Sezin ÖNEY
Bu aralar ikinci evim Budapeşte’de, uzun yürüyüşlere çıkıyoruz oğlumla. Yürüyüş bitince, yolda ne kadar eğlenmiş olursak olalım, “kıyamet yürüyüşü” bitti diyor hep. Gülüyoruz. Sanki sonu hiç gelmeyecek bir yürüyüşü bitirmişiz gibi seviniyoruz.
Yürüdüğümüz yerler, 5 kilometre uzunluğundaki Margit Sziget (Margit Adası), Tuna Nehri boyunca ormanlar gibi yerler. Çiçekler, ağaçlar, türlü bitkiler arasında, hiç de kıyamet yürüyüşü yaptığımız söylemez…
Ama asıl kıyamet yürüyüşündekiler başka…
Türkiye ve Macaristan; biri doğduğum, yaşadığım, biri uzun süre kaldığım, hâlâ bir ayağımın olduğu ülke; ikisinin de kıyamet yürüyüşü bitmiyor. Biri Avrupa Birliği üyeliği adayı, diğeri ise üyesi bu iki ülkenin demokrasi açısından sorunları bitmiyor.
Macaristan’da muhafazakâr sağ parti Fidesz ve “karizmatik” addedilen lideri Viktor Orbán’ın odağında olduğu, siyaseten kutuplaşmış bir ortam var.
Türkiye’de, muhafazakâr sağ parti AKP ve “karizmatik” addedilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın odağında olduğu, siyaseten kutuplaşmış bir ortam var.
Aradaki farkları bulunuz kolaysa…
Budapeşte’deki evimin birkaç durak ötesinde Keleti Pályaudvar, (Doğu İstasyonu). Adı Doğu İstasyonu ama buradan Batı’ya giden trenler kalkıyor. Budapeşte’den Viyana’ya giden trene bindiyseniz, bu istasyonu anımsarsınız.
Yaz başından beri, Keleti ve diğer istasyonların çevresinden geçerken onlarca, yüzlerce mülteci ile karşılaşıyorum. Aralarında Suriyeli savaş mağdurları çoğunlukta. 2015’te, Macaristan’a 140 bin kadar mülteci gelmiş; 2014’teki yaklaşık 48 bin ve önceki yıllardaki iki bin sayısı ile karşılaştırılınca elbette bu rakam tam manasıyla bir kriz demek. Son haftalarda, Macaristan sınırında günde ortalama iki bin mültecinin geçtiği öne sürülüyor. Dikenli telleri kesip, aşıp, tren raylarını takip ederek yürüyerek Keleti İstasyonu’na ulaşıyorlar “kıyamet yürüyüşleri” sonrası.
Son günlerde, Budapeşte’de patlak veren mülteci krizi ise, aylardır bu istasyonda biriken yüzlerce mülteciden, henüz Avrupa’nın Batısı’na doğru yola çıkamayanların istasyondan polis nezaretinde dışarı atılmasından kaynaklanıyor. Bu mültecilerin bazılarının ellerinde yüzlerce euroya alınmış geçerli tren biletleri de var. Ancak, Avrupa’da seyahat için geçerli belgeleri olanların trenlere binmesine izin veriliyor.
Macaristan’ın birden yapmaya kalkıştığı, 2013’te yürürlüğe giren Avrupa Birliği’nin Mülteci ve Sığınmacılara yönelik düzenlemesi Dublin III Regülasyonu’nu uygulamak. Dublin III’ün kendisi zaten tartışmalı ve sorunlu bir düzenleme; mülteci ve sığınmacıların taleplerinin, AB sınırından ilk girdikleri ülkede işleme konulmasını öngörüyor. Yani, şu an Macaristan’daki mültecilerle Macar devletinin resmî makamlarının ilgilenmesi ve taleplerini karara bağlaması gerekiyor.
Fidesz hükümeti, zaten göçmen korkusu ve alerjisini pompalayan bir politika izliyordu. Örneğin, bu yaz, ülke geneline hükümet tarafından konulan “Göçmenler, işlerimizi çalmayın” minvalindeki billboard ilanları tartışma yaratmıştı. Macarca bu ilanların hedef kitlesinin Macaristan’ın milliyetçi, muhafazakâr seçmen kitlesi olduğu çok açıktı. Öte yandan, aşırı sağ, aşırı milliyetçi parti Jobbik, şu an ülkenin ikinci büyük partisi, “ana muhalefeti” olmaya oynuyor. Her iki parti de, AB’ye karşı negatif tutum içinde ve AB’den mümkün olduğunca uzaklaşmak istiyorlar.
Almanya’da sene sonuna kadar gelebilecek sığınmacı ve mültecilerin sayısı, 800 bin kadar olarak öngörülüyor. Bu tahminî rakam daha önce 200 bin idi. Almanya ve diğer AB ülkeleri, Macaristan gibi mülteci konusunu idare edemeyecek ülkelere sorumluluğu “delege etmeye”, yani sorunu çözmeyip ertelemeye çalışıyor. Oysa çözülmeyen sorun, Macaristan gibi ülkelerde artan ırkçılık, Fidesz ve Jobbik’e yükselen destek olarak büyüyerek geri dönecek.
İşin Türkiye boyutu mu?
AB ülkeleri, artan biçimde Türkiye’yi “devasa bir mülteci kampı” olarak görecekler. Türkiye devleti ise, milyonlarca mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yaptığını giderek daha çok vurgulayacak. Ve “demokratikleşme” gibi teferruatlar da, AB ile Türkiye arasında giderek daha az konu olacak zira AB ile Türkiye ilişkileri mülteci diyaloguna indirgenecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024