Vedat Bilgin

Dünyayı değiştirmek mümkün mü?
2.02.2018
726

 Devlet Başkanı Erdoğan, BRICS zirvesinde ‘mevcut küresel sistemin küçük bir azınlık dışında kimseyi tatmin etmediği gibi, devam etmesinin de mümkün olmadığının’ üzerinde durması Türkiye’nin son yıllarda dünya sisteminin değişimine dönük yaptığı çıkış/eylemlerden sonra başka bir önem kazanmıştır.

“Hangi eylemler mi? ‘Dünya beşten büyüktür’ çıkışı; BM’de İran ambargosuna karşı ortaya konulan tavır, İsrail yayılmacılığına ve devlet terörüne karşı ‘One minute’, Kudüs’ün işgalini meşrulaştırmak ve başkent ilan edilmesine dönük girişime karşı Türkiye’nin ortaya koyduğu uluslararası siyasetin ABD’yi BM’de düşürdüğü durum, Irak ve Suriye’nin parçalanması projesine karşı İran-Rusya-Türkiye ittifakı; Şanghay Beşlisi ile diyalog, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olarak Müslüman ülkelerin sorunlar karşısında daha aktif tavır alınması… Bütün bu adımlar, mevcut dünya sisteminin sorunlarına karşı verilen bir cevap olmaktan öteye geçerek ‘yeni bir dünya düzenine’ duyulan ihtiyacı gösterdiği kadar, bunun nasıl yükseleceğine de işaret etmektedir.”

HALDUN YİNE HAKLI ÇIKTI

Yeni dünya sistemi, çok boyutlu, çoğulcu ve milletlerin hukukuna saygı gösteren bir anlayışı yansıtmalıdır. Ülkeler arasında adaleti gözetirken, yoksul ülkelere sosyal yardım yapılırken, ekonomik kalkınmaya dönük politikaları takip edecek dayanışmayı esas alan bir yeni sistem kurulmalıdır ki ortaya konan yaklaşım bütünüyle bunları kapsayacak niteliktedir. Devlet Başkanı Erdoğan’ın uluslararası platformlarda öne çıkmasının, popülaritesinin artmasının nedenini anlayamayanların üzerinde durması gereken hususlardan biri burasıdır.

Dünya nüfusunun %40’ını teşkil eden, ekonomik bakımdan dünyanın yaklaşık %25’ini oluşturan BRICS ülkeleri nazarında Türkiye’nin itibarlı bir konuma sahip olması tesadüf değildir. Türkiye Batı sistemi içinde yer alan fakat sistemden ‘bağımsız’ hareket eden bir siyaset anlayışı ile doğrudan devlet Başkanı’nın temsil ettiği yaklaşımlarla farklı bir yerde duran bir ülkedir.

“Türkiye yıllar sonra dünya siyasetinde başka bir rol oynamaya başlamıştır. Batı sisteminin bugün karşı karşıya kaldığı sorunları çözmek bir tarafa, yeni sorunlar yaratması ve var olanların altından kalkılamaz hale gelmesi karşısında yaşadığı kriz giderek derinleşmektedir.”

DEĞİŞİM ZAMANI

“Yaklaşık iki yüzyıllık Batı üstünlüğüne dayanan çağın çöküşünün herhangi bir müdahalenin, bir oyun planının neticesi değil bir tarihsel değişim dalgasının yükselişinin sonucu olduğu unutulmamalıdır. Bütün zamanların en büyük tarihçisi olarak bildiğimiz İbn-i Haldun yine haklı çıkıyor.”

Işık doğudan yükselmektedir; insanlık yeni bir doğum sancısına şahit olmaktadır. Bugün dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip bir coğrafyası iki yüz yıllık sömürge ve geri kalmışlık devrini kapatıp uyanmakta, toplumsal dinamikleri harekete geçmektedir. İleri sürmekte ısrar ettiğim hipoteze göre bir yerde toplumsal değişim dalgası başlıyorsa, onu yönetecek siyaset aklının devreye girmesi kaçınılmazdır o zaman esas büyük sıçramalar ortaya çıkacak, ekonomide dönüşüm başlayacaktır. Bu dünyanın değişmesi demektir ve bu şimdi mümkün hale gelmiştir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar