Halil BERKTAY
10-11 Ocak 2020] Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış dünya ile ilişkisinde giderek daha fazla ve daha rahat kullandığı bir yöntem var: ekonomik cezalandırma. “Çin aleyhtarı” sayılabilecek herhangi bir söz, yazı, görüş, tutum veya eylem nedeniyle olabilir. Bir zamanlar House Un-American Activities Committee diye bir şey vardı Amerika’da. Kısaca HUAC diye bilinirdi. Un-American kısmını Türkçede tek sözcükle karşılayamıyorum. Belki “Amerikalılığa sığmayan” veya “Amerikalılıkla bağdaşmayan” diye çevrilebilir. Dolayısıyla kurulun tam adına da Temsilciler Meclisi Amerikalılıkla Bağdaşmayan Faaliyetler Komisyonu [Encümeni] denebilir. Fakat özetle, “Amerikan aleyhtarlığı”nın da ötesinde, çok daha flu, daha sübjektif, daha özcü bir nosyondu. Düşünsenize başka ülkelerdeki muadillerinin neler olabileceğini: Ruslukla, Almanlıkla, Fransızlıkla, Yunanlılıkla, Türklükle… bağdaşıp bağdaşmamak. Var mı böyle değişmezlikler, tanımlanabilirlikler? Hele hukukta? Tam koyu milliyetçiliğe, fanatik cadı avcılığına göre bir kavram ve görev tanımıydı. Nitekim bu bulanık ifadenin ardında, Komünist Partisi’ni (CPUSA), üyelerini, sempatizanlarını ve partiyle ilişkili olduğu düşünülen kuruluşları takip ve tâcizdi esas işi. 1950-53 arasında Senatör Joseph McCarthy’nin yükselişiyle birlikte HUAC da altın dönemini yaşadı. 1969’da Temsilciler Meclisi İç Güvenlik Komisyonu’na dönüştü. 1975’te lağvedildi ve görevleri Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu’na devredildi.
Çin’in kendi iç hukukunda buna benzer (meselâ “Çinlilikle bağdaşmazlık” veya “Çinliliğe hakaret” gibi) bir kavram var mı, bilmiyorum. Ama uluslararası planda sanki böyle bir suç veya günah kategorisi varmış gibi davrandığı kesin. Şuradan belli: ÇHC’nin hoşlanmadığı herhangi bir şey yapanların, hele küçük ülkeler, şirketler, girişimciler veya ticarî çıkar sahipleriyse, mutlaka bir şey geliyor başlarına. Bu da çoğu zaman bir ekonomik yaptırım veya misilleme biçimini alıyor. Çin ekonomisi 1989-2019 arasında ortalama yüzde 9.39 gibi bir yıllık büyüme hızını yakaladı. 1.5 milyarlık nüfus bu yükselen refah seviyesiyle birleşince, muazzam bir satınalma gücünü ifade ediyor. Madalyonun diğer yüzünde, yüksek tasarruf oranı üzerinden, aynı zamanda büyük bir yatırım kapasitesini ifade ediyor. Hemen kimse bu pazara ihracat olanağını da kolay kolay gözden çıkaramıyor, Çin sermayesini kendine çekme ihtimalini de. Oysa Çin açısından bu kararlar, salt ekonomik kararlar değil. Tersten söylersek, Çin’in bir komünist tek parti diktatörlüğüyle yönetilen kendine özgü Konfüçyüsçü devlet kapitalizmi, cebinden veya cüzdanından yakalıyor olası rakip veya muhaliflerini. Birçok durumda, demokratik ilkelere ve insan haklarına bağlılık lâfta kalabiliyor.
