Mete Yarar
Hepinizden özür dileyerek SuperHaber'de yazılarıma kaldığım yerden devam ediyorum. Uzun bir maratonu henüz bitirdim.
Bu arada benim yokluğumda köprünün altından sel gibi sular aktı gitti. Ama su hep aynı yerden beslendiği için olaya nereden girerseniz girin bir şey kaçırmış olmuyorsunuz?
Teknik aynı, hedef aynı, amaç aynı olunca herkesin baktığı yer aynı...
Kurtuluş Savaşı'nın ilk önemli başarılarından biri Pozantı'da yaşanmıştır. O mütevazi yer muazzam bir iş başarmıştır.
“Anadolu için vatanseverlik timsali olan Adanalı Müslümanlar! Şeref ve istiklal davasında yararlanacağımız başarı kaynakları, yalnızca Anadolu’dan ibaret değildir. Avrupa’nın bin türlü zulüm ve gadrine uğrayarak her türlü esaret acısını çekmiş olan Mısır’da, Hindistan’da, Rusya’da ve Afrikada’ki Müslüman kardeşlerimiz; gözlerini, tecavüzlerini Peygemberimizin kabrine kadar uzatmış olan düşmanlarımızın kahrına çevirerek, bize maddi ve manevi yardıma karar vermiş bulunuyorlar. Buna ek olarak; Rusya’da yüksek insani amaçlar çevresinde toplanan, her milletin hakkına saygı göstermeyi esas kabul eden ve günden güne genişleyerek yayılmacı zulüm dünyasını yıkmakta olan muazzam kuvvet; bize, elindeki bütün imkanlarla yardımda bulunmayı vaat etmiştir… İstiklal ve şerefini koruma uğrundaki fedakarlık duygularını, şanlı ve şerefli atalarımızdan miras alan milletimizin, yakın bir zamanda her türlü anlamıyla, dini ve milli tarihine şanlı sayfalar ekleyeceğine kuşku yoktur”…
(Metin Aydoğan " Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı )
5 Ağustos 1920
Hadi başka bir döneme sıçrayalım.
Amerika ile Türkiye arasındaki sıkı ilişkiler Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile ilişkilerine doğrudan etki etmiştir. 1954 sonrası ise bu konudaki en büyük kırılmaların yaşandığı dönemdir. Bu yıldan sonra Amerika Türkiye’ye yaptığı mali yardımlarını azaltmış ve üstelik bu yardımları belli kıstaslar (ekonomide küçülme, ağır sanayinin terk edilerek tarıma ağırlık verilmesi ve devalüasyon) karşılığında vermek istemiştir.
1957’de Amerika’ya giden Menderes, 300 milyon dolarlık kredi talebi için, bırakın Einsenhower'ı, Amerikan Hazine Bakanı ile bile görüşemeden Türkiye’ye dönmüştür. Bu dönemden sonra Türkiye, SSCB ilişkilerini güçlendirmek istemiş ve süreç darbe ile sonuçlanmıştır. Emperyalizm yine Türkiye' de iktidarı değiştirmiştir.
Hadi yine başka bir döneme geçelim...
Süleyman Demirel Sovyetler ile ilişkilerini artırınca ABD’nin husûmetini üzerine çekmiştir.
Demirel, dönemin açmazlarını şöyle anlatıyordu: “1945-1965 Soğuk Savaşı’nın Türkiye’ye yüklediği korku, bizi tek yönlü dış politika izlemeye zorladı. Bu tek yönlü dış politika takibi, ‘ABD ne yaparsa, Batı onu yapar, biz de onu yaparız’ şeklindedir. Bu durumda bizim bir politika üretmemize gerek yoktur. Onlar düşünürler, taşınırlar, biz de ‘Evet’ deriz, ama, ‘Hayır’ diyemeyiz. Çünkü ‘Hayır’ dersek, şemsiyenin altından çıkarılırız."
