Ümit KIVANÇ
Sedat Peker’in 8. videosundaki en kritik konulardan biri, Suriye’ye gönderilen silah ve mühimmat meselesiydi. Peker, Ocak 2014’teki mâhut “MİT TIR’ları” olayından bir buçuk yıl kadar sonra, Kasım 2015’te, muazzam miktarda -silah-cephane dışı, ama dürbün, kurşun geçirmez yelek, sırt çantası vs. askerî amaçla kullanılacak- malzemeyi, 4x4 arazi taşıtlarını, gürültülü duyurular eşliğinde “Türkmenlere yardım için” göndermişti. Şimdi anlattığına göre, “Malzemeyi aldık, sağol!” diye videolar çekip gönderenler arasında Arapça konuşanların bulunduğunu fark etmiş, soruşturunca, bunların “Nusra’cılar” olduğunu öğrenmişti. Hazır onun konvoyu gidiyorken aralarına başka TIR’ların katılması teklifini kabul etmişti, ancak, iddiasına göre bu ek TIR’lara ne yüklendiğini bilmiyor, bunların da Bayırbucak Türkmenlerine gittiğini sanıyordu. Oysa Sedat Peker’in, sınırda işlem yapılmaksızın “geçip giden” kafilesiyle, meğer El-Nusra’ya silah-cephane gönderilmişti.
Bunu kim yapmıştı?
Kritik soru buydu ve devleti zor durumda bırakmamak için sabahlara kadar devletler hukuku okumaktan gözlerinin yandığını anlatan Sedat Peker, MİT’i ya da başka herhangi bir devlet kuruluşunu işin içine karıştırmadan, Nusra’ya silah gönderme işinin sorumluluğunu SADAT’a, hattâ ona da tam değil, “SADAT’ın içerisindeki ekip”e yıktı.
Biz sıradan fânilerin bu “ekibin” kimlerden oluştuğunu, kimin buyruğuyla davrandığını ortaya çıkarmamız imkânsız. O TIR’ların yükünden başka kimlerin haberdar olduğunu bulmamız da imkânsız. Birileri çıkıp açıklamadığı sürece.
“MİT TIR’ları” olayı sırasındaki dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu, yedi ay kadar sonra başbakanlık koltuğuna oturdu. 2015 Haziran’ında mitingde Davutoğlu, o TIR’ların yükü için, “Allah da şahit,” diye haykırıyordu, “bütün tarih de şahit, kayıtlar da biliyor ki, vallahi diyerek, yemin ederek söylüyorum, o TIR’lar Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu. Engellediler. Şimdi de çıkmış, devletimizi, milletimizi zan altında bırakmaya çalışıyorlar.”
Peker doğru söylüyorsa, Davutoğlu’nun yemin billah konuşmasından beş ay kadar sonra, yine silah-cephane doldurulmuş bazı kamyonlar El-Nusra’ya gitmiş. Ancak Peker bu işin birkaç yıllık evveliyatından sözetmiyor. 2011’e kadar uzanan bu evveliyata dair derli toplu bilgiyi, “Peker’in anlatmadığı gizli hatlar” başlıklı yazısında Fehim Taştekin sundu; bu yazıya devam etmeden ona göz atsanız ne iyi olur.
El-Nusra’ya silah-cephane yollamak kötü mü peki?
24 Şubat 2016’da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara’da topladığı muhtarlara şöyle sesleniyordu: “El-Nusra DEAŞ’a karşı savaşıyor ama ona da kötü diyorlar. Ona neden kötü diyorsunuz? Çünkü olay farklı. Nusra’nın konumu farklı olduğu için kötü terörist oluyor.” Erdoğan, “Müslüman diye kötülüyorlar” demeye getiriyordu.
Oysa sorun, bu sözler edilirken Nusra’nın Ankara tarafından resmen “terör örgütü” olarak tescil edilmiş oluşuydu. “Farklı konumu”, eğer varsa, ancak bu olabilirdi.
