Fehim TAŞTEKİN
Sorun Sünni-Şii kavgasına indirgenemeyecek kadar geniş, derin ve çetrefilli. Muhammed Beyati’ye “Asıl sorun nedir” diye sordum, cevabı pek acıydı: “Mesele Sünnilik ya da Şiilik değil herkesin mezhebi dolardır.”
IŞİD yenilmez bir örgüt müdür ki 60 küsur ülkenin yer aldığı koalisyon debeleniyor!
Musul bir Stalingrad mıdır ki taraflar bütün güçlerini ortaya koydu da yenişemiyor!
Ne IŞİD yenilmez bir örgüt ne de Musul Stalingrad’a dönüşmüş bir şehir.
Koparılan bunca gürültüye rağmen Musul’un etrafına mevzilenerek IŞİD’i tir tir titreten ordular da ortalıkta yok.
Irak ordusu ve Haşd el Şaabi’nin Tikrit, Beyci ve Felluce’deki performansına bakıldığında Musul’un onlar kadar kısa sürede olmasa da birkaç haftada temizlenebilmesi gerekiyor. Hatta iyi planlanmış bir taarruz karşısında IŞİD beklenenden daha az direnç gösterebilir. Zira konuştuğum Iraklı kaynaklara göre IŞİD liderleri Suriye’nin Rakka kentine geçti, Ebu Bekir el Bağdadi’nin infaz-koruma timi de ortalıklarda görünmüyor.
Mesele Musul’u kurtarmak değil, IŞİD’den sonra kentte kimin borusunun öteceği.
İster Kerkük ister Musul olsun içinde petrol gibi zenginlikler barındıran ve tarihin yükünü taşıyan bu kentlerin kaderleri paylaşım savaşlarının kıskacında olmaktır.
Mesele kimisi için ganimet, kimisi için kaybettiğini geri alma, kimisi için tarihi hataları düzeltme savaşıdır.
Türkiye’de tartışma tamamen Şii-Sünni karşıtlığı üzerinde kurulsa da herkesin derdi başka.
Kürtlerden başlayalım: Kürdistan yönetimi olağanüstü çalkantılı sürecin sunduğu fırsatlarla statüsü tartışmalı olan bölgelerde hakimiyet sağlamaya çalışıyor. Musul geçen yüzyılın başında Kürt ağırlıklı bir kentti. Hatta Lozan pazarlıklarında kentin Kürt ve Türk (Türkmen) kimliği Ankara hükümetinin İngilizlere karşı kullandığı bir kozdu. Bu yüzden İsmet Paşa ‘Kürtçü’ damgası bile yedi. Irak’ın bağımsızlığından sonra, özellikle Baas döneminde, Kerkük gibi Musul da Araplaştırma siyasetine maruz kaldı. Kürtlerin oyun planında en azından kenti ikiye bölen Dicle Nehri’nin doğusunda kontrolü ele alarak Erbil’den buraya kadar temiz bir harita çıkarmak var. Nehrin doğu yakasında Kürt ve Türkmen nüfus çok. Kürtler IŞİD’in yol açtığı türbülansta Kerkük’ün yanı sıra birkaç önemli yere ‘Kürt’ damgasını vurdu. Bunlardan biri de petrolün kendiliğinden fışkırdığı Zummar. 1981-1986’da Musul barajı yapılırken Irak’ın kudretlisi Saddam Hüseyin sular altında kalan eski Zummar’ın yerine yeni Zummar’ı Kürtlerin topraklarına inşa etti. Buralara Araplar yerleştirildi. Şu meşhur Araplaştırma siyaseti!
Peşmerge 2003 sonrası bölgeyi fiilen kontrol eder duruma geldi. Bir yoruma göre buralardaki Arapların IŞİD’e kucak açmasının nedeni Kürtlerin artık onlara işgalci muamelesi yapıyor olmasıydı. Ağustos 2014’te IŞİD’in eline geçen Zummar’ın Peşmerge tarafından kurtarılmasından sonra şehrin Kürt karakteri daha da güçlendi. Mesela Reuters’a göre Zummar’da Kuzey Petrol Şirketi’nde çalışan Kürtlerin IŞİD öncesi döneme kıyasla oranı yüzde 20’den yüzde 60’a çıktı.
Bu da şu meşhur olmayan Kürtleştirme siyaseti!
Basit bir ifadeyle Peşmerge, Musul’u kurtarma macerası sırasında Kürt nüfusun bulunduğu bölgeleri Kürdistan’a katmak için gidebildiği yere kadar gitmek niyetinde.
