Mustafa ARMAGAN
Kitapçılar ömür trenimin sık sık rötar yaptığı istasyonlar. Geçenlerde bir kitapçıda "Denizde Komuta" (Doruk: 2011) adlı kitabı karıştırıyordum ki, İngiliz Amirali Nelson'un filosundaki bir gemiden Napolyon'un filosuna ateş açılmadan önce Neptün'e adak olarak 10 tane 'şanssız öküz'ün denize atılmış olduğunu okudum. Yıl kaç efendim? 1798 yılının 8. ayının ilk günü, saat 14.30...
'Modern' Avrupa'nın en 'modern' ülkesi İngiltere'nin en ünlü denizcisinin efsanevi filosunda Deniz İlahı olarak bilinen Neptün'e adak olarak 10 tane öküz denize atılarak savaşa başlanıyor. 19. yüzyılın şafağında şu hâlâ Deniz İlahına inanan Batıl inançlı Avrupalılar...
Gözlerimizi ovuşturuyor ve 'Acaba hangisi doğru?' diye soruyoruz: Amerikalı tarihçi Michael A. Palmer mı yalan söylüyor, yoksa sömürgeci mantığıyla hazırlanmış gönüllü köle yetiştirmeye ayarlı ders kitaplarımız mı?
Batı'nın sömürgeci mantığının içimizdeki gönüllü ajanları yalnızca kendi tarihimizi gözden düşürmeye çalışmadılar, bunun karşıtı olarak icat ettikleri Avrupa tarihini de bütün lekelerden arındırdılar. Sadece İstiklal Savaşı'nda -o da 'biraz'- kötülendi, bunun dışında neredeyse cümle icraatı alkışlandı. Kendi tarihine aslan kesilenler, Avrupa'nın karanlık tarihi söz konusu olunca süt dökmüş kediydiler.
Mesela Takiyüddin adlı Osmanlı bilim adamının İstanbul'da kurduğu rasathanenin yıktırılması ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülür, bizde bilimin gerilemesine onu yıktıran din adamlarının sebep olduğu iddiasına delil olarak sunulur. Lakin hemen hemen aynı yıllarda Danimarka'da Tycho Brahe'nin açtığı Uraniborg adlı gözlemevinin İstanbul'dakinden 21 yıl sonra yıktırıldığını asla yazmazlar.
Peki rasathanenin yıktırılmasının bilimde gerilemenin en önemli sebeplerinden olduğunu ileri sürenler, aynı yıktırma işlemi Danimarka'da vuku bulunca neden seslerini çıkarmazlar? Neden orası 'görülmez' de, buradaki 'göze sokulur'?
Şimdi ilk örneğimize dönelim ve düşünmeye çalışalım:
10 tane öküzü adak olsun diye denize atan kişi Samuel Hood veya Lord Nelson değil de, mesela Cezayirli Gazi Hasan Paşa olsaydı, neler demezdik kendisine, bir düşünün. 'Vay gerici, cahil adam, Osmanlı adam yetiştirmedi ki kardeşim, milleti cahil bıraktı vs.' Hatta bu minik ayrıntı büyütüldükçe büyütülür ve ders kitaplarımıza kadar girerdi, emin olun. Ama aynı şeyi Batılı yapınca tıs yok.
1750'ler gibi geç bir tarihte Buffon adlı bilim adamı dünyanın yaşının, Kitab-ı Mukaddes'te yazılandan daha eski olduğunu iddia etti diye kitabı Sorbonne Üniversitesi'nce yasaklanmış ve kendisine özür diletilmişti. Biliyor muyuz?
Siz bu tür bilgilerin müfredatımıza neden girmediğini düşünedurun, ben bir koşu gidip Prof. Fuat Sezgin hocanın "İslâm Bilimler Tarihi Üzerine Konferanslar" (Timaş: 2012) adlı kitabını bulayım ve tam da bu çarpık tarih anlayışımızla ilgili tespitlerini okuyayım.
