Ümit KIVANÇ
BU DİZİ-YAZILARA DAİR NOT: Adnan Oktar teşkilatına yönelik operasyonda Oktar dahil 168 kişi tutuklandı. Bu teşkilata ve operasyona dair birçoğumuzun kafasını meşgûl eden sorulara cevaplar arıyorum. Başkalarının da aradığından eminim. Bütün benzer durumlarda olduğu üzre, kaldırılan toz duman içerisinde gerçeğe ulaşmak pek zor. Gözüme kulağıma, aklıma takılanları, azıcık araştırıp edinebildiklerimi paylaşacağım. Burada her gün peşpeşe sunulacak yazılar haliyle operasyonun yaratacağı bilgi akışına yetişemeyecek. Önemli eksikler kalır, düşündüklerimizi gözden geçirmemize yolaçacak yepyeni şeyler ortaya çıkarsa bunları bilahare derleyip toplamayı umuyorum. Tabiî operasyondan doğru dürüst bilgi ve delil çıkmasını da. / Ümit Kıvanç
*****
Adnan Oktarcılara yönelik harekât, tam bir örgüt operasyonu tarzında sürüyor. Başka örgüt operasyonlarından muhtemel farkı, örgütün merkezi ve işlevsel ilk halkalarındaki herkesin polisçe bilinmesi. 235 kişi hakkında gözaltı kararı var. 106’sı kadın, 129’u erkek. Ben bu satırları yazarken 168 kişi tutuklanmış, 17 kişi adlî denetimle bırakılmış, öbürleri aranıyordu, bir kısmı herhalde yurtdışındaydı.
Yine bu satırlar yazılana kadarki süre içinde Emniyet’e başvurarak Oktarcılardan şikâyetçi olanların sayısı 51 ile 200 arasındaydı. (Niye bu kadar gelişigüzel? Gazeteciler doğru dürüst bilgi alamadığı, propagandacılar da boyuna şişirdiği için.) Bunlar sadece Türkiye içinden değil. İngiltere, Hollanda, Almanya, Avusturya, Katar, Azerbaycan ve Kazakistan’da konsolosluklara başvuranlar var. Çocuk yaşta cinsel tacize uğradığını iddia eden mağdur sayısının ise, birkaç gün önce on yediye ulaştığı söylendi.
“Adnan Hocacılar” otuz (kimine göre otuz bir, kimine göre otuz iki) ayrı suçla itham ediliyorlar: Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, siyasî ve askerî casusluk, dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık, cinsel taciz, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, özel hayatın gizliliğini ihlal, resmî belgede sahtecilik, terörle mücadele kanununa muhalefet, tehdit, cebir, iftira, halkı askerlikten soğutma, hakaret, suç uydurma, yalan tanıklık, nitelikli dolandırıcılık, kaçakçılıkla mücadele kanuna muhalefet, vergi usul kanununa muhalefet, rüşvet, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, eziyet, kişisel verilerin kaydedilmesi, siyasî hakların kullanılmasının engellenmesi, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin engellenmesine dair kanuna muhalefet.
Bu nasıl bir çeşitlemedir? Bütün bunlar varmış, ama adam senelerdir bütün o faaliyeti herkesin gözü önünde yürütüyormuş, günün birinde birden anlamışlar ki bu otuz değişik suçu işlemekteymiş!? Israrla sormalıyız: Bugüne kadarki koruyucuları, işbirlikçileri kimlerdir?
Dünya görüşü, din yaklaşımı, siyasî tavır gibi temel konulardan hareketle bu kimselere ulaşmak pek kolay değil. Oktar İslâmcı oldu, Atatürkçü oldu, İsrail ve mason düşmanı oldu, tam aksine, bunların dostu oldu. Evrime karşı yayımladığı -öğrendik ki hiçbirini kendi yazmadığı, çoğu da arak- kitaplarla kendine bir yer edindiği ortada. Ama Oktar ve teşkilatının bugüne kadar saçma ötesi bir varoluş tarzını gözümüze soka soka gösterdikleri faaliyetin esbabı mucibesini, hele bugüne kadar kendilerine bu dokunulmazlık alanını nasıl yarattıklarını, hele hele neden tam da şimdi üzerlerine gidildiğini izah etmeye bildiğimiz hiçbir şey yetmiyor.
Bu yüzden, akıl yürütebilmek maksadıyla, bildiklerimizi, birilerinin şu ana kadar öğrenmemizi uygun gördüklerini ısrarla, titizlikle gözden geçirmemiz isabetli olacak.