Türkmenlerin derdi ise 2014’te etnik ve mezhebi temizliğe uğradıkları evlerine geri dönmek. Erdoğan “IŞİD’den sonra Musul’da sadece Sünni Araplar, Sünni Türkmenler ve Sünni Kürtler kalmalı, Haşd el Şaab’ın girmesine izin verilmemeli” diyor ya Neyneva vilayetinin yani Musul’un yüzde 30’u Şii. Musul’a bağlı Türkmen yurdu Tel Afer’in de çoğunluğu Şii. Özellikle Şii Türkmenler IŞİD’in gelişiyle evlerinden oldukları gibi IŞİD’e karşı savaşta da ağır bedeller ödedi. Hâlihazırda Erdoğan’ın parmak salladığı Haşd el Şaabi içinde binlerce Türkmen savaşıyor. Sadece Şiiler değil onbinlerce Sünni Türkmen de IŞİD’den kaçtı.
Sünni Araplar ise eski statünün korunmasından yana. Bağdat yönetimine ve Irak ordusuna karşı IŞİD ile oyun oynayanlar artık kaybettiklerinin farkında. O yüzden en fazla bu kesim “Şiiler kente girmesin” diye tutturuyor. Konuştuğum Tel Aferli ve Musulluların tahminlerine göre kentte Haşd el Şaab’yi görmek istemeyen Sünnilerin oranı yüzde 20-30 civarında. IŞİD’den kurtarılan Felluce ve Tikrit gibi yerlerde Şii milislerin Sünni temizliği yaptığına dair spekülatif haberler bu tür tepkileri besliyor. Ancak eski Musul Vali Yardımcısı Muhammed Beyati gibi isimler bireysel suçlar olsa da Haşd’ın bir Sünni temizliğine kalkışacağını düşünmüyor. Sünniler temizlenecek diyenlere birçok Iraklının yanıtı ortak:
“Tikrit, Beyci, Ramadi ve Felluce’de yapmadılar ki Musul’da yansınlar.”
Her şey bu kadar pürüzsüz değil ama olay bir etnik-mezhebi temizlik de değil.
Irak’ı bu hale getiren uluslararası ve bölgesel aktörler oyunu dürüst oynarsa bu riskler daha da azalır.
IŞİD karşıtı Sünni kesimler ise operasyon konusunda farklı kamplara ayrılmış durumda: Irak hükümetiyle birlikte hareket eden Sünni gruplar var. Bunların bir kısmı Erdoğan’ın Şii dediği Haşd el Şaabi içinde yer alıyor.
Bir kısmı Haşd’a katılmasa da Irak ordusuyla birlikte hareket ediyor. Selahaddin ve El Enbar gibi vilayetlerde de örgütlenen Sünni aşiretlerin oluşturduğu bu gruplar Haşd el Aşairi olarak anılıyor. Musul’un güneyinde Kayyara Hava Üssü gibi yerlerin alınmasında Haşd el Aşairi etkili oldu. Sayıları 2-3 bin civarında.
Hükümetin desteği ile savaşan Sünni gruplardan birine Umm Hanadi adlı kadın liderlik ediyor. IŞİD ile savaşırken ilk eşini, yeniden evlendikten sonra ikinci eşini, ilaveten babasını ve iki erkek kardeşini kaybetmiş bir savaşçı. Asıl adı Vahide Muhammed. Emrinde 70 silahlı adam var.
Sünni cephede bir başka kampı Türkiye’nin eğitip donattığı Haşd el Vatani oluşturuyor. Resmi ifadelere göre 2000-3000, yerel kaynaklara göre 600-900 civarında askeri olan Haşd el Vatani eski Musul Valisi Esil Nuceyfi’nin emrinde. Savaş deneyimi olmayan Haşd el Vatani’nin tek başına bir şey yapması mümkün değil. Irak ordusu ile birlikte savaşabilir ya da kurtarılmış bölgeleri tutmada işe yarayabilir. Burada bir şeyin altını da çizmek lazım: Nuceyfi, Musul düşmeden önce IŞİD kenti içeriden kendine bağladığı halde gerekli önlemleri almamak, hatta göz yummakla suçlanıyor. Musul’un düşüşünden üç ay önce Irak ordusunun kenti terk etmesi yönünde vilayet meclisinin aldığı kararın arkasında da Nuceyfi vardı. O yüzden Nuceyfi’yle hesaplaşmak için gün sayanlar da var.
Bazı Sünni Araplar da Kürtlerle ortaklık kurdu. Sözgelimi Rabia bölgesindeki Şemmar aşireti Kürtlerle birlikte hareket ediyor.
Musul Valisi Nevfel Hamadi de Luis Yusuf adlı Hristiyan’ın komutasında Musullulardan oluşan bir birlik kurdu.
Musullu Hristiyanların kurduğu başka birlikler de bu savaşın içinde.
Görüldüğü gibi ne Haşd el Şaabi tek parça ne de Sünniler.