Bütün amacını, "İslâm topluluğuna bağlı insanlara, özellikle Türklere, ister dindar, ister dinsiz olsunlar İslâm bilimlerinin gerçeğini tanıtmak, onları benlik duygularını hırpalayan yanlış yargılardan kurtarmak" olarak açıklayan Prof. Sezgin, Avrupa'nın, eserlerde kaynak gösterme ve bilimi hocalardan öğrenme yöntemlerini Müslümanlardan aldığını vurguladıktan sonra 1270-1350 yıllarında çok sayıda Bizanslı öğrencinin Tebriz'deki medreseye devam ettiğini ve buradan öğrendiklerini Avrupa'ya aktardığını belirterek Rönesans kavramı üzerinde ayrı ayrı durulması gereken başlıklar açıyor.
Sokakta birisine babasını annesini kötülesen seni dövmeye kalkar, bunu kavgalı olduğu kişiyi yücelterek yaparsan hastanelik eder. Bizdeki manzara aynen budur. Kendi geçmişini kötülemek serbest, hasmı olan Avrupa'yı öv övebildiğin kadar. İyi de biz bu tavra neden normal muamelesi yapıyoruz? O zihinlerimizi iğdiş eden aşağılık kompleksinin ağına düşmüşüzdür de ondan.
Neden bir devlet armamız yok?
Sahi hiç düşündünüz mü? Bizim 'devlet armamız' neden yoktur? İngiltere'nin at ve aslanlı, Hollanda'nın çift aslanlı armasını hatırlayın. Alabama eyaletinin kartallı armasını da. Moldova'nın, Çeçenistan'ın, Kazakistan'ın bile arması vardır ama bizim devletin arması yoktur. Tuhaf değil mi?
Bir de Osmanlı'nın II. Abdülhamid döneminde kemale eren o ihtişamlı devlet armasının şeklini ve mesajlarını düşününce bu olmayışın acısı daha derinden dağlıyor yüreğimizi. Abdülhamid'in 17 Nisan 1882 tarihli emri üzerine hazırlanan Osmanlı devlet arması Cumhuriyet'in ilanına kadar kullanılmıştır ama 1923'ten sonra nedense armasız bir devlet olmuşuzdur.
1925 yılında Bakanlar Kurulu bir devlet arması yarışması açmış ve sonuçta Namık İsmail'in arması seçilmiştir ama icraata sıra gelince, tık yok. Asla kullanılmamış. Atılmış bir kenara. Tabii ortaya çıkan armanın bir armadan çok olsa olsa bir kolej armasına benzediğini, Osmanlı'nın ihtişamından eser bulunmadığını görmek için şahin bakışlı olmaya gerek yok. Buyurun karşılaştırın.
Ama asıl acısı nedir, biliyor musunuz? Bu Osmanlı'nınkine göre epeyce 'tehlikesiz' ve 'ehil' hale getirilmiş armayı dahi kullanmaya cesaret edemeyenlerin hal-i pür-melâlleri. Bakınız, Namık İsmail'in armasındaki kurt da boynunu bükmüş, heybetini yitirmiş, korkutucu hiçbir vasfı kalmamış durumda. Oysa Osmanlı armasının kılıç, mızrak, top, tüfek, çiçek buketi, adalet terazisi, terazinin üzerinde durduğu Kur'an-ı Kerim kaidesi, 5 adet nişan (Cumhuriyet'in nişanı da yoktur) ve kendisinin etrafı aydınlatan bir güneş olduğu iddiasını merkeze oturtması gibi tehlikeli iddiaların yeni rejimde barınması mümkün değildi de ondandır meşe dalı ve epey altlara gizlenmiş tek bir 'harbe'yle yetinilmesi.
"Ay yıldız var ya?" diyor birisi. Aşk olsun, o da nasılsa değiştiremediğimiz birkaç Osmanlı sembolünden biri değil miydi?
Mehmed Zeki Pakalın, 1946 yılında, yani İnönü'nün cumhurbaşkanlığı devrinde basılan "Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü'nün "Arma" maddesinde şu şairi belirsiz beyitle söylemiş söyleyeceğini:
Arma kuvvettir bugün her millete, her devlete
Arma olmazsa sözün geçmez bugün bundan öte.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017