Markar ESAYAN
Türkiye 2013’ün hemen başında Başbakan’ın sözleri ile işaretlerini veren BDP’li Türk ve Akat’ın İmralı ziyareti ile yeni bir döneme girdi. Her kesimden gelen olumlu açıklamalar umudumu arttırıyor. İyimserliğim, bunun bir tecrübenin sonucu elde edilmiş somut bir kazanım olmasından ötürü. PKK sorununun çözümünün, sadece hükümetin değil, tüm siyasi ve toplumsal kesimlerin katkısı ile sağlanması gerektiğine dair varılan bu konsensus çok değerli. Şiddetin böyle mahkûm ediliyor olması, barış söyleminin ağırlığını hissedilir şekilde arttırması, çözüme giden yolda en çok ihtiyacımız olan şeydi.
Paris’te üç kadının hunharca öldürülmesi öncesinde herkesin provokasyonlara dikkat edilmesi konusunda yaptığı uyarılar bu olgunluğun bir işaretiydi. Paris katliamından sonra gelen tepkileri çok dikkatle izledim. Tepkilerin şekli, yeni sürecin nasıl ilerleyeceğini ve gerçekten “yeni ve sağlam” bir şeylere sahip olup olmadığımızı da gösterecekti çünkü. Başbakan Erdoğan’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın sözleri çok önemliydi. Olayın vahşet, ölenlerin de önce insan oldukları gerçeğinin altının çizilmesi Türkiye’de bir ilk. Başbakan’ın dağdaki gençlere yönelik empati dolu sözleri de öyle. Bunların Kürtler ve Türklerde nasıl bir sağalma sağladığını, tesadüfi sarf edilmediğini görmek gerekir. Bu yeni söylemin, sürecin önemli, planlanmış bir parçası olduğunu iddia etmek mümkün.
Geçen yazımda öngördüğüm “melezleşerek netleşme” süreci kendini belli etmeye başladı. Yani hangi siyasi partiden veya hangi ideoloji, sınıf ve kesimden olursa olsun, bundan böyle yaşanacak bir provokasyonda iki melez kesim kendini gösterecek. Provokatif şiddet eylemine karşı ortak ve kararlı bir barış sesi ile bu eylemi kullanarak barışı sabote etmek isteyenler... Bu netlik, tabii ki savaş ve çatışma yanlılarının kendisini kamufle etmesini engelleyecek bir unsur olacak. Kullanılan üslup da, bu netliğin en önemli garantisi.
Paris katliamının ardından kim çıkarsa çıksın, önemli olan bu provokasyonlara yenilip yenilmeyeceğimiz. Bunlara yenilmediğinizi gösterdiğiniz ve barışa sahip çıktığınız zaman, bu provokasyonlar da sona erecek. Kaynağın kurutulması, yöntemin artık çalışmadığını göstermekle mümkün. Bunun sorumluluğu da hepimize düşüyor.
Taraf’ın Ankara muhabiri Arzu Yıldız’ın haberine göre, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen bir MİT raporunda, 1996’daki Güçlükonak katliamını Özel Harp Dairesi’nin yaptığı yer alıyordu. Rapor, anlaşıldığı kadarıyla Özel Kuvvetler’de çalışan bir muvazzaf subayın altı adet ihbar mektubuyla MİT’e, Emre Taner döneminde ulaşmış. Güçlükonak’ta 1996 yılının sonunda 11 köylü vahşice kurşunlanıp yakılmıştı. Bu köylülerin nüfuz cüzdanları da askerde çıkmıştı. O dönemde PKK tek taraflı ateşkes ilan etmişti ve Meclis’ten bir genel af çıkarılması hazırlığı vardı.
MİT raporunda AK Parti’yi devirmek için Özel Harp Dairesi’nde harekât planlarının hazırlandığı ve bu planların içinde AK Parti’ye kapatma davası açmak, kapatma davasını açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı öldürüp Müslümanlara yıkmak, “bir sağdan, bir soldan” yöntemiyle, Bülent Arınç, ismi saklı CHP’li bir milletvekili, Türkan Saylan ve Tuncay Özkan’a suikast düzenlemek de var. Rapor, işlenmiş olan Rahip Santoro, Hrant Dink, Malatya Zirve Yayınevi cinayetlerinin de Özel Harp Dairesi işi olduğunu iddia ediyor. Bu bilgiler bu ülkenin istihbarat kurumunun istihbari bilgiler ile hazırladığı, şu anda Ergenekon Mahkemesi’ne ulaşmış Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda yer alıyor. Sanırım ciddiye alınmayı da hak ediyor böylelikle.
Yıllardır, güçlü sezgilerimiz ve birtakım cesur savcıların yarıda kesilmiş araştırmalarından sızan bilgilerle derin devleti karanlıkta bir fili dokunarak tarif eder gibi hep yanı başımızda hissettik. Şu son yıllarda da, darbe davaları ve komisyon çalışmalarıyla elimizde artık derin devleti deşifre etmek için çok önemli bilgiler birikti. Umarım bu fırsat iyi kullanılır ve bir suikast örgütü gibi kurulmuş şu zehirli devlet aygıtını tümden yenileyebiliriz. Bunun için de PKK sorununu çözmek en önemli adım olacaktır.
Sevgili Hrant Dink de bu derin yapının son kurbanlarından oldu. Acımız hâlâ ilk günkü kadar taze. Taze çünkü cinayet davası, örgütü bulamadan, iki tetikçiyi cezalandırarak son buldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı “Örgüt var, karar bozulmalı” mütalaası verdi. Davanın bozulup bozulmayacağı, Dink cinayetinin arka planının ortaya çıkarılıp çıkarılmayacağı da siyasi iradenin kararlı tutumuna bağlı. Dink cinayeti tüm derin devleti çıplak bırakacak tarihî bir özelliğe sahip çünkü.
19 ocakta 13:30’da Şişli’den 15:00’te AGOS’un önünde olacak şekilde yürüyeceğiz. Hafta boyunca da sevgili Hrant’ı bir dizi etkinlikle anacak ve adalet talebimizi yineleyeceğiz. Herkesi varlıkları ve gönülleriyle oraya bekliyoruz. Programın ayrıntıları ise www.buradayizahparig.net internet sitesinde.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019