Sezin ÖNEY
AKP- CHP Koalisyonunun mümkünatsızlığını ilk günden beri yazdım, anlatmaya çalıştım. Ama, 14. doğumgününde hâlâ AKP’yi tanıyamadığı, tanımlayamadığı için Türkiye’de azımsanamayacak bir kesim, bu ihtimalin “olasılığına” inandı.
14 Ağustos 2001’de kurulan bu partinin hâlâ “öngörülememesini” ben şaşkınlıkla karşılıyorum. Eleştireni, seveni, tüm siyasi sistemi yeniden tanımladığı hâlde kayıtsız kalmayı başarabileni; belki önce AKP’yi olduğu gibi anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Küfretmek veya tapmakla bir yere gelinmiyor zira.
AKP içinde ve AKP’ye yakın kesimlerde elbette, bu koalisyon seçeneğinin parti için en iyi tercih olduğuna inanmış olanlar olabilir. Ama bu yönelim öyle beklendiği gibi ve bu koalisyonun süslendiği gibi, “büyük sorunları çözecek büyük koalisyon” biçiminde değil; daha ziyade, “AKP’ye yönelik, Batı ve Türkiye içi Batılılaşmış kesimlerin negatif algılarını kırıp, bu kesimlere karşı CHP’yi aracı koşup bir ateşkes sağlamayı” öngörüyordu. Yani, “AKP’nin optimum kazanımının CHP’nin üzerine basılacak ve işi bitince patlatılacak bir istihkâm köprüsü olarak kullanılması yoluyla” elde edileceği düşünülüyordu.
Öte yandan, belli ki AKP’de, ağır basan görüş şu oldu: “CHP ile koalisyon, AKP’nin öz değerlerini, kendini, 14 yıllık ‘hikâyesini’ inkâr demektir. Bu koalisyon Batılı/ Batılılaşmış kesimlerin telkinleri ile (tabii belki, daha da ‘fenası’, MHP’den HDP’ye, AKP’ye anamuhalefet için yarışanların teşvikiyle)gerçekleşirse, yok oluruz. Beyaz Türkler, yakın zamana kadar kuyumuzu kazan medya grupları, Batı dünyası, Batıcı iş dünyası gibi kesimler neden CHP koalisyonunu istiyorlar? Bunlar istiyorsa, bu işten hayır gelmez.”
Bu anlamda, AKP’nin yüksek çıkarının ne olduğu konusundaki tartışmanın özünde aynı kaygı ve sebeplerden kaynaklandığı ancak, “en iyi seçeneğin ne olduğu” konusundaki cevapların farklı olduğunu görüyoruz.
AKP’nin koalisyon görüşmeleri sürecinde, kendi içinde daha çok kendini tartıştığı, “tek başına iktidar için nasıl bir AKP” sorusuna yanıt verdiği de anlaşılıyor. Bu sorunun ana meselesinin de, “ideolojik olarak nasıl bir değişim geçirebiliriz” değil, “ideolojimizi daha iyi nasıl yaşayabilir, yaşattırabilir ve anlatabiliriz” olduğu ortaya çıkıyor.
AKP, sağ bir popülist parti. Temel tezi, “halkı temsil etmek ötesinde, halkın ta kendisi olduğu”. “Halkı/ milleti” tanımlamak için de, kendine bir “zıt kutup” biçiyor: “seçkinler”. Tüm Türkiye tarihi, hattâ öncesi de, bu zıtlıkla açıklanıyor. “Batılılaşmış, özünden uzaklaşmış ‘beyaz seçkinler’; ‘AK olduğu hâlde kara muamelesi gören ve gelenek, dindarlık ve muhafazakâr halkın’ üzerinde tahakküm, baskı kurdu. Bunu da, Batı’nın desteği ile yaptılar. Sonra da, AK Parti, milletin parti olarak vücut bulmuş hâli olarak geldi ve seçkinlerin taktığı prangaları çözdü.”
“Milli irade yanlış yapmaz, yalan söylemez, yargılanamaz: o millet ve istiklal savaşı içinde çünkü.”
Şimdi, bu hikâye üzerine kurulmuş, yaşayan bir parti, “seçkinlerin tahakkümcü partisi olarak” etiketlediği CHP ile gerçek bir ortaklık kurar mı? Bu “söylem ve fikirsel sihir”, bu ideolojiyi çekince, AKP’de geriye ne kalıyor geçmişin sağ partilerinden farklı? Ve geçmişin sağ partilerine ne oldu?
