Melih ALTINOK
Muhalefet, sandıkla iktidarı alma ihtimaline inancını kaybettikçe “Diktatör Erdoğan” retoriğini ikiye katladı.
Zira muhafazakâr bir hareketin muhafazakâr politikalar “önerme” hakkının kendisine açıktan karşı duruşa “uniseks” bir kostüm giydirmezlerse içte ve dışta destek bulmaları çok zordu.
Medyada, siyasette ve sokak organizasyonlarında sistematik şekilde tedavüle sokulan “tek adam” söylemi, Gezi’de tavan yaptı. Mevzu, gündüz gözüyle “Paris komünü” düşleri gören bazı romantiklerin eliyle “bir haysiyet ayaklanması” şeklinde formülize edilip dünyaya da yayıldı. Halk sandık iradesine sahip çıkınca ve havalar da bozunca evlerine döndüler.
17-25 Aralık operasyonlarını ise, “oligarşinin halkın gözünü boyayan sosyal politikalarının ekonomik kaynağını kesme” amacıyla gerekçelendirdiler. Halkı için durumdan vazife çıkartan “cesur yargı” yönetime el koymaya kalkmıştı ancak “diktatör yamandı.” İçinde delil var denilen onlarca çuvalın açılmasına bile gerek duyulmayan bu yargı operasyonu da takipsizlikle sonuçlandı. Türkiye halkı, yüzde 46’ya varan bir oyla, 30 Mart seçimlerine zamanlanmış bu sansasyon bombalarını imha etti.
Ancak askerî vesayeti geriletmiş, Kürt barışını tahsis etme yolunda cesur adımlara soyunmuş ve sandık meşruiyeti tartışılamayacak bir siyasiye karşı başlatılan bu bel altı savaş hız kesmedi.
Böylesine bir ortamda, sinirleri sınanıp daha da sertleşmesi arzu edilen Erdoğan ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi düşmanlarını abandone edecek yeni bir politik söylem cephesi açtı. Barışa, demokrasiye ve sivilleşmeye dair politikalarını ısrarla yok sayıp, söylemleri kaşlarının çatıklığı ya da ses tonun sertliği üzerinden kritiğe tabi tutanların “diliyle” konuşmaya başladı. 30 Mart sonrası çıktığı balkonda söylemediği tansiyon düşürme adımlarını atmaya koyuldu.
Koç Grubu ile arasındaki buzları eritecek “jesti” gecikmiş olsa da yeni dönem için altın değerinde bir “normalleşme” hamlesiydi.
Cemaat çevreleri başta olmak üzere, “Erdoğan herkesle kavgalı” diye yakınanlar telaşa kapılıp bu sefer de “bu ne tevazu canım” diye söylenmeye başladılar. Koç ailesine sitemlerin bini bi para.
Erdoğan’ın, müzmin muhalefetin ellerini ovuşturarak yaptığı “Yine atar yapacak bizimki” tespitleri eşliğinde gittiği Köln’deki ters manyeli ise bir başka stratejik başarıydı.
Başbakanın AB kararlılığı, entegrasyon ve toplumsal barış temalı konuşması, içte ve dışta, yakındıkları halde gerginlikle var olanları hayal kırıklığına uğrattı.
Erdoğan’a karşı başlattıkları germe operasyonu dönüp kendilerini vurdu. Gerildikçe gerildiler ve söylemlerindeki mantık kırıntılarını bile karikatürize ettiler. Tespitleri, ortalama bir sözcü okurunu bile tatmin etmeyecek oryantalist muharrirlerin saçmalıklarından Türkiye’deki “yeni muhalefeti” inşa etmeye çabalıyor.
Haftalık Fransız dergisi Marianne’in Birleşik Kraliyet Editörü Agnes Poitier’in “Umalım ki, Nuri Bilge Ceylan Cannes Film Festivali’ndeki dünya sahnesinde özgürce konuştuğu ve endişelerini dile getirdiği için İstanbul’a dönüşünde birdenbire parlayabilen başbakan tarafından tokatlanmaz” cümlelerinin üzerinde naçar tepiniyorlar.
Erdoğan ise onlar daha gündüz düşlerinden uyanmadan, Cannes’da hepimizi mutluluğa boğan Nuri Bilge Ceylan’ın son derece “doğal” eleştirilerini bir kenara koyup, büyük sanatçıyı tebrik etmeyi ihmal etmiyor.
Bakalım yeni dönemde Erdoğan’ın söylemleri yumuşadıkça bu arkadaşlar daha ne kadar sertleşecekler?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019