Akif BEKİ
Üzülenler; ÖNDER, İHH, Medeniyet Vakfı, Aksa, Mazlumder ve diğerleri...
AK Parti'ye desteği sürsün sürmesin, belli başlı muhafazakar dünya STK'ları hoş karşılamadı, aydınları ayağa kalktı. Tepki koydular, kabul edilemez buldular, vahim yanlıştan geri dönmeye çağırdılar.
'Yazıklar olsun, vebali ağır, yüz karası, utanç verici, tehlikeli bir yol açıldı, vakıf dokunulmazlığı çiğnendi, artık hiçbiri hukuk güvencesi altında değil' diyen kınamalar birbirini izledi.
Çünkü BİSAV da 'teslim alınmaya' kalkışılıyorsa nerede duracağı belli olmaz, yarın sıranın bugün susanlara gelmeyeceğini kim garanti edebilirdi! Hepsi iliklerine dek hissetti bunu.
'Bilim ve Sanat Vakfı gibi köklü, yüz akı bir kuruma el uzatılabiliyorsa hangimize uzatılmaz' endişesi, camianın bütün sivil toplum aktörlerine sıçradı.
BİSAV'ın arkasında, 'bugün sana yarın bana, kimse güvende değil' duygusuyla birleştiler.
Peki kimi sevindirdi bu haber? Tabii ki FETÖ'nün ağzı beddualı zurna takımını, ötmek için fırsat kollayan fanfar bandosunu..
'Oh olsun, beter olun, eserinizle gurur duyun, ucu size dokununca mı aklınız başınıza geldi, müstahakınızı buldunuz' ilenmeleriyle zil takıp oynayan sosyal medya hesaplarına bakın, 'büyük resmi' görürsünüz.
Ne sevinmek! 'Sıra size de geldi, biz dememiş miydik' naraları eşliğinde kendilerinden geçtiler, mest olup havalara uçtular.
Akılları sıra, başkalarına yapılan haksızlıklarda FETÖ'nün zalimliklerini unutturup aklayacaklar.
İktidarın yanlışlarından kendilerine haklılık payı çıkarabilecekleri umuduyla 'yaşasın' deyip el çırpıyorlar. Bu yanlışları davet eden, zemin hazırlayan, yolunu açan, kanıksatan, toplumsal destek ve meşuriyet sağlayan FETÖ melanetlerinin kendisi değilmiş gibi...
Kimin başlattığı, hukuku kötüye kullanarak 'teslim alma' yöntemlerini kimin yol haline getirdiği, ayarlanmış mahkemelerde uydurulmuş delil ve sahte suçlarla kimin yargıyı kumpaslarına alet ettiği unutulacakmış gibi...
Bugünlere FETÖ şeytanlıkları sayesinde gelmemişiz, kendilerine doğrultulan silahı suçlunun yanında yanan masumlar sanki icat edip iktidarın eline tutuşturmuş gibi...
Sevinçleri, yaşatılan gerçek mağduriyetler çoğaldıkça kalabalığa saklanıp FETÖ'yü de aynı şekilde mağdur gibi gösterebileceklerini sanmalarından.
22 Kasım 2016'da çıkarılan 678 sayılı KHK'nın başlığı: Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname.

Vakıflar Genel Müdürlüğüne, mahkemeyi bile beklemeden BİSAV'a geçici kayyum atama yetkisi veren KHK bu. Kimin eseri?
FETÖ darbe girişimi olmasa, OHAL rejimine geçmeyi millete anlatabilir miydi iktidar, halkı ikna edebilir miydi?
Memleketin başına sardıkları beladan, şimdi gerçek kurbanları sorumlu tutuyorlar.
Bu pişkinlik ve yüzsüzlüğü de, FETÖ'yle mücadele adına istenip alınmış OHAL imkanlarının başka amaçla kullanılmasından buluyorlar.
FETÖ'yle mücadele, başka hesaplara alet edilince sevinmeleri boşuna değil.
FETÖ'ye karşı verilen geçici ve şartlı OHAL yetkisinin kalıcılaştırılması, onun için FETÖ kadar kimseyi memnun ve mutlu edemiyor. Hele siyasi rakipleri ezmekte, gözdağı için BİSAV gibi muteber vakıfları teslim almakta kullanılınca değmeyin keyiflerine. Ağızları kulaklarında zevkten dört köşe oluyorlar.
Kime yaradığını, kimin ekmeğine yağ sürdüğünü, FETÖ'yü sevindirirken kime korku saldığını görmek de mi iktidarı uyandırmaz? AK Parti beğeniyor mu yaptığını?

Doğa Koleji nasıl kurtuldu?
BİSAV’a el konma sürecinde Şehir Üniversitesi’nin yüzüne tek tek kapanan kapılar, ticari şirkete ait Doğa Koleji’ne nasıl bir anda açıldı?
Şehir haminin, BİSAV kayyumun eline geçerken Doğa’nın sahipliği İTÜ’ye nasıl mı geçti?
İşte size birinci ağızdan kısa hikayesi. Tarihe not düşen bir vesika diye de okuyabilirsiniz.
20 Ocak tarihli Hürriyet’te çıkan bir röportajdan kesitler var aşağıda. Yorumsuz:
“Doğa Koleji’nin yeni patronu Hürriyet’e konuştu: Maaşlar ödenince birbirimize sarıldık.
İTÜ adına Doğa Koleji Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlenen Serhat Özeren, maaşların yattığı anda İTÜ ve Doğa yönetimindeki herkesin birbirine sarılarak duygulandığını anlatırken, “Artık geriye dönüş yok, yakında kalan diğer maaşlar da ödenecek. Kurumda para değil, akademik konular konuşulacak” dedi.
Özeren, süreci şöyle anlattı:
Doğa Koleji öğretmenlerinin maaşlarını alamadığı, öğrencilerin eğitimden geri kalmaya başladığı duyulmaya başlayınca ilk teklif İTÜ’den gitti. Bu süreçte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük payı oldu. Kendisi, ‘İTÜ bu sorunu çözsün’ talimatını verdiğinde o gün bizim için süreç başladı.
Tabii ki çalışanlar için maddiyat önemli. Eve ekmek götürecek, çocukların bakımı sağlanacak. Operasyonun içinde birkaç banka var. Bu operasyon aslında bir haftadır devam ediyordu. Bütün bankalar cuma günü sabah 06.00’dan itibaren özel izinle operasyona başladılar. Saat 09.00’dan itibaren banka yetkilileri ile üniversitemizde toplandık. Bir yandan yöntemler araştırılıyor, para gönderilmek isteniyor ama sıkıntılı durumlar da var. 17.30’da düğmeye bastık. Tıkır tıkır bütün maaşlar geçmeye başladı. Herkes duygulanarak birbirine sarılmaya başladı.
Doğa Koleji devir sürecinin ilk basamağı borç yükü ayrıştırmasıydı. Bu konular ticari sır niteliğinde olduğu için paylaşmayacağım. Ancak Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak’ın desteği bu noktada devreye girdi. Bankalarımızın genel müdürleri elini taşın altına koydu. Bu bir şirket kurtarma operasyonu değil, Doğa Koleji’nin yeniden yapılandırılma sürecidir.”
Vatana, millete hayırlı olsun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
1.11.2025
31.10.2025
28.10.2025
16.10.2025
14.10.2025
11.10.2025