine kulak verilmemesinin, tam tersine itirazların hoyratça bastırılmasının vahim sonuçlarının ne olduğunun bilincinde olan bir AK Parti var.
Sayın Erdoğan’ın yaptığı açıklama bunu gösteriyor.
Peki o zaman AK Parti’ye kurucu ilkelerini hatırlatan, doğruyu, iyi ve hak olanı tavsiye eden, “partimiz eleştirilere kulak vermeli” diyen, “kamuoyundan gelen sese kulaklarımızı tıkarsak, vatandaşa hizmet iddiamızın gerisinde kalmış oluruz” diyen Mustafa Yeneroğlu neden istifaya zorlandı?
Onun dile getirdiği sorunlar hiç parti içinde müzakere konusu edildi mi? Edilmedi.
Mustafa Yeneroğlu’nun sadece AK Parti’den değil milletvekilliğinden dahi istifasının istenmesi haklı itiraz sesinin bastırılması demek değil midir?
Üstelik lisan ile AK Parti’ye yanlışlarını, kusurlarını söyleyecek “Hazreti Ömerler, Hazreti Haticeler” arandığını söyleyip fiiliyatta Hazreti Ömer’in yaptığını yapanları sadece partiden değil Meclis’ten bile istifaya zorlamak…
Bu vesile ile Mustafa Yeneroğlu gazetemiz için yaptığımız mülakatı okumadıysanız mutlaka dönüp okuyun. Hatta değerli büyüğüm Ahmet Taşgetiren’in dün yazdığı gibi AK Parti’nin bütün kademeleri bu mülakatı okumalılar.
İnşa edici, yapıcı, iyiyi hakim kılmaya yönelik dostane tavsiyelerin sahibi niçin böyle hoyratça bir muameleye maruz kalmış diye de biraz düşünmeliler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024