Fehmi KORU
Çocukken kulağa bir şeyler fısıldayarak oynadığımız ‘telefon oyunu’ vardı; ilk kişinin söylediğinin sonuncuya gelindiğinde tamamen değişik hale büründüğünü görür ve gülerdik.
Böyle gülünecek tuhaflıklar yaşanmaması için, devletler, yetkilileri aracılığıyla görüştüklerinde iki taraf ne konuştukları hakkında birer bilgi notu yayınlar. Tarafların birbirini anladıklarının resmi belgesidir bu duyurular.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın son telefon görüşmesinin ardından Külliye’den ve Beyaz Saray’dan yapılan duyurulara göz atıldığında, önemli birkaç noktada birbirinden farklı ifadelere yer verildiği hemen kendini belli ediyor.
Nitekim, Külliye adına yapılan ikinci bir açıklamaile, Beyaz Saray’ın, görüşülmemiş konuları görüşülmüş, verilmiş olan cevapları verilmemiş gibi yansıttığı belirtildi.
Körler ve sağırlar diyalogu gibi
Amerikalıların yaptığı hiç de hoş bir şey değil.
İsterseniz Beyaz Saray’dan yapılan açıklamadaki görüşmeyi tam yansıtmayan maddelere yakından bakalım:
Açıklamanın daha en başında, Trump’ın Afrin’de tırmanan şiddetten kaygı duyduğu, bunun Suriye’deki ortak amaçları zayıflattığı belirtiliyor. Bu cümlenin ardından da Trump’ın tavsiyeleri geliyor.
Külliye bu bölümün hayal mahsulü olduğunu bildiriyor.
İki paragraflık Beyaz Saray açıklamasının ikinci paragrafında, Trump’ın “Türkiye’den gelen yıkıcı ve yanlış söylemlerin ve OHAL ‘in sürekli uzatılması yüzünden ABD vatandaşları ve yerel çalışanlarının tutuklu olmasının kendilerini rahatsız ettiğini” muhatabına söylediğine dair satırlar var.
Evet, Trump ABD’nin açıkça eleştirilmesinden rahatsızlık duyduğunu söylemiş, ama görüşmede ‘yıkıcı ve yanlış söylemler’ diye bir ifade kullanmamış. Tutuklama şikayetine de, FETÖ’nün başının ABD’de himaye gördüğü ile PYD/YPG’ye silah verilmesi karşı görüşleri derhal kendisine ifade edilmiş.
OHAL uygulamalarına ise görüşmede hiç değinilmemiş.
Hayati derecede algı farklılıkları bunlar.
Söylenmemiş sözlerin (OHAL gibi) söylenmiş gibi açıklamaya konulması da, cevabı verilmiş konuların (tutuklular gibi) muallakta kaldığı izlenimi verilmesi de arada bir sorun olduğuna işaret ediyor.
Tercüman aracılığıyla konuşulduğuna göre, sözleri aktaranların yanlışlığından söz edilebilir. Türkiye tarafı itirazlarını duyurmadan önce yalnız Türkçeye değil İngilizce çözüme de bir kez daha kulak vermiş olmalı.
Umarım, Amerikan tarafı da, Külliye’den yapılan itirazdan sonra, aynı titizliği gösterir.
Savaş halinin riskleri yüzünden
Neden böyle bir temennide bulunmam gerektiğini bilmem açıklamalı mıyım?
Her şeyden önce görüşme silâhlı çatışmaların söz konusu olduğu bir dönemde yapıldığı için tarafların birbirlerini iyi anlamaları şart. Böyle ortamlarda en ufak ayrıntı bile önemlidir.
Külliye açıklamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri arasında PYD/YPG’ye silâh sağlanmasına ABD’nin son vermesi konusunun da olduğu, Trump’ın da artık bunu yapmadıklarını ve yapmayacaklarını söylediği ayrıntısı da var.
ABD açıklaması bu konuda sessiz.
Vazgeçtiler mi silah vermekten, vazgeçmediler mi?
IŞİD/DAEŞ, PKK, el-Kaide ve İran destekli terör örgütleri ile mücadele, bölgesel istikrarı pekiştirmeye yaradığına ve hangi biçimde bulunursa bulunsun terörle mücadele etmenin ABD ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklığın geliştirilmesine bağlı olduğuna dair bir cümleyle bitiyor ABD açıklaması.
İki lider bu konuda birbirlerine söz vermişler…
‘Stratejik ortaklık’ ha!
Menbiç’teki Amerikan askerleri
Konu üzerinde bu kadar durmamın sebebi, Türkiye’nin Afrin’e askeri harekatını pek umursamadığı görüntüsü veren Washington’un, burada istikrar sağlandıktan sonra Menbiç’e de benzer bir müdahalede bulunulabileceği yolunda Ankara’dan çıkan mesajlara ne diyeceğini merak etmemdir.
Menbiç Amerikan askerlerinin de bulunduğu yerin adıdır çünkü.
Beyaz Saray açıklamasında, telefon görüşmesi sırasında, “İhtiyatlı davranılarak Türkiye ile Amerikan askeri güçleri arasında çatışma riski taşıyan eylemlerden kaçınılması” tavsiyesinin Trump tarafından dile getirildiği cümlesi var.
Türkiye’nin itiraz etmediği bir cümle bu.
Amerikan tarafı böyle bir ihtimali varid görüyor, Türkiye de “Olmaz böyle bir şey” itirazında bulunmuyor.
Ben de buraya bunu not ediyorum.
Ne olacak şimdi?
Tarafların açıklamalarına yansıyan farklı algılamaları ortadan kaldırmak şart. Ne söylendiğinden daha önemli olan, söylenenlerin taraflarca nasıl anlaşıldığıdır. Fazla uzun olmayan bir telefon görüşmesinde bu kadar çok farklı algılama hayra alamet değil.
Bırakın hayati konularda yanlış algılamayı, sadece bir konuda bir ton farklılığı bile, savaş ortamlarında tarafları içinden çıkılması hayli zor –bazen de imkansız– badirelere sürekleyebilir.
Böyle bir ihtimal gözardı edilmemeli.
Türkiye’nin sınırlarına yönelik tehdidi ortadan kaldırma amaçlı olduğunu ilan ettiği Suriye’ye askeri müdahalesi, ilk aşama olan Afrin’de, Rusya’nın sağladığı kolaylık ve ABD’nin ses çıkarmaması ile gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la görüşmesinin Amerikan versiyonu Washington’un operasyona desteğinin şartlı olduğunu düşündürecek ayrıntılar içeriyor. Türkiye de tam o şart içeren noktalara itiraz ediyor.
Galiba en iyisi, iki liderin, en kısa sürede, yeniden ve bu defa ayrıntılı bir görüşme yapması.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025