Fehim TAŞTEKİN
Ukrayna’nın sabık lideri Petro Poroşenko 2017’de Ankara’da ortak basın toplantısında boyutlanan ikili ilişkilere dair konuşurken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan rüya alemine bir dalıp bir çıkıyordu. Poroşenko ev sahibini uyandırmak için masaya ‘tık tık’ vuruyordu. Diplomasinin gülümseten görüntüleri olarak arşivlendi. Halbuki iki lider bir süredir askeri iş birliğiyle ilişkilerin boyutunu değiştiriyordu. 3 yıl sonra oluşacak kâbusa dair en ufak sezgi uykuların kaçması için yeterliydi. Tabii bu rasyonel liderlik için geçerli bir önerme.
Son yıllarda iyi komşuluğun emir ve nehiylerinden uzak nice restleşmelere, tersleşmelere, kamplaşmalara girildi. Müttefiklik ve ortaklık ilişkilerinin tabiatına sığmayan yollara sapıldı. En nihayetinde dış ilişkilerde ahengi sağlayan ana omurga da kırıldı.
Erdoğan gerçeklikten koptukça sezgilerindeki yanılma payı arttı. Küçük Kaynarca Antlaşması’nda takılıp kalmış bir siyasi anlayışı, Kiev’in Kırım siyasetine ortak edip risklerin bir kısmını Türkiye’ye kaydırmak akıllıca olabilir. Ahmaklıklarıyla Kırım’ı Ruslara, Donbas’ı Rus yanlılarına kaptırdılar ama NATO’nun yetişmediği noktada Türkiye’yi kendilerine siper edebiliyorlar. Damat silahlı insansız hava aracı (SİHA) geliştirip satacak; motor lazım, dünya âleme göstermek için vitrin (savaş), içeriye de milliyetçi şerbet. Öyleyse Ukrayna ile askeri ortaklık iş görür. Ukrayna vesilesiyle ABD’ye de Türkiye’nin ne kadar mühim bir ortak olduğu hatırlatılmış olur. Avrupa’nın Rus karşıtı kanatları nezdinde de bu cengâverlik illaki karşılık bulur. Ruslarla Karadeniz’de en güvenli sayfalardan birini yakma pahasına Amerikan-İngiliz emelleri için Montrö Sözleşmesi de tartışmaya açılır. Mantık deryası!
***
Ukrayna için ‘sivri ok’ pozisyonu ve Montrö rüşveti belki Erdoğan’ın 2016’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e "Karadeniz'de görünmeyişiniz Karadeniz'i adeta Rusya'nın bir gölü haline dönüştürüyor" diye verdiği akla uygun bir silsile. Ne var ki ondan sonra hatlar karıştı; Rusya’dan S-400’ler alındı. Bu NATO’ya Rus Truva Atı sokmaya kabil bir hamleydi.
Peki ya sonuç?
Ruslar diş göstermekte tereddüt etmedi. Amerikalılar da sunulan rüşvetlerin üzerine atlamadı.
Ruslar orduyu Ukrayna sınırlarına yığıp, Karadeniz’de askeri tatbikata koyulup, kısmen uçuşa yasak bölge ilan edip dosta düşmana karşı risk tablosunu iyice netleştirdi. Böylece Donbas-Kırım fatihlerine yeni değerlendirme yapma fırsatı sundu. Yaptılar da.
ABD, Boğazlar’dan Karadeniz’e iki savaş gemisini gönderme planını askıya aldı. Bir de “Türkiye Boğazlardan geçiş bildirimini yanlış anladı” diyerek dalga geçtiler.
Niye böyle? Biden yönetimi NATO’nun Avrupa kanadında aradığı yekpare duruşu bulamayacağını anladı. Malum Biden’ın Rusya’yı çevreleme stratejisinde Kuzey Akım 2 boru hattını durdurmak da var. Alman Şansölye Angela Merkel, Navalni dosyasıyla Putin’in sinirlerini zıplatsa da Rusya ile stratejik ortaklığı Amerikan çıkarları için öldürmek niyetinde değil. ABD’nin yaptırım tehditlerine karşı ‘soğuk’ bir direniş sergiliyor. “Kuzey Akım 2, Kuzey Akım 1’den, Ukrayna'dan geçen gazdan, Türkiye üzerinden gelen gazdan daha kötü değil" diyor. Soğuk Savaş zamanında bile Rusya’nın Avrupa’ya güvenli enerji temin ettiğini hatırlatıp anlaşmazlıkları çözmenin en iyi yolunun diyalog olduğunu belirtiyor. (Nükleer enerji kullanan Fransa’nın aksine Almanya nükleer ve kömür enerjisinden vazgeçtiği için doğalgaza ihtiyaç duyuyor.)
