Fehim TAŞTEKİN
Ukrayna’nın sabık lideri Petro Poroşenko 2017’de Ankara’da ortak basın toplantısında boyutlanan ikili ilişkilere dair konuşurken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan rüya alemine bir dalıp bir çıkıyordu. Poroşenko ev sahibini uyandırmak için masaya ‘tık tık’ vuruyordu. Diplomasinin gülümseten görüntüleri olarak arşivlendi. Halbuki iki lider bir süredir askeri iş birliğiyle ilişkilerin boyutunu değiştiriyordu. 3 yıl sonra oluşacak kâbusa dair en ufak sezgi uykuların kaçması için yeterliydi. Tabii bu rasyonel liderlik için geçerli bir önerme.
Son yıllarda iyi komşuluğun emir ve nehiylerinden uzak nice restleşmelere, tersleşmelere, kamplaşmalara girildi. Müttefiklik ve ortaklık ilişkilerinin tabiatına sığmayan yollara sapıldı. En nihayetinde dış ilişkilerde ahengi sağlayan ana omurga da kırıldı.
Erdoğan gerçeklikten koptukça sezgilerindeki yanılma payı arttı. Küçük Kaynarca Antlaşması’nda takılıp kalmış bir siyasi anlayışı, Kiev’in Kırım siyasetine ortak edip risklerin bir kısmını Türkiye’ye kaydırmak akıllıca olabilir. Ahmaklıklarıyla Kırım’ı Ruslara, Donbas’ı Rus yanlılarına kaptırdılar ama NATO’nun yetişmediği noktada Türkiye’yi kendilerine siper edebiliyorlar. Damat silahlı insansız hava aracı (SİHA) geliştirip satacak; motor lazım, dünya âleme göstermek için vitrin (savaş), içeriye de milliyetçi şerbet. Öyleyse Ukrayna ile askeri ortaklık iş görür. Ukrayna vesilesiyle ABD’ye de Türkiye’nin ne kadar mühim bir ortak olduğu hatırlatılmış olur. Avrupa’nın Rus karşıtı kanatları nezdinde de bu cengâverlik illaki karşılık bulur. Ruslarla Karadeniz’de en güvenli sayfalardan birini yakma pahasına Amerikan-İngiliz emelleri için Montrö Sözleşmesi de tartışmaya açılır. Mantık deryası!
***
Ukrayna için ‘sivri ok’ pozisyonu ve Montrö rüşveti belki Erdoğan’ın 2016’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e "Karadeniz'de görünmeyişiniz Karadeniz'i adeta Rusya'nın bir gölü haline dönüştürüyor" diye verdiği akla uygun bir silsile. Ne var ki ondan sonra hatlar karıştı; Rusya’dan S-400’ler alındı. Bu NATO’ya Rus Truva Atı sokmaya kabil bir hamleydi.
Peki ya sonuç?
Ruslar diş göstermekte tereddüt etmedi. Amerikalılar da sunulan rüşvetlerin üzerine atlamadı.
Ruslar orduyu Ukrayna sınırlarına yığıp, Karadeniz’de askeri tatbikata koyulup, kısmen uçuşa yasak bölge ilan edip dosta düşmana karşı risk tablosunu iyice netleştirdi. Böylece Donbas-Kırım fatihlerine yeni değerlendirme yapma fırsatı sundu. Yaptılar da.
ABD, Boğazlar’dan Karadeniz’e iki savaş gemisini gönderme planını askıya aldı. Bir de “Türkiye Boğazlardan geçiş bildirimini yanlış anladı” diyerek dalga geçtiler.
Niye böyle? Biden yönetimi NATO’nun Avrupa kanadında aradığı yekpare duruşu bulamayacağını anladı. Malum Biden’ın Rusya’yı çevreleme stratejisinde Kuzey Akım 2 boru hattını durdurmak da var. Alman Şansölye Angela Merkel, Navalni dosyasıyla Putin’in sinirlerini zıplatsa da Rusya ile stratejik ortaklığı Amerikan çıkarları için öldürmek niyetinde değil. ABD’nin yaptırım tehditlerine karşı ‘soğuk’ bir direniş sergiliyor. “Kuzey Akım 2, Kuzey Akım 1’den, Ukrayna'dan geçen gazdan, Türkiye üzerinden gelen gazdan daha kötü değil" diyor. Soğuk Savaş zamanında bile Rusya’nın Avrupa’ya güvenli enerji temin ettiğini hatırlatıp anlaşmazlıkları çözmenin en iyi yolunun diyalog olduğunu belirtiyor. (Nükleer enerji kullanan Fransa’nın aksine Almanya nükleer ve kömür enerjisinden vazgeçtiği için doğalgaza ihtiyaç duyuyor.)