Yine o dönem ne yaşandığını onun ağzından dinleyelim :
“Türkiye yönetimine tâlip olurken, halkımıza taahhütte bulunduk. ‘Ülkemizi, elektriğe kavuşturacağız, sanayi hamlesini başlatacağız’ dedik. Bu işleri yapabilmemiz için, sanayileşmiş ülkelere ihtiyacımız vardı.
Önce, teklifimizi ABD’ye götürdük. ‘Demir-çelik fabrikasına ihtiyacımız var. Böyle bir fabrika kurmayı veya finansman desteği sağlamayı düşünür müsünüz?’ dedik. ‘Hayır, sağlayamayız’ cevabını verdiler. Bunun üzerine biz de, aynı teklifi Sovyetler Birliği’ne götürdük ve olumlu cevap aldık.
1965-1971 yılları arasında, biz ABD’nin memnun kalmayacağı hususlardan hepsini yaptık. Onları, şöyle özetleyebilirim:
- ABD, haşhaş ekiminin yasaklanmasını istedi. Biz, hayır dedik.
- Sovyetler Birliği’yle ticarî ve sınaî ilişkilerimizden ABD hiçbir zaman memnun olmadı.
- Kosigin’in sitem ettiği U2 casus uçaklarının uçuşlarına engel olmamız, aynı şekilde ABD’yi rahatsız etti.
- 1971 muhtırasında, Türkiye’deki ABD askerî tesislerinin bir nizama bağlanmasından tutun da, saydığım diğer olayların tesiri vardır.
- Sovyetler Birliği’nde, o dönemde komünizm rejimi hâkimdi. Türkiye’nin, kendi rejimini komünizme karşı savunması, her şart altında kendi işi idi. Biz, ideolojiyi, iktisadî ilişkilere karıştırmama konusunda dikkatli davrandık.”
Bedelini kendi söylediği gibi 12 Mart muhtırası olarak ödedi. Bu bedel ödetilmeden önce neler yapıldı bir hatırlayalım...
25 Mart 1967 tarihinde imzalanan anlaşma ile Sovyetler Birliği kredisiyle finanse edilen tesislerden bazılarını İskenderun Demir Çelik tesisleri, İzmir Aliağa Rafinerisi, Seydişehir Aliminyum Tesisleri, Paşabahçe Cam Sanayii olarak sayabiliriz. Sovyetler Birliği ile imzalanan bu kredi anlaşmasının dikkat çeken yönü, kredinin düşük faizli ve uzun vadeli olması yanında, geri ödemenin önemli bir oranının Türkiye’nin geleneksel tarım ürünleri olmak üzere Türkiye’den gerçekleştirilecek ihracatla yapılmasının öngörülmesidir.
Buna Ecevit döneminde 1978 anlaşmasını ve Turgut Özal döneminde imzalanan anlaşmaları birbir araştırmanızı rica ediyorum .
Son yıllarda yaşadıklarımıza bakınca sizce su hep aynı yerden akıp , hep aynı yerde taşkın yapmıyor mu?
ABD de yaşayan İtalyan asıllı mafya lideri Al Copene :
"Bir adamı bir kez görürsem, "tesadüf" derim. Aynı gün iki kez görürsem, şüphelenirim. Üç kez görürsem, öldürürüm!" diye bir söz söylemiştir .
Sizce biz aynı kişiyi aynı yerde, aynı kıyafetle, aynı nedenle kaç kez gördük?
Bu işin şeklini ne zaman değiştireceğiz?
Emperyalizmin yaptığı baskıyı kıranları ne zaman ve nasıl koruma altına alacağız.
Size farklı dönemlerin farklı konuşmalarını ve farklı kırılma anlarını yazdım.
Şimdi S-400 krizini bir de bu yazdıklarımdan sonra tekrar değerlendirin ve bir sonraki hamleyi tahmin edin sonra da ne yapabileceğimizi...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2018
25.06.2018
21.06.2018
18.06.2018
14.06.2018
12.06.2018
11.06.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.05.2018