İftira ve hakaret üreten gündelik pratiğiyle basbayağı tetikçilik yaparken ince ruhlu şair muamelesi bekleyen bir propaganda aygıtı mensubu, Peker’in sekizinci video yayınının üzerinden iki gün geçmişken, epey ileri gitti, “Nusra’ya silah yolladıysak iyi etmişiz, ne var lan!” demeye getirdi.
O halde hatırlamaya çalışalım, muktedir Türk-İslâmcının ezcümle şeytanlaştırdığı düşmanlara karşı müttefiki gördüğü Nusra kimdir, nedir. Şu “farklı konumu” da çözeriz belki böylece.
YÜKSELEN LİDER EL-COLANİ
2008 Ekim’inde, Irak İslâm Devleti’nin (IİD) Musul sorumlusu ölünce yerine Ebu Muhammed el-Colani geçti. Silahsız gezmeyen, en güvenli yerdeyken bile tabancasını yanından, patlayıcı dolu kemerini üzerinden ayırmayan, yatarken silahını yastık altına, kemeri kolayca ulaşacağı yere koyan bu genç adam, başka mahkûmlara klasik Arapça öğrettiği söylenen meşhur Kamp Buka Hapishanesi’ne gerçek kimliğini açığa vurmadan girip çıkmayı başarmıştı. Amerikalılar onu Musul’dan Iraklı Kürt diye bilmişlerdi. Oysa o Suriye doğumluydu. Amerikan işgali sırasında Irak’a savaşmaya gitmiş, katıldığı Irak El-Kaide’si (IEK) saflarında hızla yükselmişti. Efsanevî cihatçı lider -tekfirci ve seri katil- Ebu Musab el-Zerkavi’ye yakın çalışmış, Zerkavi öldürüldüğünde Lübnan’a geçmiş, El-Kaide çizgisindeki Cünd el-Şam örgütünde faaliyet göstermişti. Şimdi de, Irak İslâm Devleti (IİD) adını almış olan El-Kaide bağlantılı örgütte ikinci kademeden önderlik katına geçmişti; sıfatı artık “Ninova Vilayeti Operasyonlar Şefi”ydi.
El-Colani, örgütün başındaki Ebubekir el-Bağdadi ile Kamp Buka’dayken tanışmış mıydı, bilmiyoruz. Sonraki ilişkileri fırtınalı olacaktı. El-Bağdadi, “İslâm devleti” projesini yaymak-geliştirmek üzere, Suriye’de ortamı kolluyordu. Eski hava kuvvetleri istihbaratçısı Albay Ebu Eymen el-Irakî, 2010’da, Irak’ta hapisten çıkar çıkmaz doğruca Suriye’ye, Lazkiye vilayetine gönderilmişti. Uyuyan hücreleri yokluyor, örgütlenme için etrafı yokluyordu.
2011’de bir Ağustos gecesinde, altısı Suriyeli, biri Suudi, biri Ürdünlü, silahlı bombalı sekiz kişi, Haseke yakınında Irak’tan Suriye’ye geçti. İlk geceyi kırsalda, Saydanaya Hapishanesi’nden yeni salıverilmiş bir El-Kaide’cinin evinde geçirdiler.
IİD lideri el-Bağdadi, örgütün yakında faaliyete geçirmeyi planladıkları Suriye kolunu derleyip toplamak üzere ekip yollamıştı. Başlarında el-Colani vardı. Yanında da âlimlerden Ebu Meryem el-Kahtani. İşe Haseke’den başlayacaklardı. Uyuyan hücreleri canlandırıyorlar, Suriye, Lübnan ve Filistin mülteci kamplarından, Irak’ta Selefî örgütlerin saflarında Amerikalılara karşı savaşmış eski muhariplere ulaşıyorlar, Suriye’nin on dört vilayetine yayılacak cihatçı ağını kuruyorlardı. İlk oluşturdukları operasyonel hücrelerde genellikle Beşar Esad’ın hapisten yeni salıverdiği cihatçılar vardı. Suriye devleti, silahsız sivil protesto hareketlerinin yükseliş aşamasında böyle acayip bir hamle yapmıştı. Muhalefetin kısa sürede bütünüyle silahlı -çoğu da cihatçı- örgütlerin hegemonyasına girmesinde bu hamlenin payı büyüktü.
