Halil BERKTAY
4 Kasım 2018] Kimisi uzun, kimisi çok daha kısa üç örnekolayla başlamak istiyorum. İlki Richard Overy’nin geçmişte de sık sık sözünü ettiğim The Dictators. Hitler’s Germany, Stalin’s Russia (Diktatörler. Hitler Almanyası, Stalin Rusyası) kitabından. İlk basımı Allen Lane, 2004. Ben ciltsiz Penguin 2005 edisyonunu kullanıyorum.
* * *
(1) Ukrayna’nın batısında, yol kenarındaki bir Bâkire Meryem ibadetgâhında, 1930 sonlarında bir mucize meydana geliyor: dökme demirden Meryem heykelciği kanlı gözyaşları dökmeye başlıyor. Onca soğukta civardan binlerce hacı akın ediyor. Yerel makamların alelacele yaptırdığı çit parçalanıyor, nöbetçiler kovalanıyor, halk etraftaki tarlalarda gecelemeye devam ediyor. Bir bilim adamları heyeti gelip heykeli inceliyor. Heykelin çürümüş kafasından içeri sızan yağmur sularının pasla karışarak dışarı akmasının kanlı gözyaşları izlenimi yarattığını keşfediyor; sonra da halkı bâtıl inançlarından kurtarmak için boyalı sularla gelip Hazreti Meryem’e bu sefer yeşil, mavi ve sarı gözyaşları döktürüyorlar. Köylü kalabalık önce sessizlikle izliyor, ama heyetten biri “bu Tanrının işi değil” açıklamalarına girişince saldırıp iki bilim adamını döve döve öldürüyor. Birkaç gün sonra ikinci bir heyet sökün ettiğinde, halk bu sefer baştan saldırıyor ve koruma birliğiyle çıkan kavgada köyün delisi diyebileceğimiz bir zavallı ezilerek ölüyor. Cenazesi, buhurdanlık ve kutsal bayraklarıyla papaz ve keşişlerin başını çektiği muazzam bir resmi geçide dönüşüyor. Komünist yetkililerin sabrı taşıyor; milisler kalabalığı süngü saldırısıyla dağıtıyor ve yüzlerce kişi can veriyor.
Overy’nin (gene son yıllarda çokça başvurduğum) The Moral Universe of Dictatorship(Diktatörlüğün Manevî Evreni) başlıklı 7. Bölümünde (s. 269) aktardığı bu olayda, devrimci iktidarın kitlelerin inancını (ve inanç kökenli direncini) kırmak noktasında gösterdiği inat somutlanıyor. Gerek Naziler, gerekse Sovyetler kendilerine özgü, olabildiğince ahlâksızlaştırılmış bir/er manevî evren yaratmak zorunda, çünkü rejime koşulsuz itaat başka bütün ahlâki değer ve bağlayıcılıklardan arınmayı gerektiriyor. Bu da her iki diktatörlüğü (eşit ölçüde olmasa bile) dinle çatışmaya götürüyor. Göreliliği ve esnetilebilirliği olmayan On Emir gibi mutlak ahlâk kuralları, insanlık tarihinde hep dinler (bu somut örnekte, Yahudi-Hıristiyan geleneği) tarafından taşınagelmiş. Günah tanımı da, “maşerî” diye tarif ettiğimiz toplumsal vicdanın gücü de son tahlilde buradan kaynaklanıyor.
VI. Emir: Öldürmeyeceksin. VIII. Emir: Çalmayacaksın. IX. Emir: Yalan şahitlik yapmayacaksın. X. Emir: Başkasının olana göz koymayacaksın. -- Hayatı bu inançlarla örülmüş birinin Komünistliği veya Naziliğine yüzde yüz güvenilebilir mi? Propaganda Bakanlığı’nın emrine girip Pravda ve Izvestia’da, ya da Völkischer Beobachter’de trollük yaparak etrafa psikolojik terör saçabilir mi örneğin? Amansız bir Çeka veya Gestapo sorgucusu olabilir mi? NKVD veya SS merkezlerinde, işkenceyle ifade alabilir mi? O Hazreti Meryem heykelciği etrafında bekleşen silâhsız halka, süngü tak komutuyla vahşice saldırabilir mi? Sırf başka herkese gözdağı versin diye masum insanların Sibirya’ya yollanmasına göz yumabilir, ya da küçücük çocuklar dahil milyonlarca Yahudinin gazlanmasını kılı kıpırdamadan seyredebilir mi?