Biden’ı frene basmaya iten daha kritik faktör; Rusya ile uğraşırken Çin’i dikizlemek zorunda.
Foreign Policy’ye göre Moskova ve Pekin arasında koordineli hareket olduğuna dair somut bir bilgi olmasa da eş zamanlı olarak Rusya’nın Ukrayna sınırına, Çin’in Tayvan’a askeri güç kaydırması Biden yönetiminin planlarını zora sokuyor. Çinliler Ukrayna’daki gelişmeler için pusuya yatmış durumdalar. Oradaki askeri stratejiden çıkaracakları dersler olacaktır.
Dergiye konuşan yetkililere göre 1990’ların aynı anda iki savaş planlama konseptinden kopan Pentagon hem Tayvan hem Ukrayna’da stratejik planlama gerilimi yaşıyor. Eski Savunma Bakan Yardımcısı Elbridge Colby, ABD’nin iki cephede savaşacak askeri güce sahip olmadığını belirtip ekliyor: “İkisini birden yapamayız. Bu bizim için çok büyük sorunlar yaratabilir."
Nihayetinde Amerikan yönetiminin Rusya ve Çin’i çevreleme stratejisi Washington’ın kaçınmaya çalıştığı Moskova-Pekin ortaklığının önünü açabilir. Aralarındaki sorunlara rağmen Çin-Rusya ilişkileri büyüyor. 30 yıllığına 400 milyar dolarlık anlaşmayla Rus gazını Çin’e taşıyan boru hattı ilişkilerde istikrar ve güvene dair bir taahhüt içeriyor. Çin’in silah ithalatının yüzde 80’i Rusya’dan. S-400 ve Su-35 jetler Çin savunma envanterinde. Çin, Rus modelleri üzerinden kendi silahlarını da geliştiriyor. Rusya da Batı’nın alamadığı yüksek teknolojileri ve finansal kaynakları Çin’den temin ediyor. Bu ortaklık yer yer BM Güvenlik Konseyi’nde ABD, İngiltere ve Fransa’yı bloke eden bir paslaşmaya da dönüşüyor. 1961’den itibaren onlarca yıl süren Çin-Sovyet ayrılığını kendi küresel hegemonyasında bir avantaj saymış olan ABD, bu iki ülke arasındaki çatışma zeminini güncel dinamiklerle ıslak tutmak istiyor.
Biden aynı zamanda Karadeniz operasyonlarında öncü rolü Türkiye’ye vermekte istekli olmadığını da gösterdi. Bu gerilimli süreçte bile Biden, Erdoğan’ın aylardır beklediği telefonu açmadı. Bunun yerine Putin’i aradı. Mesaj; “ABD kontrolsüz bir gerilime sürüklenmek istemiyor” idi. Artık demiri soğutma zamanıydı. Ki Putin’in Biden’ın davetiyle dünkü İklim Zirvesi’ne katılması da tarafların başka bir boyuta geçtiklerinin göstergesiydi.
***
Bu süreçte Ruslar dönüp ilk faturayı Türkiye’ye kesti. Evvela Rus turistlerin Türkiye turları çöpe atıldı. Sıradaki tehdit Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov’un ağzından geldi; Türkiye'nin Ukrayna'ya SİHA tedarik etmesi halinde, Ankara ile askeri ve teknik iş birliğini gözden geçireceklerini söyledi. Rusya ile ilişkiler bu noktaya gelirken Erdoğan Karadeniz-Ukrayna jestleriyle garp cephesinden istediklerini koparabildi mi, hayır.
Biden yönetimi, halefi Donald Trump’ın ötelediği S-400’le bağlantılı yaptırımlara geçit verdi. Yetmedi, S-400’ler yüzünden F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından Türkiye’yi çıkaran kararı tersine çevirme ümitlerini suya düşürdü.
