Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ekibinin elinde neşter, bir dizi cerrahi operasyona imza atıyor.

7 Haziran sonrası istediğini alamayan Saray, önce CHP’yi ameliyat masasına yatırdı. Baykal hamlesiyle, ilk cerrahi operasyonu yaptı.

Tıp dünyası bilir. Cerrahlar operasyona, kana alışkındır. Kesip biçerken bir o kadar da soğukkanlıdırlar. Önce bünyeyi uyuşturup, sonra operasyona başlarlar.

Kabul edelim, Saray ve çevresi de iyi bir siyasi cerrah. Çok iyi bildikleri “işten” başladılar.

Ülke kan gölüne çevrilip, HDP masaya yatırılmaya çalışıldı. Terör ve ölümler üzerinden, bir parti ölümü gösterip, sıtmaya razı edilmek istendi. Oynanan oyunun farkedilmesi, HDP’nin direnişi, seçmenin ve kamuoyunun tepkisi planları değiştirdi.

Şimdilerde 1 Kasım günü- gecesi sandık hilesi konuşuluyor. “Sandık güvenliği” adı altında, 1990’larda sergilenen oyun sahneye konulmak isteniyor. Sandıklardan “devlet iradesinin” çıkması amaçlanıyor.

CHP ve HDP planlarında başarılı olamayan Saray, bu kez MHP’yi ameliyat masasına yatırdı. Sayın Devlet Bahçeli’nin de 7 Haziran sonrası tutumu da bunda etkili oldu.

Meclis Başkanlığı seçimi ise cerraha, operasyon için güç verdi. Bu fırsatı kaçırmadı. Elde neşter, bir sağa, bir sola “usta” çizikler sıraladı.

Son hamlesi Tuğrul Türkeş oldu. Başbakan yardımcılığı koltuğuyla, bünyeye virüs sokulmak istendi.

Oğul Türkeş’in milliyetçiliği, oldum olası teşkilatlarda tartışılır. Ülkücü ve milliyetçi olmadığı düşünülür. “Baba yadigârı” olmanın dışında, çok da bir anlam ifade etmiyor. Teşkilat açısından zoraki bir kabullenme.

2011 seçimleri öncesi de MHP’ye kirli kasetler üzerinden operasyon yapılmak istenmişti. Partinin baraj altında kalması isteniyordu. Tıpkı 7 Haziran da HDP’nin baraj altında kalması gibi.

İşte 2011 seçimleri öncesi, Tuğrul Türkeş’e ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı internete sızdırıldı. Kaset oyunuyla MHP ve Türkeş yıpratılmak isteniyordu. Tepkiler üzerine ses kaydı hemen internetten kaldırıldı. Kaydı yayınlayan ise bugün iktidarın tetikçiliğini yapan “İslami görünümlü” bir gazetenin sitesiydi.

2011 öncesini hatırlayınca insan ister istemez düşünemeden edemiyor. Benzer bir oyunla, birileri bazı olaylara mı zorlandı?

MHP yetkilileri, Tuğrul Türkeş üzerinden yaptıkları açıklamalarda, satır aralarında bazı şeyleri ima ediyorlar. “Baraj, kirli kaset, kumpas, Türkeş’in borcu mu vardı” hatırlatmaları anlamlı ve “derinlikli”.

Tuğrul Türkeş ismi, MHP seçmeni üzerinde çok da etki edecek gibi durmuyor. Teşkilat kendisini ülkücü bile kabul etmiyor. Yalçın Topçu ismi gibi Saray’ın, sağ- muhafazakâr seçmeni mesajından öte bir anlam taşımıyor. Merkez sağ adresinin AKP olduğu hamleleri. Ne kadar başarılı olacak 1 Kasım gecesi göreceğiz.

Sayın Bahçeli’nin önünde Saray’ın tüm planlarını boşa çıkaracak bir imkân var aslında.

7 Haziran seçimleri öncesi yapamadığını şimdi yapabilir.

Bugünlerde AKP, Saadet ve Büyük Birlik Partisi ittifakı konuşuluyor. Saadet Partisi ittifaka hazır görüntü çiziyor. BBP, beklemede.

Sayın Bahçeli, BBP ve Saadet Partisi ile yapacağı bir ittifakla tüm dengeleri değiştirebilir. Saray’ın tüm oyunlarını bozabilir. Psikolojik üstünlüğü ve oyun kurma gücünü eline geçirebilir.

Bu ittifak seçmene büyük bir mesaj verecektir. Olası bir MHP- CHP koalisyonu olma ihtimalini, seçmen nazarında güçlendirecektir. MHP, çekim merkezi, seçmenin ilgi odağı olabilir. Güneydoğu’dan da azımsanmayacak oy alabilir bu ittifak.

Merkez sağdan, bazı isimlerle de bu ittifak genişletilebilir. Durmuş Yılmaz gibi isimler bu ittifaka katkı sunacaktır.

Sayın Bahçeli’nin önünde bu seçenek duruyor. Ya Saray’ın oyunlarını seyredecek, ya da ipleri eline alacak. İpleri eline alması yüzde 25 bandının üzerini zorlaması anlamına da gelebilir. Çünkü toplum bir arayışta.Yeni bir adres arayışında. Abdullah Gül sesleri de bu arayışın en belirgin durumu.

En büyük arayış içinde olan seçmen de AKP seçmeni. Yüzde 40’lık bir AKP seçmeninin partisinden memnun olmadığı biliniyor. Zoraki ve mecburi bir birliktelik sözkonusu.

Sayın Bahçeli bu tarihî fırsatı değerlendirebilir mi bekleyip göreceğiz. Ülke için bu fırsat önünde.

SAADET’İ KİRLETMEYİN!

Saadet Partisi dün söylediklerini unutmaya hazır bir görüntü sergiliyor. “Kirli” dedikleri eli, tutmak için irade beyanlarını gazetelerden okuyorum.

Numanlaşma sendromu yaşıyor parti. 7 Haziran öncesi söylediklerini unutmaları, AKP ile ittifak yapmaları, rahmetli Necmettin Erbakan’ın kemiklerini sızlatmak anlamı taşıyor.

Tercih kendilerinin. “Numanlaşma sendromu” önlerinde duruyor.

(Silivri)

[email protected]