SAHNEYE ÇIKIŞ
2011’in sonuyla 2012’nin ilk iki ayında Şam’da silahlı bombalı saldırılar birbirini izledi. Önce bir intihar bombacısı 40 kişinin ölümüne yolaçtı, ardından silahlı eylemciler bir Devlet Güvenlik birimine saldırdılar, bunu bomba yüklü aracın patlatılıp 26 kişinin öldürülmesi izledi. 2011 ortasında Türkiye sınırına 12 km mesafedeki Cisr el-Şuğur’da silahlı muhaliflerin karakol basıp 120-130 asker-polisi -epey de gaddarlıkla- öldürdükleri katliam Suriye’nin geri dönülmez şekilde girdiği içsavaş sürecine rengini verdi. Şam’ın her türlü muhalife karşı gösterdiği şiddet ve acımasızlıkla birlikte.
2012’nin 23 Ocak’ında “Cabhat el-Nusra li Ahl el-Şam” yani Bilad-ı Şam (veya Levant) Halkına Destek Cephesi'nin kuruluşu ilan edildi. Şubat’ta da iki intihar bombacısı birer aracı patlatarak 28 kişiyi öldürdü.
29 Şubat günü AFP, “Şimdiye kadar bilinmeyen bir cihatçı grup,” diye haber geçti, “Suriye’nin başkentinde ve ikinci büyük şehri Halep’te onlarca kişinin ölümüne yolaçan intihar bombacısı eylemlerinin sorumluluğunu üstlendi. Kendine ‘Levant’ı Korumak için El-Nusra Cephesi’ diyen grup, Şam ve Halep’teki eylemleri ‘Humus halkı adına intikam almak için’ yaptıklarını açıkladı.”
Aynı gün, cihatçı sitelerinde yayımlanan 45 dakikalık videoda, Şam’daki intihar saldırısını gerçekleştiren Ebu el-Bara el-Şami kimliğiyle sunulan militan, Suriye halkını “Cihad’a” çağırıyordu: “Kardeşler, bir an önce harekete geçin, beklemeyin,” diyordu. “Fetvaya ihtiyacınız yok.” Videoda Colani de konuşuyor, Esad rejimine “ancak Allah’ın ve silahların gücü son verebilir” diyordu.
Altı ay boyunca örgütün El-Kaide bağlantısına dair tek kelime edilmedi. Usame bin Ladin’den sonra El-Kaide’nin başına geçen Eymen el-Zevahiri’nin emrine uyularak. Bin Ladin’in Somali’deki El-Şebab’cılara dediklerine benzer birşeyler demiş olmalıydı Zevahiri: “Bizimle bağlantınızı açık ederseniz daha büyük şiddetle üstünüze gelirler.”
'ŞUBEMİZDİR'
2012 Aralık’ında El-Kaide’nin Suriye kolu dünyaya resmen takdim edildi. Zevahiri, El-Nusra (Nusret) Cephesi için “yetkili şubemizdir” duyurusu yaptı. Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan’daki “haysiyetli insanları” da “Suriyeli kardeşlerinin yanında savaşmaya” çağırdı.