Veya Davutoğlu- Erdoğan “itilafına” gelince; elbette, bu iki temel AKP aktörü farklı üslup ve politik anlayışlara sahipler. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha direkt, hemen tepki veriveren, “tak tak” bir üsluba sahip. Başbakan Davutoğlu ise, daha dolaylı, tepkilerini daha perdeli yansıtan, zaten de kendini “stratejist” olarak tanımlayan biri.
Sanılanın aksine, bu iki ismin, seçim sonrası takım oyunu oynadığını düşünüyorum. Seçim öncesi bozuk seyreden bu takım oyunu; seçim sonrası, AKP’yi “tek başına hükümet olamayan parti” konumundan, iki aydır ülkeyi yöneten, “savaş” gibi en kritik kararları alan, bakanlıklarda her türlü icracılığı yapan parti konumuna da bu takım çalışması getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “karizmatik, dindar, ruhani lider” pozisyonunda, biraz daha kenara ama daha yükseğe konumlandırıldı. “Devlet’in halkın içinden çıkmış halkı temsil eden, oyun kurucu baba, Ordu’nun Başkomutanı” imajı ve rolü biçildi kendisine. Başbakan Davutoğlu ise, “uzlaşmacı, günlük politik işleri yöneten, farklı kesimlerle de diyalog kuran diplomat” rolünü üstlendi.
Son kertede, aynı ideolojik çizginin, aynı hamurun insanıdırlar ikisi de. Bu yüzden, farklı karar, yönelim de beklenemez. Dahası, AKP bir “dava” (“saf ve temiz milletin yoz elitlere karşı savaşı”) partisi olduğundan, Abdullah Gül dahil, “davaya ihanet” edip “bambaşka siyaset” ortaya koyan da zaten vaki değildir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kopukluk ve “Anadolu Kırılması”
25.04.2025 - Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Bilgi Akkuş Hunca
Tarafı bundan 3 yıl öncesine kadar ben de okuyordum."TARAF" olduğum için değil, "BİTARAF" olduğum için. Çizgisinden çok sapmış da görünmüyor. Onlar niye mi öpüyor? Yanıtını siz bilmiyor musunuz?
ali kara
iktidar yandaşlığı yapmak çok kolaydır.hele iktidarın çanağından içenler için.
Yayın çizgisi kaydı
Katılıyorum. Gazetenin endazesi kaçtı. Bazılarının kafa ışık almıyor ışık vermiyor. Yapacak bir şey yok
Hüsamettin AKKAYA
"Laf çok. Altanın sorularının hiçbirine cevap yok." diyen ENGİN SELÇUK; bu mektubun yazıldığı tarihe ve de Ahmet ALTAN ın dellendiği karşı sorular sorduğu tarihe de bir bakıp öyle değerlendirsin. Sonrasında, o soruları köşesinde yazdığında; Ahmet ALTAN a; Twitter dan, sen karşılık verip soru soracaksın biz sana mektup yazacağız; bu olmaz; yapabiliyorsan, size yazılanları TARAF ta yayınla dedim.. Bu güne kadar bunu yapmadı ve 10.10.2012 tarihli bu mektubu yayınladım. şimdi o yanıtlasın..
Ad Soyad Giriniz...
"Laf çok. Altanın soruların hiçbirine cevap yok." diyen ENGİN SELÇUK; bu mektubun yazıldığı tarihe ve de Ahmet ALTAN ın dellendiği karşı sorular sorduğu tarihe de bir bakıp öyle değerlendirsin. Sonrasında, o soruları köşesinde yazdığında; Ahmet ALTAN a; Twitter dan, sen karşılık verip soru soracaksın biz sana mektup yazacağız olmaz; cesaretin varsa size yazılanları HERTARAF ta yayınla dedim.. Bu güne kadar bunu yapmadı ve 10.10.2012 tarihli bu mektubu yayınladım. o yanıtlasın şimdi.
Engin Selçuk
Laf çok ancak Sayın Altanın bu yazar ve benzerlerine sorduğu somut soruların hiçbirine cevap yok.
Ad Soyad Giriniz...
ellerin dert görmesin
Ahmet Ay
Yüreğiniz dert görmezin Hüsamettin bey, Ben de bir yazımda belirtmiştim; biz bir yıl öncesine kadar günde 4-5 Taraf alıp önümüze gelene verirdik. Hem katkımız olsun, hem de okunsun diye. O Taraf kendi kendini alabora etti. A. Altanın kaprisleri yüzünden gazete ne hale geldi?