Bu noktada, 1915’te Osmanlı Ermenilerine reva görülen vahşete inançları gereği karşı çıkan namuslu ve cesur Müslümanlar geliyor aklıma. Üçlü İttihatçı diktatörlüğünün ve bilhassa bilimperest, ahlâküstücü (amoral) Talât’ın karşısına dikilen bu engelle -- en son, bkz Hans-Lukas Kieser’in yeni çıkan Talaat Pasha: Father of Modern Turkey, Architect of Genocide çalışması – onbeş yirmi yıl sonra bir kısım Katolik ve Protestanların şahsında Hitler, bir kısım Ortodoksların şahsında Stalin karşılaşıyor. Bu yüzden, ırktan başka bir şeye inanmayan Hitler de dine soğuk ve kiliseye düşman. Ama tabii Marksizm-Leninizm, faşizmin Alman varyantına kıyasla çok daha kesin, keskin ve topyekûn din karşıtı. Overy dokuz özlü sayfa içinde (270-278) Lenin’in militan ateizmi ve ibadeti “ideolojik ölüsevicilik” diye nitelemesinden başlıyor; 1920’lerin dindarları “ikna” çabalarından geçiyor; Stalin’in binlerce kilise ve yüzlerce manastırın kapatılması, hattâ birçoğunun yerle bir edilmesini, onbinlerce din adamının ise sürülmesi veya katledilmesini içeren fizikman imha çabalarını ayrıntılandırıyor.
* * *
(2) İkinci örnekolayımı eski, çok eski notlarımdan alıyorum. Çin’de, 2008 Siçuan depremi yaklaşık 90,000 can almadan önce, 20. yüzyılın en büyük yer sarsıntısı olan) 1976 Tangşan depremi 240,000 kişinin hayatına malolmuştu. Çu Enlay ölmüştü ama Mao hayattaydı henüz; Eylül başlarında o da öldüğünde, ÇKP yönetimi onuncu yılındaki Kültür Devrimi felâketine (1966-1976) apar topar son verdiğini açıklayacaktı.
Bense 29 yaşımdaydım ve henüz hızlı bir Maocu, dolayısıyla iyi bir haftalık Peking Review(daha sonra Beijing Review) okuyucusuydum. Çok sürmüştü Tangşan enkaz kaldırma ve kurtarma yayınları. Birinde çok olağanüstü bir şey çarpmıştı gözüme. Halktan insanlar kendi ailelerini düşünmeksizin öncelikle yerel parti liderlerini kurtarmaya çalıştıkları için övülüyor, bu davranışları “işçi sınıfı”na ve “sosyalizm ruhu”na örnek gösteriliyordu. Karmakarışık düşünceler uçuşmuştu kafamda: Yok artık. Tarlasından dönüp evinin yıkıntılarıyla karşılamşmış bir köylü. Karısı, çocukları... hiçbiri yok ortada. Derhal dişiyle tırnağıyla o enkazı kaldırmaya girişmeyecek de, acaba parti liderlerimize ne oldu, iyisi mi ben önce onları kurtarayım diye, sırtını dönüp gidecek, öyle mi? Olabilir mi? Ya da, ben yapabilir miyim örneğin? Tabii ki hayır. Tabii ki önce karımı kızımı, beraber oturuyorsak annemi babamı kurtarmaya bakarım.
