İbrahim Kahveci
Seçimler yapıldı ve ardından ekonomi kabinesi belli oldu. Sonrasında ise ilk tedbir olarak bütçe disiplini gündeme geldi. Aslında seçimlerin öncesinde kamu kaynaklarından verilen vaatler üzerine sosyal medyadan şöyle bir formül yazmıştım:
Cari açık + Bütçe açığı = Kriz
Eğer cari açığı kapatamıyorsak bütçe disiplini hayati öneme sahip oluyordu.
Ama şimdi hem cari fazla vermeye başlıyoruz, hem de bütçe disiplini. Bence çok sağlam bir sonuç. Gerçi maliyeti de bir o kadar ağır bir sonuç.
Reel sektör o kadar büyük sıkıntı yaşıyor olacak ki, iç talep yetersizliği cari fazlaya yol açıyor.
Bütçe disiplininde ise durum hayli karışık.
Bir süre önce bir tanıdığım aradı: “Oyumuzu AK Partiye verdik ama devlete yaptığımız işin parasını ödemiyorlar” dedi. Kısa süre sonra da kardeşinin kalp krizinden öldüğü haberini aldım. Şimdi de kendisi ağır hasta; artık para değil dua istiyor.
Bu alanda Anadolu’dan çok fazla bilgi geliyor. Kamuya iş yapan sayısız girişimci zorda. Zincirleme bir iflas süreci yaşanmaya başlanıyor diyorlar.
***
Maliye politikasında şöyle bir tez savunuruz:
Maliye nereden vergi almalı?
Elbette verimsiz özel sektör gelirlerinden. Yani ranttan veya temel tüketim dışındaki harcamalardan, ya da normal üstü gelirden vs vs.
Maliye görece daha az verimsiz alanlardan topladığı vergileri nereye harcamalıdır?
1- Asli kamu hizmetlerine. (Adalet, savunma, temel eğitim gibi...)
2-Kamu yatırımlarına: Elbette buradaki yatırım kavramı topluma ucuzluk ve refah artışı getirecek kamu yatırımlarıdır.
Mesela bir köprü toplam maliyeti artırıyorsa belki de yapılmaması daha yararlıdır. Ya da bir köyde bir öğrenciye gaz lambası yerine elektrik ışığı getiriliyorsa, yüksek maliyete rağmen bu hizmet gelecekte ülkeyi kurtaracak bir lider anlamına bile gelebilir.
Kısaca maliye politikası ülkede toplam verimliliği artırıyorsa başarı yakalar. Ülkede 50-60 km aralıklarla havalimanları yapılıyorsa bu yatırımın hiçbir verimliliği olamaz. Ya da ülkede üç beş araç için milyarlarca dolarlık köprüler yapılıyorsa bu yatırımın da hiçbir anlamı yoktur.
Odak nokta verimliliktir.
***
İşte bu noktada McKinsey gibi bağımsız dış denetimler-gözetmeler önemliydi. Hatta eski yatırımların dönüşümü bile bağımsız dış denetimlerle sağlanabilirdi.
Bakın illa McKinsey olmayabilir. Ama güven veren ve siyasetten bağımsız bir yerli denetim kuruluşu da bu görevi görebilir. Burada önemli olan şeffaflık ve verimlilik analizidir.
Halen devam eden bir çok havalimanı ihalesi bile belki hemen iptal edilebilir. Köprüler-yollar yeniden elden geçirilebilir.
Belki de kamulaştırılabilir.
***
Bugün bütçe disiplini uğruna kamuya iş yapan bir çok küçük ve ortaboy şirket iflasla karşı karşıyadır. Sadece KDV alacakları değil, özellikle yapılmış ve bitmiş kamu hizmetlerine de ödeme yapılmıyor.
Bu uğurda verilecek bütçe fazlası çok daha büyük sosyal sorun ortaya çıkarabilir. Bunun da çok iyi analizi gerekiyor derim.
İyi ama bütçe disiplini de olmalı değil mi?
Elbette...
Bakın sadece bir örnek vereyim:
2006 yılında bütçeden Sosyal Güvenlik Sistemine (SGK) aylık aktarılan kaynak 2,4 milyar TL’dir. Kamu personel gideri de aylık 3 milyar TL etmekteydi.
Ya şimdi?
2018 yılı ilk sekiz aylık verileri: Aylık personel gideri 16,6 milyar TL ediyor. Aylık ortalama SGK’ya aktarılan kaynak ise 16,4 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Kısaca 2006 yılında aylık 5,4 milyar TL olan bu harcaması, artık aylık 33 milyar TL’ye ulaşmış durumdadır.
Ya da toplu ifade edelim: Kamu 2006 yılında personel ve SGK’ya yılda 65 milyar TL harcarken, şimdi bu tutar 400 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Eğer bu harcama kalemi enflasyon kadar artsaydı, şimdi 200 milyar TL yetecekti. Ama biz bu yıl 400 milyar TL harcıyoruz.
Bütçe disiplini kavramını verimlilik üzerine yeniden şekillendirmeliyiz. Bu uğurda özel sektörü önce iflas ettirip, sonra da bankaları kurtarmaya kaynak ayırmadan yapmalıyız.
Kısaca bütçe disiplini kamunun israf harcamalarını kısması ile yapılmalıdır. Aksi halde bütçe fazlası uğruna işsiz kalacak milyonları kurtarmak için yeni bir harcama açığı oluşabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025