2012 yılı boyunca Suriye muhalefetine cihatçılar, onlara da Colani’nin El-Nusra’sı ağırlığını koymaya başladı. Örgüt, denetim sağlayabildiği yerlerde fırınları çalıştırıp insanların düzenli ekmek temin etmesini garantileyerek, çöpleri kaldırarak, hizmetlerini videolarla duyurarak epey sempati ve destek toplamıştı. Halk desteğine önem veriyordu. Nusra, elde ettiği avantajlı konumu başlangıçta çoğunlukla öbür örgütleri ezmekten çok onları yanına çekmek için kullandı. İktidar paylaşımına açık göründü. Deyr el-Zor ve Mayadin gibi bazı yerlerde örgütün otoritesine karşı protesto gösterileri yapıldıysa da, Nusra’nın hemen karşı gösteri düzenleyebilecek kadar taraftarı oluşmuştu. Hem yerli savaşçısı sürekli artıyordu hem de Afganistan’dan, Çeçenya’dan tecrübeli cihatçılar örgüte güç katıyordu. Hernekadar bağlantısını açığa vurmasa da El-Kaide’nin dünya çapındaki birikimi ve “itibarından” yararlanıyordu. Körfez emirliklerinden sponsorlar bulmuştu; silahları, donanımları modern, yiyeceği, parası boldu. Ustalıklı bomba yapım teknikleri geliştirmişti.
El-Kaide’nin Suriye kolu El-Nusra Cephesi’nin lideri sıfatıyla dünyaca tanınmaya başladığında, Colani, 30’larının başlarındaydı, sakin, kendinden emin, disiplinli, stratejik düşünen, karşısındakini iyi dinleyen bir adam, diye tarif ediliyordu. Al Jazeera Arapça’ya verdiği röportajda, Suriye’ye geçmeden, başka cihatçıların düştükleri yanlışlara düşmemek için dünyanın her yerindeki benzer hareketlerin tarihine dair çok okuduğunu söyleyecekti.
Colani 2012 Temmuz’una kadar Şam’daydı, sonra İdlib ve Halep’in kuzey kısımlarına geçti. Ebu Abdullah adını kullanıyordu ve karşılaştığı yerel Nusra komutanlarına kendini “liderin özel temsilcisi” olarak tanıtıyordu. Ortalıkta dolaşarak kendini gizliyordu. Deyr ez-Zor’a otobüsle gitmiş, yoğun bombardımandan zarar görmemek için, Halep kırsalında rejimin denetimindeki Kafr Hamra’da daire kiralamıştı.
ZAMAN KAZANMAK İÇİN BİAT TAZELEDİLER
Ebu Ali el-Anbari, Irak İslâm Devleti’nin (IİD) Suriye kolunu oluşturmak için çalışan bir başka önemli isimdi. Colani’ye önce güvenmiş, ama örgütün Suriye’deki kamplarını gezip militanlarla konuştukça şüphe duymaya başlamıştı. Örgüt lideri Bağdadi’ye mektup yolladı, Colani ile Kahtani’nin ona sadık olmadıklarını, başka planların peşinde olduklarını bildirdi. Anbari, Colani’nin “hin ve ikiyüzlü bir kişi” olduğunu yazdı. “Askerlerinin dindarlığını falan umursadığı yok,” dedi. “Bunların uğruna kan döktüğü şey, medyada adlarının anılması. Uydu kanallarında kendilerinden sözedildiğinde çocuklar gibi seviniyorlar.”
Bağdadi kalkıp Suriye’ye geldi. Anbari, öfkeli lideri sınırda karşıladı. İkisi birlikte bir ay kadar Colani’yle kaldılar. Güvenlik nedeniyle fazla hareket edememeleri işlerini zorlaştırdı. Nusra liderleriyle biraraya geldiklerinde, Ebu Meryem el-Kahtani, herkesin Bağdadi’ye biatını tazelemesini önerdi. Yaptılar. Ama Nusra’cılar sadece zaman kazanmak için uysal davranmışlardı.
Nitekim Bağdadi tatmin olmadı. Suriye’deki örgütün sözünden çıkmamasını güvence altına almalıydı. El-Anbari’nin şüpheleri isabetliydi. Ancak o bunların doğrulanışını göremedi; Irak-Suriye sınırında Amerikalılara yakalanacakken kendini havaya uçurdu.
--DEVAM EDECEK--
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024