Gerçi o zamanki gösterişçi devrimcilik yarışlarımız ortamında telâffuz edilecek şey değildi bu. Onun için bu “haber”in üstünü itinayla örttüm ve kendime sakladım. Ama işte görüyorsunuz, aradan kırk küsur yıl geçti; insanın en normal ve doğal sevgi halkası ve ahlâkının karşısına başka bir üst-ahlâk çıkarma çabasının bu en vicdansız örneğini -- Sophie’s Choice kadar vicdansız örneğini; bir SS subayının Auschwitz’e yeni ayak basmış genç anneden, küçük oğlunu mu, küçük kızını mı gaz odasına yollayacağına hemen oracıkta, daha trenden iniş platformunda karar vermesini istemesine tam karşılık gelen örneğini -- hiç unutmadım.
* * *
(3) Üçüncü örnekolayım, 1 Mayıs 1977 felâketi ve sonra etrafında örülen yalan yumakları. Sol içinde kutuplaşmanın doruğuna vardığı yıllardı. TKP yükselişteydi; Maden-İş üzerinden DİSK’e hâkim ve işçi sınıfı üzerinde etkiliydi. Arkasına Sovyetleri almışlıktan kaynaklanan vahim bir kibir, sektarizm ve hegemonyacılığı temsil ediyordu. Karşısında ise, benim de içinde olduğum çılgın Maocu ütopizmi yer alıyordu ki, sektarizmin zıt ve aşırı ucu demekti. Sovyet rejiminin âşikâr kötülüğünün Marksizm ve sosyalizmden kaynaklandığını görmek yerine, güya Stalin’den sonra Marksizmi ve sosyalizmi terketmişliğine bağlamak gibi bir garip kurgunun peşindeydik. Kruşçev ve sonrası toptan “revizyonizm”di; revizyonizm ise burjuvazinin hâkimiyeti ve dolayısıyla kapitalizm ve dolayısıyla emperyalizm demekti. Sovyetler de az sınır-ötesi müdahalecilik yapmıyordu tabii sağda solda. Macaristan’ı, Çekoslovakya’yı, en son Afganistan’ı işgal etmişti. Fakat işte Mao’ya ve Maoculuğa göre bu, “sosyal emperyalizm” demekti, çünkü kapitalist-emperyalist bir karakterden kaynaklanıyordu. Bu sözde-tahlil, çeşitli ülkelerdeki Sovyet taraftarı sosyalist-komünist partileri de Sovyet (sosyal) emperyalizminin ajanları durumuna getiriyordu.
Bir tarafta bu “sosyal emperyalizm” ve karşısında TKP’nin “Maocu bozkurtlar” söylemi, soldaki düşmanlaşmanın ana ekseniydi. Gerçi hemen bütün fraksiyonlar yatkındı, okullarını, yurtlarını, mahallelerini, nüfuz alanlarını korumak adına (Ülkücülere karşı olduğu kadar) birbirlerine de şiddet uygulamaya. Ama bunu az çok tesadüfî “sınır tepişmeleri” olmaktan çıkarıp teorileştiren, asıl Sovyet-Çin, TKP-Maoculuk boyölçüşmesiydi. Tabii arada, bir de öğrenci gençlik içinde etkili olan Dev-Yol, Dev-Sol, Kurtuluş ve benzeri gruplar vardı. Esas silâhlı olanlar da onlardı, çünkü geniş bir alanda Ülkü Ocaklarıyla çatışma içindeydiler. 1 Mayıs 1977’de Taksim meydanına gelirken de silâhlı geldiler, daha sonra kâh böbürlenme, kâh itiraf kabilinden yazdıkları gibi özel güvenlik birimleriyle geldiler, zira her an bir MHP ve/ya polis saldırısına uğrayabileceklerini düşünüyorlardı.
