Cafer Solgun
Herkes her şeyi bilmek zorunda değildir. Ama bizim ülkemizde herkes her şeyi “bilir.” Bilse de bilmese de bilir; en azından öyle görünür. Bilmediğiniz adresi sorduğunuz bazı insanlar mesela, sırf “bilmiyorum hemşerim” dememek için sorunuza kırk tane yersiz soruyla karşılık verirler; “Bu mahallede mi? Hmm. Sağında solunda hangi dükkanlar varmış, biliyor musun?” Yahu bilmek zorunda değilsin, “bilmiyorum, yanlış yönlendirmeyeyim seni” dediğinde bir tarafın eksilmeyecek yani.
Her şeyi bilmek, malum, medyatik yazar-yorumcu erbabının olmazsa olmaz önemde bir “meziyeti.” TV ekranlarındaki yorumculara bakın; depremse deprem, savaşsa savaş, Ortadoğu, Avrupa Birliği, ekonomik sorunlar, CHP’de neler oluyor, her konuda “uzman” edalarından zerre ödün vermeden konuşuyorlar, yorum yapıyorlar, keskin öngörülerde bulunuyorlar. Bazen hızlarını alamayıp, “Şöyle olursa çıkar Taksim Meydanında anırırım” diyebiliyorlar. Dediği gibi olmuyor ama çıkıp Taksim Meydanında anırmıyor da. Tamam anırmasın ama bari izleyicilerinden özür dilesin, desteksiz atış yaptığı için. Ne gezer… Normalde insan içine çıkmaya utanması gerekirken, “yorumculuk” yapmaya devam ediyor; utanma duygusu olmayınca “sıkıntı” yaşamıyor demek…
Ekranlarda sunucunun gündemdeki konu her ne ise onunla ilgili sorusuna, “bilmiyorum” diyene rastlamadım bugüne değin. Bilmeyebilirsin yahu! Ne var bunda? Bir konuyla ilgili yorum yapacak denli bilgi sahibi olmak, sonuçta bir eğitim, donanım, araştırma gerektirir. Ama böyleleri için biraz yüzsüz, biraz da “cahil cesareti” sahibi olmak yetiyor…
Bir ara TV’lerdeki tartışma programlarına ben de davet edilirdim. Şimdi hangi kanaldı ve soru neydi hatırlamıyorum ama çok konuklu bir programdı ve sunucunun bir sorusuna, “O konuya yorum yapacak kadar hakim değilim,” gibi bir yanıt vermiştim. Ertesi günü arayan bir arkadaşımdan düpedüz “fırça” yemiştim bu nedenle: “Bilmiyorum ne demek ya? Sen gazetecisin, araştırmacısın, yazarsın! Hayret bir şey!” Öyle ya, bilmiyor olsan da sallayacaksın bir şeyler, ne var bunda yani?!
Bazen, bazı okur ve izleyicilerimle de aramızda ilginç diyaloglar cereyan ediyor. Bunlardan biri, açık ve anlaşılır bir dille, “Osmanlı tarihiyle ilgili uzman filan değilim” dememe rağmen ısrarla “Kanuni Sultan Süleyman’ın filanca seferiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?” türü sorular yöneltiyor bana. En son kendisine, Osmanlı tarihiyle ilgili bir futbol müsabakasından hareketle Türkiye’nin Viyana’yı fethettiğini düşünen tarihçiler olduğunu, sorularına arzuladığı yanıtları o tür tarihçilerin verebileceğini yazdım. Henüz yanıt vermedi. Ama, “Ne biçim yazarsın sen? Bir şey bildiğin yok!” gibi bir yanıt yazarsa şaşırmayacağım. Bu arada belli ki adam kendince eğleniyor. Sorun değil; küfür, hakaret, tehdit olmasın, üslubuna dikkat etsin de…
***
Bu her şeyi bilenler sadece kerameti kendinden menkul TV yorumcuları değil tabii. Çevrenize bir bakın, kesin her konuda bir görüşü, görüşü olmak ne kelime düpedüz yargısı olan birileri vardır mutlaka. Tartışamazsınız. Tartışırsınız da, hayatta ikna edemezsiniz, asabınızın bozulduğuyla kalırsınız.
Bir ara kızardım ama artık çok da aldırış etmiyor, hatta eğleniyorum; dünyada ve tabii ülkemizde her ne olup bitiyorsa Rothchild ailesinin başımıza açtığı işler olduğunu düşünen eski solcu arkadaşlarınız var mı sizin de?
Bu sığlığın önceki versiyonu, malum, her taşın altında “kağıttan kaplan Amerikan emperyalizmini” bulmak şeklinde tezahür ediyordu. Pek üzerinde düşünmezdik; hem kağıttan kaplan ve hem de dünyaya hakim nasıl olunabiliyorduysa artık… Tabii bir emperyalizm çeşitlemesi olduğunu da atlamamak lazım. Mesela hayli zamandır Avrasyacılık şeklinde bir görüşü teorize etmeye çalışanlar, bir zamanlar “baş düşman sosyal emperyalizmdir” derlerdi; şimdilerde “baş dost” gördükleri Rusya Federasyonu yani… Olsun nasıl olsa dün dündür bugün de bugün. Utanmak nedir?
