Cumhur İttifakı Türkiye ve dünya tarihinde önemli bir yere çoktan sahip oldu. Kıymetli bir değer yaratıldı ve bu işin mimarı bir mühendislik projesi değil, tarihin doğal akışı içinde milletin kendisidir. Bu tahlili bu şekilde yapmayan veya yapamayanlar, Cumhur İttifakı konusunda yanlış beklentilere girecek, sürekli yanılacaklardır.

Cumhur İttifakı, siyasi bir mülahaza veya hesap dışında, tarihimizde yüksek bir amaç uğruna kurulmuş ilk ve yegâne ilişki biçimidir.

Belki bu biriciklik yüzünden, yaşanan son olaylar yanlış değerlendirilmiş veya ittifak karşıtları tarafından hevesle karşılanmış olabilir.

Bu iki siyasi hareketin liderlerinin, ülke bekasını siyasi hesap üzerinde nasıl olup da tutabildiğini anlayamayanlar, bu ittifaka kendi kafalarındaki hatalı değeri biçmiş ve yanılmışlardır.

Aslında, siyasetin ilkesel anlamda bu ittifakın ihtiva ettiği değer üzerinden anlaşılması gerekirdi. Yani siyaset millete, ülkeye ve dünyaya değer katmalı, sorun çözmeli veya en azından bencil tutkular uğruna zarar vermemelidir.

Bağımsız, yerli, milli, çalışkan, fedakâr ve yurtsever olmalıdır. İyi bir siyasi lider, olgun bir siyasi hareket, aktüel siyasi rekabet ile beka meselelerini birbirinden iyi ayırt eder. Bu ayırt etme işi kritiktir ve işte CHP bu konuda ibretlik bir örnek olarak önümüzde zaten durmaktadır.

Son yaşanan süreç, bence hayırlı olmuş, Cumhur İttifakı bileşenleri bu ayırımı yapabildiğini göstermiş, önemli bir testten geçmiştir.

Partilerin böyle bir beka ittifakını başarıyla sürdürmelerinin en önemli sigortası, aktüel olaylardaki –doğal karşılanması gereken- siyasi yaklaşım farklılıklarını yönetebilmeleridir.

Bunun kolay bir iş olmadığı da açıktır. Partiler birbirileriyle aynılaşmak istemez, kimliklerini yitirmek de istemezler ki, bu da çok doğaldır.

Bazı alanlarda tam ittifak içinde olurken, bazı alanlarda rekabet etmek, yüksek demokratik olgunluk gerektirir.

Cumhur İttifakı bu olgunluğa sahip olduğunu göstermiştir.

AK Parti ve MHP hem kendi kimliklerini korur, hem kendi siyasi mücadelelerini verirken, beka meselelerinde ittifak etmenin anormal bir durum olmadığını gösterebilmiştir. Bizlere düşen de, bu ayrımı liderler kadar iyi yapmak, fitneye geçit vermeyecek şekilde olgun davranmaktır.

Bu ittifakın kurucusu da, sigortası da, patronu da millettir. Liderler bu mesajı iyi aldılar ve çok önemli işler yapıldı. Şüphesiz vadesiz bir şey yoktur. Ancak bugün Türkiye, bölge ve dünyaya baktığımızda, kritik dönemin ve yapılacak işlerin bitmediği de açıktır. Millet de süreci çok iyi izlemekte, karnesini ona göre vermektedir.

Muarızların heveslerinin hep kursaklarında kalması dileğiyle…