Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Görünen köy kılavuz istemiyordu ve Esad’ın Birleşmiş Milletler’in ona sunduğu son şansı boşa çıkarıp kitlesel katliamları sürdüreceği belliydi.
Suriyeli muhalifler bu gerçeği dünyaya anlatamadılar. Belki de anlattılar da, bu anlatılanlar dünyanın işine gelmedi.
Baas Partisi’nin siyasi mirası ve Esad ailesinin kanlı geçmişi üzerinden Suriye’de kalıcı barışın gerçekleşmeyeceği ve Esad iktidarda kaldıkça akan kanın durmayacağı bugün daha iyi görülüyor.
Oysa Türkiye’nin statükocuları dâhil, başını Rusya’nın çektiği uluslararası bir cephe, daha düne kadar, Esad’ı hâlâ bir umut olarak gösteriyor, toplumsal desteğini koruduğu yalanını yayıyor ve Esad iktidarına yönelik her eleştiriyi, içişlerine müdahale olarak tanımlıyordu.
Hükümetin Suriye politikalarına şiddetle karşı çıkan, başını CHP’nin çektiği ve bir kısım medyanın da desteklediği geniş bir muhalefet var Türkiye’de.
Siyasi partiler, Şam’a ziyaretçiler yollayıp Esad’a arkandayız mesajı verirken, kimi köşe yazarları, Esad’ın arkasındaki toplumsal güç nedeniyle Saddam gibi kolayca yenilmeyecek olmasına dair, hiçbiri diğerini tutmayan yazılar yazıp durdular.
Bazıları, Suriye’deki süreci emperyalistlerin kışkırttığı bir mezhep çatışması olarak gösterip, her fırsatta Esad yönetimini aklamaya çalıştılar.
Esad’ı ve onun kanlı rejimini koruma çabaları, vaktiyle 1917 devrimini dünya emperyalizmine karşı koruma çabalarından neredeyse farksız hale geldi.
İşi öyle bir noktaya vardırdılar ki, anlaşılan dünya Esad’ı feda etmeyecek ve üçüncü dünya savaşı galiba Beşşar Esad yüzünden kopacak diye düşünmek bile mümkün.
Daha birkaç gün önce, eli kanlı bir diktatöre karşı Türkiye’nin izlediği politikayı kendi ayağına kurşun sıkmakla eşdeğer görenler, şimdi Saraybosna hatıraları eşliğinde geleceğin Suriye’sini yazıyorlar.
Ne diyelim pes doğrusu!
Aynı çevreler, Irak Baası ve Saddam için de benzer şeyler düşünüyorlardı.
Araplar, Saddam’ı feda etmeyecek; Irak ABD’nin yeni Vietnam’ı olacak, Irak’ın işgali yeni bir Arap direnişine yol açacak ve Arap milliyetçiliği Saddam’ın liderliğinde yeniden dirilecek diyorlardı.
Bunların hiçbiri gerçekleşmedi ve Saddam’ın ordusu doğru dürüst bir direniş göstermeden teslim oldu.
Çok ironik olsa gerek, Saddam Amerikan işgaline direnmek için, en çok katlettiği bir halktan yani Kürtler’den yardım istedi. Irak’ın elinden gideceğini anladığı son anda elini Kürtler’e uzattı. Ama Kürtler o eli tutmadılar. Onun yerine Irak’ta yeni başlayan değişim sürecinin bir parçası olmayı tercih ettiler. Geçmişe değil, geleceğe baktılar. Üç büyük Kürt partisinden birinin 1970’li yıllardan bu yana liderliğini yapan Mam Celal-Celal Talabani bugün Irak’ın Cumhurbaşkanıdır.
Saddam sonrası Irak’ta yeni bir devlet nizamı kurmak hiç kolay olmadı. Yeni Irak Kürtler’e özgürlük getirdi. Ama Kürtler’in tadına vardığı özgürlüğün aynı ölçülerde bütün Irak’ta yaşandığını söylemek çok zor. Kürtler ulusal manada ne kadar birlik içinde görünüyorlarsa, Araplar da o kadar bölünmüş görünüyorlar.
Şimdi benzer bir durum Suriye’de yaşanıyor.
Suriyeli muhalifler, 1994’ten beri İsveç’te sürgün yaşayan bir Kürt akademisyen-siyasetçiyi,Abdulbasit Seyda’yı, kendilerine lider olarak seçtiler.
Suriye muhalefetinin karizmatik bir lidere sahip olmadığı söyleniyordu.
Hatta muhalefet’in bu yönlü zayıflığı, Esad’ın ömrünü uzatıyor diyenler de vardı.
Suriye Milli Konseyinin yeni seçilen başkanı Abdulbasit Seyda liberal fikirleriyle tanınıyor.
SMK başkanlığına seçildikten sonra dünyaya bir çağrı yaptı ve sivillerin katliamlardan korunmasını talep etti. Esad sonrası Suni-Müslüman çoğunluktan korkan Hıristiyan ve Nusayri halka seslenen Seyda, Esad sonrası Suriye’de etnik ve dinî ayrımcılık yapılmayacağını vaat etti.
Açıkçası her şey Irak’taki siyasi süreci andırıyor.
Kürtler’in Irak’ın geleceğinde üstlendikleri rolün bir benzerini, Suriye Kürtleri Esad sonrası yeni dönemde, üstlenecek gibi görünüyor.
Kürt siyasi partileri, etnik çeşitlilik ve farklı dinî inançlar bakımından, Irak’ı hiç aratmayan Suriye’de, başka grupların güven duyduğu bir siyasi misyona, sürecin ilerlemesinde işlevsel bir role sahip olabilirler..
Irak’ta Saddam’ın devrilmesi, aslında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan Arap Baharı’nı tetikleyen gelişmelerin başlangıcıydı.
Irak işgali ve Saddam’ın devrilmesi belli başlı Kürt partilerinin izledikleri politikaları kökten değişime uğrattı. Suriye’de ikinci Baas’ın devrilmesi bu değişimi daha da hızlandıracak gibi görünüyor.
Doğrusu Irak’ta ve Suriye’de Kürtler hata yapmadılar ve saflarını doğru yerde belirlediler.
Tıpkı Türkiye gibi. Türkiye de hata yapmadı.
Ve Türkiye’nin son yirmi yılda izlediği siyaset, Suriye ve Irak’taki Kürtler’in çıkarlarıyla büyük oranda örtüştü.
Türkiye’nin kendi içindeki Kürt sorununa yaklaşımı hâlâ büyük açmazlar barındırıyor olsa da, devletin, Irak Kürdistanı’yla Özal döneminde geliştirdiği ilişkilerin ne kadar isabetli olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Suriye politikasının da ne kadar isabetli olduğu önümüzdeki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır.
Türkiye’de Kürt siyasetine hâkim olanların temel sorunu ise, 2000’li yıllardan bu yana oluşan yeni siyasi şartları ve jeopolitiği anlamamış olmaları ve Irak, Suriye ve Türkiye’deki yeni süreçle bir çeşit intibak sorunu yaşamalarıdır.
Çünkü, bu süreci, reel-politika üzerinden değil, ideolojik tercihleri üzerinden okudular; bu da onların, Suriye’de Baas’la, Türkiye’de ise Kemalistlerle aynı saflarda yer almalarına yol açtı.
Her üç ülkede de değişim sürecinin dışında kalmakta ısrar etmenin, statükodan yana durmanın, ağır bir maliyeti oldu, ve bu maliyeti en çok da Türkiyeli Kürtler ödedi, hâlâ da ödemeye devam ediyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012