1 Mayıs 1977’de olup biten, şundan ibaretti aslında: (a) Miting komitesi (yani TKP), Taksim’e yalnız düzenleyicilerin uygun gördüğü grup ve örgütlerin girebileceğini açıkladı. (b) Maoculuğun esas teorik önderi ve çekirdeği konumundaki (bizim) Aydınlık grubu, son anda “bir provokasyona ve çatışma çıkmasına meydan vermemek” gerekçesiyle inatlaşmaktan vazgeçti. (c) Pratikte daha ekstrem bir konuma kaymış bulunan Halkın Yolu(kısmen eski THKP-C) ve Halkın Kurtuluşu (kısmen eski THKO) ise illâ alana kendi örgüt kimlikleriyle girmekte ısrarcı oldu. (d) Tarlabaşı tarafından gelip DİSK barikatlarını havaya silâh sıkarak aşmaya kalktılar. (d) İlk tabanca sesleri duyulunca, alanın içindeki Dev-Yoıl, Dev-Sol, Kurtuluş vb “güvenlik birimleri” de Ülkücüler saldırıyor zannedip kâh oraya, kâh buraya ateş açtı. (e) Muazzam bir panik başladı ve otuz küsur insan, büyük çoğunluğu Kazancı Yokuşu’nun başındaki darboğazda olmak üzere, sıkışıp ezilerek öldü.
Sol ve solun genel, kamusal prestiji açısından tam bir felâketti. Nasıl kalkılabilirdi altından? Sonraki günlerde örgüt şefleri bir araya gelip yeni bir kurgu yarattı. Efendim, kâh (artık mevcut olmayan) Sular İdaresi’nin üzerinden, kâh Intercontinental’in üzerinden ateş açılmıştı kalabalığa.İntercontinental oteline gelip giden esrarengiz bir Amerikalılar grubu görülmüştü. Kazancı Yokuşu’nun alt tarafına, orayı iyice daraltan b,ir kamyonet parkedilmişti. Bak, gördün mü! Hepsi planlıydı bunların. Velhasıl tamamen bir CIA ve derin devlet komplosuydu. 1 Mayıs 1977 “katliamı” diye anlatmaya koyuldular, kendi kendilerine ve yakınlarına ve çevrelerine ve çocuklarına ve torunlarına. Solun inişe geçmesi ve 1980 sonrası toptan yenilgisinin özürü haline geldi. Suçluluk yerine mağduriyet hissi yarattı. Enkazdan artakalan biricik manevî tutamak olarak yaşamına devam etti.
Derken benim konuşacağım tuttu, büyük ölçüde tesadüfen. İtiraf edeyim ki hiç farkında değildim, bu kollektif yalanın hangi boyutlara ulaştığının. Bir gazeteci röportaj yapmak istedi; ben de sıraladım bütün bildiklerimi, aynen yukarıda özetlediğim gibi. Kıyamet koptu. Alelacele özel siteler kuruldu, güya beni tekzip etmek için. Aklı başında ve herhalde artık bir ahlâk edinmiştir sanacağınız kerli ferli insanlar, bir kere daha “siyasî fayda” uğruna ahlâksızlığa tevessül etti. İkinci bir kesim, olan biteni bal gibi bildiği, bizzat içinde yer aldığı, birinci tanık konumunda oılduğu halde, kimbilir kaçıncı defa olmayacak duaya amin deyip hâlâ “solun birliği” zarar görmesin gerekçesiyle susmayı tercih etti. Yok, şimdi zamanı değil dedi. Yalan ve ikiyüzlülük üzerine herhangi bir şey inşa edilebileceğini zannetti. Kimi üniversite öğretim üyesi, tarihçi veya siyaset bilimci geçinen bazı “bilim insanları” ise başka türlü zaman ve fayda soruları sormaya yeltendi: “Neden şimdi?” veya “böyle bir tarihçiliğin faydası nedir?” Bu tür utanç verici yazılar kaleme aldılar, şimdi okusalar yüzlerini kızartması gereken. Başlıbaşına bir doğru sorunu, bir gerçek sorunu olduğu; bunun yeterli neden teşkil ettiği akıllarına bile gelmedi.
Hep devleti en kötü ve en ahlâksız gösteren, dolayısıyla herkesin otomatikman buna inanmasını bekleyen sol, örgüt ve hizip çıkarları uğruna, devletten de kötü ve ahlâksız duruma düştü.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları


















































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024