Operasyona kimlerin katılacağına dair tartışmalar aylardan beri sürüyor. Musul’u kimin kurtaracağı tartışmasının bir tarafında Irak hükümeti, diğer tarafında Kürdistan Yönetimi, diğer tarafında uluslararası koalisyon, bir başta tarafında Musul’a Sünni bir kaftan diken Türkiye ve Sünni ortakları var. Irak hükümetinin operasyon senaryosunda oyuncular Irak ordusu, başbakanlığa bağlı Haşd el Şaabi, koşullu olarak Peşmerge ve havada uluslararası koalisyon. Kürtlere yönelik koşul “Peşmerge operasyona katılır ama Musul’a giremez, bölgeler kurtarıldıktan sonra da girdiği yerlerden çekilir” yönünde. Başbakan Haydar el İbadi’nin hesabına göre IŞİD defedildikten sonra şehir Irak ordusu ve yerel/federal polis birimlerine bırakılır, Haşd el Şaabi de çekilir.
Geçen yaz Kayyara Üssü’nün ele geçirilmesinin ardından hava ikmalinde Erbil’e olan ihtiyaç azalınca Irak Savunma Bakanı Halil el Ubeydi bir özgüven patlamasıyla Peşmerge’nin Musul operasyonunda yeri olmadığını söylemişti. Ancak Kürtler bağımsızlık kartını ileri sürünce Ubeydi geri adım attı.
Amerikalılar Kürtlerle Haşd’ı frenlemeye çalışıyor. Eylülde Erbil’de Amerikalıların arabuluculuğunda Kürt yönetimi ve merkezi hükümet operasyonun içeriği ile ilgili bir ön mutabakata varmıştı. Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Irak Genelkurmay Başkan Yardımcısı Abdülemir Zedi, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Douglas Selman, ABD’li General Stephen Townsend ve ABD’nin Erbil Başkonsolosu Ken Gross’un katıldığı toplantıdan çıkan sonuç Peşmerge ile işbirliğinin sağlanmasını ve Haşd el Şaabi’nin Musul’a girmemesini öngörüyordu. Bu mutabakattan önce 12 Temmuz’da ABD, Erbil’le sıra dışı bir adımla Kürdistan yönetimiyle protokol imzalamıştı. ABD bu protokolle Peşmerge’nin maaşının ödenmesi, silah ve gıda temini için 415 milyon dolar yardım vaadinde bulunmuştu. Bu protokolün amacı net: Peşmergeyi Musul’a sokmak. Ki Kürtlere yapılacak ödenek Musul operasyonunun başlamasına bağlı.
Haşd el Şaabi’yi dışlayan operasyon seçeneği büyük tepki çekti. Haşd el Şaabi liderlerinin çıkışları karşısında Başbakan Haydar el İbadi’nin pozisyonu değişti. Bu tartışma nereye gider bilinmez ama ABD’nin bastırmasıyla Haşd dışlansa da milis güçleri Irak İçişleri’ne bağlı polislerin üniformasıyla operasyonda yer alabilir. Bunu Amerikalılar da sineye çekmek zorunda kalabilir. Felluce’de olduğu gibi. ABD’nin terörle mücadelede bir gün Irak bir gün IŞİD’e çalıştığına inanan siyasilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Patron Amerika ama Obama yönetiminin de gözetmek zorunda olduğu dengelerin sayısı artıyor.
Türkiye sürece müdahil olmaya çalışırken mezhebi bir kırım olacağı, Şengal (Sincar) operasyonuna katılan PKK’nin Musul’da da kendine alan açacağı, PKK’ye bağlı grupların Haşd el Şaabi adı altında Irak hükümetinden maaş aldığı gibi iddiaları ısıtıyor. Bir kere şunu tekrar hatırlatmakta fayda var: Ankara’nın “Olmasın” dediği mezhebi kırım, IŞİD’in AKP yönetiminden ‘öfkeli çocuklar’ muamelesi gördüğü sıralarda zaten yaşandı. Tabii kurban Şiiler, Ezidiler, Şebekler, Kakailer ve Asuri-Süryaniler olunca bugün gürleyenler o gün pek suskundu. Daha yalın ifadeyle Türkiye’de iktidar Suriye’den sonra Irak’ta da ‘Sünni devrim’ güzellemesi yaparken Şii Türkmenler, Şii Araplar, Şii Kürtler ve diğer dinsel azınlıklar bölgeden silindi.
Elbette savaşın korkunç ve kirli bir yüzü var; Musullu bir Türkmen’in bana dediği gibi: “Türkmenler bu savaşta 500 can verdi, bazıları namusundan oldu. Kimi malını mülkünü kaybetti. İntikam almak isteyenler olacaktır.”
