Fehim TAŞTEKİN
Cezayir’in takvim yapraklarında 22 Şubat 2022 için belki “Hirak geri döndü” denilecek. ‘Hareket’in 20 yıllık Abdülaziz Buteflika iktidarının sonunu getirdikten sonra sahneye dönüşü. Yarım kalan hesaplaşmalar için. Ordunun sistem üzerindeki vesayetine karşı; kaynakları kemiren siyasi elitlere, oligarklara, kirliliğin ortağı bürokratlara…
Geçen martta Covid-19 belasının yol açtığı zorunlu mola, Buteflika’yı alaşağı eden gösterilerin ikinci yıldönümünde bitti; bitmeseydi ne ala idi şu elit çete için.
Cezayirliler gerçek reformlara ulaşmak için meydandan devşirdikleri baskıya bel bağlıyor. Eylem biçimi, bize, tek çıkış yolunun değişim dinamiğini canlı tutmaktan geçtiğini söylüyor. Birkaç nefret figürünün hesaba çekilmesinin ötesinde sistemde gerçek değişim sabır ve ısrar gerekiyor.
Buteflika ülkenin karanlıkta geçirdiği kanlı 10 yıldan sonra sistemi selametle yüzdüren sivil bir yüzdü. Ordunun kurguladığı toplumsal uzlaşı ve barış projesinin yürütücüsüydü. 20 yılda eskidi. Yolsuzluk ve kayırmacılıkla sistem için de yüke dönüştü. Halk için de artık siyasi kadavraydı.
22 Şubat 2019’da gösteriler patlak verdiğinde askerler sistemin devamlılığını temin için sokaktan gelen baskıyı satın aldı. Buteflika’yı kızağa çekip yerine seçimle eski Başbakan Abdülmecid Tebbun’u sürdü. Bu şekilde sisteme ‘reset’ atabileceğini umdu. Ordu, Buteflika’ya kalkan olma hatasına düşüp üzerinde oturduğu meşruiyet zemininin aşınmasına izin vermedi. Mısır’da Hüsnü Mübarek’e yapılanın kopyasıydı.
Askerler ‘meşruiyet’ zeminini, ‘Karanlık 10 Yıl’ diye hafızalara kazınan süreçte “İslamcı terörü” bitiren rollerine borçlu. 1990’da yerel seçim başarısından sonra 1991’de çok partili ilk seçimde İslami Selamet Cephesi (FİS) ilk turda birinci gelmişti. FİS, Müslüman Kardeşler dahil farklı İslamcı güçlerin koalisyonu olarak ortaya çıkmıştı. Hedef seçimle ülkeyi şeri bir devlete götürmekti. İktidarda ne yapacaklarını kazandıkları belediyelerde kısa sürede göstermişlerdi. Askeri müdahaleyle seçimin ikinci turu iptal edilmiş, FİS’in radikal bileşenleri silaha sarılmış, ordu şiddetle yanıt vermiş ve çatışmalar 100 binin üzerinde cana mal olmuştu. Ordu suça karışmamış İslamcı militanların affına, suça karışmış rejim unsurlarının ‘mazur’ görülmesine dayalı ulusal mutabakatla bu sayfayı kapatmıştı. Bu süreç ordunun siyaset ve ekonomi üzerindeki nüfuzunu perçinledi. Sözünü ettikleri meşruiyet zemininin altından nice gayrimeşru şeyler aktı. Herkes asker, siyaset, bürokrasi ve oligark dörtgeninde dönen ekonomik rantın farkında.
Solcu, sağcı, liberal, laik ve İslamcı pek çok çizgiyi barındıran Hirak, değişim derken işte bu çarkı hedefe koyuyor.
***
Tebbun Almanya’da üç ay süren Covid-19 tedavisinden sonra Hirak’ın pes etmeyeceğini gördü ve ilk iş olarak tutuklanmış 59 kişiyi bıraktı. Ardından parlamentoyu feshedip 12 Haziran’da seçime gidilmesine karar verdi.
Katılımı artırıp sistemin meşruiyetini koruma kaygısıyla Tebbun seçim yasasında bazı değişikliklere gitti. Küçük partiler ve bağımsız adayların önünü açan düzenlemeler yapıldı. 40 yaş altı adaylar için yüzde 50 kota geliyor. Yani babalarının hesabını gütmek istemeyen gençlerle siyasetin çehresi değişebilir. Ayrıca nüfuz ve para sahibi kişilerin siyasetteki tekelini sürdürmesine hizmet eden kapalı liste yerine açık liste uygulamasına geçiliyor. Seçmenlere parti ve bağımsız listelerde istediği adayı seçme şansı sunuluyor. Bağımsız adaylar 100 kişinin imzasıyla vekilliğe adaylığını koyabilecek. Bu değişikliğe olumlu bakanlar eski kurtların tekelinin kırılacağını düşünüyor.
