Yavuz BAYDAR
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 'acı tecrübe'yi tatmaya başladı. Şimdiye kadar anlamadıysa, er veya geç farkına varacak: Türkiye'nin bir gerçeği, başkanlıkla parti liderliği arasındaki ters orantıdır.
Geçmişte bunun iki örneği var. Turgut Özal'ın hayalleri, Kenan Evren'den cumhurbaşkanlığı görevini devralmasıyla altüst olmuştu. Önerileri dinlemedi Turgut Bey ve partisini kaybetti. Onun ardından Demirel'in başına aynı şey geldi.
Çankaya'ya geçmesinden kısa bir süre sonra DYP ile arası soğudu, parti bambaşka bir kadronun eline geçti. Ardından, muhteris ve beceriksiz iki parti lideri, her iki partinin fenerini söndürmeyi de başardılar.
Erdoğan'ın hayalleri daha büyüktü. Karşısında dişe dokunur bir rakibin olmadığı uzun bir süreçte, parti içi müstakbel rakiplerini de tasfiyeye dâhil ederek adım adım yükseldi. Gücü tartışılamaz, sorgulanamaz, hesap vermez, cezai kuşatmadan muaf bir yönetim sisteminin tepesine oturmaya hedef kilitlemişti; nitekim bazı badireleri atlattıktan sonra 16 Nisan referandumu ile muradına erdi.
Sorunlar da buradan itibaren derinleşti. Türkiye'yi tek merkezden yönetmek kolay değildir. Özal da, Demirel de iktidarın hâkimi olmayı ve her katmanda her şeye karar vermeyi istediler, ama 'acı tecrübe' onlara tercihlerinin ters orantısını gösterdi. Başkanlığı tahkim ettikleri ölçüde toplumsal siyasetten, teşkilat nüfuzundan ve etkin yönetimden uzaklaştılar. Fark ettiler ama gecikmeli olarak.
Erdoğan şimdi bu acı tecrübe sürecinin daha ilk safhalarında. Başkanı olduğu AKP zaten eski AKP değil, insanları uzaklaştırdı, küstürdü, kırdı döktü ve kendisine karşı pozisyona yerleştirdi.
Eskilerinden daha itaatkâr gibi görünen, fırsatçı ve yeteneksiz, vasat kadroları doldurduğu partisi, öyle görünüyor ki, sırf bu yüzden büzülmeye ve çözülmeye DYP veya ANAP'tan daha müsait. Bir kısmı dağılacak bu kadroların, nispeten aklı başında olan milletvekilleri ise Abdullah Gül ve Ali Babacan'ın çevresinde kümelenecek.
Türkiye'nin Ortadoğu ve Kürt siyasetinde affedilmez hatalar yapan Ahmet Davutoğlu'nun menzili ise, siyasi ihtiraslarının hayli gerisinde.
Bu aşamada önemli olan bir nokta, İstanbul seçimini tekrar ettirerek şansını aşırı zorlayan Erdoğan'ın, partisine oy veren seçmenin önemli bölümünü kafa karışıklığı, çaresizlik, alternatifsizlik, pusulasızlık, en önemlisi güvensizlik içinde dımdızlak ortada bırakmasıdır.
İç ve dış politikada birbirinden yanlış, hatalarla donanmış kararları, en önemlisi ekonomide ülkeyi yıkımın eşiğine getiren inadı nedeniyle bundan sonra toparlanıp eski halini yakalaması mümkün görünmüyor. Bir 'topal ördek' olarak yoluna devam edecektir, bu halinden kurtulması için tek makul çaresi normalleşmenin kapısını aralayacak bir uzlaşmaya yönelmesidir.
Ama 16 Nisan'da böbürlenerek giydiği 'süper yetkili başkan' halinden vazgeçmesini masaya koyan bu 180 derece değişim, 'şahsının' yetkilerini baştan sona budamasını, yargının bağımsızlığını teslim etmesini, haksız yere hapse atılmış onbinlerce siyasi tutuklu ve hükümlünün serbest bırakılmasını, ekonomide sağduyulu bir yönetim anlayışını benimsemesini, dış siyasette maceraperestlikten vazgeçmesini dayatacağı, kısacası zaten sarsılmış olan siyasi konumunu daha da kırılgan hale getireceği için, eşyanın tabiatına aykırıdır.
Onun içindir ki Erdoğan, son konuşmasında dile getirdiği gibi, Cumhur İttifakı ile devam 'diliyor'. Başka seçeneği yok değildir, ama şahsi bekasını epeydir o ittifakın yarısının karanlık bileşenlerine bağlamıştır.
Dışarda da durum farklı değil: Putin'in kendisine yeterince güvenmediğini bilen Erdoğan, çareyi ABD Başkanı Trump'la anlaşmada görüyor. Olmayacak duaya amin diyor: S-400'ler konusunda tamamen nedamet getirip girdiği çıkmaz sokaktan geri dönmediği sürece, Trump'ın kendisine yardım imkanının son derece sınırlı ve geçici olduğunu anlamıyor.
Paradoks da buradadır: İçerde sırtını azılı bir Batı husumeti içindeki ittifakın bileşenlerine dayarken, Trump'a 'benim bekamı sağla, ne istersen yapayım' mesajını iletecektir Japonya'da, 'yaralı' Başkan.
Çok riskli bir çelişki yumağının, başka deyişle küresel bir çıkar çatışmasının ortasında, havada top gezdirerek, iktidar zamanını uzatmaya çalışan bir Erdoğan var artık Türkiye'de. İyi Parti lideri Meral Akşener son konuşmasında ''kış geliyor'' derken, belki de ''Başkanın Sonbaharı''nı kastediyor.
16 Nisan sistemiyle kadük hale getirdiği TBMM'deki AKP grubunun içindeki fiili kırılma için geriye doğru sayma başlamıştır artık.
Bunun er veya geç olacağını bilmeyecek kadar saf değildir Erdoğan; her zamanki pragmatist tavrıyla, bir kez daha parti üzerindeki tahakkümünü sağlamlaştırmak için, AKP'nin kurucularına yeniden zeytin dalı uzatmayı dahi deneyebilir. Sonuç alır mı almaz mı bilinemez. Ama ürettiği konjonktür öyle bir açmaz ki, eninde sonunda onu kilitleyecektir.
İmamoğlu'ya akan 806 bin küsur fazladan oy, taşları yerinden oynattı. Zemin sallantılı, oynak. İstanbul'un yeni belediye başkanını yükselten 'her şey çok güzel olacak' sözünün gerçeklikte karşılığı bilinemez ama, şu net: Bundan sonra siyasi hayat Erdoğan için pek güzel olmayacak.
© Ahval Türkçe
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020