Mehmet TIRAŞ
Türkiye tarihinde yaşamadığı kadar,izlediği yanlış dış politikasının sonucunu, başta komşuları olmak üzere dışarıdan ablukaya alınmış bir durumu içeride de yaşatıyor bizlere.
İçerideki kangren olan Kürt sorununu çözemediği içinde Erdoğan’da Kürtleri ablukaya almaya çalışıyor ama alması mümkün değil..Kara sınırımızın hemen hemen hepsi Suriyeli Kürtlerin kontrolüne geçmiş durumda,hem de Erdoğan’ın PKK neyse PYD’de de bizim için aynı dediği koalisyon güçlerinin destek verdiği örgütün hakimiyet alanında.
Öyle bir duruma geldik ki yaşadıklarımızı ileride tarihçiler ve tarih kitaplarını okuyanlar,belki de inanamayacaklar ama yaşananlar maalesef gerçek!.
Nasıl bir devlet aklı ki,Kürt sorununu güçle, baskıyla, şiddetle ve askeri yöntemle polisiye tedbirlerle çözeceğim diye, barış masasını devirerek, on bin orduyla Kürt illerine ve ilçelerine girerek yeryüzüne iç savaş resmi vererek, halkına savaş açtı.
Nasıl bir devlet aklı ki,gerçek özgürlüğün sahiplerini yok sayan,sayıları 15 veya 20 milyon bir nüfusa tekabül eden koca bir halkı karşısına alarak, siyaseti devre dışı bırakıp Kürt sorununu silahla çözmeye kalkması.
Nasıl bir devlet aklı ki,doksan yıldır devletin kırmızı çizgilerini referans alarak derin devletin geleneksel güvenlik yöntemine döndü. Günlerce sokağa çıkma yasağı ilan ettiği ilçelerde 44’ü çocuk olmak üzere 125 savunmasız kişi keskin nişancı polisler tarafından öldürüldü ve daha kaç kişinin öleceği ise meçhul.
Bu çatışmalarda ölen PKK’lı sayısı Cumhurbaşkanı Erdoğan göre 3 bin kişi, Genelkurmay Başkanlığı ise ölen PKK’lı sayısını 225 rakamlarla açıklarken; Genelkurmayın rakamlarını örgütünde teyit ediyor olması, kabullenilir bir durum değil.
Nasıl bir devlet aklı ki, Erdoğan kendisinden önce ülkeyi yöneten siyasileri eleştirirken; devletin güvenlik yoluyla izlediği Kürt politikasını,ha devlet ha PKK ne farkı var, devlet terör örgütü gibi davranıyor Güney doğuda diyordu.
Nasıl bir devlet aklı ki,Tek parti döneminde Dersim isyanında devletin katliamından dolayı,devlet adına Dersim halkından özür dileyen Erdoğan,güney doğuda aylardır uyguladığı sokağa çıkma yasağını,hendek kazanları ve hendek kazanlara destek verenleri temizleyeceğiz diye ,halkına savaş açmasını;Erdoğan’ın devlet adına Dersim halkından özür dilemesi siyasi bir stratejisi olduğu ortaya çıktı.
Erdoğan’ın Kürt sorununu, gaz kaçağını çakmakla kontrol etmeye çalışan tehlikeyi hesaplayamayan bilinçsiz kullanıcısının evini veya işyerini havaya uçurmasına benzemiyor mu?
Türkiye’nin artık haritasının değişeceğini açık bir şekilde bölüneceği üzerine içte ve dış basında haberler yapılıyor.
Türkiye’nin en kısa sürede Kürt sorununu çözemezse bölüneceği kaçınılmaz olarak içte ve dış dünyada ciddi olarak tartışılıyor makaleler yayınlanıyor.
Hatta BMÖ örgütü Türkiye’ye ne zaman müdahale edecek diye yorumlar yapılıyor.
Mehmet Altan’ın 21 Aralık 2015 Tarihli “Güneydoğu’ya BM Müdahale Eder mi?” başlıklı yazısında yazar bunun detaylarını anlatıyor ve tehlikeye dikkat çekiyordu.
Doksanlı yıllarda beyaz Torosların cırıt attığı kanlı dönemde; Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yapan Zülfü Livaneli eğer devlet Kürtlere uyguladığı şiddeti değiştirmez bu kanı durduramazsa; BMÖ’nün mavi bereli askerini Türkiye’de görürsek şaşırmayalım diye yıllar önce uyarıyordu. Ve Livaneli’nin öngörüsü ülkenin gündemine bugün oturmuş durumda.
Dikkat ederseniz çok sık duyulan BMÖ sık gündeme gelmeye başladı,bu da ülkenin geleceği ve birlik bütünlük ve kardeşlik hamasetini bertaraf edecek gibi gözüküyor, hayra alamet değil bu gidiş.
Erdoğan’ın iç ve dış politikası köylünün anız yakma hikayesine benziyor; ” anızı yakan köylü rüzgarın etkisiyle ateşin ormana sıçrayacağını düşünememiş.” Bu hikayeyi hatırladıkça aklıma Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun dış politikasının sonucu gelir.
Arap Baharından sonra o dönemin dışişleri bakanı olan Davutoğlu Orta Doğunun haritası yeniden çiziliyor diyordu! Bunu söyleyen bir politikacının burnunun ucundaki savaşı nasıl okuyamaz, bu da ayrı bir miyopluk sorunu.
Herhalde Davutoğlu Türkiye’nin de bir Ortadoğu ülkesi olduğunu unutmuş olmalı.
Türkiye’nin Suriye ile olan 925 km sınırının 875 km’sinin Suriyeli Kürtlerin yani PYD güçlerinin hakimiyetinde olduğunu;bizim kırmızı çizgimizin de nerede başlayıp nerede bittiğini bilen var mı?
Hatırlarsanız doksanlı yıllarda Kuzey Irakta oluşacak bir Kürt devleti bizim devletin kırmızı çizgisiydi, şimdi Barzani ile dost olduk..Bir başka komşumuz olan Suriyeli Kürtlerin vatan elde etme yolundaki ilerlemeleri kırmızı çizgimiz oldu. Şimdi kırmızı çizgimizi Fırat’ın batısına çektik.
Devleti yönetenler çıkıp, Mezopotamya’ da yaşayan bütün Kürtlerin varlığı bizim kırmızı çizgimiz deseler ya!.
Türkiye’de siyasiler sorunları çözemeyip altında kalmaya başladığında; şu sözü telaffuz ediyorlarsa ki, etmeye başladı Erdoğan: ”Biz bu Devleti Sokakta Bulmadık.” Bilin ki iktidar muktedirleri derin devletin geleneksel fabrika ayarlarına dönmeye başlamıştır.
Ama nafile. Dünya artık iki kutuplu da değil,sanayi dönemi de değil.
Erdoğan ve AKP’nin kurmaylarının Barzani için söylediklerini bir hatırlayalım neler söylüyordu, şimdi Barzani’yi devlet başkanı sıfatıyla ağırlıyor.
Yakın bir zamanda Kürtlerde Erdoğan’ın karşısına bir devlet statüsüyle çıkarsa kimse şaşırmasın.
DTK’nın son 14 madden oluşan bildirgesi bunun işaretlerini veriyor.
Ortadoğu’da, bölgemizde süren savaşın sonuçları ve görüntüleri bunu göstermiyor mu?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025