Bunun herhalde en çarpıcı uygulaması, doğrudan doğruya haberleşme, dolayısıyla iletişim teknolojileri alanında. Günümüz ÇKP’sinde kimse “proletarya diktatörlüğü” (ya da “halkın demokratik diktatörlüğü”) teorisini doğrudan doğruya Lenin, Stalin veya Mao’dan okumuyor olabilir. Zaten okumasına gerek de yok, zira 70 yıllık bir gelenek ve habitus oluşmuş durumda. Merkezin gücü öyle ki, Deng Şiaoping’le gelen iki dönemlik rotasyon kuralına tâbi kollektif önderlik sistemini dahi beyefendi istedi diye terkedip Şi Cinping’i ömürboyu lider kabul edebilen bir aygıt söz konusu. “Sosyalist siyasî sistem” bu işte. Partinin yönetim tekelinin düşünce ve ifade özgürlüklerini kısıtlamayı da içerdiği, artık bir mütearife teşkil etmekte.
Daha net söylersek, haberleşme ve bilgi edinme özgürlüğü Çin halkının vazgeçilmez ve devredilemez haklarından değil. Tersine, parti ve yönetim kendini ülkenin iç ortamını (yerli ve millî olanı?) dışarıdan gelebilecek zararlı (yerli ve millî olmayan?) fikirlere karşı korumakla yükümlü sayıyor. Bu da “iç” ile “dış” arasına bir bariyer kurup ikisini birbirinden izole etmekle mümkün. İsrail’i Filistinlilerden koruyan, Trump’ın beyaz Amerika’sını ise Meksikalılardan ve sair Hispaniklerden koruyacağı düşünülen duvarların çok daha büyük ve görünmez olanı, Çin’in cyber space’inde, sanal âleminde yükseliyor. İÖ 7. yüzyılda yapılmaya başlayan dağınık parçaları İÖ. 3. yüzyıl sonlarının Qin (Çin) hanedanında birleştirilen, ama asıl büyük bölümü 1368-1644 arasının Ming hanedanı tarafında inşa ettirilen Büyük Çin Seddi (the Great Wall of China), imparatorluğu kuzeybatı bozkırlarında yaşayan atlı göçebelerin (ve bu arada Türkî kavimlerin) beklenmedik saldırılarına karşı korumayı amaçlıyordu. Günümüzde ise 1997’den itibaren adım adım kurulan bir Büyük Çin Güvenlik Duvarı (the Great Firewall of China ya da GFW) var. Bu da bir tür koruma, savunma veya himayen kalkanı. Çin’in iç mekânını dünyadan koparıp tamamen ÇKP’nin hegemonyasındaki, dışarıdan bağımsız ve doğru haber alamayan, devlet medyasının kendisine sunduklarıyla yaşamaya mecbur edilmiş bir post-truth toplumu olarak yaşatmayı amaçlıyor.
Nasıl bir şey, bu GFW? Çin hükümetinin interneti tamamen denetimine almak için benimsediği yasal adımları ve kullandığı teknolojileri kapsıyor. Deng Şiaoping’in “sosyalist piyasa ekonomisi” reformlarının hem çok önemli bir aracı, hem de kaçınılmaz sonucu olarak internet, 1994’te Çin’e girdikten sonra kısa zamanda en önemli iletişim ve alışveriş platformu haline geldi. Bunun ifade ettiği tehlikeye karşı yönetim “internet egemenliği” vizyonunu geliştirdi. Buna göre, internetin ülkenin içinde kalan kesimi ülkenin egemenliğine tâbiydi; dolayısıyla o ülke tarafından yönetilmeliydi. Aynı çerçevede Kamu Güvenliği Bakanlığı, 1997’de yayınladığı ilk kapsamlı yönetmeliğin, devlete ve devletin emrindeki mahkemelere istediğini yapma olanağı veren esnek ve bulanık ifadeleriyle, bireylerin interneti
* ulusal güvenliği zedelemek; devlet sırlarını açığa vurmak; devletin ve toplumun
çıkarlarına zarar vermek;
* ÇHC Anayasasına, yasalarına veya idarî yönetmeliklerine karşı direnmeyi teşvik
ve tahrik edici bilgiler üretmek, kopyalamak, indirmek veya aktarmak;
* hükümeti veya sosyalist sistemi devirme propagandası yapmak;
* ülkenin birliği ve birleşmesini zayıflatmak;
* gerçekleri saptırmak, dedikodular yaymak veya toplumsal düzeni yıkmaya
kalkışmak
için kullanmasını yasakladı. Ertesi yıl, yani 1998’de, 1989 Tienanmen Meydanı protestolarında yer alan öğrenci liderleri ve demokrasi aktivistlerinden bir bölümü Çin Demokrasi Partisi’ni (ÇDP) kurmaya kalktı. Aralarından üç kişinin 28 Haziran 1998’de götürüp yetkili makamlara sunmaya çalıştığı kuruluş dilekçesi kabul edilmedi. Hemen ertesi gün, yani 29 Haziran’da tutuklamalar başladı ve kuruculara 11-12-13 yıllık hapis cezaları yağdırıldı. ÇDP yasaklandı, “illegal örgüt” olarak tanımlandı ve dönemin anti-reformcu şahinlerinden (Tienanmen katliamından da sorumlu olduğu sanılan) Li Peng, “Komünist Partisi’nin önderliğini [yönetimini] reddetmeyi öngören hiçbir gruba hayat hakkı tanınmayacağını” açıkladı.
