Mümtazer TÜRKÖNE
Çaresi kalmadığı için. Dürüst insanın yalanı da olmaz; titreyenler hep mücrimlerdir. Bu kadar hukuksuzluk çaresizlikten.
Suçunuz, vebaliniz olmasa, alnınız ak yürüyebilseniz, gücünüzü zorlayıp hukuku bu kadar eğip bükmeye, ters-yüz etmeye mecbur kalır mısınız? Erdoğan freni patlamış kamyonun direksiyonunda ters yönde ilerlerken, Temel fıkrasındaki gibi doğru yolda ilerleyenleri suçluyor ve kendisini haklı çıkartacak kural değişikliğinin peşine düşüyor. Devlet gücünü kullanarak hırsızlık, yolsuzluk yapmak suç olmaktan çıkıyor; hırsızları içeri tıkanların kollarına kelepçe takılıyor. Aman siz siz olun, cüzdanınız çalındığında hırsıza hırsız demeyin, polisin de başını yakmayın. Sadece garabeti takip edin: Sandıktan çıkmış bir hükümet suçsuz olsa, hırsızlar dışarda, hırsızlara suçüstü yaptıranlar içerde olur muydu?
Yolsuzluk soruşturmasını yürüten polislerin gözaltına alındığı gün, Yargıtay Onursal Başkanı Profesör Sami Selçuk ve gazeteci Taha Akyol başta olmak üzere, baro başkanlarının ve hukukçuların yer aldığı geniş bir topluluk ile “Türkiye evrensel hukukun neresinde?” sorusuna cevap arıyorduk. Evrensel hukuk dediğimiz, dünyanın neresine giderseniz gidin asgari düzeyde var olması gereken vazgeçilmez hukuk kurallarıdır. Uzun bir listesi var ve birinden vazgeçerseniz hukukunuzun adalet dağıtma ihtimali ortadan kalkar. Bugünden geriye gidelim: Hükümet yasa değiştirerek Sulh Ceza mahkemelerine özel bir düzen verdi. Sayın ki, kapalı devre işleyen kendisine bağlı bir mahkeme düzeni kurdu. Sebebi açık: Yedi aydır başbakanın sürekli tekrarladığı; ama bir türlü küçük bir delil bile bulamadığı “darbe”, “paralel devlet” gibi suçlamalara algı düzeyinde inandırıcılık kazandırmak ve cadı avını sürdürmek için. Bu mahkemeler kurulur kurulmaz, hırsızları yakalayan polislere operasyon düzenlendi. Evrensel hukuk prensiplerinden biri olan “tabiî hakim” prensibi, var olan durum için yeni bir mahkeme kurulamayacağını, vak’anın önceden mevcut mahkemeye intikal edeceğini söylüyor. Bu prensip çiğnendiği zaman adaletin gerçekleşmesi imkânı ortadan kalkıyor. Hırsız yakalayan polisler, bugün sırf bu iş için ihdas edilmiş mahkemelerde yargılanıyor.
Son yedi ayı, seri cinayetler şeklinde hukukun evrensel prensiplerinin katliama uğramasıyla geçirdik. Kamu otoritesi seferber edildiği için, bu katliamı gerçekleştirenlerin suçu çok ağır. Somut bir olayı hatırlayın: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İtfaiye Müdürlüğü’nde, yaklaşık yüz kişi rüşvet iddiası ile suçlandı. Savcılığın operasyon emri hâlâ, uygulanmamış haliyle dosyada duruyor. Polisler sürgün edildi ve kalanlar savcıların değil, bu soruşturmaları durdurmak dışında amacı olmayan siyasî iradenin emrinde. Uygulayacak olanlar da gözaltına alındığına göre?
Hangi evrensel prensip çiğnendi? 17 Aralık’tan sonra apar-topar yönetmelik değiştirildi ve savcıların emrine uyacak kolluk gücü kalmadı. Sonra, Meclis HSYK kanununu değiştirerek, yine vazgeçilmez evrensel hukuk prensiplerinden “hakimlik teminatı”nı toptan siyasî iradenin ellerine teslim etti. Yargı bağımsızlığı diye bir şey kalmadı. Yürütme -zaman zaman Başbakan’ın ağzından yargıya yönelik talimatlara ve tehditlere yansıdığı üzere- yargı üzerinde tam bir egemenlik oluşturdu. Tek “doğal yargıç”ımız Başbakan. Evrensel hukuk prensiplerinden bahsetmek, uçsuz bucaksız bir çölde su aramak gibi. Ama öyle değil. Hukuksuzluk hiçbir zaman kalıcı olmadı. Bu durumu en iyi bilenler, bugün evrensel hukuk prensiplerini çiğneyenler.
Torba yasa ile, TCK’nın 277. maddesinde yapılan değişiklik hukuku çiğneyenlerin hal-i perişanını haber veriyor. Madde soruşturmalara ve yargılamalara müdahale suçunu düzenliyor. Değişiklikle “soruşturmaya müdahale” suç olmaktan çıkartılıyor. Kısaca, yargıyı engelleme suçu işleyenler, paçalarını kurtarmış oluyor. İçişleri Bakanı’nın sözlerini hatırlayın: “Meclis elimizde, yasa yapar suç olmaktan çıkartırız” sözü ile tam olarak bu madde ile kaldırılan suçtan bahsediyordu.
Bakmayın zulmüne, zalim her daim titrer; çünkü elindeki gücün kendisine döndüğü zaman başına gelecekleri en iyi o bilir ve onulmaz mide sancıları ile kıvranır durur.
Haram lokmanın midede sakin durduğu bugüne kadar görülmemiştir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025