Markar ESAYAN
Yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Bu hepimizin gözleri önünde ve maalesef yine çok kanlı bir biçimde gerçekleşiyor.
Aslında böyle olmak zorunda değildi. Hiçbir zaman da değildir. Her zaman daha başka türlü seçenekler vardır. Ancak henüz insanoğlu, özellikle gücü elinde daha çok bulunduranlar bu yöntemin dünyayı bir felakete götürdüğünün farkında değiller. Maalesef gelişmiş Batı ülkelerinde bu konuda bir atalet var.
Dünya kaynakları üzerindeki rekabet yine kanlı bir boğazlaşmayı başlattı. Suriye, Irak, Libya ve pek çok bölgede olanlar bunun bir tezahürü. Yüz binlerce, milyonlarca insan bir bilgisayar oyunu oynanır gibi hegemonya mücadelesine kurban ediliyor.
Türkiye de bu hegemonya savaşında hedef olan merkez ülkelerden birisi. Yaşadığımız terör saldırıları, şehitlerimiz, son olarak da Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un haince bir suikasta kurban gitmesi aynı sürecin parçaları.
Terör saldırılarıyla Türkiye’nin toplumsal barışı ve devlet organizasyonu akamete uğratılmak, bunun üzerinden de kontrol edilmek isteniyor. 15 Temmuz, daha önceki 17/25 Aralık gibi birçok darbe girişimi başarısız olunca “altın vuruş” olarak devreye girmişti. 15 Temmuz da başarısız olunca, bu sefer büyük kentlerin, sadece asker ve polisimizin değil, sivillerin de hedef alındığı terör saldırıları ve suikastlar tertiplenmeye başlandı.
Bu noktada, tüm terör örgütlerinin, birbirleriyle ne kadar tezat dursa, hatta Suriye’de birbirleriyle savaşıyor gibi yapsalar da, aslında aynı merkez veya merkezlerden yönetildiği bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Bu arada, evvelki gün Moskova’da Suriye krizi için toplanan zirve ile Büyükelçi Karlov’un suikastı doğrudan bağlantılıydı. Nitekim uçak krizi de Rusya ile birlikte Cerablus harekâtının yapılmasından hemen önceye denk getirilmişti. Suikast da, bu savaşı bitirecek potansiyele sahip Türkiye, Rusya ve İran arasındaki zirveye odaklı yapıldı.
Daha önceki uçak krizinden ders çıkarıldığı için, bu ağır provokasyon iki ülkenin sağduyusu ve liderlerin işbirliğiyle aşıldı. Zirve her şeye rağmen ve aslında suikasta, onun amacına cevaben zamanında gerçekleştirildi. Zirveden Suriye konusunda ortak çalışma konusunda önemli bir mutabakat çıktı. Mutabakat bu üç önemli ülkenin süreçte işbirliği yapması, garantörlük, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve terör örgütlerinden temizlenmesi üzerinden gerçekleşti. Cenevre’de havanda su döven zirvelerin bundan sonra çözüm odaklı olarak Astana’da yapılması konusunda ise daha önce anlaşılmıştı.
Tabii ki Türkiye’nin 2013’ten itibaren uğradığı komplike saldırılar, ülkenin son 14 yılda yaşadığı güçlenme ve bağımsız karar alma yeteneğinin artması nedeniyle de yaşanıyor. Ancak unutmayalım ki, Türkiye’de ne olursa olsun, bu hesaplaşmaya SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş dengelerinin bozulmasıyla zaten yaşanacaktı.
Lakin, eğer Türkiye şu son 14 yıllık sıçramayı gerçekleştirmese, ülke liderliği konusunda Erdoğan gibi güçlü bir aktöre sahip olmasa, devlet millet bütünleşmesi sağlanmasaydı, biz bugün ülkemizin uğradığı operasyonları sadece çaresizce seyrediyor olabilecektik. Ülke bugün yaşadığı acılardan çok daha fazlasını yaşayacak, ancak elden çok daha az şey gelecekti.
Şanslıyız ki, bu hesaplaşma Türkiye 2001 krizini yaşarken, koalisyonlarla yönetilirken gerçekleşmedi.
Meclis’e gelen cumhurbaşkanlığı sistemine bir de bu gözle, aslında tamamen bu gözle bakmakta fayda var.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019