Mehmet Y. Yılmaz
Ankara'da elden ele dolaştığı söylenen ancak kamuoyuna resmen açıklanmayan bir araştırmaya göre "siyasi tercihi olmayan, gizleyen veya söylemek istemeyenlerin oranı" yüzde 36'ya çıkmış.
Türkiye gibi bir ülkede, "siyasi tercihi olmayan" bir kitleden daha kalabalık "siyasi tercihini açıklamak istemeyen" olduğunu varsaymalıyız.
Türkiye gibi seçimlerde katılım rekorları kırılan bir ülkede, vatandaşlar siyasi tercihlerini açıklamaktan kaçınıyorlarsa, bunun bir tek nedeni vardır: Korku!
Bu korkularında haksız olduklarını söyleyebilir miyiz?
Anketçi kimin adamı? İhbar eder mi? Memuriyetten atarlar mı? Başıma vergicileri sararlar mı?
Böyle korkular varsa en iyi çözüm "kararsız" görünmektir ama bu kararsızlık bile bir tür karar anlamına gelir.
Ve kuşkusuz ki bundan en çok çekinmesi gereken de iktidar partisidir.
Bu ilginç araştırmayla ilgili bilgiyi Nuray Babacan'ın Hürriyet'te yayımlanan kulis haberinden aldım.
Araştırmanın bir diğer ilginç sonucu, partilerin çekirdek seçmen kitlesinin küçülmesi.
Yani şartlar ne olursa olsun bir partiyi takım tutar gibi tutup, oy veren insanların sayısı azalıyor.
AKP yöneticilerini kara kara düşündürüyor olmalı bu sonuç.
Bir diğer sonuç; oy kullanırken ailenin ortak tutum takınması geleneği çözülüyor.
Kadın ve genç seçmenler, özellikle taşrada "ailenin ortak siyasi tutumunun dışında" davranma eğilimi gösteriyor.
Bu durum taşrada böyleyse, geleneksel ilişkilerin hızla çözüldüğü büyük kentlerde daha da yaygın diye düşünmek yerinde olur.
Babacan, araştırmanın kim için, hangi kuruluş tarafından yapıldığını belirtmemişti.
Ancak bu araştırma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son çıkışlarını anlamlandırmamızı da sağlıyor.
Son günlerde sizin de dikkatinizi çekmiş olacağı gibi Mehter gümbürtüsü ortalığı sarmış durumda.
Cumhurbaşkanı bir kez daha "Hristiyan batıya" savaş ilan etti.
Fransızlar meğerse bir geri zekalıyı Cumhurbaşkanı seçmişler.
Almanlar desen Nazilik'ten hâlâ kurtulamamışlar, cami basıyorlar.
Kim olduğunu bilmediğimiz "bir Amerikalı yetkili" Türkiye'ye F-35 filan verilmeyeceğini söylemiş, tabii Cumhurbaşkanı onu söylediğine pişman ediyor!
Çünkü Cumhurbaşkanı'nın "içeride" anlatacağı başka bir hikâyesi artık kalmadı.
Ekmek isteyene "pasta ye" demiyor ama "keyif çayı" teklif ediyor.
Ekonomi pandemi öncesinde de duvara çarpma işaretleri veriyordu, serbest düşüş sürüyor.
Partisinin adı bile boşa çıktı, memlekette ne adalet kaldı, ne kalkınma.
Davet usulü yapılan ballı ihalelerle beslenen bir avuç inşaat oligarkından başka kimse hayatından memnun değil.
Onun için Beylerbeyi, otağını "Davutpaşa'ya" kurdu, sefer Batı'ya yapılacak.
Bir süre Batı'nın ne kadar emperyalist, kötü kalpli, Müslüman düşmanı olduğunu dinleyeceğiz.
Fransız mallarına boykot daveti yapıldı bile. (Ancak Almanların endişe etmesine gerek yok, çünkü o zaman Mercedes'lerden inmek zorunda kalırlar. Mercedes'e binemeyen bir Türk kamu görevlisini, kim adam yerine koyar ki?)
Böyle böyle 2023 Haziran'ına kadar ulaşabileceğini düşünüyor.
Artık başka çaresi kalmadı çünkü: Yurtta kavga, dünyada kavga!
"Vuruşarak çekilmek" dedikleri şey bu mu yoksa?
* * *
Çayın yanına da Antep kahkesi!
Cumhurbaşkanı'na "evimize ekmek götüremiyoruz" diyen esnafın sözleri, Erdoğan'a abartılı geldiği gibi bana da abartılı geldi.
Oysa memlekette "askıda ekmek" kampanyası başladı ve söz konusu esnaf akşam evine giderken en yakındaki askıda ekmek noktasına uğrayarak, ekmeğini alabilirdi.
