Vedat Bilgin
Yakından bakıldığı zaman hepsi köklü ailelerden gelmeseler de iyi okullarda eğitim aldıkları devletin sunduğu üst düzey imkânlardan faydalanan zümreden geldikleri gayet açıktır. Belki de onların sorununun en az bir parçası, devletle bu kadar içli-dışlı bir geleneğe dayanmış olmalarıyla ilgilidir.
Burada sorun ne midir? Bir ülkenin resmi aydınları akademik hayatından sanat hayatına kadar resmi ideolojiyi bu düzeyde içselleştirmiş elitleri, kendi halklarına neden bu kadar uzaktırlar; halk gibi düşünmelerini inanmalarını beklemek gerekmez fakat kendi halklarının kültürüne saygı duymalarını beklemek onlardan çok şey istemek mi olur?
Geçtiğimiz günlerde kamuoyu, bir sanatçının hayatını kaybettiğini, ölümünden sonra değil vasiyeti üzerine defin işlemi gerçekleştikten sonra öğrendi; çünkü sanatçı cenaze töreni yapılmamasını vasiyet etmişti. Yine bir başka sanatçı da kendisi için cenaze namazı kılınmasını değil ‘cesedinin yakılmasını’ yakınlarından istediğini söylemişti.
Bu ve benzeri haberler tek başına bir şey ifade etmeyebilirler fakat aydın, sanatçı akademisyen gibi sıfatlara sahip olan bir zümrenin, bilhassa kendi halkından onun geleneklerinden hatta ölümle ilgili törenlerinden dahi nefret edercesine uzak olduğunu göstermek istemesi bu tepkisel tavır onların yaşlılık veya benzeri şahsi durumlarıyla açıklanabilecek gibi görünmemektedir. Kendisini ‘ateist’ değil ‘ate’ diye tanımlayan bir meslektaşım, ‘ezanı duyunca kendi evimde, yurdumda yaşadığımı hissediyorum, o benim adım gibi, soyadım gibi varlığımın bir parçasıdır, göstergesidir’ derken aslında bu topraklarla bu ülkenin insanlarıyla kurduğu bağı ifade etmekten öteye ‘yabancılaşmadan’ özgür bir insan olmanın varoluşunu dile getirmekte olduğunun da elbette bilincindeydi.
Sanırım burada sorun bilinç düzeyinde aydın sorumluluğu içinde muhalif bir tavır geliştirmekle yaşanan sorundadır. Mesele kültürel yabancılaşmanın sosyal psikolojisiyle zümresel bir tepkiden başka bir şeyi ortaya koyacak özgürlüğe sahip olup olmama meselesidir. Resmi aydınların sorununu bir 19 yüzyıl travması olarak tanımlamak da mümkündür. Şunun altını çizmek isterim ki ‘19. Yüzyıl pozitivizmi’ bizim aydınlarımızın düşünce biçimlerini felç etmiş onları kimlik krizi de dâhil içinden çıkamayacakları bir duruma sokarak düşünemez hale getirmiştir.
Onlar için varsa yoksa Batı uygarlığının ürünlerine/görüntülerine sahip olmaktır, onun manasını kavrayacak birikimden uzak oldukları için de onu taklit etmek ‘kutsal’ bir amaç haline gelmiştir. İmparatorluğun son döneminde Batıya mühendislik, iktisat ya da siyaset bilimleri okumaya gidenlerin çoğunun tiyatrocu, şair vb. olarak dönmeleri, hayran kaldıkları Batı’nın yaşadığı dönüşümü anlamaktan uzak bir zihniyet dünyasına hapsolduklarını göstermektedir.
Bu zümre, Cumhuriyetten sonra, bilhassa Tek Parti döneminde her alanda ‘mutlaklaştırmaya’ çalıştıkları bir ‘iktidara’ sahip olmuştur. Onların dramının tam da bu noktada ortaya çıkmasının sebeplerinden birincisi, neredeyse ‘tapındıkları’ pozitivizmin bilim değil artık çökmüş bir felsefi yöntem olduğunu kavrayamayışları; diğeri ise ‘devlet merkezli’ bir anlayıştan, demokrasi yoluyla ‘toplum merkezli’ bir dünyaya geçilmiş olmasıdır. Demokrasiye duydukları öfkeyi, demokratik sürecin ortaya çıkardığı siyasetçilere duydukları kinin, marazi halin kökleri de buralarda aranmalıdır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019