Alper GÖRMÜŞ
Heyet Tahrir Eş-Şam’ın (HTŞ) Suriye’de IŞİD’vari, Taliban’vari yasakçı, baskıcı bir İslam devleti kurma ihtimalini peşinen reddetmek, onca tecrübeden sonra naiflik sayılmalı. Bu grubun yöneticilerinden gelen karışık mesajlar geleceğin nasıl şekilleneceği hususundaki belirsizliği daha da arttırıyor. (Derdi olgusal gerçeği yansıtmak ve kamuoyunu gerçek bilgilerle donatmak olan ‘iyi’ gazeteciliğe bu tarihsel anda HTŞ’den gelen bütün mesajları çarpıtmadan aktarmak düşüyor. Fakat ne yazık ki böyle olmuyor, birkaç istisna dışında herkes kendi yaklaşımını ‘doğrulayan’ haberlere alan açarken diğerlerini ‘blokluyor.’)
Bu haberlerden birine göre, Esad’ı devirdikten sonra kuracakları düzen konusunda yumuşak mesajlar veren HTŞ lideri Muhammed Colani bir yıl önceye ait bir videosunda, bu vaatlerinin tam tersine, kuracakları düzenin şeriata dayalı olacağını, bu düzende ‘din polisi’ne önemli görevler düşeceğini söylüyormuş.
Ben bu haberden ilk olarak, Halep ve Şam izlenimleriyle bir ‘iyi’ gazetecilik örneği veren Nevşin Mengü’yü izlerken haberdar oldum. Colani’nin konuşmasının içeriği hakkında değildi söyledikleri, sadece bir düzeltme yapıyordu. Nevşin Mengü’nün ‘düzeltme’sini, “yanlış anlaşılma” kaygısını izale etmeye matuf önceki cümleleriyle birlikte aktarıyorum, ki yaptığı ‘normal’ gazeteciliğin Türkiye vasatında sosyal cesaret de gerektirdiği anlaşılsın:
“Bir yere gittiğimde benim amacım, bismillah burada durum ne, bunu aktarmak… Şunu unutmamak lazım, arkadaşlar bu adamlar iki sene öncesine kadar kafa kesiyordu. Onların haberini veriyoruz, aynı adamlar bunlar yanlış anlamayın. O farkın altını onun için ben de çizmek istiyorum. Yoksa herhalde ben de geri zekâlı değilim. Colani’nin Justin Trudeau olmadığının farkında olmayabilir miyim ben? (…) Kimse keriz değil herhalde, oraya gidip aaa ne güzel cennet kurmuşlar diyecek halimiz yok. Ama iki sene öncesine kadar baya kafa kesen adamların şimdi heykel yıkmaması, kadınlara karışılmayacak diye açıklama yayımlaması falan, bunlar enteresan. Bunları ben bir durum tespiti yapmak için anlatıyorum…”
Bu girişten sonra Mengü, Colani’nin videosuna ve o videonun basındaki yankısına dair konuşmaya başlıyor:
“Bugün Colani’nin bir videosu yayınlanmış. [söyleyeceklerimi] yanlış anlamayın, yanlış tercüme yapılmış. Colani diyor ki, gerçek şer’i yönetim halkla bizim aramıza kimsenin girmemesidir. Bu iş sopayla olmaz. Bu iş diyor, doğru sözü anlatarak olur diyor, mealen söylüyorum. Halkla aramıza girmeye çalışan olursa biz onlara sopa kullanmalıyız, diyor. Ama bunu farklı farklı tercüme ettirmişler. Şimdiye kadar kadınların örtünmesi yönünde bir talimat gelmedi. Gelir mi? Olabilir, bilmiyorum, her şey mümkün. İzleyip göreceğiz, ama dediğim gibi, bunlar bir şey denemeye çalışacaklar belli ki. Olacak mı olmayacak mı?”
Mengü’nün sözünü ettiği çevirilerin nasıl şeyler olduğuna da baktım tabii. Aslında başlıklar her şeyi söylüyordu: “’Kimsenin Suriye’den korkmasına gerek yok’ diyen HTŞ lideri: Şeriat uygulanacak…”, ya da: “HTŞ lideri Colani’nin 2023’teki şeriat konuşması ortaya çıktı: Ahlak polisi olacak…”
Mengü’nün düzeltmeye çalıştığı cümleler de şu surette yer alıyordu haberlerde:
“[Ahlak polisinin işlevini anlatırken] İslam hak dindir, halihazırda güçlüdür. Sadece İslam’a karşı zorlama ile duranlara karşı güç kullanırız. Kendimizi zorla davamızdan uzaklaştırmaya çalışanlara misilleme yaparız ve bu görev bunun için var…” Ya da: “Ahlak polisi, şeriatı uygulayacaktır. Biz, insanları güce değil, şeriata uymaya çağırıyoruz. Davetimize direnirseniz, şiddetin gücü ile karşı karşıya kalırsınız…”
Haberlerde de belirtildiği gibi Colani’nin yayımlanan videosu 2023’te çekilmişti. Peki onun şeriat-şiddet bağlamındaki sözlerinin aslı nasıldı? Bunu da Serbestiyet’teki (13 Aralık) birebir çeviriden öğrendim. Okuyunca anladım ki Mengü “yanlış çeviri” demekte haklıymış, çünkü Colani tam olarak şöyle diyordu tartışmalı bölümde:
“(…) Ancak bazen şeriatı küçültüyor ve sadece ‘mahkeme kapısında bekleyen cellatlar’ ya da ‘elinde sopayla pazarlarda dolaşan davetçiler’ gibi algılıyoruz. Kamu ahlakını denetleyen bir içişleri biriminin olması gerekir, ancak burada öncelikli olan davet olmalıdır, zorbalık değil. Eğer davette zorbalık ön plana çıkıyorsa, bu, hakikati insanlara ulaştırmadaki acizliğimizi gösterir. İslam, kendisi zaten hak dinidir ve güçlüdür. Eğer önümüze bir engel çıkarsa, o zaman [onlara] güçle karşılık veririz. Ancak halkla aramızda bir engel yoksa, sadece daveti kullanmalıyız.”