İlginç bir sima: Ceylan Özgül (Özbudak)
“Öğrendiklerimiz” deyince aklımıza ilk gelecek isim şüphesiz, âdetâ bu operasyonun “yüzü” olarak karşımıza çıkarılan Ceylan Özgül (Özbudak). Anlattıkları, anlatış tarzı, edâsı, kelime-kavram dağarcığı, sıradan insanın kenara koyup ihmal edebileceği özel olgulara hakimiyetiyle dikkat çeken bir genç kadın. İzlerken/dinlerken görünenin arkasında birşeyler olduğu hissini uyandıran, kullandığı kimi kavram ve kelimelerle, kendisine basit bir itirafçı muamelesi yapmamamız gerektiği konusunda -bilerek bilmeyerek- bizi uyaran, ilginç bir kişilik. Eski, “Kedicik” haliyle, bir “konuğa” Oktar âleminde kadınların “yalnız eşit değil üstün olduğunu”, orasının “kadınlar için dünyada varolunabilecek en güzel yer” olduğunu anlatırken de yeterince özgüvenliymiş, şimdiki, oranın ne korkunç yer olduğunu ayrıntısıyla tasvir ederkenki, derlenmiş toplanmış haliyle de öyle. Türkçe’yi memleket ortalamasının çok üzerinde düzgün, akıcı ve hızlı, İngilizce’yi de mükemmel telaffuzla değil, ama bol kelimeyle ve akıcı konuşan -İstanbul Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık mezunu-, dünya işlerini takip eden, eğer söylediği her şeyi önceden ezberlemiyorsa zeki görünen bir kadın. Birbiriyle çelişen beyanları var, ama bunların yarattığı muammayı çözmeye bizim bilgi ve imkânımız yetmez.
Ceylan Özgül (Özbudak), Adnan Oktar teşkilatından, son yıllarda adı etrafında en çok gürültü kopmuş kadın sayılabilir. Ailesiyle ilişkisine dair, üstüne konuşmak istemeyeceğimiz, zaten doğrusunu bizim bulamayacağımız çelişkili ve tuhaf hususlara girmeyeceğim. Teşkilattan kaçıp yakalanmasına dair anlattığı hikâye, Ceylan Hanım’ın nihaî “kaçış”ından hemen önce teşkilat merkezi villada değil başka yerde kalıyor oluşu, bunun yarattığı, tecrit edilmiş olma ihtimali, Oktar teşkilatının kamuoyunda tanınan kadınlarından Tülay Kumaşçı’nın Özbudak’ın kaçmadığını, ailesine teslim edildiğini, geri dönmek için yalvardığını iddia etmesi, vs., takdir edersiniz ki, bizi aşacak mevzular. Aşacağını kanıtlamak için Tülay Kumaşçı’nın konuya dair şu tweet’ini aktarayım: “Sormazlar mı adama 15 yıl dile kolay çeyrek ömür hem de gençliğinin en güzel dönemi, o kadar yıl nasıl mutlu mesut, yalılarda köşklerde resimler çektirerek yiyip içerek, en güzel kıyafetlerle Facebook’unu resimlerle doldurdun. Sonra ne oldu bir yerden bir haber mi Ceylan Özgül?”
Ceylan Özbudak/Özgül’le ilgili olarak merak uyandıran bir husus, kendi anlatımına göre 2013 yılında bir defa örgütten kaçmaya kalkmış, yakalanmış, “hapsedilmiş”, “zor zamanlar” geçirmiş; ve fakat aynı esnada yabancı televizyon ve internet sitelerinde “siyasî analist” olarak boy göstermiş oluşu, makaleler yazması.
Şu anda Oktar teşkilatı hakkında “dehşet verici ayrıntılar” cinsi başlıklarla, SON DAKİKA şişirmeleriyle sunulan bilgilerin çoğunu teşkilattan geçen yıl ayrılmış bulunan Ceylan Hanım’dan öğrendik. Bu yüzden kendisi, operasyon olgusunun bütünü bakımından önemli. A Haber’e bakılırsa, “operasyonun başlamasının nedenlerinden biri onun ifadeleri”.
Russia Today’de yarım saat
Ceylan Özgül’ün (Özbudak), uluslararası medya macerası, açıkçası bana esrarengiz görünüyor.
