Yıldız Ramazanoğlu
Muazzez Akıncı’nın vefatını bildiren mesajı alınca içim sızladı, uzun zamandır görmemiştim kendisini. Babası Norşin’li, İstanbul’da yaşayan sebze halinde kabzımallık yapan bir işçiydi. Bu temiz ahlaklı genci Türkiye’nin kıymetli alimlerinden Sadrettin Yüksel hoca yine İstanbul’dan bildikleri Siirtli bir kızla evlendirmiş, Muazzez hanım bu iki saf temiz insandan doğmuştu. Muazzez hanımın kaderin sual olunmaz hükmüyle evladı olmamış, babası, kardeşleri, hatta eşi hepsi genç yaşlarda vefat etmiş, kendisi yaşlı annesine bakarak yaşamını sürdürmüştü. Evinin kapısı hayatı boyunca herkese açık kaldı. Eskiden bu kadar çok kafe ve mekan olmadığı gibi, ev dışında görüşme alışkanlığı da yoktu. İnsanlar buluşmak için onun adresini verir, en önemli toplantılar burada yapılır, başörtüsü yasaklarında mağdurlar, üzgünler, konuşmak isteyenler bu küçük ama kalbi geniş eve sığınır, haksızlığa nasıl karşı koyulacağına dair uzun sohbetlere dalınırdı. Çeşitli seyahatlerden dönen arkadaşlarımızın deneyimlerini dinlemek için buluşulacak adres, misal Almanya’dan Türkan Cumhur gelmişse onu görebileceğimiz yer yine Muazzez hanımın eviydi. Sinemaya tiyatroya veya Feza Sinemasında Çemberlitaş Kültür Merkezinde hayırlı bir etkinliğe katılmak isteyenlerin çocuklarını güvenle bıraktıkları yer de burasıydı diyor sevgili Eczacı Zehra. Bu dünyaya almaya mı, vermeye mi geldik sorusunun cevabıydı o. Eşi yıllarca kabzımal olarak çalışmış bir işçiyken nasıl oluyor da gelen gidene sofra kuruluyor, evde ne varsa paylaşılıyor da bereket eksilmiyor. Alt kattaki evinden uzanan, veren dağıtan paylaşan elinden herkes nasibini alıyordu; pencereden yoldan geçen eskiciye iki elma, evsize yemek, ihtiyaç sahiplerine ikinci el kıyafet, sokakta oynayan çocuklara gofret ve su.
Fatih Camisine çok uzak olan evimde öğle namazını müteakip… diyen haberi aldığımda namaza sadece kırkbeş dakika vardı. İki elin kanda olsa gidersin düsturuyla metro marmaray metro sonra taksi derken caminin avlusuna vardığımda gözlerde yaş vardı. Birlikte nice anılarımız olan, ortak mücadelelerden henüz yazılmamış bir tarih oluşturduğumuz arkadaşlarımı görünce, bir devrin kapanışını hissetmedim değil. Musallada ise yine dört beş cenaze vardı, her nefis illa ki ölümü tadacak.
Edirnekapı Mezarlığına vardığımızda henüz kimseler yokken bir sızı duyduk sol tarafta. Saçları bembeyaz olmuş bir adam yüksekçe bir mezarın çuha çiçeklerini suluyor, kadın ise Kur’an okuyor. Yanlarına vardığımızda gördük ki 15 Temmuz şehidi Erkan Pala’nın mezarı ve anne babası. Hayatayken kedileri çok sevdiği ve onları göğsünde uyuttuğu için şimdi de kediler tam bağrına gelen yere yatıp uyuyorlarmış, çuha çiçeklerinin üzerine. Baba önceleri kedilere sitem etmiş ama artık onların hissiyatını anlayıp hak veriyor.
Sağ tarafa dönüp ilerleyince benim Norşin Prensesi dediğim Süreyya Yüksel’in mezarına vardık. 1990’da İstanbul’a taşındığımızda nice insanlarla tanışmış sonra onun Karagümrük’teki Suffe adını verilen ilim yuvasında huzur bulmuştum. Sabiha Ünlü ile birlikte inşa etmişlerdi burayı ve Muazzez hanım Süreyya’nın baş yardımcısıydı. Bir arkadaşım teşbihte hata olmaz diyerek Musa’nın yanındaki Harun gibiydi diyor. Suffe ehli bütün dünyayı beş on minder, bir kütüphane ve birkaç mutfak aletiyle tefriş edilmiş bu küçük evden takip eder, dergiler kitaplar haberler olaylar burada analiz edilir ve bilgiler burada paylaşılırdı. Süreyya’nın vefatıyla kapanan Suffe’nin ruhu, kendisi bizatihi vakıf olan Muazzez ablanın evine taşındı. Şimdi en çok da insanların dertlerini sıkıntılarını can kulağıyla dinlemesiyle, bütün kalbiyle ilgilenmesiyle, kapısını her çalana ettiği, ağırlıkları gideren tertemiz dualarıyla anılıyor. Kocası ya da oğlu olmayınca, kardeşlik duygularımızı öldürmeye çalışan kanaat önderlerinin aksine, onu din kardeşleri olan başka erkekler halisane dualarla mezarına indirdiler, toprak attılar. Taze mezarına diktikleri küçük gül ağacı ona çok yakıştı.
Üzerimizden bu kadar akıl almaz olaylar geçiyor da millet nasıl ayakta kalıyor dediğimizde bu güzel insanları hatırlamamız lazım. Bizim kıymetli bir hikayemiz var evet, bu hikayelerin kahramanlarına ve Muazzez hanıma rahmet olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020