Abdullah Kıran
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması beklenen bir gelişmeydi. Çoğumuz bu saldırının, Rusya’nın Ukrayna sınırları dâhilinde bağımsız devletler olarak ilan ettiği Luhansk ve Donetsk bölgeleriyle sınırlı kalacağını düşünmüştük. Doğrusu ben savaşın ilk gününde bile, Ukrayna’nın diğer şehirlerine yönelik saldırıları, ülkedeki silah ve mühimmat depolarını yıkma ve lojistik ikmal hatlarını bertaraf etme hamlesi olarak değerlendirmiştim. Ancak Rusya Devlet Başkanı Putin, tarihte Ukrayna diye bir devletin olmadığını, buraların Rusya’nın bir parçası olduğunu ileri sürerek, asıl amaçlarının tüm ülkeyi işgal etmek olduğunu dünyaya ilan etti.
Önce demokrasi vadetmişti
Vladimir Putin, 1999 yılından beri Rusya’nın kaderini belirleyen tek adam olarak tarih sahnesinde yer aldı. Boris Yeltsin’den iktidarı devraldıktan sonra güç piramidinin tepesine oturan Putin, Rusya halkına, gelecekte takip edecekleri yegâne yolun demokrasi olacağını; Rusya Federasyonu sınırları dâhilinde sürekli reformlar yapacağını; insan haklarına, serbest seçimlere ve ifade özgürlüğüne önem vereceğini; Batılı devletlerle işbirliği yapacağını söylemişti. Bütün bunların da ötesinde, “benim bu koltukta sürekli oturmaya niyetim yok” diyerek güven vermeye çalışmıştı.
Ancak hiç de öyle olmadı. Yıldan yıla güçlenerek mutlak otoritesini pekiştiren Putin, emperyal saldırganlık politikalarına sarılırken, Batı demokrasilerine olan öfkesini gizleme ihtiyacı duymadı. Aslında Rusya’nın tekrar emperyal bir güç olma yolundaki macerası daha Yeltsin döneminde (1991-1999) başlamıştı. İktidarının son döneminde Yeltsin, Rusya Federasyonu’ndan ayrılmak isteyen Çeçenistan üzerine ordu gönderip Çeçen halkına karşı amansız bir savaş başlatmaktan geri durmadı. Putin, Yeltsin’in açmış olduğu bu yolda daha kararlı adımlarla yürüdü.
Sonrası Batı düşmanlığı
Eski Sovyetler Birliği sınırları dâhilinde yer alan ve sonradan bağımsızlıklarını ilan eden herhangi bir ülkenin Batı’ya yakınlaşması, hele bir de AB ve NATO üyeliğini hayata geçirmeye çalışması, Putin’in asla hazmedemeyeceği bir durumdu. Gürcistan NATO üyeliğinden söz edince 2008’de Rusya’nın işgaline uğramış; savaşın sonunda Gürcistan sınırları içinde yer alan Güney Osetya ve Abhazya tek taraflı bağımsızlık ilan etmiş ve hemen Rusya tarafından bağımsız devlet olarak tanınmışlardı. 2014’deki Donbass Savaşı’ndan sonra, Ukrayna sınırları içinde ama Rusya’nın desteğiyle, 7 Nisan 2014’te Donetsk Halk Cumhuriyeti, üç hafta sonra, yani 28 Nisan 2014’te de Luhansk Halk Cumhuriyeti kuruldu. 21 Şubat 2022’de Rusya Devlet Başkanı Putin, her ikisini bağımsız devletler olarak tanıdığını dünyaya duyurdu.
Putin’in bugünlere gelmesinde, her işgal ve müdahaleden sonra Batı’nın tekrar tekrar kendisine kucak açması büyük bir rol oynadı. 2008 Gürcistan işgalinden sonra Putin’e zeytin dalı uzatan ilk Batılı lider ABD Başkanı Obama (2009-2017) oldu. Gürcistan işgalinden ötürü herhangi bir yaptırımla karşılaşmayan Putin, gene Obama döneminde, 2014 yılında Kırım’ı da topraklarına ilhak etti. Obama’dan sonra başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump da ağırlıklı olarak Çin ile uğraşırken mevkidaşı Putin’le iyi geçindi. Öyle ki, Trump’un seçilmesinde Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale etmesinin etkileri uzun süre konuşuldu. Ancak Putin’i en çok şımartan Batılı lider, Almanya’yı 16 yıl idare eden Angela Merkel’den başkası değildi. Merkel Doğu Almanya’da büyümüştü ve Putin’in dilinden en iyi anlayan lider olarak kabul edilirdi. Buna ve ABD’nin tüm karşı koymalarına rağmen, enerjide ülkesini % 50-55 oranında Rusya’ya bağımlı hale getirdi. Yaklaşık 11 milyar dolara mal olan Kuzey Akım 2, son anda devreye girecekken, Olaf Scholz hükümeti Ukrayna’nın işgali üzerine Kremlin’e rest çekti.
