Erol KATIRCIOĞLU
Neredeyse bütün devlet imkanlarının “evet” kampanyasının arkasına konmuş olmasına rağmen eğer bugün kamuoyu araştırma şirketleri “hayır”ın en az yüzde 50 çıkacağını söylüyorsa, bu bana şunu düşündürüyor: İslamcı siyaset geç kaldı!
Neye mi geç kaldı? Türkiye’yi İslamcı bir devlet ve toplum düzenine dönüştürme işinde geç kaldı. Toplumun yüzde 50’sinin bütün baskılara rağmen bugün hala direniyor oluşu bence başka türlü açıklanamaz.
İslamcı kesimin Cumhuriyet devrimlerini içine sindiremediği ve içten içe “laik yönetim”le derdi olduğu bilinen bir konuydu. Doğrusu bu rahatsızlıklarını anlamak o kadar da zor değildi. Çünkü zamanında bile insan haklarına aykırı işlerdi bunların önemli bir kısmı. Değişimi kılıçla yapılabilecek bir işmiş gibi gören İttihatçı kafalar da işin içindeydi zaten. Kılıçla (Ordu ile) yapılan toplum mühendisliği tek bir ulusa dayanmayan, ortak paydası din ve bir ölçüde de dil olan Osmanlı çok-kimlikli toplumundan bir ulus-devlet yaratmaya soyundu. Başarılı da oldu olmasına ama tıpkı gömlek düğmelerinde olduğu gibi bir düğme yanlış ilmiğe geçmişti ve bu yanlışlık günümüze dek geldi.
Bu yanlışlığı adıyla söyleyecek olursak demokratik bir biçimde “ortak bir kimliğin” oluşturulamamış olmasıdır. Bugün Türkiye’de insanlar, deyim yerindeyse, öbek öbek yanyana yaşayan ve fakat ortak bir kimlik altında bir araya gelmiş bir topluluk özelliği göstermiyorlar. Bu durum yalnızca İslamcı kesimlerin rahatsızlıklarıyla değil, aynı zamanda Kürtlerin ve Alevilerin de rahatsızlıklarıyla kendini görünür kılan bir durum. Tabii görmek isteyen gözlere…
Adını andığım bu toplum kesimleri içinde en yaygını ve en güçlüsü İslami kesimdi kuşkusuz. İslami bir toplum hayali peşinde mobilize edilen kitleler nihayet 2000’li yılların başında devlet bürokrasisi ve ordu tarafından yaratılan bütün zorluklara rağmen iktidarı ele geçirdiler. Başlangıçta nereye gideceklerini pek bilmiyorlardı. O nedenle de herkese şirin görünmeye gayret ettiler. Fakat bugünden o günlere bakınca İslamcı siyasetin kendi içinde de kırıldığını görmek gerek. Üstelik bu kırılma yalnızca Gülen hareketiyle değil, başlangıçtan beri birlikte olan siyasi elit arasında da bir kırılmaydı. Bugün AKP’nin siyasileri arasında Erdoğan’la birlikte yola çıkanların çok az sayıda kalmış olması da bunun kanıtı.
15 yıldır iktidardalar. İyi işler de yaptılar kuşkusuz. Ama bugün gelinen noktada toplumu çok zorluyorlar. Toplumun geleceğini şekillendirebilmek için siyasi gücün ellerinde daha da yoğunlaşmasını istiyorlar. Tıpkı yüzyılın başındakiler gibi. Toplum mühendisliği yapmaya hazırlar.
Ama olmayacak. Çünkü çok geç kaldılar. Bu toplumun önemli bir kısmının insanlık hayali onlarınkinin çok önünde. O nedenle de bu toplumdan İslami bir devlet-toplum ilişkisi üretmek artık mümkün değil. Olabilecek en makul şey artık bu hevesten vazgeçip, hiç kimsenin, bir başka kimliği dışlamadığı ortak bir kimlik oluşturmaktır. Son yıllarda yaşadıklarımız, yalnızca İslami kesimin değil diğer tüm kesimlerin de ortak bir anlayışa evrilmeleri için bence yeterli.
Dedim ya! Bu ülkeyi kuranlar farklı kimliklerden ortak bir kimlik üretememişlerdir belki ama, düşman kimlikler de üretmemişlerdir. Bütün gerginliklere (bu arada Kürtlere ve Alevilere yapılan bütün haksızlıklara) rağmen bugün hala toplumsal dokumuzun bozulmamış olması bunun kanıtı. Onun için ben diyorum ki geç kaldınız! Artık bu hayalden vazgeçmenizin zamanı geldi. HAYIR diyin yeter!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
30.09.2025
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025