Ümit Akçay
Son açıklanan veriler, Avrupa’nın üçüncü büyük ekonomisi olan İtalya’nın resesyona girdiğini, yani 2018’in ikinci yarısında ekonomik daralma yaşadığını gösterdi. Üçüncü büyük ekonomide daralma yaşanırken, son açıklanan sanayi üretimi verilerine göre Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da da resesyon zilleri çalmaya başladı.
Başlıktaki cümle, solcu bir iktisatçının dünya ekonomisi ile ilgili tahminlerinden esinlenen bir ifade değil. Başlık, geçtiğimiz hafta Dubai’de düzenlenen World Government Summit’te Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ın sözlerinden oluşuyor. Lagarde, bu açıklaması ile 2019’da ve sonrasında küresel ekonomide büyük sorunların yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Aynı zirvede, Nobel ödüllü iktisatçı Prof. Paul Krugman da 2019 ya da 2020’de ABD’de bir resesyon beklenebileceğini belirtti.
Bu yazıda, Dubai’deki zirveden yükselen endişeli seslere kulak vererek, dünya ekonomisindeki güncel konjonktür üzerinde duracağım. Bu haftaki yazı, aynı zamanda, geçen haftaki yazının devamı olarak görülebilir. Geçtiğimiz hafta, FED’in 30 Ocak 2019 tarihli açıklamasının kritik önemde olduğuna işaret etmiştim. Kısaca hatırlatmak gerekirse, FED faiz artırım sürecine ara verdiğini, bilanço daraltma sürecini de otomatik pilottan çıkardığını ilan etmişti. Bu hafta, bu kararın arka planında olan önemli gelişmelere değineceğim.
2019: SENKRONİZE YAVAŞLAMA VE SOLO KRİZLER
Bu alt başlık, 2018’in Aralık ayında 1+1 Forum’a yazdığım son yazının da başlığı idi. 2019 yılında küresel ekonominin yavaşlayacağını ve bazı ülkelerin ekonomik krizler yaşayacağını belirtmek için bu başlığı kullanmıştım. 2018 başında küresel neoliberal teknokrasinin kurumları, 2018 yılının küresel ekonomi için senkronize bir büyüme yılı olabileceği, yani hem erken hem de geç kapitalistleşmiş ülkelerin aynı anda büyüyebileceği öngörüsünde bulunmuştu. Ancak 2019 başında, bir önceki yılda yapılan iyimser öngörülerin tutmadığı, aksine önümüzdeki dönemin ekonomik yavaşlama dönemi olacağı kabul edildi.
Son açıklanan veriler, Avrupa’nın üçüncü büyük ekonomisi olan İtalya’nın resesyona girdiğini, yani 2018’in ikinci yarısında ekonomik daralma yaşadığını gösterdi. Üçüncü büyük ekonomide daralma yaşanırken, son açıklanan sanayi üretimi verilerine göre Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da da resesyon zilleri çalmaya başladı.
Avrupa ekonomisinde yavaşlama eğilimi belirginleşirken, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’de de 2008 sonrası başlayan yavaşlama eğilimi istikrarlı olarak devam ediyor. ABD ile Çin arasında süren ticaret savaşı, Çin ekonomisindeki yavaşlamayı daha da artırabilir. Ancak gerek iki ekonomi arasındaki ilişkiler, gerekse Çin’in küresel ekonomiyle bütünleşme seviyesi o kadar yüksek ki, Çin’deki ekonomik yavaşlama, sadece Çin’i ilgilendiren bir olay olarak kalamıyor.
Son olarak, Avrupa’daki resesyon riskine ve Çin’deki yavaşlama eğilimlerinin sürmesine ek olarak, geç kapitalistleşen ülkelerde de 2013 sonrasında görünür hale gelen sorunların giderek daha yoğunlaşmaya başladığını izleyebiliyoruz. Aralarında Türkiye’nin de olduğu pek çok ülkede ya ekonomik daralma yaşandı ya da halen yaşanmaya devam ediyor.
FED’in 30 Ocak 2019’daki açıklamasını ele alırken kısaca özetlediğim bu üç gelişmeden oluşan güncel dünya ekonomisi tablosunu aklımızda tutalım.
BİLİNMEYEN SULAR
FED açıklamasını daha kapsamlı bir şekilde değerlendirmek için bir başka konuyu da gündemimize almamız gerekiyor. Harvard Üniversitesi’nden Prof. Kenneth Rogoff, 4 Ocak 2019 tarihinde Project Syndicate sitesinde yazdığı ‘Central Bankers’ Fiscal Constraints’ başlıklı yazısında, politika yapıcıların bir sonraki krize oldukça sınırlı bir alet kutusu ile gireceklerine dikkat çekti.
Esasında Rogoff’un derdi, bir sonraki krizde maliye politikası kullanılarak uygulanacak bir canlandırma programının mahzurlarına değinmek. Zira, faizlerin çok düşük olması nedeniyle para politikasının işlevsiz hale gelmesi sonucunda maliye politikasının ana müdahale kanalı haline gelebileceği endişesi, Rogoff’un makalesinde dile getiriliyor. Kısacası, Rogoff’un makalesi, mealen ‘aman ha, maliye politikasına dokunmayın, negatif faiz dahil para politikası alanında başka neler yapılabileceğine odaklanın’ öğüdü ile bitiyor.
Oysa, dünya ekonomisindeki son 30-40 yılın hikayesi, iktisat politikasını para politikasına indirgemekten ibaretti. Dahası, sadece kriz sonrası Avro Bölgesi’ndeki politika tepkisine baksak dahi, Rogoff’un bu önerisinin çoktan yanlışlandığını görebiliriz. O nedenle, yazısının önemli olan yanı mali politikasının ana akım için halen bir ‘tabu’ olduğunu vurgulaması değil. Önemli olan, bir sonraki krizde para politikalarının da maliye politikalarının da, ana akım tarafından kullanıldığı şekliyle işlemeyebileceğinin, yine ana-akım bir kalem tarafından da dile getirilmiş olması.
FED’in 30 Ocak 2019 kararını değerlendirirken aklımıza tutmamız gereken ikinci önemli gelişme bu.
FIRTINAYA HAZIRLIK
Geçen haftaki yazı ile birlikte düşünürsek, şimdiye kadar ele aldığım konulardan iki ara sonuç çıkarabiliriz.
İlki FED’in yaklaşan ‘fırtınaya hazırlık’ nedeniyle faiz artışı döngüsüne ara verdiğidir. ABD ekonomisi açısından baktığımızda, FED’in miktarsal genişleme programları ile finansal varlık alımına girişerek varlık fiyatlarının yüksekte tutma ve borçlanma maliyetini azaltma hedefleri, sonuçta karşımıza büyük bir varlık fiyatı balonu ortaya çıktı. Aralık ayındaki FED toplantısı sonrasında ABD’deki S&P 500 Endeksi’nin çok sert bir şekilde düşmesi, faiz artışlarına devam edilmesi durumunda yeni bir finansal çöküşün tetiklenebileceği endişesini yaratmışa benziyor. Zira FED’in bu kararından sonra borsa hızla yükseldi.
İkincisi, 2008 krizinin üzerinden 10 yıl geçmişken ekonomik sorunların halen aşılamadığını ve halen 2008 konjonktürü içinde yer aldığımızı gösteriyor.
Bu kadar uzun süren bir kriz konjonktürünün nasıl adlandırılması gerektiği konusuna şimdilik girmiyorum. Önümüzdeki hafta, FED’in 30 Ocak 2019 kararını, 2008 küresel ekonomik krizinin gelişimi bağlamında değerlendireceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025