İllâ enerji, illâ enerji!
Yapımına 2018 yılında başlanan, 1230 km uzunluğundaki Kuzey Akım 2 projesiyle, Rusya doğal gazının, transit ülkeler olmaksızın, Baltık Denizi üzerinden direkt Almanya’ya taşınması amaçlanmaktaydı. Kuzey Akım hattıyla Avrupa’ya 55 milyar metreküp doğalgaz sevk eden Rusya, yapımı Eylül ayında tamamlanan Kuzey Akım 2 projesiyle bir 55 milyar metreküp daha sevk ederek, toplam sevkiyatını 110 milyar metreküpe çıkaracaktı. Boru hattına doğalgaz verilmişti bile; ancak hattın Almanya’daki ruhsatlandırılma ve Avrupa Birliği’ndeki onay süreçleri tamamlanmamıştı. Rusya enerji şirketi Gazprom, Ukrayna üzerinden doğal gaz sevkiyatı yapabilmek için altyapının yenilemesi gerektiğini ileri sürerek, transit geçiş ücretleri olmaksızın Kuzey Akım 2 üzerinden Avrupa’ya daha ucuza gaz verilebileceğini savunmaktaydı. Ancak asıl amaç Ukrayna’nın bypass edilmesiydi. ABD, Rusya’nın Kuzey Akım 2’yi “jeopolitik bir silah” olarak kullanacağı ve Avrupa’yı Rusya’ya büsbütün bağımlı hale getireceği teziyle, daha ilk baştan projeye karşı durdu. Rusya’nın Polonya ve Ukrayna’yı bypass etmesi, Doğu Avrupa ülkelerini de rahatsız eden bir durumdu.
ABD bu uyarılarında haklı çıktı, zira Rusya enerjiyi zaten yıllardan beri “jeopolitik bir silah” olarak kullanmakta. Üstelik Rusya Avrupa’ya gönderdiği petrol ve doğalgazı her an Çin’e çevirebilir. Bu savaş ve çatışmanın sonunda, Çin’in en kârlı çıkacağını şimdiden tahmin etmek mümkündür. Napoleon “bir ülkenin dış politikasını anlamak için harita üzerindeki yerine bakmak yeterlidir” diyordu. Haritalar çok şey ifade eder ve çoğumuz haritalara bakmayı bilmeyiz. Dünya haritasına göz attığımızda, şunu rahatlıkla öngörülebiliriz: Çin, bu koca nüfusu doyurmak için er veya geç Moğolistan’a ve Asya’ya doğru genişlemek zorundadır.Bunu tarihe bir not olarak kaydetmenizi öneririm.
Şimdi ne olacak?
Rusya, global çapta bir süper güç ve başındaki liderin, tüm Ukrayna’yı işgal etmeye kalkmasıyla rasyonel bir kişiliğe sahip olmadığını gördük. Uluslararası ilişkiler alanında fikir üretenler, her türlü stratejide bir rasyonalite arar. Çeçenistan ve hele hele Afganistan işgal deneyimine sahip bir ülkenin, Ukrayna gibi 600 bin km2’lik bir ülkeyi işgale kalkarken, bu rasyonaliteyi hesaba katması beklenirdi. Ancak öyle olmadı. Platon bundan yaklaşık 2500 yıl önce “ bir tiranın düşmanları da, dostları da yoktur” demişti. Tiran önce düşmanlarını, sonra da dostlarını ortadan kaldırır. Machiavelli, Platon’dan 2000 yıl sonra, “saraylar dalkavuklarla doludur” diyerek, tiranların ve diktatörlerin yalnız insanlar olduğuna dikkat çekti. Belli ki Kremlin Sarayı’nda sağduyulu danışmanlar geri çekilmiş, dalkavuklar Rusya liderinin etrafını sarmıştı.