Biden’ı frene basmaya iten daha kritik faktör; Rusya ile uğraşırken Çin’i dikizlemek zorunda.
Foreign Policy’ye göre Moskova ve Pekin arasında koordineli hareket olduğuna dair somut bir bilgi olmasa da eş zamanlı olarak Rusya’nın Ukrayna sınırına, Çin’in Tayvan’a askeri güç kaydırması Biden yönetiminin planlarını zora sokuyor. Çinliler Ukrayna’daki gelişmeler için pusuya yatmış durumdalar. Oradaki askeri stratejiden çıkaracakları dersler olacaktır.
Dergiye konuşan yetkililere göre 1990’ların aynı anda iki savaş planlama konseptinden kopan Pentagon hem Tayvan hem Ukrayna’da stratejik planlama gerilimi yaşıyor. Eski Savunma Bakan Yardımcısı Elbridge Colby, ABD’nin iki cephede savaşacak askeri güce sahip olmadığını belirtip ekliyor: “İkisini birden yapamayız. Bu bizim için çok büyük sorunlar yaratabilir."
Nihayetinde Amerikan yönetiminin Rusya ve Çin’i çevreleme stratejisi Washington’ın kaçınmaya çalıştığı Moskova-Pekin ortaklığının önünü açabilir. Aralarındaki sorunlara rağmen Çin-Rusya ilişkileri büyüyor. 30 yıllığına 400 milyar dolarlık anlaşmayla Rus gazını Çin’e taşıyan boru hattı ilişkilerde istikrar ve güvene dair bir taahhüt içeriyor. Çin’in silah ithalatının yüzde 80’i Rusya’dan. S-400 ve Su-35 jetler Çin savunma envanterinde. Çin, Rus modelleri üzerinden kendi silahlarını da geliştiriyor. Rusya da Batı’nın alamadığı yüksek teknolojileri ve finansal kaynakları Çin’den temin ediyor. Bu ortaklık yer yer BM Güvenlik Konseyi’nde ABD, İngiltere ve Fransa’yı bloke eden bir paslaşmaya da dönüşüyor. 1961’den itibaren onlarca yıl süren Çin-Sovyet ayrılığını kendi küresel hegemonyasında bir avantaj saymış olan ABD, bu iki ülke arasındaki çatışma zeminini güncel dinamiklerle ıslak tutmak istiyor.
Biden aynı zamanda Karadeniz operasyonlarında öncü rolü Türkiye’ye vermekte istekli olmadığını da gösterdi. Bu gerilimli süreçte bile Biden, Erdoğan’ın aylardır beklediği telefonu açmadı. Bunun yerine Putin’i aradı. Mesaj; “ABD kontrolsüz bir gerilime sürüklenmek istemiyor” idi. Artık demiri soğutma zamanıydı. Ki Putin’in Biden’ın davetiyle dünkü İklim Zirvesi’ne katılması da tarafların başka bir boyuta geçtiklerinin göstergesiydi.
***
Bu süreçte Ruslar dönüp ilk faturayı Türkiye’ye kesti. Evvela Rus turistlerin Türkiye turları çöpe atıldı. Sıradaki tehdit Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov’un ağzından geldi; Türkiye'nin Ukrayna'ya SİHA tedarik etmesi halinde, Ankara ile askeri ve teknik iş birliğini gözden geçireceklerini söyledi. Rusya ile ilişkiler bu noktaya gelirken Erdoğan Karadeniz-Ukrayna jestleriyle garp cephesinden istediklerini koparabildi mi, hayır.
Biden yönetimi, halefi Donald Trump’ın ötelediği S-400’le bağlantılı yaptırımlara geçit verdi. Yetmedi, S-400’ler yüzünden F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından Türkiye’yi çıkaran kararı tersine çevirme ümitlerini suya düşürdü.
