Mustafa Karaalioğlu
Sandıklara koştuk, seçimi yaptık ama hâlâ tam manasıyla “seçim sonrası süreç”te değiliz. Değiliz fakat yine de öyle diyelim… 31 Mart’ın en değerli halkası olan İstanbul seçimi tekrarlanacak ve tekrarlanmakla kalmayıp sonuca göre merkezi iktidarı etkileyebilecek bir sandık kurulacak olsa da yine seçim sonrası süreçteymişiz gibi davranalım. Zira çok ihtiyacımız var.
Önceki seçim sonrası süreçlerde olduğu gibi bu kez de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sandıktan çıkan mesajı alıp almadığı, aldıysa ne anladığı, değilse ne yapmayı planladığı üzerine birçok teori yazılıp çiziliyor. Balkon konuşmaları bu faaliyetin ve tahminlerin en önemli referanslarıydı. Malum, Erdoğan seçim gecesi de balkona çıktı ama o gece yaptığı konuşmanın ruhu YSK’nın iptal kararına kadar sürdü. Devamında Türkiye İttifakı fikrini ortaya attı; bunu da ittifak ortağı beğenmedi. Beğenmemek şöyle dursun bayağı hiddetlendi... Böylelikle demir soğumadı, hatta birkaç derece kızıştı bile. Arada, Kılıçdaroğlu’na saldırı yaşandı ve o saldırıyı neredeyse alkışlayan görüldü.
Karşılıklı ağır sözleri artık saymaya gerek var mı bilmem. Ne kendiliğinden bir önemi ne de siyasi kıymeti olan ağır sözleri…
Yani demir soğumuyor…
***
Cumhurbaşkanı en son “Hepimiz aynı gemideyiz” dedi. Gayet tabi, bir ülkenin bütün vatandaşları aynı gemidedir. Birinin iyi ve kötü halleri diğerinin hayatını etkiler. Geminin bir kısmı su alıyorsa tamamı batma tehlikesi yaşıyor demektir. Ya da tersi… Kader birliği; ortak fayda, ortak mutluluk veya ortak istikamet açısından benzetme son derece doğrudur.
Bununla birlikte ülkeler gemi gibi denizin ve ıssızlığın ortasında yaşamazlar. Siz çok isteseniz de gemi arzuladığınız istikamete gitmeyebilir. Dünya diye bir gerçek vardır ve aldığınız almadığınız ve de alamadığınız bütün kararlar mukadderatınızı etkiler. Geminin rotasını belirlemek ve sahili selamete varmasını temin etmek için ortak aklı ve istişareyi çalıştırmak zorundasınız. Bir demokraside ortak akıl da yönetici elitin, iktidarın ve bürokrasinin beyin fırtınasından ibaret değildir. Bütün ülkenin; yani, muhalif muarız, zengin fakir, genç yaşlı, kadın erkek, azınlık çoğunluk ahalinin tamamının beyin fırtınası yapabilme serbestisi demektir. Yani, en basit ve bilinen tabirle düşünce özgürlüğü ve ifade hürriyetinin varlığı demektir. Bu olursa, herkesin fikrini rahatça ifade edebildiği bir sistem kurulursa o zaman gemide seyahat de keyifli olur.
Türkiye, 24 Haziran’dan beri, yani başkanlık sistemine geçişin ilk seçiminden itibaren ekonomik kriz, diplomatik gerilimler ve şimdi de tekrarlanan seçimler nedeniyle gerçek gündemine odaklanamadı. Gerçek gündem dediğimiz şey, ekonomiden diplomasiye kadar bütün sorunların anası olan demokrasi eksikliğinin giderilmesi ve hukuk devleti düzeninin acilen tesisidir. Bu ihtiyaç öylesine acil bir hal aldı ki ve bunlara bağlı sorunlar o kadar birikti ki Cumhurbaşkanı’nın bu kez toplumun önüne tartışma koymak yöntemini pas geçip doğrudan hamle yapmasının vakti geldi.
Evet demir soğumalı, evet aynı ruhu taşıyoruz, evet aynı gemideyiz… Hatta yeni değil, onyıllardır söylendiği gibi sevinçte, tasada, kederde, kıvançta da biriz…
Buna ne şüphe…
Ama artık herkese bu kavramların sahici ve değerli olduğunu hissettirecek adımları atalım. Herkese derken gerçekten herkese… Kimsenin dini, dili, fikri, etnik kökeni, bölgesi ve doğuştan gelen özellikleri nedeniyle ayırım göremeyeceği prensibine riayet ederek hayata geçirelim. Sadece sorunlarını hâlâ çözemediğimiz Kürtlere ya da Alevilere değil, bu kesimlere ilaveten mutsuzlukları gözlerinden giderek daha fazla okunan yeni problemli kesimlere de eşit vatandaş olduğunu hissettirelim.
Hissettirelim ki bu ülke sorunlarını çözmek yerine kendi kendisine afra tafra yapmaktan ve birbirine eziyet etmekten kurtulabilsin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025