Şimdi ne olacak sorusuna gelince: Rusya, en kısa sürede Kyiv ve diğer belli başlı şehirleri işgal ederek, kendisine bağlı bir kukla yönetimi iş başına getirmeye çalışacak. Ancak işi hiç de kolay değil, ABD ve Batı, Soğuk Savaş’tan buyana ilk defa, sınır ötesi bir işgal eylemine karşı bu kadar kararlı bir duruş sergiliyor. Daha savaşın ilk saatlerinde Rusya’nın ekonomisini felç eden adımlar atıldı. Rusya’nın 1 trilyon dolar civarındaki dış varlıklarına el konuldu, Rusya bankaları uluslararası sistemden çıkarıldı, Rus rublesi birkaç günde % 40 değer kaybetti ve Moskova Borsası çöktü. Rus uçaklarının pek çok ülkeye giriş-çıkışı yasaklandı, Rusya da kendi hava sahasını 36 ülkeye kapattı. Dünya sevkiyat zinciri sekteye uğradı. Denizler ve Okyanuslar üzerindeki sevkiyat masrafları iki üç katına çıktı. Petrol ve doğalgaz fiyatları her gün yükselişte. Putin Rusya’yı bir hamleyle Ortaçağ karanlığına iterken, Avrupa ve ABD, Rusya’yı sadece ekonomik ve siyasi yaptırımlar dize getirmeye çalışmıyor; Ukrayna ordusu ve halkına her türlü silah ve mühimmat sağlamaktan da geri durmuyor. NATO, olası bir nükleer savaş içinde tetikte bekliyor. Rusya, Ukrayna’yı işgal etse de, yıllar sürecek bir gerilla savaşını göze almak zorunda. Lakin Rus halkı öyle fazla sabır da göstermeyebilir. Çoğunlukla 1-2 çocuklu aileler, cepheden cenazeler gelmeye başlayınca, ölümüne rejime karşı duracak.
Tüm Avrupa, tüm dünya bu savaştan zarar görecek. Maalesef Türkiye de bu yıkımdan etkilenecek. 2019 yılında Türkiye’yi ziyaret eden turistlerin %19’u Rusya’dan, % 8,3ü Ukrayna’dan gelmekteydi. Kısacası Rusya ve Ukrayna, Türkiye turizm pastasında %30’lük bir paya sahipti. Üstelik Türkiye, milyonlarca ton buğdayı Ukrayna ve Rusya’dan ithal etmekteydi. Gelinen aşamada, Rusya’nın Avrupa Konseyi üyeliğini askıya alınmasında çekimser oy kullanarak hem Rusya, hem Ukrayna’ya eşit mesafede durmaya çalışan Türkiye, NATO üyesi bir devlet olarak bu pozisyonun uzun süre devam ettiremez. Elbette Türkiye’nin “çekimser ve tarafsız” tutumu Rusya “sevdası”ndan kaynaklanmıyor, zira tarihte Türkler ve Kürtler kadar Ruslarla savaşmış başka bir millet yoktur. Ancak Türkiye’nin jeopolitiği ve son yıllardaki dış politikası (özellikle Suriye politikası), böylesi bir tutumu zaruri kılıyor.
Türkiye Rusya’ya karşı Batı ve ABD gibi sert bir tutum aldığında, muhtemelen Rusya, Suriye üzerinden Türkiye’ye karşı bir misillemede bulunacaktır.Zira Türkiye’nin Suriye’de konuşlandığı toprakların hava sahası Rusya’nın denetimindedir. Üstelik Rusya, Suriye toprakları dâhilinde Türkiye’ye karşı bir saldırıya geçtiğinde, daha önce de olduğu gibi NATO 5. Maddeyi işletemeyecektir.
Bismarck, “savaşa nerde, ne zaman ve nasıl başlayacağına siz karar verebilirsiniz, ancak savaşın ne zaman, nerde ve nasıl biteceğini asla tahmin edemezsiniz” diyordu. Rasyonalitesini yitirmiş bir lider, bütün dünyayı ateşe atmak üzere. Gorbaçov, doğru zamanda köhne bir komünist rejimi dağıtarak Rusya’yı çağdaş dünya ile bütünleştirdi. Putin, Rusya’yı Ortaçağ karanlığına, tehlikeli ufuklara ve bilinmez bir istikbale sürüklüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022