Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Erdoğan'ın çağrısı: İslam medeniyeti
28.01.2015
1789

 Bilmem farkında mısınız son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarında "İslam medeniyeti" giderek artan bir tema oluşturmakta. Oysa Erdoğan'ın bırakın iktidarının ilk yıllarını bundan 3-4 yıl önce bile böyle bir "medeniyet" vurgusu  neredeyse hiç yoktu. Hatta bir zamanlar (17 Haziran 2003'de) Erdoğan, bir yurtdışı konuşmasında, Türkiye'nin dünya üzerinde oynamak istediği rolle ilgili; "Türkiye, (Samuel) Huntington'ın 'Medeniyetler çatışacak' şeklindeki öngörüsünün yanlış olduğunu kanıtlayacak. Türkiye, medeniyetlerin uyumunun mümkün olabileceğini gösterecek'' demişti.


Peki, ne oldu da Cumhurbaşkanı, 12 yıl önceki konuşmasında, Türkiye'yi "modern bir İslam devleti" olarak tanımladıktan sonra büyük bir özgüvenle "medeniyetler arası uyumu" sağlayabilecek bir ülke olarak görürken şimdi artık yalnızca "İslam medeniyeti" üzerine vurgu yapan ve medeniyetler arasında herhangi bir uyum arayışından neredeyse vazgeçmiş konuşmalar yapıyor dersiniz?

Doğrusu böyle bir soruya tatmin edici bir cevap bulmak güç. Ama sanırım geçenlerde Cibuti’deki yaptığı konuşmasından bazı ipuçları çıkarmak mümkün. Cibuti’de yaptığı konuşmasında Erdoğan şöyle diyor: '' Biliyorsunuz bizler başbakanlığım döneminde, İspanya Başbakanı Sayın Zapatero ile bir adım attık ve dedik ki 'biz dünyada medeniyetler ittifakını kuralım ki, medeniyetler çatışmasına fırsat vermeyelim. Biz, Huntington'ı (ABD'li siyaset bilimci Samuel Philips Huntington) haklı çıkarmayalım, tam aksine dünya barışına katkıda bulunalım'. BM koordinatörlüğünde adımı attık, şu ana kadar 145 ülke ve uluslararası kuruluş, buraya üye. Ama neticeye gelince maalesef, netice beklediğimiz gibi değil"

Cumhurbaşkanının bir "mağlubiyet" hissiyle "netice beklediğimiz gibi değil" derken aslında son yıllarda, kendi siyasi vizyonunun da neden İslam medeniyetine doğru yelken açmış olduğunu ve neden Batı medeniyetinden uzaklaşmakta olduğunu da anlatmış oluyor. Nitekim yine aynı Cibuti konuşmasında, "netice"nin neden bekledikleri gibi gitmediğini açıklarken, Cumhurbaşkanı, Irak işgali'yle başlayan Afganistan, Pakistan, Mısır, Suriye gibi Müslüman dünyadaki çatışmalara referans vererek "Dünyanın ve egemen güçlerin bütün bu olanlara seyirci gibi baktığını, Avrupa Birliği'nin sesinin çıkmadığını" söyleyerek şöyle diyor: ''Bütün bu gerçekler ortada. Peki, vurdukları yer neresi, bombaladıkları yer neresi? Müslümanlar. Burası çok manidardır. Bunun üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor".

Bu tespitlerden varmak istediğim nokta ise şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 12 yıllık devlet tecrübesi sonunda, Batı medeniyetinin yani Hıristiyan dünyanın Müslüman dünya karşısında elde etmiş olduğu tarihsel üstünlüğe dayanarak dünyayı yönetmekte olduğunu fark ettiği anlaşılıyor. Bu tecrübelere konu olan olayların bazılarında, örneğin İsrail ve Mısır gibi konularda Batı'nın "adil" davranmadığı ve Erdoğan'ın haklı olduğu kuşkusuz. Birleşmiş Milletlerin yapısı için söylediklerinde de... Ama ne var ki Erdoğan'ın yeni yeni fark ettiği bu durumun panzehiri İslam kimliğinin (medeniyetinin) içine kapanmak ve oradan alternatif bir güç üretmeye çalışmak değildir. Böyle bir siyasetin ne İslam ülkeleri arasında ve ne de Türkiye toplumunun içinde bir karşılığı vardır. Bundan dolayı da böyle "İslam medeniyetli" vurgularla konuşmak ve buradan siyaset üretmek sanıldığının aksine bütünleştirici değil ayrıştırıcıdır. Hem İslam ülkeleri arasında ve hem de ülke içinde...

Oysa yapılması gereken, insanlığın üretmiş olduğu ve fakat Batı kapitalizminin baskıladığı özgürlük ve eşitlik arayışlarının önünü açmak, farklı medeniyet anlayışlarıyla "birlikte yaşamayı" mümkün kılacak yeni bir demokrasi yaratmaktır. Mesele budur. Bunun da yolu ülkedeki tüm farklı kimliklerle birlikte katılımcı bir ekonomi ve katılımcı bir demokrasi yaratmaktan geçiyor, herkesi kendi kimliğine davet etmekten değil...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar