Oya BAYDAR
Bir halkın yurdundan, toprağından sürülüp yok edilmesi soykırımsa, zulmü uygulayanların uğradıkları felaket de vicdan kırımıdır. Soykırım kurbanı halk acısını, yarasını bilir; bilmekle kalmaz yarayı deşer, acıyı biler. Vicdan kırımına uğrayanlar ise, cerahatlenen yaralarının farkında olmazlar çoğunlukla, taa ki yara kangrene dönüşüp bedeni sarana kadar.
Soykırıma uğrayan da, vicdan kırımı yaşayan da kolay kolay iyileşmez. Birbirlerinin ilacı, panzehiridirler aslında ama bilmezler. Soykırım yarasını sarmanın vicdan yarasını iyileştireceğini; kin, nefret, düşmanlık ağusunu dağıtacağını düşünmezler. Halkları birbirlerine kırdıran muktedirler, yaraların kapanmaması, kinin, nefretin tükenmemesi için ellerinden geleni ardlarına koymazlar. Her iki taraf da kendi resmî tarihini yazar; her iki tarafın tarihi de ötekinin yarasına gözünü kapar, acısına duyarsız kalır. Kuşaktan kuşağa aktarılan acılar hafiflemez, artar; sonra da insanın acıları siyasal arenada masaya sürülen pazarlık kozu, ya da muktedirlerin atışma-çatışma konusu olur. İnsanın trajedisi siyasal hesaplara, iktidar oyunlarına kurban edilir.
1915’le yüzleşebilseydik Dersim olmazdı
Bu topraklar üzerinde, yüzlerce yıldır çok kan aktı, çok kıyım oldu. Muktedirlerin kışkırttığı halklar birbirlerini kırdılar. Yüzleşilmeyen, kabul edilmeyen, tarihin karanlıklarına, unutuluşa terk edilen her kırım bir sonrakini hazırladı.
Adına ne derseniz deyin -ister soykırım, ister büyük felaket, ister tehcir, ister katliam- bu ülkenin Türklerden önceki kadim halklarından ve sahiplerinden olan iki milyona yakın Ermeni, 1927 sayımında 100 bine düşmüşse ve bugün neredeyse tamamı İstanbul’da 60 bin civarındaysa en azından durup bir sormak gerek: Nereye buharlaştı bu insanlar? Ve bu insanlar kan ve ölüm kervanlarında “buharlaşırken” bizler neredeydik, öteki halklar neredeydi? Tehcire uğratılan, çoluk çocuk katledilen Ermenilerin topraklarını, mallarını, mülklerini paylaşma telaşında mıydılar yoksa?
Soykırım yapanın kendisi de vicdan kırımına uğrar derken söylemek istediğim buydu. Suç insanı kötüleştirdiği gibi toplumsal suç da toplumları, halkları kötüleştirir, vicdansızlaştırır. Hele de yüzleşilmeyen, hesabı verilmeyen, yüreklere gömülen suçlar…
Ermeni kırımı aslında 1915’ten önce başlamıştı. 1909 Adana Nisan katliamı 1915’in provasıydı. 1909’da Adana’daki kanlı vahşetle hesaplaşılabilseydi 1915 olmazdı. 1915’le yüzleşilebilseydi tehcirden hiç de aşağı kalmayan 1937-38 Dersim kırımı gerçekleştirilemezdi. 1930’larda Trakya Yahudi pogromları, Süryani, Rum tehciri olmazdı. Dersim’le yüzleşebilseydik Kürt halkına zulmetmez, gayrimüslimlere yine de en hafifi Varlık Vergisi olan acılar çektirmez, 6-7 Eylül pogromunu yaşatmazdık. Tarihimizin bu acı olaylarıyla, suçlarıyla yüzleşebilseydik, bırakın yüzleşmeyi bizden saklanan, karartılan bunca acıyı, zulmü ve suç payımızı öğrenip bilebilseydik Kahramanmaraşlar, Çorumlar, Sivaslar olmazdı belki. Yok sayılan, inkâr edilen, yüzleşilmeyen her suç bir sonrakini hazırlar. Ve her suç, biz fark etmesek bile vicdanlarımızda gizli bir yara açar, o yara deşilip temizlenmedikçe ruhları zehirler. Kişiler gibi toplumların ruhunu da...
