Hüseyin ÇAKIR
KÜYEREL’in 2014 konferansları mart ayı konuşmacısı, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Besim Dellaloğlu’ydu. Konu “Modernlik ve otoriterlik” ti.
Konferans moderatörü olarak aldığım notlardan da yararlanarak, “demokratikleşiyor muyuz, otoriterleşiyor muyuz” sorularını kaygı duyan bütün insanlar gibi ben de kendime sordum.
Hakikaten, nereden geldik nereye doğru gidiyoruz?
İlk tespit: “AKP iktidarı yoluyla vesayetrejimi ve modernleşme devamlılığı ‘filtredeğiştirilerek’ yeniden yapılandırılıyor.”
“Modernite ve modernlik kavramları birbirinden farklı kavramlar” diyor Dellaloğlu.
Modernleşme, bizim gibi geç sanayileşen ya da sanayileşemeyen ama aynı zamanda ulus-devlet olmak isteyen ülkelerde, devlet elitleri, aydın, entelektüeller ve iktidar sahibi egemenler tarafından, varoluşundevamı için “proje”olarak ortaya çıkmıştır. Modernleşme, sınıfların, sosyal grupların talebi olarak ortaya çıkan bir talep olmamıştır, devletin ihtiyacı olarak projelendirilmiştir.
Batı’nın geçtiği sosyal sınıfsal mücadele süreçlerinden geçmeyen Türkiye ve benzeri ülkeler için modernleşme: Devletin varlığını ve siyasi hayatını sürdürme projesi olmuştur.
Modernlikise, Batı’da sanayi devrimi ve aydınlanma dönemini kapsayan, sınıflar ve sosyal haklar mücadelesinin bir hikâyesidir.
Batı asla modernleşmemiş, 700 yıllık toplumsal, sınıfsal mücadeleler sonucunda geldiği noktaya modernleşme demiştir.
Batı’da modernlik, ulus-devlet oluşum sürecinin gereği olarak, sınıfsal, toplumsal, siyasal talep sonucu ortaya çıkmıştır ve aynı zamanda siyaseti, siyasal partileri oluşturmuştur.
Batı modernleşmesinin arkasında sınıflar olmuştur.Bu sınıflar ve sosyal kesimler, meslek örgütleri siyasi partiler kurmuşlardır. Siyasi partiler, temsil ettikleri sınıf güçlerinin çıkarlarını koruma ve genişletme, aynı zamanda da yönetime katılma aracı olarak oluşturulmuştur. Türkiye’de siyasi partiler “devletin ajanı” işlevini görmektedirler. Bütün partiler Anayasa’nın dibacesinde yazılı, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalmayı kabul ederek kurulurlar. Milletvekili yemini, bütün milletvekillerini “devletin ajanı/ memuru”olmaya mecbur kılar. Böylece bütün partiler devlet partisi olurlar. Modernliğin özeti de bu “uyum” olmuştur.
MODERNLİK İLE OTORİTERLİK İÇ İÇE
Türkiye’nin modernleşmesi militer devlet eli ve gücü dayatmasıyla olmuştur. Asker- sivil bürokrasi, sınıf değildir, ama kendilerini egemen sınıf gibi görmüşler ve böyle davranmışlardır, siyaset terminolojisindeki adı vesayettir.
Darbeler, vesayet rejiminin sürekliliği için filtre görevini yerine getirmiştir. Yapılmış bütün darbeler ve 17 ve 25 Aralık üniformasız darbeleri de vesayetin devamlılığı için filtre değiştirme görevini yerine getirmekte, bütün yapılanlar modernleşmecilik, adına yapılmaktadır.
Dellaloğlu, “Modernlik otoriter bir şey, temel haklar, evrensel değerlerden bazılarının kabul ediliyor olması otoriter olmasına engel teşkil etmiyor” diyor. Otoriter rejimlerde temsili demokrasinin kurumları ve kuralları işletiliyor. Seçimler yapılıyor, meclis açık, yasama, yargı kurumları var, ancak bütün bu kurumlar 82 Anayasa’sında olduğu gibi, resmî ideolojiyle “tek”leştiriliyor. Modernitenin bu kurumlarının açık olması, kuralların şeklen işlemesi, otoriteye meşruiyet alanı açıyor.
Faşizmler de modern otoriterliktir. Naziler de seçim kazanarak meşru yoldan iktidar oldular, arkalarında seçmen desteği vardı. Bugün dünyadaki bütün otoriter rejimler halk çoğunluğunun desteğine dayanmaktadır.
Türkiye’deki son otoriterleşme, Kemalist modernleşmeden farklı bir otoriterleşmedir.
AKP’nin son dönemdeki uygulamaları, toplumsal desteğe dayanan modern otoriterliktir.Bu otoriterlik eski Türkiye dedikleri Kemalist otoriterlikle ve askerî vesayetle sert kavgaya girdi, 2011’den sonra yeni modern vesayetin devamlılığını sağlama konusunda uzlaştılar. Bu uzlaşma sonrası Ergenekoncular birer birer serbest kalacak, MİT yasası değişecek yeni zamanlardaki vesayet için ne gerekiyorsa yapılacak. Erdoğan ve AKP yönetimi, rüşvet, yolsuzluk konusunda o kadar sıkıştı ki, yeni vesayetçiler, doğrudan veya dolaylı olarak AKP’nin bu yumuşak karnını kaşıyarak, belki daha da sıkıştırarak, üniformasız darbe yapmış gibi rejimin otoriterleşmesi vesayetin reorganize edilmesi için her şeyi yaptırıyorlar, Erdoğan ve AKP yönetiminin siyaset zihniyetine uygun bu durum.
AKP seçimle gelmiş meşru bir iktidar partisi. Ancak Erdoğan ve çalışma ekibinin siyaset yapma biçimi otoriter; bu otoriterliği, toplumu kutuplaştırarak, kendilerini destekleyenler gözünde meşruluk sağlama politikası izliyor. Millet iradesiyle her şeyi yapabileceklerini, yaptıkları her şeyi de millet adına yaptıklarını söylüyorlar. Bu dil ve politika otoriter, faşizandır.
Besim Dellaloğlu, “Sandık her şeydir sözü, AKP’nin bitişidir”değerlendirmesi yapıyor. Bütün darbeler “toplumu rıza” noktasına getirerek yapılmıştır. Bu kutuplaştırma, çatışma ortamı ve gerginlik, otoriterleşmeyi aşarak askerî darbeye yol açabilir. Bu darbe, yeni sermaye sınıfı ve yeni kent orta sınıfı ve kent yoksullarının rızasına dayandırılabilir.
Modernleşmeci otoriterlikte toplum nesnedir, özne liderdir, kitle iradesi liderin iradesine dönüşüyor, bu modernleşmecilik masumiyeti bitiriyor.
Erdoğan ve AKP yönetimi, ötekileştirici, bloklaştırıcı, nefret söylemiyle, siyasal İslamcı AKP’lilerin ve AKP’ye oy verenlerin masumiyetini bitiriyor, suçlarına taraftarlarını, seçmenleri ortak ediyor. Ezilmiş, dışlanmış mağdur olmuşlar önceki otoritenin yerini alıyor, önceki otoritenin yaptıklarından daha fazlasını yapmaya başlıyorlar. Bu içkin otoriterliktir,kendinden olmayanlara karşı öfke, nefret dalgası herkesi kirletiyor.
Herkes aynanın karşısına geçip kendisine bakmalıdır.
Twitter: @huseyincakir1
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018