Ama bunu önlemenin yolu “Musul’a Şiiler girmesin” demek değildir. Bu, bizatihi mezhepçi savaşı kışkırtan, insanları ayrıştıran bir söylemdir. Sünnilerle Şiileri, Müslümanlarla Hristiyanları birlikte yaşatmaya odaklı bakış açısı terk edildiği için bugünkü karanlık dehlize girildi.
Amerikan işgalinin tetiklediği mezhebi çatışmalar birçok insanı yerinden etti. Irak’ta bu tartışma sadece Haşd el Şaabi etrafında dönmüyor. Mesela Peşmerge, IŞİD’den kurtardığı bölgelerin Arap nüfusunun geri dönüşüne izin vermemekle suçlanıyor. Hristiyan sivil örgütlere göre 60 kadar Hristiyan köyünün demografik yapısını değiştirecek şekilde Kürtler yerleştirildi.
Çatışma riski sadece Sünnilerle Şiiler değil Haşd el Şaabi ile Peşmerge arasında ya da başka etnik gruplarla Kürtler arasında da var. Iraklılar bunu geçen yıl Tuz Hurmatu’da tecrübe etti. Musul’da Sünni Araplar ya da Sünni Türkmenler Peşmergenin yolunu gözlemiyor. Kürtlerin hakimiyet alanını genişletmesi konusunda her iki kesim de tepkili. Ama “Peşmerge gelmesin” demek de çözüm değil.
Irak’taki güç karmaşasına yakından baktığımızda çatıma potansiyelinin Sünnilerle Sünniler arasında da olabileceğini görüyoruz. Haziran 2016’da El Enbar vilayetinde Müslüman Kardeşler’in Irak uzantısı Irak İslami Parti ile Sünni Vakıf Divanı arasında çatışma yaşandı: Nedeni IŞİD’den boşalan boşluğu doldurma konusundaki rekabetti.
Irak’ta Musul’un etnik ve mezhebi çatışma potansiyelini düşürme adına bölünme senaryoları da tartışılıyor.
Barzani yönetimi Neyneva vilayetinin üçe bölünüp Kürdistan’a bağlanma konusunda referanduma gidilmesini öneriyor. Dün Kürt bölgesinin özerkliğine “Irak parçalanır” diye karşı çıkan ama Ankara’nın yönlendirmesiyle 2014’ten beri Barzani ile müttefik haline gelen Nuceyfi de IŞİD’den sonra Musul’un özerk bölgeye dönüşmesi taraftarı. Vilayetlerden sorumlu eski Türkmen bakan Turhan Müfti de Neyneva vilayetinin Tel Afer, Sincar, Neyneva Ovası, Şeyhan ve Musul merkezi şeklinde bölünmesinden yana. Yeni vilayet talepleri merkezden daha fazla bütçe alma perspektifi açısından cazip olsa da bölgenin çatışma potansiyelini düşüreceğine dair bir garanti sunmuyor. Bölünecek coğrafya ziyadesiyle karmaşık. Bölgeyi bölecek aktörlerin hesapları ise hepten karmaşık.
Çözüm Irak’ı hep birlikte Iraklıların kurtarmasıdır. Irak ülkenin hayati kurumlarını lağveden Amerikalılar tarafından yönetilemez hale sokuldu. Bu yetmezmiş gibi ulusal diriliş mücadelesi vermesi gereken siyasi aktörler korkunç boyutlarda yozlaştı; yolsuzluğa ve hukuksuzluğa battı. Sorun Sünni-Şii kavgasına indirgenemeyecek kadar geniş, derin ve çetrefilli. Muhammed Beyati’ye “Asıl sorun nedir” diye sordum, cevabı pek acıydı: “Mesele Sünnilik ya da Şiilik değil herkesin mezhebi dolardır.”
Bakanlıkların, müdürlüklerin, komutanlıkların dolar hesabıyla satıldığı, hayali ihalelerle milyarlarca dolarların birilerinin cebine akıtıldığı bir ülke.
Sadede gelirsek Haşd el Şaabi olmadan Irak ordusunun başarma garantisi yok. Şimdiye kadar birçok yerde Haşd el Şaabi, IŞİD’in bölgelerine öncü kuvvet rolüyle savaştı. Felluce’de son anda Haşd el Şaabi devreye girmeseydi ordu tökezliyordu. Aynı muhtaçlık hali Musul’da Peşmerge için de geçerli. Peşmerge Musul’u doğu, kuzey ve kuzeybatıdan sarmış durumda. Kürtlerin mevzileri Beşik Dağı gibi yerlerde şehre 15-16 km uzakta.
Iraklıların birbirine rezerv koyma lüksü yokken Ankara’nın “O olacak, bu olacak” diye heyheylenmesi sadece akla değil gerilimden yorulan kalplere de zarar.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025