Ümit KARDAŞ
İnsana özgü bir olgu olan kötülük, insana özgü olan sevgiyi ve özgürlüğü ortadan kaldırmaya yönelik bir girişime yani insan öncesi duruma gerilemeye işaret eder.
Erich Fromm’un tanımıyla kötülük insanın, insanlığının yükünden kaçmaya yönelik trajik girişimi içinde kendini kaybetmesi yani insanlık alanından çıkıp insanlık dışı alana girmesidir.
İnsanın her türlü kötülük olasılığını hayal etmesi ve onu beslemesine yönelik hayal gücünün genişliği kötülüğün potansiyelini büyütmekte.
Yaşam sevgisine karşı ölüm saplantısı,insan sevgisine karşı narsistik duygulara dayalı ego saplantısı insanı nefrete ve yıkmaya götürürken onu çürütür. Oysa yaşam ve insan sevgisi özgürlüğü de içine alarak insanı insanlık alanında tutar ve geliştirir.
İyi varoluşumuzu kendi özümüze yakınlaştırırken, kötü varoluşla özümüz arasındaki yabancılaşmayı arttırır.
İnsan bu bakımdan hem gerilemeye hem de ilerlemeye eğilimlidir. Hepimizin içinde gerileme ve insanlığımızı kaybetme potansiyeli bulunmakta.
Eğilimlerin dengede olmadığı bir noktaya kadar insanın yüreği (özü) katılaşmışsa artık seçmekte özgür olmadığı bir noktaya varmıştır ve insanlıktan çıkmıştır. Ama yine de insan insanlık dışı olmaz ve özü olarak kalır.
Johann Wolfgang Goethe insanın acizliğine, çaresizliğine en derinden bakmış bir yazar. "Bazen gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden edemiyorum.” demesi de bundan. Goethe, insanın dünyanın sorunlarını çözmek için değil, ama sorunun nerede oluştuğunu anlamak ve sonunda kavranabilir olanın sınırında durmak için var olduğunu belirtir. İnsanın ruhunu şeytana satabileceğini düşünür ama bundan erdemleri sayesinde kurtulup, değerini koruyabileceği umudunu da taşır. Ve ekler: “Dünya hassas kalpler için cehennem gibidir.”
Hayat insanı sürekli seçimler yapmak zorunda bırakır. Başka insanların acıları, duyguları, doğanın ve sanatın güzellikleri bizi etkiliyorsa yani farkındalıkla yaşama ve sevgiye kucak açmışsak iyiye yönelebiliriz. Yaşama ve sevgiye kayıtsızlaşırsak iyiyi seçme imkanı ve umudu da kalmaz.
Metafizik alemin donmuş bir versiyonu olan madde dünyasında, insanın kendi cennet ve cehennemine sahip olduğu ve cennet ve cehennemin mekan olarak gidilecek bir yer değil, bilincin yarattığı ayrı bir gerçeklik boyutu olduğu düşünülmekte.
Cehennemin yakıtı da, odunu da insanın kendisi. Ömer Hayyam’ın dediği gibi cennet de cehennem de insanın içinde ve insan acının ve mutluluğun örümcek ağlarını içinde taşırken ağını durmadan örer.
Yuval Noah Harari, takipçisi olduğumuz Sapiens’in diğer türleri yok ederek, önemsiz bir hayvandan nasıl ölümsüzlüğe ve tanrılar katına ulaşmaya çalıştığını anlatırken, yarattığı sistemin kendi sonunu getirme tehlikesi taşıdığını belirtmekte. İnternet yoluyla ulaşılan verilere dayalı sanal gerçeklik, hayatımızın tüm alanlarının bir parçası haline gelirken, insanlara bu gerçekliğin nasıl olması gerektiği sorulmuyor bile.
Yapay zeka ve biyoteknolojinin ulaşacağı noktalar insanlığı nereye götürecek? İnsan biyoloji ve sibernetik alanlarında fikir üretebilecek bilgiye sahip olmadığı gibi demokratik yapıların da yeterince hızlı veri toplama ve işleme yeteneği bulunmadığından siyasetin sorunlara çözüm üretme kapasiteleri sınırlanmış durumda.
Yapay zekalı ama bilinçsiz robotların bizi bizden daha iyi tanıyabilecekleri bir dünyada hayatımız nasıl olacak? Kaotik bir dünyada söz konusu gelişmeler ve ihtimaller içinde insan ne anlam ifade edecek? Sapiens’ten bu yana insan birçok değişim yaşamasına ve kazanımlar elde etmesine rağmen barış ve huzuru sağlayamadı ve mutluluğunu arttıramadı.
İnsan, küresel ısınmaya, çevre ve doğa kirliliğine neden olan eylemleri sonucu doğal ortamını yok ederken kendi sonunu da hazırlamakta.İnşa ettiği sistemle cehennemini yaratırken her gün yeniden dirilerek yanmakta ve başka insanların da cehennemi olmakta..
Savaşlar, kıyımlar, katliamlar… Kadınlara yönelik öldürme eylemleri, çocuk ve gençlerin savaşta ölmeleri ya da sakat kalmaları, intiharlar. İki insandan biri diğerini kendi cehennemi olarak görüyor. Tanpınar’ın dediği gibi, bizi öldürecek birçok hastalık ve durum varken başka insanın yerini hiçbiri alamamakta.
İnsan içinde var olduğu gezegeni kendi içindeki cehennemle yakmaya devam edecek mi? Her şey en başa mı dönecek?
Yoksa kendini yok etmeye götüren bu süreçte ilerlerken bir uyanış mı yaşayacak? Kendini başka bir insanda tanımaya çalışırken içindeki cehennemi sevgi dolu bir cennete çevirebilecek mi?
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025