2014’ün 24 Ekim’inde -Kremlin’in yarı-resmî yayın organı- Russia Today televizyonundaki “Worlds Apart” programı, Irak Kürdistanı peşmergelerine Türkiye topraklarından Kobani’ye geçiş izni verilmesi konusunu ele alır. Program sunucusu Oksana Boyko, Ankara’nın nihayet sözkonusu izni vermiş oluşu üzerine bir “Türk siyasî analist”ten görüş almak istediğini belirtir ve “siyasî analist ve TV programcısı” Ceylan Özbudak’a bağlanır!
Özbudak’ın “TV programcısı” diye sunulmasına imkân veren, A9 televizyonunda “dünyalar yakışıklısı hocamızın güzel sohbetine başlıyoruz inşallah” türü laflarla açtığı, “buyur aşkım” diyerek sözü Adnan Oktar’ı bıraktığı, sözümona “sohbet” programıdır!
Dekoltesiz ama bilinen “Kedicik” görüntüsü (rujlu dolgu dudaklar, cayır cayır makyaj vs.) içindeki Özbudak, yıllardır görüşüne başvurulan, bu işlerin âdabına ve jargonuna alışık bir yorumcu edâsıyla, “Thank you for having me,” diyerek başlar ve Türkiye hükümetinden “biz” diye sözettiği konuşması boyunca, olan biteni günü gününe izlediğini ortaya koyan olgu ve göndermelerle, Kobani, Suriye Kürtleri, PKK, Türkiye’nin güvenlik kaygıları vs. konularında tereddütsüz, akıcı, aşırı özgüvenli üslûpla birçok şey anlatır. Türkiye’nin Kobani’ye gitmek isteyen herkes için sınırı açtığı ve PKK’lilerin oraya gidip bir saat sonra geri döndükleri ve savaşmak istemedikleri, tedavi için Türkiye’ye gelip sonra Kobani’ye geri dönmek istemeyen “beş yüzü aşkın PiVayDi savaşçısı” ve Türkiye’nin davetiyle gelen yüz seksen iki bin Kobanili ve DAİŞ’e karşı savaşın PYD’ye atom bombası da verilse o şekilde kazanılamayacağı gibi bir sürü spekülatif iddiayı en bariz gerçekleri dile getiriyormuş edâsıyla ortaya sürer.
Şurası özellikle önemli: Bunlar olurken biz, program sunucusunun itirazlarından ötürü anlarız ki, World Apart programı Ceylan Özbudak’ı oraya kendisinin söyleyeceklerini birisine söyletmek üzere çıkarmamıştır; çünkü karşılıklı dile getirilen görüşler yer yer bariz çelişki, hattâ zıtlık içindedir. Yani düpedüz “siyasî analist” kimliğinden ötürü ulaşılmıştır Ceylan Hanım’a.
Söz DAİŞ’le mücadeleye gelir. Ceylan Hanım, DAİŞ’in bir gerilla örgütü olduğuna, gerilla örgütünün havadan bombalanarak yenilmeyeceğine işaret eder. Üslûbuna bakılırsa, kontrgerilla uzmanı uluslararası ilişkiler erbâbı sıralarından konuşmaktadır: “Bunu daha önce de gördük. Küba’da gördük, Laos’ta, Vietnam’da gördük, Çin’de, başka yerlerde gördük.” O “gördük”teki “biz” kimdir? Ceylan Hanım, kontrgerilla savaşına kafa yoranlardan biri midir? Sorar: “ABD Vietnam’ı B-52’lerle bombaladı da ne oldu?” Vietnam Savaşı bittiğinde kendisi henüz dünyada yoktur.
Programın ikinci bölümüne Ceylan Hanım, tezinin Bediüzzaman Said Nursi üzerine olduğunu, Kürtlerin hepsinin Marksist fikirleri, dolayısıyla PKK’yi, PYD’yi desteklemediğini anlatarak başlar, bu örgütlerin insanların beynini nasıl yıkadığını anlatarak devam eder. Ömrü dolduğu halde, PKK ve bazı Kürtler Marksist ideolojiyi niye terk etmiyor, bunun tartışmasına girer.
Sonra, Türkiye’den toprak almamak ve Marksist-komünist olmamak koşuluyla Kürtlerin bağımsız devlet kurabileceklerini belirtir. Türkiye’de Kürtleri başbakan seçip “bizi yönetmelerine imkân veriyoruz” der. “Sırf Kürtlerin devleti olsun” demek, “faşist bir görüş”tür, ona göre.