Son seçim sonuçlarına baktım, hem TBMM seçiminde, hem de Cumhurbaşkanı seçiminde Cumhurcular Malatya'da yüzde 70 oy almışlar.
Yani askıda ekmek kampanyasının tam gaz yürütülebileceği bir vilayetimiz söz konusu.
Acaba sorun askıda ekmek noktalarının yerlerinin bilinmiyor olmasında mı?
Cumhurbaşkanının iletişim müdürüne önerim şu ki hemen bir akıllı telefon uygulaması yazdırsınlar. Hatta bu aplikasyon, HES üzerinden de çalışabilir, böylece filyasyon işini de aradan çıkartmak mümkün olabilir.
Vatandaşlar bu uygulamayı indirdiklerinde, bulundukları yere en yakın askıda ekmek noktalarını rahatça bulabilirler. Dağıtım noktasını, askıda kaç ekmek kaldığını kolayca görmeleri sağlanarak eve ekmek götürme sorununun çözümü yolunda bir ilerleme kaydedilebilir.
Ancak Cumhurbaşkanı'na iki eleştirim var:
Birincisi, ekmeğin içerdiği glüten nedeniyle sağlık için çok da yararlı olmadığını vatandaşlara hatırlatma fırsatını kaçırmış olması beni üzdü.
Vatandaşlara, yemeklerin yanında ekmek yiyeceklerine, avokadolu kinoa salatası önerebilir, böylece genel sağlık harcamalarımızın düşmesine de katkıda bulunabilirdi.
İkincisi ise çaydan alınacak keyfin maksimizasyonu için hükümetin kılını kıpırdatmıyor olması.
Cumhurbaşkanı, ekmek dağıtımından habersiz görünen esnafa bir paket çay da vermiş, "keyif çayı bu, bu çayı iç" demiş.
Takdir edersiniz ki İngilizler kadar olmasa da bizim de çay kültürümüz gelişmiş sayılır.
Keyif çayının yanında bir tatlı kurabiye olsun, bir tuzlu çörek olsun insanın canı istiyor haliyle.
Mesela rahmetli anneannem çaya misafir davet ettiğinde en az iki çeşit tuzlu, iki çeşit tatlı kurabiye, kek vs. hazır ederdi. Börekleri saymıyorum bile!
Acaba küçük paketler halinde Antep kahkesi ya da Maraş çöreği de dağıtılsa, nasıl olur?
Akşamüstü bir dilim Bergama tulumu ile yarım gevrek, çaydan alınacak keyfi arttırmaz mı?
Biz çocukken, Antalya'da akşamüstleri bir tahinli çörek çıkardı ki yanında bir demlik çay içilir!
Gerçi şimdiki tahinlerin de eski tadı yok ama ne yapalım.
Cumhurbaşkanı vatandaşın çay içerken keyif almasını istiyor, Saray'daki danışmanlar bu kadarını olsun düşünemiyorlar mı?
Her şeyi ben mi hatırlatmak zorundayım?
* * *
Vurun Şevval'e
Şevval Şahin'i artık tanımayan kalmadı zannediyorum.
Bizim magazin basınının kullanmayı çok sevdiği klişe ile söyleyecek olursam, kendisi "tescilli güzel"! 2018 yılında Türkiye Güzeli seçilmiş.
Son günlerde de yetersiz Türkçesiyle, katıldığı / düzenlediği Korona partileriyle çok popüler.
Geçen gün CNN Türk'te bir programa katılmış ben sonradan bir bölümünü internetteki kayıtlardan izleyebildim.
Şevval Şahin, deyim yerindeyse bir tuzağa düşürülmüş ve programı yürütenler de akılları sıra onun bu haliyle dalga geçiyorlar.
Sunucu kadınlar hangi ülkede yaşadıklarını zannediyorlar, bilmiyorum ama belli ki dünyadan çok da haberleri yok.
Çocukluğundan beri yabancı ülkede yaşamış, büyümüş bir insanın Türkçe konuşurken zorlanmasına niye şaşırıyorlar?
Çocukluğundan beri Türkiye'de yaşadığı halde Türkçe konuşup, yazamayan o kadar çok insanımız var ki.
Türk çocuklarının PISA sınavlarında "Türkçe okuma, anlama" sınavında 36 OECD ülkesi arasında 32'nci olduğumuzu biliyorlar mı acaba?
Ve ne kadar ayıp bir genç kadına "Geçimini kim sağlıyor?" gibi imalı sorular sormak.
Sunucular ile bir gün ben de bir program yapmak isterim, bakalım onlar genel kültür konularına ne kadar vakıflar, merak ettim.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025