Anadolu Ajansı’na göre Savunma Bakanlığı, Türkiye'nin F-35 programından resmen çıkarıldığına ilişkin Ankara'ya bildirimde bulundu. F-35 programı geri kalan 8 ortakla güncellenen mutabakata göre devam edecek. Türkiye F-35’in 1005 parçasını üretiyordu. Hesapta Türkiye ilk etapta 100 adet F-35A alacaktı. 2018’de mülkiyeti Türkiye’ye verilmiş 6 uçak transfer edilmedi. Uçaklar 2020’de ABD Hava Kuvvetleri’ne verildi. ABD, Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’nin ürettiği parçaların tamamı için yeni tedarikçiler buldu. 2.5 milyar dolara alınan S-400’ler çöp, F-35 projesi hezimet. ABD’ye karşı Rus kartı, Rusya’ya karşı Amerikan kartı; ikisi de ıskarta.
Dr. Can Kasapoğlu’nun tespitiyle; “Türkiye için F-35, sadece bir savaş uçağı değil, Türk savunma eko-sisteminin yüz milyonlarca dolarlık bir portföye sahip olduğu, binlerce kişiye istihdam oluşturan bir proje idi… F-35 programından dışlanılması, Türkiye için ciddi bir kayıptır.”
Amerikan yönetiminin stratejik değerlendirmesinde Türkiye’nin yerine dair öngörüler güncelliğini çoktan yitirmiş verilere dayanıyor ve haliyle abartılı sonuçlara götürebiliyor.
***
Demeçler hala çok tehditkâr ama pek çok gözlemciye göre artık savaşa sürüklenme tehlikesi geçti. NATO’nun Ukrayna için toprağı ateşe vermeyeceğini gören Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, Putin’e “Donbas’a gel konuşalım” teklifinde bulundu. Putin de dün Zelenski’nin Ukrayna’nın iç sorunlarını çözmek için Donbas’a gidip ayrılıkçı yönetimle konuşabileceğini ama mesele Rusya-Ukrayna ilişkileri ise kendisini Moskova’da beklediğini söyledi. Bu arada Ukrayna sınırlarındaki Rus güçlerinin 1 Mayıs’a kadar kışlalarına dönecekleri duyuruldu.
Fakat sorunlar çözülmüş değil ve NATO kampı yeni soğuk savaş modunda Rusya’yı sıkboğaz etmekte kararlı. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Ukrayna'ya yılda 300 milyon dolar askeri yardım tasarısını kabul etti. NATO gemileri Karadeniz’e girip çıkmaya devam edecek. Amerikalılar vazgeçti ama İngilizler donanma gemisi gönderiyor. İngilizler Amerikan dişiyle Rusya’yı ısırmaya can atıyor. DefenderEurope-2021 askeri tatbikatı da kas gücü gösterisi olarak icra edilecek. Ukrayna gerilimine paralel Rusya’ya karşı şimdilik ABD, Çekya ve Slovakya’yı içine alan diplomatik savaş dallanıp budaklanıyor. Ukrayna’dan da ülkenin NATO’ya alınması, hiç olmazsa Patriot konuşlandırılması ve yaptırımların genişletilip Rusya’nın SWIFT’ten atılması gibi çağrılar gelmeye devam eğiyor. Putin de salı günü Federal Meclis’teki konuşmasında yeterince tehditkârdı. Uluslararası toplumla iyi ilişkiler kurma niyetini kayıtsızlık ve zayıflık olarak algılayanları uyardı: "Rusya'ya karşı herhangi bir kışkırtıcı eylem düzenleyenler, uzun süredir hiçbir şeyden pişman olmadıkları kadar pişman olacaklar."
Bağlarsak, şimdilik sürecin sıcak savaş senaryolarından soğuk savaşa doğru çark ettiği söylenebilir. Politico gazetesinin de belirttiği üzere, ABD yönetimi askeri alanda Rusya'yı provoke edecek adımlar konusunda isteksiz. Bu sonuç aynı zamanda NATO’nun tam güç Ukrayna’ya kalkan olacağını zannedip de Kiev için Don Kişot kesilenlerin Karadeniz’in ayazında kaldığına dair buzlu bir resimdir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025