Fehim TAŞTEKİN
Amerikan yönetimi, Hizbullah’ın olduğu hükümeti içine sindirmek zorunda kalırken Lübnan’ın fişini çekecek adımlardan kaçınma yolunu seçti. Amerikan desteği kesilirse Lübnan tamamen Hizbullah’ın kontrolüne geçer korkusu etkili oldu. Bu korku Gelecek Hareketi’nin ana finansörü Suudi Arabistan için de geçerli.
Bazı ülkeler vardır; uluslararası müdahaleciliğin ve rekabetin dört taraftan dürttüğü. Lübnan gibi. Mezhepsel güç dağılımıyla ayakta tutulan ama iki yakası bir araya gelemeyen. Ülke sevgisini ve toprağa bağlılığını derinden muhafaza eden ama o bağlarla ortak akıl üretemeyen. 15 yıl süren iç savaşın bıraktığı düşmanlıkların esiri haline gelen. Her şeye hükmeden mezhepçi-dinci kavgalardan sıyrılamayan. İçerdeki kavgasını herhangi bir dış bloka yaslanarak sürdüren siyaset baronlarından kurtulamayan.
Buralarda hükümet kurmak büyük başarı. Dağılmalarına sebep de yolsuzlukları, kayırmacılıkları, ekonomiyi kurtlar sofrasına bırakmaları, elektrik, su ve çöp gibi hayati sorunları çözmemeleri, bu çözümsüzlüğü de siyasi-ekonomik ranta çevirmeleri değil. Kurduran güç dengesi, aynı zamanda bozan faktör.
Lübnan’da 6 Mayıs seçimden sonra başbakanlık görevini yeniden üstlenen Saad el Hariri nihayet 31 Ocak’ta hükümeti kurabildi. Rakip partiler arasındaki bakanlık bölüşümü kördüğüme yol açmıştı. Bu basit bir bölüşüm kavgası değil.
İşin bir tarafında herhangi bir blokun 30 üyeli kabinede 10’dan fazla bakanlık elde ederek kararları veto ve hükümeti dağıtma gücüne kavuşmasını engelleme çabası var. 2011’de Hariri Amerikan planlarına fazla yattığında Hizbullah hükümetin fişini çekmişti. İkinci oyalayıcı faktör Amerikan dayatmaları. Malum Trump yönetiminin en önemli önceliği İran’ın bölgesel nüfuzunu kesmek ve bu bağlamda en mühim mesele de Hizbullah’ın askeri ve siyaseten çökertilmesi. Bu seferki hamle, bütçe payında dördüncü olan ve uluslararası kuruluşlarla bağlantılı bulunan Sağlık Bakanlığı’nın Hizbullah’a verilmesine karşı Amerikan vetosuydu. İran etkisinden yakınan ABD, Lübnan’da hükümet sürecini sabote edecek kadar ülke üzerinde kendini hak sahibi görüyor.
Hükümet kurma çabaları tökezleye tökezleye sürerken Trump yönetimi, Hizbullah’a destek sağlayan kişi, kurum ve devletleri hedefe koyan yeni bir yaptırım yasasını onaylamıştı. Yasa Beyrut’ta 241 Amerikan askerinin öldüğü ve ABD’yi Lübnan’dan çekilmek zorunda bırakan saldırının 35’inci yıldönümüne denk getirilmişti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale ve terörizmin finansmanıyla mücadeleden sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı Marshall Billingslea da Hizbullah’ın yeni hükümetten dışlanması için Beyrut’ta epey mesai harcadı. Ama Şark’ul Evsat’a göre ABD, Hizbullah’ı engellemeye çalışmanın Lübnan’ı çöküşe götüren başka krizleri tetikleyeceğini görerek yutkuna yutkuna yersiz vetoyu kaldırdı. Yine de şu tembihleri eksik etmeden:
– Hizbullah’ın mal varlığı sıkı sıkıya denetlenmeli. Lübnan bankaları Hizbullah bağlantılı hesaplarla ilgili uyanık olmalı.
