Alper GÖRMÜŞ
Türkiye’nin planlanmış karanlık olaylarla ve bu olaylardan iktidar devşirme hamleleriyle dolu siyasi geçmişi şunu açıkça gösteriyor: Bu ülkede bazı tarihler bu amaç doğrultusunda “kritik ve uygun zaman” olarak önceden belirleniyor ve bütün o karanlık olaylar o “hassas” tarih akıldan hiç çıkarılmadan adım adım hayata geçiriliyor.
Elbette yaratılan kaos dönemlerinin tamamının belirli bir tarihe “ayarlı” olduğunu iddia etmiyorum. Bunların bir bölümü, sadece bazı süreçleri kriminalize etmek ve sürecin “kabul edilemez” noktaya varması durumunda zor kullanarak durdurmanın meşruiyet araçları olarak kurgulanmışlardı. Örnek: 1990’ların ilk yarısında işlenen ve “şeriatçılar”a fatura edilen, çoğu Cumhuriyet gazetesi yazarı faili meçhul laik aydın cinayetleri... Bu cinayetler, yükselmekte olan siyasal İslamcı hareketlerle ilgili olarak toplumda bir duyarlılık yaratmak; gün gelir de bu güçler iktidara gelirlerse, o iktidarı gayrı meşru ilan etmede yararlanmak amacıyla kurgulandılar.
Cumhuriyet yazarı da “olabilir” demişti
Ergenekon davalarının başlangıcında, Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı da aşağı yukarı bu noktaya gelmişti. Bursalı, o dönemde kaleme aldığı şu satırların bugün hatırlatılmasından memnun olmayacak ama, ne yapalım:
“Muammer Aksoy’lardan Bahriye Üçok’lara, ülkemizin en büyük soruşturmacı gazetecisi Uğur Mumcu’dan yetkin akademisyen ve Cumhuriyetçi demokrat Ahmet Taner Kışlalı’ya kadar onlarca isim... Ve savcı Doğan Öz... Bu cinayetlerin hiçbiri aydınlatılmadı! Katilleri ve örgütleri bilinmiyor!
“Ancak bu cinayetlerin işleniş biçimleri ve zamanları olağanüstü niteliktedir! Cinayetler büyük kitleleri harekete geçirmiş, Uğur Mumcu cinayetinde 500 bin kişi yürümüş, hemen hepsi, yine olağanüstü durumların hazırlığı olarak nitelendirilebilecek psikolojik ortamları çağrıştırmıştır!
(...)
“O halde soralım: ‘Ergenekon’ ve veya benzeri yapılanmalar mı Cumhuriyet’in çevresindeki cinayetlerde rol oynuyordu? (...) Bu konu daha ayrıntılandırılabilir; ama sonuçta geçmişten bugüne baktığımızda, eğer böyle bir yapılanmadan bahsediyorsak, bu örgütlenmenin Cumhuriyet aydınlarının katledilmesinde rolü olabilir... Dahası, eğer devamı onlar ise, Cumhuriyet’in geçen yıl bombalatılmasında da! Gazetemiz ve çalışanları, onların provokatif amaçları için hedef olabilir...”(Orhan Bursalı, Cumhuriyet, “Ergenekon ve Cumhuriyet”, 3 Ağustos 2008).
2007’nin hassaslığı, beş yıl öncesinden ilan ediliyor
Siyasal sonuçlar üretmek üzere planlanmış fakat herhangi bir tarihe “ayarlı” olmayan karanlık olaylar silsilesine dair bu örneği aktardıktan sonra şimdi artık asıl konumuza gelebiliriz... Yani yine birtakım karanlık olaylar peş peşe gelecek ve fakat bu defa bu olaylar asıl hâsılasını belirli bir “hassas” tarihte versin diye planlanmış olacak. Örnek: “Hassas” 2007 yılı için kurgulanmış anti-misyoner kampanya ve Hıristiyan azınlıklara yönelik cinayetler...
2007 neden çok hassas bir yıldı? Bunu biraz hatırlayalım...
3 Kasım 2002 seçimlerinden birkaç gün sonrasıydı... Sabah’tan ayrılan Zafer Mutlu ve ekibinin kurduğu, henüz birkaç ay önce yayına başlayan Vatan gazetesi, beş yıl sonra ortaya çıkacak bir“tehlike”ye işaret ediyor, 2007’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) parlamentodaki gücünü kullanarak kendi istediği biriniÇankaya’ya çıkartabileceğini hatırlatıyordu!
İktidar partisi milletvekillerinin henüz mazbatalarını bile almadığı günler için hayli “ilginç” bir gazetecilikti... Tabii bir yandan da “öngörülü” bir haber-analiz olduğu söylenebilirdi. Çünkü böylece Türkiye’de 2007’de gerçekten kıyametin kopacağını ve bazı “irade”lerin hareketlerini 2007’ye endeksli olarak düzenleyeceklerini beş yıl öncesinden ilan etmiş oluyordu.
Hiç kuşkusuz Vatan’cılar, bir AK Parti’linin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacağı 2007’de kıyametin kopacağını imâ ederlerken son derece haklıydılar.
Bunu, Yasemin Çongar’ın Artık Sır Değil/ Amerikan Gizli Telgraflarında Türkiye adlı kitabında yer alan bir belgeyi aktararak göstereyim...
15 Kasım 2002... Yani AK Parti’nin seçimi kazanmasından iki hafta kadar sonra... Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, Washington’a gönderdiği “Türkiye’nin Derin Devleti”başlıklı raporda bakın ne diyor:
“Eski bir Milli Güvenlik Kurulu üyesi bize, Derin Devlet’in kalbinde cumhurbaşkanlığının (ki kâğıt üzerinde sınırlı yetkisi var), askeriyenin (ki resmen başbakana bağlı) ve (resmen bağımsız olan) yargının bulunduğunu anlattı.”
