Mümtazer TÜRKÖNE
Dokunulmazlıklarla ilgili AK Parti formülü, açıkça anayasaya aykırı; çünkü bireysel başvuru hakkını kullanarak dokunulmazlıkları kaldırılanların Anayasa Mahkemesi’ne gitmesini engelliyor. Daha tuhafı, Kılıçdaroğlu’nun anayasaya aykırılığın farkında olmasına rağmen “evet” diyeceklerini açıklaması. Üstelik gelecek tehlikenin farkında olduğunu söylüyor: “Anayasaya aykırı, halkı kandırmaya yönelik bir düzenleme geliyor. Dokunulmazlık kalktıktan sonra bizi hapse atacaklarsa atsınlar.” Kasabın bıçağına boynunu uzatan koyun psikolojisinin de bir anlamı ve karşılığı olmalı; nitekim sol düşünce geleneğinde var.
Diktayı faşizme zorlamak:
Daha çok Marksist “öncü gerilla” teorisine ait olan, ama demokratik toplumlarda da iktidarı yıpratmak için çok bilindik bir taktik: Diktaya yönelen iktidarı açıktan zulüm ve adaletsizlik yapmaya zorlamak, böylece haksızlığını geniş kitlelere gösterip, meşruiyetini ortadan kaldırmak. İktidara tutunabilmek için zorbalık dışında çare kalmayınca, kendi koyduğu kuralları bile çiğnemeye başlayınca faşizm eli mahkûm yükselişe geçiyor. Kullandığı aşırı şiddet iktidarı yalnızlaştırıyor, yalıtıyor ve sonunda çürük bir meyve gibi devrilip düşüyor.
Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlıklar konusunda “bedeli neyse öderiz” sözü, iktidarın altını oymaya yönelik bir pasif direniş ilanı gibi görünüyor.
Zorlanınca sistemi değiştirip sorunları çözmek:
Dokunulmazlıklar konusu, parlamenter sistemin en temel olmazsa olmazlarından biri. Erdoğan’ın tam saha presi yüzünden iktidar partisi, bu temel taşı yerinden oynatarak, HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmayı ve güya bu yolla terörle mücadeleye bir araç sağlamayı amaçlıyor. Sorun çözmek için sistem değiştirmenin yol açacağı yapısal sorunlar bir tarafa, bu düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetini ve saygınlığını tamamen ortadan kaldıracak. Erdoğan’ın sulh ceza hakimlerinin önünde kurbanlık koyun gibi sıraya giren parlamanterler, “suçlu iseler tutuklu yargılansınlar” içtihadına göre zaten kesilmiş cezaya göre muamele görecekler. HDP milletvekilleri ile sınırlı kalmayacak olan bu anayasa değişikliği, dolaylı yoldan Sarayın Âyan Meclisi’ne dönüşecek.
Halbuki çözüm zaten sistemin içinde mevcut. Dokunulmazlıkları düzenleyen 83. madde, milletvekillerinin yargılanmalarının önünü de açıyor. Çare çok basit: Meclis bu maddeye uygun bir şekilde dokunulmazlık dosyalarını tek tek karara bağlayacak ve gerekli gördükleri için yargı yolunun önünü açacak.
Meclisi boykot etmek:
Parlamento torba yasaların noteri sıfatıyla zaten felç durumda. Şayet dokunulmazlıklar kalkarsa, kendi hukukuna sahip çıkabilen bir yasama organı kalmayacak. Kılıçdaroğlu, 299. maddenin örgütlü ve sistematik ihlali gibi sivil itaatsizlik eylemleri tasarlıyorsa, meşruiyeti kalmayan Meclis’i boykot ederek güçlü bir dalga oluşturmaya niyetleniyor olabilir. Sistemin bütünüyle çökmesi anlamına gelen bu dalganın altında Saray dahil herkes kalabilir.
2019 yılında üç seçim sandığı birden halkın önüne gelecek. Bugünden tek birinin bile adil, eşit ve demokratik bir seçime zemin oluşturmayacağı ortada. 2013 sonundan beri adım adım açık faşizme kayan bir yapıya doğru gidiyoruz. Bu otokratik yapı tek bir kişiyi ve keyfiliği esas aldığı için bir sistem değil; yine de kemale ermesi için şekli olarak mevcut sistemin desteğine ihtiyacı var. Kılıçdaroğlu’nun bu biçilen rolü oynamayı reddetmesi bile faşizmin kostümlerini giymeden çırılçıplak yakalanmasına yol açabilir.
Saray altında kalır:
Sistem çökerse ilk önce saray altında kalır. Başbakandan bir diktatör çıkartabilirsiniz, ama cumhurbaşkanlığı makamı bu role uygun değil. Cumhurbaşkanı gücünü ayrı ayrı yürütme, yasama ve yargıdan alıyor; bu güçlerin sistem içi görevlerinin ve yetkilerinin buharlaşması sistemin bütünüyle çökmesi ve taşıdığı her şeyin devrilmesi anlamına gelir.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı raporda (AGİT seçim raporuyla uyumlu) Türkiye ile ilgili 70 sayfalık bölüm, sadece demokrasi ve hukuk eksikliğinin değil, dünyaya rezil oluşumuzun da fotoğrafını veriyor. Bu fotoğraf için ödeyeceğiniz bedel, ülke bağımsızlığının rehin alınması ile sonuçlanıyor.
Dokunulmazlıkların kaldırılması terörle mücadeleye mi, yoksa açık faşizme geçişe mi katkı sağlayacak? Cevabı, şehir savaşında ürettiği insafsız şiddet yüzünden PKK’ya mesafe koyan bölge halkından almayı deneyin.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025