Hirak içindeki özellikle laik-sol güçlerin yol haritası bu değil. Bu şekilde sandıklar 10 kez kurulsa bile sistemin değişmeyeceğine inanıyorlar. Onlara göre ordu, Buteflika’nın çemberindeki bazı isimleri hapsederek ufak bir saha temizliği yaptı, böylece kendi vesayetini yeniden kurmak için alan açtı. Hirak’taki genel eğilim yine boykottan yana.
***
Beri taraftan bu hareketi yolundan çıkarma, gündeminden saptırma korkusu yaşanıyor. Bugünlerin gündeminde eski FİS üyelerinin kurduğu Reşad hareketinin Hirak’a sızdığı tartışması var. İslamcıların sokağı manipüle etmeye çalıştığına dair hem Hirak içinden hem de rejimden uyarılar geliyor. Hirak içinde kendilerini ‘ilerici güçler’ olarak tanımlayan gruplar, Reşad için “İslamcı Truva atı” yakıştırmasını yapıyor. Reşad’ın kurucularından biri Londra diğeri Cenevre’de yaşıyor. Bunlar sonradan dahil olmadıklarını, başından beri Hirak içinde olduklarını söylüyor. Ordu açısından İslamcı Truva atları belki Hirak’ı etkisizleştirmek için bulunmaz bir gerekçe olabilir. Fakat aforoz edilmiş İslamcılar sahneye dönmek, meşru siyaset zemininde kalmayı başarmış İslamcılar da kendilerini yeniden konumlandırmak için fırsat arıyor. Tabii burada tek düze bir İslami yapı yok. Kökleri Müslüman Kardeşler'e dayanan en az 5 parti aktif. Siyasal İslamcı grupların bir kısmı ‘Karanlık 10 Yıl’ lekesinden beri 1999’dan itibaren rejime payanda oldular.
Hükümetlere katıldılar, bakanlık elde ettiler. Buteflika onlar için bir ‘temiz kâğıdı’ sayılırdı. Hatta Islah Partisi, 2019’da beşinci dönem adaylığını açıkladığında bile Buteflika’ya desteğini kesmedi. En mesafeli duranları Barış Toplumu Hareketi oldu. Sonuçta 20 yıllık süreçte siyasal İslamcıların önemli bir kısmı Buteflika’nın günahlarına ortaktı. Haliyle öfkenin muhatapları arasında bunlar da var. Şimdi yeni bir temiz kağıdına ihtiyaç duyuyorlar. Fakat bunu hangi yolla edinecekleri konusunda yön karmaşası yaşıyorlar. Bir kısmı Hirak içinde, bir kısmı karşısında, bir kısmı nötr, bir kısmı Tebbun’un yolunda.
Hirak içinde çok farklı tercihler olmakla birlikte İslamcılarla ötekiler arasında kabaca bir ayrım çizgisi saptanabilir. Hirak’ın seküler-sol kanatları köklü değişim için önce anayasayı yazacak bir kurucu meclisin seçilmesini, sonra yeni anayasaya göre cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine gidilmesini istiyor. Bu yüzden Tebbun’un seçildiği Aralık 2019’daki seçimi ve Kasım 2020’deki anayasa referandumunu boykot ettiler. Seçime katılım yüzde 40’dı. Oyların yüzde 13’ü geçersiz sayıldı. Tebbun oyların yüzde 58'i ile seçildi. Anayasa referandumuna katılım da yüzde 23’te kaldı. Bunda Covid’in payı da var. Yine de düşük katılım yüzünden meşruiyet tartışması bitmedi.
İslamcı bileşenler ise Tebbun’un yol haritasına razı. Yani seçimle parlamento ve hükümetin belirlenmesi, sonra köklü reformlar. İslamcılar öteki yoldan gidilirse Anayasa’da “devletin dini İslam’dır” diyen maddenin silinmesinden korkuyor. Ayrıca hızlıca örgütlenme kapasitelerine güvenerek seçimde mecliste daha fazla yer işgal etme hesabı güdüyorlar.
***
İslamcı kanatlarla ilgili güvensizlik hali başından beri var. Cezayirliler için yakın tarihten büyük bir tecrübe hafızalarda canlılığını koruyor. 2011’de Arap Baharı’nın Cezayir’i teğet geçmesinin en önemli nedeni ‘Karanlık 10 Yıl’ın kavurucu sayfalarıydı. Esasen Cezayir kendi sırasını 20 yıl önce savmıştı. Fransızların kovulduğu 1962’den itibaren Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) bağımsızlıkçı çizgisini sosyalist, sömürge karşıtı, Soğuk Savaş denkleminde Bağlantısız, pan-Arap, pan-Afrika ve pan-İslam’la çerçeveleyip bu kimliğin kredisini onlarca yıl tepe tepe kullandı. Cezayirliler savaşarak bağımsızlığını kazanmış bir halk ve 1988’de FLN’ye de “Artık yeter” dediler. Tek partili sistem yerini çok partili düzene bıraktı ama kazanan İslamcılar oldu.