Programcı, bölgede bir bağımsız Kürt devleti kurulmasının yaratacağı sorunları İsrail’in kuruluşunun sonuçlarıyla karşılaştırmasını ister. Ceylan Hanım, “Pakistan’la karşılaştıralım,” der. Bilahare, ayrı Filistin devletine karşı olduğunu, “PKK devletine” de “bölgede yeni bir Kuzey Kore yaratmama”bakımından herkesin karşı çıkacağını belirtir. Programın, yani Russia Today televizyonunda “Türkiye analisti” Ceylan Özbudak’a ayrılan sürenin azıcık eksiğiyle yarım saat olduğunu ekleyeyim!
Bunları bu kadar uzun uzun aktarmamın sebebi Ceylan Hanım’ın dünya görüşünü tanıtmak değil şüphesiz. Bir sorunun peşindeyim. RT televizyonu bütün bunları konuşmak için “siyasî analist” ararken Ceylan Özbudak’a nasıl, nereden, kim(ler) aracılığıyla ulaştı? Sizce sorulmaya değer soru değil mi bu? En az öteki “Kedicik”lerin “çift tabancayla dolaştığını” ileri süren bir eski “Kedicik”in formasyonunu ve güncel olaylara dair işlevsel-dinamik bilgisini nasıl edindiği sorusu kadar merak uyandırmıyor mu bu da?
Özbudak’ın TV konuşması ve makalelerinden haberdar olmamı sağlayan, aynı soruya takılmış Twitterkullanıcısı “ertank”ın -@birnoktayedi- iki mesajı oldu; kaynak belirtmeliyim. Dolayısıyla, sözkonusu mesajların bizi gönderdiği başka yerlerde bulduklarımıza da değinmeliyim.
El-Arabiya’da makaleler
Suudilerin El-Arabiya sitesinde “siyasî analist, TV sunucusu ve İstanbul merkezli Köprüler Kurmak adlı STK’nın yürütücü direktörü ve Harun Yahya örgütünün temsilcisi” olarak takdim edilen Ceylan Hanım, 2013 Şubat’ında -yani kendi anlatımını esas alırsak, örgütten kaçma-kaçamama hadiselerinin yön verdiği çalkantılı zamanlarda- yazmaya başlamış. “İstanbul’dan sevgilerle” başlıklı “merhaba” yazısından hemen sonra, Türkiye’de yargılanan gazetecilerin gazeteci olarak nitelenip nitelenmeyeceğine, oradan Atatürk’ü değerlendirmeye geçmiş, 2020 Olimpiyatları için İstanbul’un seçilmesi gerektiğinden, ABD’nin Ortadoğu politikasına ve Türkiye ile dost olup olamayacağına, Türkiye’nin AB’ye rest çekmesinin güzelliğinden, Mısır’ın istikbaline, Gezi’cilerin barışçı göstericiler olmayıp etrafı yakıp yıktıklarından, “Türkiye Başkanı ile Tiffany’de kahvaltı”ya, 17-25 Aralık’ın Türkiye’deki demokrasinin boyutlarını, istisnasız herkesten hesap sorulabildiğini gösterdiğinden, İsrail ile Türkiye’nin eski dostlar olduğuna, dolayısıyla düşman olamayacaklarına, gaz fişeğiyle öldürülen masum genç Berkin Elvan’ın cenazesinin marjinal gruplarca yine etrafı yakıp yıkma vesilesi kılındığına, Türkiye’nin enerji politikasına, AKP, CHP ve MHP’nin oylarını artırmak için neler yapması gerektiğine, Türkiye’yi 2015’te nelerin beklediğine, Türkiye’nin de Papa’nın ziyaretinden neler beklediğine, Rus uçağını düşürmenin niye meşru olduğuna, Suriye’nin Afganistan, Türkiye’nin de Pakistan olmadığına... akla gelebilecek her türlü iç-dış siyaset, strateji, diplomasi vs. mevzuuna girmiş. Son yazısı, 27 Kasım 2015 tarihli.
Kendisinin “Mısır, ne istediğine dikkat et” başlıklı yazısı, 2013 Haziran’ında İhvan’ın internet sitesindede yayımlanmış. Ceylan Hanım burada meramını James Baldwin ve Albert Einstein’dan alıntılarla anlatıyor.
Yani -tekrar etmek iyi olur sanırım- kendisinin Oktar teşkilatından kaçmaya çalışıp yakalandığı, orada zorla tutulduğu günlerde böyle meşgalelere yönelmiş.
Ceylan Hanım’ın teşkilat hakkında anlattıklarını dinlerken bunları bilsek iyi olur diye düşündüm. Belki RT ve El-Arabiya bağlantısının nasıl kurulduğunu da anlatır, artık örgütte olmadığına göre.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024