İhsan DAĞI
Yıllar önce okuduğumda, ‘işte bu!’ demiştim: “Devleti Allah yaratmadı, o insanların eseri.
İnsanlara hizmet etsin diye insanlar tarafından kuruldu.” Bu sözleri 1990’lı yılların başında söyleyen kişi Raşid Gannuşi’ydi. Devlete adeta kutsallık atfeden, onu ele geçirmeyi ve kendi ideolojik rengine dönüştürmeyi temel siyasi strateji haline getiren kimi dindarlara, muhafazakârlara ve İslamcılara yönelik önemli bir uyarı bu. Devletin böylesine araçsallaştırılmasını ‘liberal devlet’ teorisine çok yakın bulurum. Eğer toplumla devlet arasında bir öncelik ve hiyerarşi varsa ‘üstte’ toplum-birey bulunur. Toplumu öncelemeden devletin insanları özgür bırakmasını sağlayamazsınız. Devleti Allah’tan görmeyen bir yaklaşım Tunus’la kıyaslandığında daha derin ve yaygın bir ‘devlet merkezli’ geleneğin hakim olduğu Türkiye için çok daha anlamlı. Devleti fetişize etme eğilimi güçlüdür bu ülkede, çünkü devlet iktidarın da ikbalin de yegane kaynağı sayılır. Bu durum ve algı son on yılda da pek değişmedi.
İslamcıların ‘devlet fetişizmi’ anlaşılır bir şey. Dünyanın birçok yerinde ‘kendi devletleri’nden çok çektiler İslamcılar; onlara kendi devletleri zulmetti. Dolayısıyla devleti ele almak, devlet olmak siyaseten motive edici bir amaç. Bu amaca ulaşılması İslamcıların ‘ideoloji-performans’ çelişkisi sorununu çözmese de devleti bir zulüm enstrümanı olmaktan çıkaracaktır. Ancak soru bence daha derin: Devletsiz İslam ol(a)maz mı? İslam’ın devletsiz yaşayamayacağı, ‘modern bir fikir’. Ulusun devletsiz yaşayamayacağı, dilini, kültürünü sürdüremeyeceği, mensuplarını koruyamayacağı endişesiyle tetiklenen ‘ulus-devlet’ anlayışından ve arayışından farklı değil. Tunus Ennahda Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi bu konularda, reformist veya stratejik olarak nitelenebilecek fikirlere sahip.
Hafta sonu SETA ve Arapça yayımlanan Ru’ye Türkiye dergisinin düzenlediği ‘Ortadoğu’da Yeni Toplumsal Sözleşme Arayışı’ başlıklı toplantıda yaptığı konuşmada Gannuşi çok çarpıcı bir cümle sarf etti: “Allah dinini devlete değil ümmete emanet bırakmıştır.” Gannuşi’nin konuşmasından önce sohbet ederken Mümtaz’er Türköne önemli bir tespit yapmıştı: “İslamcıları İslam devleti yükünden kurtarmak gerek.” Ennahda lideri acaba bunu mu yapıyor diye düşünürken konuşmasının kurgusu bazı tereddütler uyandırdı bende.
Konu, devletin dini veya laik kimliği. Habib Bourguiba’nın 1959 tarihli anayasasının 1. maddesi, “Devletin dini İslam’dır.” diyor. Ancak Bourguiba ve sonra Bin Ali dönemlerinde çok sert laiklik-laikleştirme politikaları uygulandı. Başörtüsü sokaklarda bile yasaklandı. “Ama,” diyor Gannuşi, “Bourguiba laik bir devlet kurduğunu ifade etmedi.” Anayasasında devletin dininin İslam olduğu bir ülkede radikal bir laik model uyguladı. Bu ‘stratejik’ bir tercihti Gannuşi’ye göre.
Soru şu: Acaba Gannuşi de benzer bir ‘stratejik tercih’ mi yapıyor şimdilerde? Anayasa yapım sürecinde Ennahda anayasada ‘İslam şeriatı’na atıfta bulunmaktan vazgeçtiğini açıkladı; onun yerine 1959 Anayasası’nın 1. maddesinin olduğu gibi muhafazasını yeterli görüyor. Anayasada yer alan ‘devletin dini İslam’dır’ ifadesi sert ‘laik devlet’ uygulamalarına mani olmamıştı. Geçmişte Bourguiba’nın yaptığı gibi anayasada ilan edilmeyen bir ‘laik devlet’ pratikte mümkün olduysa, anayasa ile ilan edilmeyen bir ‘İslam devleti’ de mümkün mü görülüyor İslamcılar arasında acaba?
Gannuşi, konferansta yaptığı konuşmayı şu sözlerle bitirdi: “İslami hareket Tunus’ta şeriata dayalı bir anayasa değil, özgürlük istemiştir. Çünkü ülkede tam bir özgürlük ortamı sağlandığı takdirde herkes İslamı seçecektir.” Peki özgür olan insanlar İslam’ı seçmezlerse ne olacak? Dahası, din olan İslam’ın siyasal ve toplumsal işlevi üzerine farklı düşünceler taşırlarsa ne yapacaklar? Hâlâ özgür olacaklar mı? Özgürlük kendi başına bir değer değil mi?
Bu sorulara net cevaplar vermedi Gannuşi. Geçen hafta Selefilere, “Sabırlı olun, artık bir devletimiz var, camiler şimdi bizim. Ordu ve yargıda hâlâ emin değiliz.” diyerek ‘stratejik’ konuşan ‘siyasetçi’ Gannuşi ile ‘aktivist ve düşünce adamı Gannuşi’ arasında ciddi bir fark mı oluştu?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023