Eh, 2007’de kıyamet kopmasın da ne olsundu? Daha doğrusu, 2007’den daha “kritik” ve daha“uygun” bir zaman olabilir miydi? Olamazdı.
“Hassas” 2007’ye ayarlı azınlık cinayetleri
Genel strateji belliydi: 2007’ye kadar bu iktidarın “takiye”leri ortaya çıkarılmalı, “gerçek yüzü”teşhir edilmeliydi... O kadar ki, 2007 seçimleri geldiğinde eğer o tarihe kadar iktidarda kalabilmişse AK Parti bir “şeriatçı”yı “Atatürk’ün makamına” çıkarmaya cesaret edemesin...
Ne var ki korkulan oldu, “kötü senaryo” gerçekleşti ve 2003-2004 darbe girişimlerine rağmen AK Parti yerinden edilemedi...
2005’ten itibaren ülkede ilginç bir şey olmaya başladı... Sanki, 2003-2004 darbe girişimcilerinin günlüklerinde anlattığı, arzu ettiği şey olmaya başlamış, ülke, içlerinden kesif provokasyon kokusu yayılan birtakım eylemlere, gösterilere sahne olmaya başlamıştı. Bu dönemin başlangıç tarihi olarak, 21 Mart 2005’teki Nevruz gösterilerinden bir gün sonra Mersin’de gerçekleşen “bayrak yürüyüşü”nü almak yanlış olmayacaktır...
2007’ye endeksli provokatif eylemler dizisinin yönetmenleri bu hareketlenmelerle “içeri”nin tansiyonunu arttırırlarken, anti-misyoner kampanya ve Hıristiyan azınlıklara karşı girişilen katliamlarla da “dışarı”ya, “Batı”ya mesaj veriyor, Türkiye’deki siyasal hareketlerin nüanslarından habersiz Batı basınına bir koyup üç alıyorlardı: İktidarda İslamcılar vardı, bu cinayetleri de elbette onların sokaktaki uzantıları işliyordu.
Neticeyi biliyorsunuz: Olmadı... Cumhurbaşkanlığı seçimlerine (Mayıs 2007) üç ay kala Hrant Dink’i, bir ay kala da Malatya’da Hıristiyan misyonerleri katlettiler, yine olmadı, olduramadılar... Ve 2007’den itibaren de devran dönmeye başladı, hesap dönemi açıldı.
2015: Yeni “kritik ve uygun” zaman
Buraya kadar okuduklarınıza bakıp da “bunların bu yazının tepesindeki başlıkla ne ilgisi var”diye sormayacaksınız, değil mi?
Evet, düşündüğünüz gibi: Bunları size, Türkiye’nin önünde “tarih ayarlı” yeni ve tekinsiz bir karanlık olaylar silsilesinin açılmakta olduğuna dair kaygılarımın temelsiz olmadığına ikna olun diye anlattım.
Evet, ben, yeni “kritik ve uygun zaman”ın 1915 Büyük Felaketi’nin 100. yıldönümüne denk düşen 2015 olduğuna dair tekinsiz sezgilere sahibim. 2014’te Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri var, 2015’te de genel seçimler. Bu iki yıl boyunca dünya çapında büyük kampanyalar düzenlenecek. Karşılığında içeride milliyetçilik pompalanacak.
Taraf’ta kaleme aldığım iki yazıda (21 Ocak 2012 ve 2 Mart 2012), dışarıda bu kampanyalar düzenlenirken içeride neler olabileceğini uzun uzun anlatmıştım. İsterseniz o yazılara yeniden göz atabilirsiniz.
Geçtiğimiz günlerde Ali Bayramoğlu’nun da dikkat çektiği tekinsiz 2015’le ilgili olarak (Yeni Şafak, 6 eylül) şimdiden bir uyanıklık yaratmak için gayret sarf edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bu işin üstesinden Hrant Dink’siz ve ancak o söylediğinde sahih bir tını veren şu türden satırlardan mahrum olarak gelmeye çalışacağız:
“(...) Bu çağda, ne bir parlamentonun hakemliğe soyunmasını kabul ediyorum, ne de bir devletin. Geçek hakem halklar ve onların vicdanlarıdır. Benim vicdanımda ise hiçbir devlet erkinin vicdanı, hiçbir halkın vicdanı ile boy ölçüşemez.
“Benim tek isteğim, canım Türkiyeli arkadaşlarımla, ortak geçmişimi alabildiğince etraflıca ve de o tarihten hiç de husumet çıkarmamacasına özgürce konuşabilmek.
“Bunu bir gün tüm Türklerle Ermenilerin de kendi aralarında konuşabileceklerine yürekten inanıyorum. Dünya Ermenileri 1915’in 90. yılını anmaya hazırlanıyor. Ansınlar... Haklarıdır. Yukarıdaki satırlar da bendenizin ruh halidir... Arz ederim.” (Birgün, 1 Kasım 2004).
Hrant Dink’in yazılarını okuduktan sonra her zaman kahrolarak aynı soruyu soruyorum: Bunları okuduktan sonra, onu yok etmeye karar verenlerin nasıl bir “isabet” kaydettiğini takdir etmemek elde mi?
Yarın 15 Eylül, Hrant Dink’in doğum yıldönümü, fakat tekinsiz 2015’e doğru o’nsuz gidiyoruz.
Bakalım ne yapacaklar, bakalım ne yapacağız?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025