Namık ÇINAR
Biz duymaktan bıktık; sizse aynı şeyleri söylemekten ve yapmaktan bıkmadınız, gitti.
Gene ölenlere mağfiret, gene kalanlara başsağlığı, gene kınama mesajları…
Bellediğiniz en istikrarlı hareket tarzı sadece bu, anlaşılan.
Yarın da cami avlularına dizilir, ellerinizi önünüzde kavuşturur, bir sağa bir de sola selam verdiniz mi, üç defa da “helâl olsun” çektiniz mi, bir sonraki törene kadar siz sağ, biz selâmet!
Bir de şu birlik- beraberlik edebiyatı yapmanız yok mu?
Hepimize gına geldi.
Hangi girişiminizden netice aldınız da boyuna tekrar edip duruyorsunuz bu lâfları?
Hem o birlik- beraberlik nasıl olsun?
Zaten terör de, böyle bir sorunumuz olduğu için var değil mi?
Siz esasa gelsenize!
Bakın açıkça söylüyorum:
Kürt meselesinde sadede gelmedikçe, bu ülke terör belâsından kurtulamayacaktır.
Bu gerçeği kafanıza sokun iyice!
Bundan kaçış yok!
Peki, nedir o gerçek?
Yeryüzü tarihinin bu aşamasında Kürt dünyası, siyasal oluşum bakımından bağımsızlık yönünde gelişen bir eğilim trendine girmiştir.
Siz istediğiniz kadar öfkelenin; dünya da bunu desteklemektedir.
Sadece diğer Kürt coğrafyalarının içinde oldukları sorunlu rejimler nedeniyle değil, bunda sizin, cumhuriyet tarihi boyunca ve hâlen uyguladığınız siyasal hatalarınızın da payı vardır.
Ama neticede, bu gidişatın tek panzehiri gerçek bir demokrasi iken, hiçbir surette o çizgide yol alınmamış; birtakım umut kıpırtıları da boşa çıkarılmıştır.
Kaldı ki, şu an itibariyle Türkiye’nin yeniden döndüğü sertleşme politikalarına bakılırsa, ufukta bundan sonrası için de umut beslemeyi gerektirecek bir sebep gözükmüyor.
Terör için en verimli ortam, çatışmacılığa olumlu yanıt vermekten geçer.
Böylece ona, keyfine doyamayacağı bir hayatiyet bahşedersiniz.
Legal yöntemlerle mücadele etmek suretiyle baş edemeyeceğinize inandırarak, “devlet terörü”ne doğru sürükler ve sonunda sizi de kendisine benzetir.
Artık sizi öfke yönetiyordur ve dünyanın gözünden de düşmeye başlamışsınızdır.
Bu sıradaki yöneticileriniz tam da buna uyuyordur. Dikkat edin; ağızları alev saçan, sertlik, hattâ savaş yanlısı kimselerdir.
İstenen budur ve plân gayet güzel işlemektedir.
Ne ki, bu sizi eninde sonunda bir parçalanmaya götürecektir.
Oysa o kumpası bozacak tek şey, demokrasidir.
Çünkü birilerince istensin veya istenmesin, herhangi bir talebin varlığını dahi aramaksızın, işi ağlama- sızlamalara da bırakmadan, tüm insanca hak ve özgürlükler herkesler için çoktan serbest olmalıydı.
Türkiye sadece Kürtlerini değil, her alandaki tüm sorunlarını, ancak gönüllü birliktelikler ve özgürlükler yoluyla bünyesinde tutabilir ve çözebilir.
Efendim, hepsi ayrılıkçı değiller!
Olabilir.
Toplumlar, sürekli değişen ve dönüşen canlı organizmalardır. Bir sonraki nesil ne olacak, ne düşünecek?
Kim ayrılıkçı, kim değil kaygılarıyla, biz hep böyle istim üstünde mi yaşayacağız?
Kaldı ki, demokrasinin gereklerini yerine getirmemenin nasıl bir bahanesi olabilir; ayıp değil mi?
Niye böyle bir hayat sürelim ki?
İnsanların dili, o dildeki eğitimleri, yerel bazda kendi kendilerini yönetmeleri başta olmak üzere, çağdaş dünya bakımından daha başka ne türde özgürlükler varsa hepsini birden, herkes bakımından serbest bırakırsınız, olur biter.
Korkacak ne var bunda?
Bu denli bir merkeziyetçiliğin delilik olduğunu, ne vakit göreceksiniz, bilmem ki?
Dünyanın hemen her yerindeki yönetim eğilimlerinin ademimerkezileşme yönünde olduğu bir devirde, sizin bunun tam tersine bir gayretkeşlikle “başkanlık” adı altında daha da merkezileşmeye meyyal bir hastalığa yakalanmanız, başınıza gelecek belâların nasıl da üstüne üstüne gittiğinizin bir işaretidir, ama bunu size anlatabilene aşk olsun.
Öyle bir virüs kapmışsınız ki, getireceği belâları yaşamadan kavramanıza galiba artık imkân da kalmamış.
Ne diyeyim, paşa gönlünüz bilir.
Bedeline hazır olun o zaman!
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016