– Refik Hariri Havalimanı, Beyrut limanları ve Lübnan-Suriye sınırı Hizbulah’ın kaçakçılığına karşı teyakkuzda olmalı.
– Hizbullah’a bağlı sağlık kuruluşları Sağlık Bakanlığı’nın imkânlarından yararlanmamalı.
– Sağlık Bakanlığı İran’dan ilaç ithal etmemeli.
Amerikan yönetimi, Hizbullah’ın olduğu hükümeti içine sindirmek zorunda kalırken Lübnan’ın fişini çekecek adımlardan kaçınma yolunu seçti. Amerikan desteği kesilirse Lübnan tamamen Hizbullah’ın kontrolüne geçer korkusu etkili oldu. Bu korku Gelecek Hareketi’nin ana finansörü Suudi Arabistan için de geçerli. Eskiden bu tür perde arkası işler Suudilerden sorulurdu. Ama son iki yılda öyle batırdılar ki daha fazla ters tepecek müdahalelerden kaçınmak durumunda kaldılar. Haliyle Amerikalılar doğrudan meseleye el attı.
Bir diğer sorun Hizbullah’ın Gelecek Hareketi’ne muhalif altı Sünni vekilden birinin bakan yapılması ısrarıydı. Şii hareketin, Suud ekseninden bağımsız davranan Sünniler için koltuk ısrarı, karmaşık Lübnan siyasetinin inceliklerine ışık tutan bir detay. Hizbullah’ın mecliste oluşturduğu blokta Sünnilerin yanı sıra Hıristiyanlar da var. Mesele basitçe Şii’nin Sünniyle ya da Müslüman’ın Maruni’yle kavgası değil. Alt bileşenler arasında da ayrılıklar çok olmakla birlikte iktidar şekillenirken temelde iki ana eksen karşı karşıya geliyor; bir tarafta Suud-batı kanadının desteklediği güçler, diğer tarafta Suriye ve İran’ın dış aktör olduğu cephe.
***
Yani oyunlar Hizbullah ve müttefiklerini kırpma hedefine göre oynandı. Hatta İsrail’in Güney Lübnan’da Hizbullah tünellerini bulma adına başlattığı operasyon da Lübnan iç siyasetini etkilemeye yönelikti. Bazı yorumlara göre İsrail, Hizbullah’ın Cumhurbaşkanı Mişel Aun ve orduyla arasını açmayı umuyordu. Baskı mekanizmalarının hiçbiri istenilen sonucu vermedi.
Nihayetinde gruplar belli feragatlarla hükümeti oluşturdu. İçerdeki zorlayıcı faktör ise ekonomi. Bir süredir yolsuzluk ve siyasetteki kördüğüme karşı sokaklar ısınmıştı. Hükümet kuramamanın bedelinin herkes için ağır olduğu bir eşiğe gelindi. Dünya Bankası hükümet kurulmazsa Nisan 2018’de Paris’teki konferansta (CEDRE) vaat edilen 11 milyar dolarlık krediyi rafa kaldırmaktan söz ediyordu. Lübnan’da çark ancak borçla dönebilecek durumda. Borç miktarı 87 milyar doları geçiyor. Gayri safi milli hasılanın birbuçuk katı! İşsizlik yüzde 36 civarında.
Halkı bezdiren pazarlıkların ardından Hizbullah’ın Hıristiyan müttefiki Özgür Yurtsever Hareketi’nin lideri Cibran Basil Dışişleri Bakanlığı’na, Hizbullah’ın Şii müttefiki Emel hareketinden Ali Hasan Halil de Maliye Bakanlığı’na yeniden getirildi. Cibran Basil, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 2006’da bir kilisede ittifak için taahhütleştiği Mişel Aun’un damadı. Aun’un kurduğu Özgür Yurtsever Hareketi parlamentodaki en büyük blok olan Güçlü Lübnan’a öncülük ediyor. Kritik koltuklardan Savunma Bakanlığı’na Aun’un adamlarından İlyas Bu Saab getirildi.