Başlıkta sorduğum soruya geçmeden önce Colani’nin 2023’teki videosunda yer alan Suudi Arabistan ve IŞİD uygulamalarını eleştirdiği bölümü de aktarmak istiyorum, ayrıca okumayanlar için tümünü Serbestiyet’in haberinden okumalarını tavsiye ediyorum.
Şöyle diyor Colani:
“Kardeşlerim, hisbe (halk arasında bilinen ismiyle ‘ahlak polisi’ – A. G.) konusu biraz hassas bir konu. Bizim kültürel mirasımızda bazı yanlışlar olduğunu düşünüyorum.
“Hisbe konusunu düşündüğümüzde, özellikle Suudi Arabistan’da olan şeyleri veya bazı kişilerin DEAŞ bölgelerinde gördüklerinden etkilendiğini görüyoruz. Bana göre bu yöntemler ne örf ne de şer’i kurallar açısından doğru değildir. (…) Marufu emretmek ve münkerden nehyetmek hala var. Camilerde, gümrük kanunlarında, ticaret düzenlemelerinde ve adalet sisteminde bu anlayış hâlâ mevcut. Ancak mesele daha çok kamu ahlakıyla ilgili, ki bu da hisbenin sadece bir parçasıdır.
“Ama biz, Suudi Arabistan deneyimine bakıp, bu işi tamamen bir ‘Emr-i Bilmaruf ve Nehy-i Anilmünker Kurumu’na indirgemeyi doğru bulmamalıyız. Çünkü bu tarz bir uygulamanın olumsuz sonuçları olmuştur, olumlu sonuçlar doğurmamıştır. DEAŞ’ın yöntemleri zaten çok açıktır.”
Hastalıklı bir psikoloji: Kendi ideolojik çemberinin dışında kalanların problem çözmesinden huzursuz olmak
Artık başlıktaki iddiaya gelebiliriz.
Bu yazının başlığını okur okumaz “Bu ne biçim laf, 10 yıl önceki o korkunç tecrübenin tekrar yaşanmaması kimi, neden mutsuz etsin, korkutsun” diye itiraz edenler ilk bakışta haklı gibi görünebilir. Çünkü gerçekten de kavranması çok zor, hastalıklı bir psikolojiyi ima ediyor başlık. Kim kalkıp da “Evet, ben böyle hissediyorum” der? Doğru, kimse demez, fakat zaten ben de insanın bırakın ifade etmeyi kendi kendine bile itiraf etmekten kaçındığı tekinsiz bir psikolojiden söz ediyorum.
Bu tuhaf psikolojiye kaynaklık eden şey, esneme kabiliyetini yitirmiş katı ideolojik aidiyetler, fakat orada da mertebeler var: Bütün sorunları çözme yeteneğine sahip bir ideolojiniz olduğuna inanabilirsiniz; sorunlu bir pozisyon olsa da bu sizi tarif ettiğim psikolojiye mahkûm kılmaz. Fakat bununla yetinmeyip, işi bütün sorunları çözebilecek yegâne ideolojinin sizin ideolojiniz olduğu noktasına varırsanız işte o zaman kendi ideolojik çemberinizin dışında kalanların (da) sorun çözücü olabileceğini kabul etmeniz imkânsızlaşır – hele ki söz konusu olan en sert karşıtınızsa ve hele ki sosyal statü olarak onları kendinizden aşağı görüyorsanız… Bunu reddetmek zorundasınız, aksi durumda katı ideolojinizin temel kabulünü kendi ellerinizle berhava etmiş olursunuz. (Bir tevafuk: Bu yazıyı yazarken verdiğim bir arada okuduğum Suriye konulu bir köşe yazısının başlığı şöyleydi: “Çözüm Atatürk’ün aydınlattığı yoldur”, Fikret Bila, Halk TV, 13 Aralık).
Mutlaklaştırdığınız ideolojiniz çemberin dışında kalanları ayrı ayrı çekmecelere yerleştirir ve sizi birilerinin o çekmecelerin dışına çıkma ihtimalini düşünmekten men eder. Bu da sizi kendi ideolojik çemberinizin dışında kalanların başarısızlığından mutluluk duymaya, başarısından korkmaya sürükler; sonuç birçok insanın felaketi anlamına gelecek olsa da…
Bu yazıyı bir rezervle bitireyim: Buraya kadar yazdıklarımdan HTŞ’nin IŞİD’leşmesinin ihtimal dahilinde olmadığı anlamı çıkarılmamalıdır. Gerçi evet, Suriye ne Irak ne Afganistan; yüzyıllar boyunca çok kültürlü çok dinli bir geçmişi tecrübe etmiş, son döneminde de seküler değerlerle barışık bir hayat sürmüş şehirleri olsa da, onca tecrübeden sonra bu ihtimali “laik hezeyan” diye dışlamak düpedüz naiflik olur. Ben de HTŞ’nin IŞİD’leşmesini ihtimal dahilinde gören ve bundan endişe duyanlar arasındayım, fakat bu yazıda eleştirdiklerimden farkım şurada: Ben endişesinin gerçeğe dönüşmesinden korkanlar arasındayım, onlar ise endişesinin gerçeğe dönüşmemesinden korkanlar arasında yer alıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025