Melih ALTINOK
Hocalarım anlatırdı. Bugünkü Ankara İletişim’in, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne bağlı Basın-Yayın Yüksek Okulu olduğu zamanlarmış.
“Önce Mülkiye sonra Türkiye” rüzgârının en sert estiği dönemler...
Mülkiyeli çocuklar, Basın-Yayın’dan “kız alıp verirlermiş”. Ama Yüksek Okul’dan bir delikanlının Mülkiyeli bir kızla “konuştuğuna” pek nadir şahit olunurmuş.
Ama o köprünün altından çok sular aktı.
90’ların başında Basın-Yayın, “fakülte” oldu; nam-ı diğer İLEF.
Ve “fakülte durağında inen” talebelerden bazıları da ülkenin en tanınmış simaları... Köşeyi dönünce sütunları falan var.
Mülkiyeli çocuklarsa çoğunlukla işsiz. Aralarında, “bürokraside kendilerine bir yer edinebilmek için” gazeteciliğe meyil edenlerin sayısı epeyce fazla.
Nasıl heves etmesinler? Gayrı, Türkiye’nin en ayrıcalıklı kesimi hariciyeciler, “içimizdeki bürokratlar” değil, köşe yazarları “sınıfı”.
Bir diplomat ya da bürokrat görevden alınsa, bir anaları ağlar, gerisinin haberi bile olmaz.
Ama köşe yazarı öyle mi ya?
Köşesi vasatlıktan, okunmamaktan “kapatılsa” bile yer yerinden “oynatılır”.
Adı bir suça mı karıştı? Hem de en iğrencinden. Mesela askerleri bile “yuh artık” dedirtecek şekilde darbe çağrısı mı yaptı? Avukatı cebindedir. Çıkartır sarı basın kartını, gösterir kameralara, “Bu da mı gol değil” der.
Bir bürokrat “odasında” ona buna şantaj yapsa vay hâline. Ama “odadaki” şantajcı gazeteciyse, üstelik Sayın Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, “yalçın bir kaya” ise “kahraman” olur.
Onca yıl sonunda devlet memuru bile emekli olduğu hâlde, 20 yıl çalıştığı kanal kararını değiştirdiğinde, köşeciye yapılan kuşkusuz ki “sansürdür”.
Merkezdekilerin aylık ücretleri en yüksek basmaktan emekli olmuş bir memurun emeklilik ikramiyesidir. Ki bazı gazete yöneticilerinin, gönderdikleri köşe yazarına, “aman laf söz olmasın”diye, yazmadığı hâlde her ay 15 bin liracık falan maaş ödediği bile görülmüştür.
“Önce Mülkiye’ymiş”, “köylü milletin efendiymiş”, “Türk şoförü en asil duyguların insanıymış”...
Hadi oradan! Köşen var mı köşen, sen onu söyle bana?
Ondan sonra Türkiye’deki Twitter kullanıcılarının yüzde sekseninin bio’sunda niye “gazeteci” yazıyor diye sor baba sor.
Peki, Assange bizi görüyor mu?
Geçenlerde bu ayrıcalıklı sınıftan pek muhterem bir zat bir üniversitede konuşuyordu.
“Sözümüzü eğip bükmeden söyleyebildiğimiz sürece orada dayanmaya gayret edeceğiz. Eğer çok eğip bükmemiz istenirse izin isteyeceğiz ya da zaten kovulacağız. O zaman başka mecralarda yazmaya çalışacağız.”
Vay anasına sayın seyirciler!
Peki, sizce bugüne değin eğip bükmedikleri ya da cevval oldukları konular neydi sizce?
Benim hatırladığım, halkını esir almaya çalışan darbecilerin planlarını yayımlayan gazetelere ve gazetecilere karşı çok cesurdular mesela.
Uludere’de 34 vatandaş katledilirken ise “duygusal”.
Bir belediye camilerdeki pisuarları kaldırdığında “Şeriat geliyor” diye kazan kaldırdılar mutlaka.
Ama hükümet askerî faaliyetleri denetim dışı bırakırken suskundular. Kız öğrenciler başlarında örtüyle okula giriyor diye yerlerde sürüklenirken de...
Kürt köylülerine bok yedirilirken JİTEMci “meleklerin” cinsiyetini anlatan TV programları yapıyorlardı. Yıllar sonra barış umudu belirince ise cevvalleştiler. laflarını hiç eğip bükmediler, maksimalist talepleriyle PKK’nin bile önüne geçtiler.
10 yıllık hükümetin hâlâ bulunmayan “gizli ajandasının” peşindeki yolculuklarında kişisel menkıbelerini ararken, patronlarının devlet ihalelerindeki açık seçik performansına dair tek satır bile yazmadılar.
Maaşları azalınca ya da işlerinden olunca ise kraldan kralcı patronlarına doğru değil, ellerinde meşaleleriyle bir “meçhul karanlığı” aramaya koyuldular.
Gerisini siz tamamlayın. Tabii ki bu ayrıcalıklı zatların, “Ziraat Bankası Tabelalarında niçin T.C. ibaresi yok” soruları dışında Türkiye halkının kanayan yaralarına parmak basan bir gazetecilik faaliyetini hatırlıyorsanız.
Merak ediyorum, dünya halklarının çıkarına onca sırrı haberleştiren, yani gazetecilik yapan ve bu yüzden iğrenç iftiralara maruz kalan, kaçmak, saklanmak zorunda kalan, kısacası hayatı zehir olanJulian Assange bu tablo karşısında ne düşünüyordur?
Görürsem soracağım. Ama muhtemelen Melike’nin şarkısını mırıldanıyordur:
“Şu anda Türkiye merkez medyasında köşe yazarı olmak vardı anasını satayım...”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019