Tartışmaların odağındaki Sağlık Bakanlığı da Hizbullah’ın önerdiği Dr. Cemil Cabak’a verildi. Cabak Hizbullah üyesi değil ama Lübnanlı bazı kaynaklara göre Nasrallah’ın özel doktoru. Hariri, dış ticaretten sorumlu devlet bakanlığı koltuğunun Hizbullah’ın önerdiği Sünni vekillerden Hasan Murad’a verilmesini kabul etti. Bu konuda taviz Aun’dan geldi. Cumhurbaşkanı kabineye 5 isim verme hakkına sahip. Aun, Hizbullah’ın talebini karşılamak için bir bakanlıktan vazgeçmiş oldu. Bunun karşılığında Murad parlamentodaki çalışmalarda Güçlü Lübnan’ın çıkarlarına sadık kalacak.
Oluşan tablo şöyle: Özgür Yurtsever Hareketi/Güçlü Lübnan Bloku/cumhurbaşkanlığı kotası 10 bakanlık, Gelecek Hareketi başbakanlığa ilaveten 4 bakanlık, Gelecek Hareketi ile birlikte 14 Mart İttifakı’nı oluşturan Semir Caca liderliğindeki Lübnan Güçleri başbakan yardımcılığı ve 3 bakanlık, Azm Hareketi bir bakanlık, Velid Canbolat liderliğindeki İlerici Sosyalist Parti 2 bakanlık, Hizbullah 3 bakanlık, Hizbullah’ın Şii müttefiki Meclis Başkanı Nebih Berri liderliğindeki Emel Hareketi 3 bakanlık, Süleyman Franciye liderliğindeki Marada, Taşnak partisi ve bağımsız Sünniler birer bakanlık aldı.
***
Görünüşte üç ana bloktan veto kartını elinde tutacak şekilde 11 bakanlığa erişen yok. Ancak belli kritik konularda Nasrallah-Aun anlaşması hâlâ işlerliğini koruduğu için güç dengesi Hizbullah’tan yana. Son seçimde siyasetteki gücünü biraz daha tahkim etmiş olan Hizbullah yeni dönemde Aun ve Berri ile uyumu bozmadığı sürece hükümette istemediği kararları bloke edebilir.
Suud’un adamı olduğunu 2017’de Riyad’daki alıkonulma hadisesiyle iyice açığa vuran Hariri seçimlerde Sünnilere tahsis edilen 27 koltuktan sadece 17’sini kazanmıştı. Yeni durum Hariri’nin İran’ın nüfuzunu kesme adına önüne gelen herhangi bir dosyayı takip etmesini zorlaştırıyor. Bunu gördüğü için Hariri patronlarının öfkesini çekmeden gizlice Şam’la köprüleri kurmanın ve yeni bir denge oluşturmanın yollarını arıyor. Bu tablo, Irak’taki hükümet oluşumundan sonra ABD’nin İran’ın nüfuzunu kesme stratejisinde yeni bir başarısızlık halkası.
Hükümetin kurulmasını Lübnanlılar havai fişekler eşliğinde kutladı. Kutlamalar bir yana insanlarda öylesine bir bezginlik ve umutsuzluk oluşmuş ki kimse yeni hükümetten mucize de beklemiyor. Noktayı, Beyrut’tan bir araştırmacı-gazeteci dostumun kendi ümitsizliğiyle koymuş olayım:
“İyimser değilim. Bütün partiler kendileri için bir şey koparmanın derdinde. Yine hepsinin payına bir şeyler düştü. Bu sistem bana geleceğim için ümit vermiyor. Ciddi ciddi ailemi alıp ülkeden gitmeyi düşünüyorum. Bütün istediğim biraz temiz hava solumak, temiz su içmek ve daha iyi sağlık hizmeti almak.”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025