Cezayir’in siyasal hafızası bugün hem muhalefet güçlerinin hassasiyetlerini hem de müesses nizamın tepkilerini belirliyor. Buna Arap Baharı’nda Libya, Mısır ve Suriye’deki feci tecrübeler eklendi. Burada üç önemli ders Cezayir için de geçerli: Barışçıl kal, dış müdahale arama, siyasal İslamcıların çifte gündemine dikkat et.
Bu üç alandan beslenen bir türbülans sadece Cezayir’i değil Cezayir diasporasının güçlü olduğu Fransa’yı da yakabilir. Yoksa Libya’yı düşürenlerin, Cezayir’in belini kırmak için de sebepleri yok değil. İsrail’e karşı duruşunu koruması, ABD’nin dayattığı Yüzyılın Anlaşması’nı reddetmesi, Batı kampı ile terörle mücadeledeki işbirliğine karşın mesafesini koruması, Fransızların sömürgeci geçmişini yüzlerine vurması ve eski sömürge ülkelerinde yürüttükleri askeri operasyonlara katılmaması bunların başında geliyor. Arap Baharı sürecinde pek çok Arap ülkesi NATO korosuna katılırken Cezayir dış müdahaleyi reddeden bir çizgi izledi. NATO’nun Libya’ya korsanca müdahalesini, Suriye’ye kirli vekâlet savaşını ve Suudi-Emirlik ittifakının Yemen’e müdahalesini reddetti. AKP iktidarı gibi savrulmadı.
***
Hirak içinde bir kesim rejimi dönüştürmek için farklılıkları bir kenara bırakıp güç birliği yapmak gerektiğini savunuyor. Buna karşı çıkanlar ise ideolojik farklılıkları görmezden gelmenin bedelinin sonradan ağır olacağı uyarısı yapıyor. Uyarıların birincil hedefi Reşad, aşırılıklardan arındığını ve şiddeti reddettiğini söylüyor. Suriye’de Müslüman Kardeşler de 1977-1982 arasında IŞİD’in ‘erken versiyonu’ sayılabilecek eylemleriyle tarihe rezil bir şekilde geçtikten birkaç yıl sonra sivil siyaseti benimsemiş bir pozla döndüler. 2001’de Şam Baharı sürecinde, 2005’te Şam Deklarasyonu’nda sol-liberal cephenin ‘demokrat’ ortağıydılar. 2011’de olaylar patlak verdiğinde sivil siyasete bağlılık sözü hâlâ geçerliydi. Ne var ki birkaç ay geçmeden ‘meşru müdafaa’ bahanesiyle yeniden silaha sarıldılar. Bu tecrübeler kuşkusuz Tunus’ta da El Nahda’ya karşı muhalefetin kulağında küpe işlevi görüyor.
***
Ordunun gölgesinde kalan Tebbun ‘kutsal hareket’ olarak nitelediği Hirak’ın koruyucusu olacağı sözü veriyor. Belki iktidar eliti seçim marifetiyle sokağın sönümleneceği hesabıyla Hirak’ı sahiplenen bu görüntüyü vermeyi işlevsel buluyor. Hatta Hirak’a ‘partileşin’ çağrısı yapılıyor. Meydandan bir değil birbiriyle uyumsuz en az 10 parti çıkar. O vakit öne çıkacak liderleri ikna etmek, yedeklemek ya da yönlendirmek daha kolay olacaktır.
Peki, ordunun Tebbun üzerinden gösterdiği yol haritası işe yaramazsa Hirak’a karşı bu sahte ‘babacan’ tavır ne kadar daha sürer? O vakit muhtemelen olağanüstü halle ipleri yeniden ele alacaklar.
Askeri kaynaklar “Yarasalar gizem ve karanlığı sever” göndermesiyle FİS kalıntılarının geri dönüş heveslerine, ‘ayrılıkçılık fitnesi’ göndermesiyle Kabiliye bölgesinde bağımsızlık arayan Berberi (Amazigh) hareketine dikkat çekiyor. Hükümet Sözcüsü Ammar Belhimer de geçenlerde askerlere nabız uyumuyla “Bazı dış mihrakların Cezayir'e karşı savaşlarında halk hareketini kullandıkları sır değil” dedi. Bunlar müdahalenin hangi zeminden geleceğine dair ipuçları. Fakat önce sandık, yeni parlamento ve bazı yasal değişikliklerle halkın taleplerine hürmet gösterisine devam edecekler. Bir yandan köklü reform taleplerinin geçiştirilmesi diğer yandan ekonomik kötüleşme, öfkeyi beslemeye devam ediyor. Cezayir bu yazı sıcak geçirecek vesselam!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025