Ermeni kardeşlerimiz için değil, kendimiz için
Avrupa soykırım mı dedi, Obama demedi mi? Hiç önemi yok. Soykırım, aslında hukukî ve siyasî bir kavram ve tabii ki resmen kabul edilmesinin devletler nezdinde tazminat, vb. gibi sonuçları olabilir. Öte yandan, soykırım kavramını dayatan ülkeler, özellikle de o soykırımda İttihat ve Terakki iktidarının akıl hocası ve suç ortağı Almanya, olayda kendi paylarını da kabul etmek durumundalar.
Ben, soykırım diyorum: siyasî değil, vicdanî bir nedenle…Çünkü mağduriyetlerin ölçülemeyeceğine ve tartışılamayacağına inanıyorum. Ermeniler soykırıma uğratıldıklarını düşünüyorlarsa ve büyük felakete soykırım denmesi onların yüreklerine iyi gelecekse, yaralarını sağıltacak, kinlerini yumuşatacaksa kelimelerle oynamaya ne gerek var. Bir halkın çoluk çocuk, kadın erkek, genç ihtiyar yok edilmesinin adının ne önemi var. Gerçek ortada, suç ortada.
Soykırımı kabul edip özür borcumuzu ödemek, Ermenilere “verilmiş” bir ödün değil, kendimize yani Türk halkına yapılmış bir iyiliktir aslında. Örselenmiş vicdanımızı yıkamak, bilinç altımızdaki suçluluk duygusundan kurtulmak, kısaca daha iyi insanlar, daha iyi bir toplum olmaktır. Ermeni kardeşlerimiz için değil kendimiz için çözmeliyiz bu sorunu. “Affedersiniz Ermeni” ayıplı söylemlerinden kurtulmanın yolu da buradan geçer.
1915 sadece 1915 değildir
1915’te en belirgin -ve gaddar- simgesini bulan Ermeni tehciri, o dönemdeki konjonktürel bir siyasal önlem değil, Türk ulus devletinin kuruluş felsefesinin sonucudur. Bugün, yer yer gerilemekle birlikte hâlâ süren ve kökleri İttihat Terakki dönemine giden bir zihniyettir bu. Amaç: Dağılan İmparatorluk toprakları üzerinde, Anadolu’da Sünnî Türk ulusu yaratmak, Anadolu’yu etnik olarak Türkleştirmek, mezhepsel olarak Sünnileştirmek, ve bir o kadar önemli olan: servetin, sermayenin Türklere geçmesini sağlamaktır. Tehcir ve soykırım bunun bir aracıdır.
Bu yüzden 1915 sadece 1915 değildir; bugün de süren ve çok farklı konularda ortaya çıkıp toplumu zehirleyen bir zihniyettir bu. 1915’le yüzleşmeden, hesaplaşmadan toplumsal barışı da, kişi kişi kendi iç dinginliğimizi de kazanamayız.
Ermeni soykırımı, Dersim katliamı, 6-7 Eylül, Kahramanmaraş, Sivas, niceleri bu ülke insanlarının, bu toplumun vicdan kırımının basamaklarıdır. Kötülük yapan kendi de kötüleşir. Ne yazık ki toplumcak kötüleştik, vahşileştik, birbirimizin kurdu olduk. Arınmaya, 100. yılında Ermeni soykırımını tanımakla başlayalım. Güç olsa da, inanın yüreklerimize iyi gelecek. Bu, ne tarihçilerin, ne devletin, tek tek hepimizin işi.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024