Bu bir düşünce biçimi ve versiyonları çok. Mesela bu düşünce kalıbının, “İngiliz oyunu” versiyonu var. Bunlara göre dünyada ve Kürt sorunu da dahil olmak üzere özellikle Ortadoğu’da her ne sorun varsa hepsi de İngiliz planı, İngiliz oyunu… Savaş varsa İngilizler istediğindendir, barış olacaksa İngilizler istediği içindir… Duruma göre bazen “İngilizler Kürdistan kuracak” diyorlar bazen de “Kürdistan kurulmasını İngilizler istemiyor.” Herhangi bir kaynak göstermeye, savunduğu görüşü temellendirmeye, inandırıcı kılmaya da gerek görmüyorlar.
Malum, AKP kurmayları, muhtemelen Saray’da danışman olarak konumlandırdıkları eski solcular marifetiyle bu sığlığı, “Hep dış güçlerin yüzünden” şeklinde güncellemişlerdi. Uzun zaman iş gördü de. Ama galiba kısa süre öncesine değin geçim dertlerini bile kim, ne olduğunu da bilmeden “dış güçlerle” izah eden sokaktaki vatandaş, artık bu söyleme “doydu.” (Benden duymuş olmayın; AKP’li berberim benim kadar nazik ve insaflı değil; sinkaflı küfürler eşliğinde söylüyor bunu.)
***
Mesele sanırım biraz da “beynini yormamak” ile ilgili. Kitap okumaya merakımı bilen annem, çocukluğumdan beri bana “beynini fazla yorma oğlum” der. Anam nasihat ettiği için değil tabii ama doğalında beynini yormanın iyi bir şey olmadığını “keşfetmiş” çok insan var.
Bunların, “Ben anlamam siyasetten filan” deyip işin içinden çıkanları kanımca en “masum” olanları. Aslına bakarsanız çoğu anlamadıkları için değil, korktukları, “ne olur ne olmaz” hesabı yaptıkları için böyle der; siyaset netameli mevzu, neyine gerek… Kurnaz ve uyanıktırlar yani.
Bu koşullu cehalet tipolojisinin aksi versiyonu, hiçbir şey bilmediği ya da yarım yamalak bildiği halde her şeyi çok iyi bildiği inancını acayip bir pervasızlıkla yüksek sesle dillendirmekten geri durmayanlar oluyor. Okumaz, araştırmaz, ama bilirler. Nereden bildiklerini hatırlamazlar bir türlü; söylediğini nerede görmüş, nerede okumuş, kimden dinlemiş, vs. Bir tartışma esnasında son söz olarak sığındıkları temel argümanları, “Ben öyle biliyorum” tarzı cümlelerdir ve asla, “yanlış biliyormuşum” veya “araştırayım” filan demezler. Vücudundan et kopar daha iyi, o derece…
Sinan Sütpak’a reva görülen zulüm…
İlhan Sami Çomak’ı, 30 yıllık cezasının infazı tamamlandığı halde serbest bırakmadılar. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, “iyi halli değil” dediği için. Üç ay sonra “iyi halli” olup olmadığına bakacaklar tekrar…
Bu kurulların Yozgat’ta olanı, Sinan Sütpak isimli bir siyasi mahpusu, 30 yıllık cezasını tamamlamış olmasına rağmen tam 1.5 yıldır serbest bırakmıyor! 6 kez toplanmış, Sinan’ın durumunu sözüm ona görüşmüşler ve neticede hep aynı kararı vermişler: “İyi halli olmadığı için…” En son geçtiğimiz 6 Ağustos günü demişler bunu ve Sinan Sütpak’ın serbest bırakılmasını 6 ay daha uzatmışlar. 6 ay sonra bunu bir 6 ay daha uzatmayacaklarının garantisi yok bu arada…
Sinan mahpus arkadaşımdır. Adıyaman’da, Bursa’da beraber mahpus yatmışlığımız var. “İyi halli değil” denilen Sinan, aksine iyi bir insandır. Ama serde Zazalık var ve muhtemelen ona “pişman mısın?” türü sorular soruyorlardır, o da bunu soranlara, “Quzilqurt!” diye başlayan cevaplar veriyordur… Oğlu Özgür’le konuştum, o da İlhan gibi elbet bir gün o zindan kapılarından başı dik çıkacak…
Şuraya yazıyorum, maksat kayda girsin: İnsanları “suçlamak” ve özgürlüğünden mahrum eden “cezalar” vermek mahkemelerin işidir, cezaevi görevlilerinin oluşturduğu bu kurulların değil! Apaçık yargısız infaz suçu işliyorlar!
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomideki Gelişmelerin Değerlendirilmesi 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025