Anadolu Ajansı’na göre Savunma Bakanlığı, Türkiye'nin F-35 programından resmen çıkarıldığına ilişkin Ankara'ya bildirimde bulundu. F-35 programı geri kalan 8 ortakla güncellenen mutabakata göre devam edecek. Türkiye F-35’in 1005 parçasını üretiyordu. Hesapta Türkiye ilk etapta 100 adet F-35A alacaktı. 2018’de mülkiyeti Türkiye’ye verilmiş 6 uçak transfer edilmedi. Uçaklar 2020’de ABD Hava Kuvvetleri’ne verildi. ABD, Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’nin ürettiği parçaların tamamı için yeni tedarikçiler buldu. 2.5 milyar dolara alınan S-400’ler çöp, F-35 projesi hezimet. ABD’ye karşı Rus kartı, Rusya’ya karşı Amerikan kartı; ikisi de ıskarta.
Dr. Can Kasapoğlu’nun tespitiyle; “Türkiye için F-35, sadece bir savaş uçağı değil, Türk savunma eko-sisteminin yüz milyonlarca dolarlık bir portföye sahip olduğu, binlerce kişiye istihdam oluşturan bir proje idi… F-35 programından dışlanılması, Türkiye için ciddi bir kayıptır.”
Amerikan yönetiminin stratejik değerlendirmesinde Türkiye’nin yerine dair öngörüler güncelliğini çoktan yitirmiş verilere dayanıyor ve haliyle abartılı sonuçlara götürebiliyor.
***
Demeçler hala çok tehditkâr ama pek çok gözlemciye göre artık savaşa sürüklenme tehlikesi geçti. NATO’nun Ukrayna için toprağı ateşe vermeyeceğini gören Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, Putin’e “Donbas’a gel konuşalım” teklifinde bulundu. Putin de dün Zelenski’nin Ukrayna’nın iç sorunlarını çözmek için Donbas’a gidip ayrılıkçı yönetimle konuşabileceğini ama mesele Rusya-Ukrayna ilişkileri ise kendisini Moskova’da beklediğini söyledi. Bu arada Ukrayna sınırlarındaki Rus güçlerinin 1 Mayıs’a kadar kışlalarına dönecekleri duyuruldu.
Fakat sorunlar çözülmüş değil ve NATO kampı yeni soğuk savaş modunda Rusya’yı sıkboğaz etmekte kararlı. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Ukrayna'ya yılda 300 milyon dolar askeri yardım tasarısını kabul etti. NATO gemileri Karadeniz’e girip çıkmaya devam edecek. Amerikalılar vazgeçti ama İngilizler donanma gemisi gönderiyor. İngilizler Amerikan dişiyle Rusya’yı ısırmaya can atıyor. DefenderEurope-2021 askeri tatbikatı da kas gücü gösterisi olarak icra edilecek. Ukrayna gerilimine paralel Rusya’ya karşı şimdilik ABD, Çekya ve Slovakya’yı içine alan diplomatik savaş dallanıp budaklanıyor. Ukrayna’dan da ülkenin NATO’ya alınması, hiç olmazsa Patriot konuşlandırılması ve yaptırımların genişletilip Rusya’nın SWIFT’ten atılması gibi çağrılar gelmeye devam eğiyor. Putin de salı günü Federal Meclis’teki konuşmasında yeterince tehditkârdı. Uluslararası toplumla iyi ilişkiler kurma niyetini kayıtsızlık ve zayıflık olarak algılayanları uyardı: "Rusya'ya karşı herhangi bir kışkırtıcı eylem düzenleyenler, uzun süredir hiçbir şeyden pişman olmadıkları kadar pişman olacaklar."
Bağlarsak, şimdilik sürecin sıcak savaş senaryolarından soğuk savaşa doğru çark ettiği söylenebilir. Politico gazetesinin de belirttiği üzere, ABD yönetimi askeri alanda Rusya'yı provoke edecek adımlar konusunda isteksiz. Bu sonuç aynı zamanda NATO’nun tam güç Ukrayna’ya kalkan olacağını zannedip de Kiev için Don Kişot kesilenlerin Karadeniz’in ayazında kaldığına dair buzlu bir resimdir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025