Ali BAYRAMOĞLU
Kasım seçimleri sonrası defalarca siyasi hayatın gündemine dair önemli ve belirleyici üç meselenin altını çizmiştik.
Bunlar sırasıyla “Kürt meselesi”, ona bağlı olarak “Suriye meselesi” ve otoriterleşme/demokratikleşme, şahsileşme/kurumlaşma gibi tartışmaları da içeren “başkanlık rejimi, anayasa, AK Parti içi iktidar dönüşümü” meselesiydi.
Gündem hala bunlar üzerinden dönüyor.
Ancak daralan fasit bir daire görüntüsüyle...
Kürt meselesi, yaşanan kayıplar, devam eden şehir savaşları, daralan, daraltılan siyaset alanıyla iyiden iyiye “asayiş gömleği” giymiş bulunuyor. Her geçen gün bu istikamette ilerliyoruz. Erdoğan'ın siyasi söylemi ve vurguları bu politikaların tavizsiz şekilde süreceğini gösteriyor. Nitekim Davutoğlu'nun çekildiğini ilan etmesinden sonra Cumhurbaşkanı'nın yaptığı ilk işlerden birisi, AB'ye, terör yasasıyla ilgili bir değişiklik yapılmayacağını hatırlatmak oldu.
Mayıs ayı bu “fasit daire”yi daraltma ihtimali yüksek, kritik bir oylamaya sahne olacak. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliği önerisi Meclis Genel Kurulu'ndan geçerse, bunun olumsuz türlü ve yeni sonuçlar üreteceği ortada.
İlk sonuç, sık söylediğimiz üzere, Kürt sorunu ve HDP karşısında ortak bir endişeyi, ortak bir tutumu ifade eden, AKP-CHP-MHP iktidar bloğu şeklinde karşımıza çıkacak.
Bu, siyaset ve ifade özgürlüğüne ilişkin yaralı alanın çok daha yaralanması demektir.
Daralma ise, şüphe yok ki, baskı altına alınan siyasi enerjinin şiddet, kaos ve tepkiye doğru evrilme riskinin artmasını içerir.
Ayrıca yeni iktidar bloğunun dokunulmazlıkların kaldırılması, HDP'nin dışlanması üzerinden gerçekleşmesi, siyasi ve toplumsal alanda çifte milliyetçilik hali üretmesi kaçınılmaz bir durumdur.
Bu gidişi ne durdurur?
Şüphe yok ki Kürt meselesinde diyalog, siyaset politikalarına geri dönüş durdurur.
Bunun ise iki ön koşulu bulunuyor.
İlki Suriye'deki dengelerin değişmesi, Kürt hareketinin yayılma politikasının değişmesi veya Türk siyasal sistemindeki Kürt devleti ya da devletleri endişesinin yeni politik bir duruşla azaltılmasıdır.
Ne var ki, mevcut siyasi dengeler yakın zamanda bu tür değişimleri üretecek gibi durmuyor.
İkincisi ön koşul Erdoğan'ın toplumdaki milliyetçi dalgaya ihtiyacının görece azalması ve otoriter istikrar önerisinin gücünü kaybetmesidir.
Bunlar da, mevcut koşullarda çok uzak bir ihtimaldir.
Nitekim Erdoğan'ın iktidarın bölünmezliğine dayalı tek patronlu bir yürütme düzenine geçmesi, bunun anayasal olarak doğrulaması için mümkün olduğu kadar hızlı ve etkin bir şekilde Anayasa değişikliğini zorlayacak olması önümüzdeki ayların tartışmasız temel gündem maddesidir.
Bu gündem AK Parti yönetiminde referandumdan erken seçime kadar uzanan çeşitli alternatifleri masaya koymaktadır.
Bu alternatifler milliyetçi referansları, asayişçi tutumları fonksiyonel hale getirmekte, Kürt meselesi ile otoriter istikrar modeli arasında ciddi bir paralellik oluşturmaktadır.
Hakim parti bünyesinde olup bitene direnç, karşı dalga oluşturmak, muhalefet ise sıfıra yakın bir ihtimaldir. Öte yandan AK Parti ve Erdoğan eninde sonunda başkanlık sistemini halkın önüne getirecek bir vesile ve yol bulacaktır.
O zaman ana soru, nasıl bir başkanlık sistemi, ana kriter ise “otoriterleşme/demokratikleşme, şahsileşme/kurumlaşma” hattı olacaktır.
Türkiye'nin önümüzdeki dönem siyasetinin ilk ayağı ya da siyasetin sahnesi budur.
Bugün bu sahnede çok az aktör bulunuyor. Sahneden kulağa tek sesli bir müzik geliyor.
İkinci ayak da bu durumda şudur: Sahnedeki aktör sayısı artacak mıdır?
Bu yolda yaşanması kaçınılmaz olan krizler dönüştürücü ve olumlu nitelik taşıyacak mıdır?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025