Ezdiler ezmesine; ama ÇDP’nin yeni ve güçlü bir internet ağı kuracağından ve bunu kontrol edemeyeceklerinden hayli korktukları da anlaşılıyor. Nitekim GFW projesi hemen aynı 1998 yılı içinde başlatıldı. İlk bölümü sekiz yıl sürdü ve 2006’da tamamlandı; ikinci bölümü 2006’da başladı ve 2008’de sona erdi. Beycing [Pekin] Posta ve Telekomünikasyon Yüksek Okulu’nun direktörü (tepede solda resmini gördüğünüz) Fang Binşing’in önemli katkılarıyla, belki 50,000 uzman polisin çalıştığı ve en ileri teknolojilerin kullsnıldığı muazzam bir sansür altyapısı kuruldu. 2013’te işletimi Çin Sanal Âlem İdaresi’ne geçen bu güvenlik duvarı ve sansür sistemi, öncelikle (a) sınır-ötesi internet trafiğini yavaşlatmak; (b) bazı yabancı web sitelerine erişimi tamamen önlemek; (c) Google search, Facebook, Twitter, Wikipedia vb daha birçok yabancı internet aracını, kaynağını veya arama motorunu bloke etmek; (d) aynı şekilde, gezginci app’leri de engellemek; nihayet (e) (başta sözünü ettiğim gibi, Çin pazarını kaybetmemek için çırpınan) yabancı şirketleri, kendilerine dayatılan “yerli” koşulları kabullenmeye zorlamak… için kullanılıyor.
Operasyonun net sonucu, uluslararası bilgi kaynaklarına ulaşmanın son derece sınırlanması, neredeyse imkânsız hale getirilmesi. Bu koşullarda Çin halkının ancak çok küçük, çok nadir kesimlerinin, ister Sinciyang’daki “meslek eğitimi merkezleri” etrafında gelişen eleştiri ve tartışmalardan, ister Hong Kong’da aylardır süren protestolardan, ister ünlü aydın, sanatçı ve muhalif Ai Weiwei’nin 2011’de Beycing Havaalanında gözaltına alınıp 81 gün mahkemeye çıkarılmaksızın tutulduğundan ve ancak 2015’te ülkeyi terketmesine izin verildiğinden, ister Çin’in desteklediği ve himaye ettiği sair rejimlerin dünyada nelerden sorumlu olduğundan (meselâ Myanmar’da Rohingyaların başına gelenlerden), ister Çin televizyonunun NBA basketbol veya Arsenal futbol karşılaşmalarını vermeyi neden kesiverdiğinden haberi olabiliyor.
Özetle, GFW’nin, Büyük Güvenlik Duvarı’nın ardında bugün Çin 1.5 milyar tutukluyu barındıran, George Orwell’in 1984 distopyasına taş çıkartacak bir zihinsel hapishane. Gün gelir bu da çöker. Umarım. Ama şimdilik, modern bir diktatörlüğün oluşturabileceği, kimbilir kimlerin haset ve gıptayla izlediği, görece en dikensiz gül bahçesini temsil ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024