Ümit KARDAŞ
Hukuk yoluyla çözüm ve hukuksal güvence sağlanabilmesi hukukun üstünlüğünün benimsenmesiyle mümkün. Hukukun üstünlüğü, temel olarak hukukun bir topluluktaki veya ülkedeki yayılmışlığını ve yetkisinin yüksekliğini ifade eder. Özellikle de devlet ve hükümet yetkisini elinde tutanlara karşı üstünlüğünün altı çizilir.
Anlatılan bir anekdot hukukun üstünlüğü ilkesini açıklamakta oldukça aydınlatıcı.18. yüzyıl sonlarında İngiltere’de yoksul bir köylü, pencerelerinden soğuk rüzgarın girdiği, ısınmakta zorluk çektiği eski bir evde ailesiyle birlikte yaşamaktadır.
Durumu gören bir kişi köylüye acıyarak “yaşadığınız bu hayat sizi mutsuz etmeli” der. Köylü “hayır” diyerek şu cevabı verir. ”Biz burada mutsuz sayılmayız. Evimize soğuk rüzgar, kar, yağmur girer ama Kral giremez”.
Köylüye bu bilinci ve cesareti, kendisine özgürlük alanı tanıyan ve devlet otoritesi karşısında güvence sağlayan hukukun iktidar karşısındaki üstünlüğü vermekte.
Devletin zorbalık eğilimlerine ve baskısına hukukun dur dediği yerde hukukun üstünlüğü söz konusudur. Hukukun üstünlüğü ilkesi devletin yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin sınırlandırılması yani devletin hukukla sınırlanması demek. Bu sağlandığı takdirde keyfi yönetim önlenir ve hak ve özgürlükler hukuk tarafından güvenceye alınmış olur.
Hukukun üstünlüğünü sağlamada ,hukuka uygunluk boyutu önemli. Bunun temel ilkesi ise normlar hiyerarşisinde her alt kuralın bir üst kurala uygun olması. Anayasal bir devlette, Anayasa en üst norm olarak kabul edilir.
Ancak anayasası olan her devlette hukukun üstünlüğü ilkesi geçerli olmayabilir ve anayasanın üst norm olarak kabul edilmesi sadece şekli olarak kalabilir. Bu durumda Anayasa hak ve özgürlükleri koruma işlevini yerine getiremiyor demektir.
Türkiye’de olduğu gibi bir ülkede Anayasaya uygun olmayan normlar ve uygulamalar geçerli ise artık orada “Anayasal devlet” yerine “Anayasalı devlet” bulunduğunu anlamak gerekir.
Anayasal devlet, insan haklarını hukuk tarafından güvence altına almayı, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin ve hukuk devletinin evrensel kurallarına uymayı ilke edinen ve uygulayan devlet anlamına gelmekte.
Bu nedenle “hukuk devleti” tek başına yeterli bir kavram değil. Hukuk devleti Anglo-Sakson dünyasında “hukukun iktidarı” (Rule of Law) olarak tanımlanan hukukun üstünlüğünü sağlamanın bir aracı olarak görülmekte.
Burada önemli olan husus Anayasal devletin sadece iç hukuka değil esas olarak bağlı olduğu uluslar arası sözleşmelerin ve mahkemelerin evrensel anlamda kabul gören ortak değerlerine sahip olarak ulusalüstü hukukla uyum içinde bulunmasıdır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi 27.03.1986 tarihli kararında bu durumu anayasaca korunan normlar bloku olarak ifade etmiş, hukuk devletine verilen anlamı hukukun üstünlüğü anlayışı içerisinde değerlendirmiştir.
Yüksek Mahkeme kararında yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı, Anayasadan önce hukuken bilinen ve tüm uygar ülkelerde benimsenip uygulanan ilkelere uygun temel değerler ve Anayasa bulunduğu tespitini yapmıştır.
Hukukun üstünlüğü ilkesinin hayata geçirilebilmesi siyaset ve bürokrasi kurumlarının bu anlayışı içselleştirecek bir kültür oluşturmalarıyla mümkün. Ayrıca hakim ve savcıların bu kültürü edinecek şekilde yetiştirilmeleri zorunlu.
Türkiye hukukun üstünlüğü ve ceza adaleti bakımından ne durumda ? Bunu anlayabilmek için Dünyada hukukun üstünlüğünü ilerletmeyi amaçlayan bağımsız düşünce kuruluşu Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project-WJP) hazırladığı 2018 yılı Şubat ayı başında basında yer alan ve 3000 uzmanla görüşülerek hazırlanan “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”ne bakmakta yarar bulunmakta.
WJP, proje kapsamında yer alan ülkelerin hukukun üstünlüğüne dair olan durumlarını, belirlediği 8 kritere göre incelemekte. Bu kriterler; hükümet yetkileri üzerinde kısıtlamanın olması, yolsuzluğun önlenmesi, düzen ve güvenlik, hükümet şeffaflığı, temel haklar, adil hukuk, cezai adalet ve idari yaptırımlardan oluşmakta.
Türkiye bu sene yayımlanan rapora göre;113 ülke arasında 101. sırada yer almış durumda. Türkiye aynı endekste 2014'te 59, 2015'te 80, 2016'da 99'uncu sırada bulunuyordu.
Söz konusu verilere göre; Türkiye, Nijerya, Kenya, Madagaskar, gibi ülkelerden daha aşağıda yer alıyor. Hemen altımızda yer alan son 11 ülkeden bazıları ise şunlar: Uganda, Etiyopya, Zimbabwe, Afganistan, Bangladeş, Pakistan.
WJP endeksine göre Türkiye 'iktidar üstünde en az denetimin olduğu ülkeler' arasında üçüncü sırada. Türkiye'nin üstünde sadece Zimbabwe ve Venezuela bulunuyor.
Ceza adaleti konusunda ise Türkiye, Senegal, Zambiya, Kazakistan, Mısır, İran gibi ülkelerin aşağısında bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi bir süre önce ,kendisine yapılan bireysel başvurulara ilişkin istatistikleri açıkladı. Veriler, Türkiye’nin en büyük sorununun “adil yargılanma hakkı” ihlali olduğunu ortaya koymuş durumda.
Türkiye’nin daha önce de hukukun üstünlüğü konusunda pek parlak bir durumda olmadığı bilinmekte. Ancak bu tablo bir dibe vuruşu göstermekte.
Kalıcı istisna haline geçen Türkiye’de hukuk güvenliğinin ve mahkemelere olan güvenin yok edilmesi sadece rahip Brunson’u değil, hepimizi ilgilendirmekte.
Hukuk ve yargı, iç ve dış güç çatışmalarının alanı olursa ve buna bağlı olarak araçsallaştırılırsa yönetenler dahil hiç kimse güvende olamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
12.02.2025