Alper GÖRMÜŞ
Hrant Dink cinayetinde ihmalleri ya da kasıtları olmakla suçlanan kamu görevlileri ile ilgili iddianame, başsavcılığın iki kez iadesinin ardından ilgili mahkemeye gönderildi. Savcı Gökalp Kökçü, çoğu istihbaratçı polis olmak üzere 26 kamu görevlisi hakkında ağır hapis cezaları talep ediyor. İddianame, sunulduğu mahkemece kabul edilirse, Türkiye’de ilk kez yüksek düzeyde çok sayıda devlet görevlisi yargı önüne çıkacak.
İddianamenin ortaya koyduğu bir başka önemli nokta da şu: Bu soruşturma da, tıpkı benzerleri gibi üzerinde suç şüphesi bulunan devlet görevlilerini yargıdan kaçırmak için yoğun çabaların yürütüldüğü bir soruşturma oldu. Fakat istisnai birkaç örnekte gördüğümüz gibi, bu defa basın ve kamuoyu ısrarlı takibini sürdürdü ve sonuç aldı. (Önceki istisnai örnekler arasında “Manisalı Çocuklar” ve “Metin Göktepe” soruşturmalarını sayabiliriz.)
İddianamenin içeriğine geçmeden önce, genel değerlendirme bahsinde şu noktanın da altını çizelim: Basının ve kamuoyunun ısrarlı takibinin rolü gerçekten de çok önemliydi, fakat bu vurgu, savcı Gökalp Kökçü’nün yine istisnai sayılabilecek savcılık performansının hakkını teslim etmeme noktasına varmamalı. Kökçü, gerek iddianamesinin arkasında durma kararlılığıyla, gerekse de yazdığı metnin tutarlılığı ve gücüyle hakikaten göz doldurucu bir performans ortaya koymuş durumda.
F4 raporunun çarptığı dört istihbaratçı
Dink cinayetinde kamu görevlilerinin suçlandığı iddianame, yukarıda da söylediğim gibi iç tutarlılığı ve sağlamlığıyla dikkat çekiyor. Elbette kararı hâkimler verecek, fakat tek tek şüphelilerin, önlerine konan sorulara savcılık ifadelerinde verdikleri cevapların ikna gücü, doğrusu pek yüksek görünmüyor. Özellikle de savcının “esas sorumluluk doğuran belge” dediği, cinayetten yaklaşık bir yıl önce, Şubat 2006’da hazırlanan ve “Yasin Hayal’in Hrant Dink’i ne pahasına olursa olsun öldüreceği”ni belirten F4 istihbarat raporuna dair sorulara verilen cevaplar, bu nitelikte...
İddianamede başka belgeler, onlara dayalı sorular ve bu sorulara verilen ikna edici olmayan cevaplar da var, fakat ben bu yazıda onları bilerek ihmal edecek, sadece F4 raporuna dair savcılık sorularına, soruşturmanın en kritik dört istihbaratçısının verdiği cevaplara odaklanacağım. Zaten, yukarıda da değindiğim gibi, savcı da iddianamesini “esas sorumluluk doğuran belge” dediği bu rapor üzerine oturtuyor. Dolayısıyla bu ayıklama-sadeleştirme girişimim, soruşturmanın küçük bir bölümünü cımbızla çekme anlamına gelmeyecek, sadece meseleyi ayrıntılarda boğulmadan daha iyi anlamamıza hizmet edecek.
F4 raporuyla bağlantılı olarak savcının ağır suçlamalar yönelttiği dört istihbaratçı şunlar: Ramazan Akyürek (F4 raporu Trabzon Emniyeti’ne sunulduğu sırada Trabzon Emniyet Müdürü, cinayet tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü-EGM İstihbarat Daire Başkanı), Ali Fuat Yılmazer (F4 raporu Trabzon Emniyeti’ne sunulduğu sırada EGM “C” Şubesi Müdürü), Engin Dinç (F4 raporu Trabzon Emniyeti’ne sunulduğu sırada Trabzon İstihbarat Şube Müdürü), Ahmet İlhan Güler (F4 raporu Trabzon Emniyeti’ne sunulduğu sırada İstanbul İstihbarat Şube Müdürü).
F4 raporu: Önemi ve içeriği
Soruşturmanın ilk savcısı Yusuf Hakkı Doğan’dı. Onun Yargıtay üyeliğine seçilmesinden sonra görevi Gökalp Kökçü devraldı. Dolayısıyla F4 raporuna dair soruları ilk olarak o düzenledi. Bu vesileyle, onun da soruşturmanın bugüne gelmesindeki olumlu rolünü burada teslim edelim.
Yalnız ülke içinde değil, uluslararası çapta etkiler doğuracağı açık olan bir siyasi cinayetten bir yıl önce, maktulün kesin olarak öldürüleceğini kaydeden bir istihbarat raporu varsa ve cinayet buna rağmen önlenememişse, cinayeti soruşturan savcıların öncelikle bu rapordan yola çıkmaları son derece normal. Çünkü unsurları incelendiğinde, ortada böyle bir rapor varken cinayetin engellenememesini kasıtsız, basit ihmaller ve insani zaaflarla açıklayabilmek neredeyse imkânsız görünüyor.
Söz konusu rapor, cinayetin işlenmesinden (19 Ocak 2007) yaklaşık bir yıl önce 15 Şubat 2006’da Trabzon Emniyeti’nde istihbarat elemanı olarak çalışan polis memuru Muhittin Zenit tarafından Trabzon İstihbarat Şube Müdürü (bugün Emniyet Genel Müdürlüğü - EGM İstihbarat Daire Başkanı) Engin Dinç’e sunulmuştu. Raporun en önemli noktalarını, bizzat savcı Yusuf Hakkı Doğan’ın özetlemesiyle hatırlayalım:
“Soruldu: Trabzon’da Muhittin Zenit tarafından düzenlenen F4 raporunun birinci paragrafında Dink’e karşı büyük bir eylemde bulunulacağı söyleniyor... İkinci paragrafta Dink’in öldürüleceği yazılı... Üçüncü paragrafta eylemciler(in) eyleme giderken baz istasyonlarının takibine takılmamak için cep telefonlarını yanlarında götürmeyecekleri, köyde bırakacakları (belirtiliyor)... Dördüncü paragrafta silahı köyden temin edecekleri (yazılı)... Beşinci paragrafta raporu düzenleyen memurun değerlendirmesi var, ‘bu kişiler kafaya koydukları eylemi yaparlar, bu haberin önemsenmesi gerekiyor’ deniyor.”
Ramazan Akyürek ve F4 raporu
Savcı Doğan bu özeti, raporun yazıldığı tarihte Trabzon Emniyet Müdürü, cinayetin işlendiği tarihte ise EGM İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek’i sorgularken yapıyor ve ardından şu soruyu soruyor: “Bu rapor size sunuldu mu?”
Akyürek’in cevabı şöyle:
“Bu rapor bana sunuldu. Esasında birinci paragrafta yer alan ses getirici eylem ve son paragrafta bu kişiler kafaya koydukları eylemi yaparlar şeklindeki bilginin İstanbul’a aktarıldığı açıktır.”
Akyürek’in cevabından da anlaşılabileceği gibi, rapordaki “mutlaka öldürülecek” ifadesine rağmen, Trabzon’dan İstanbul’a gönderilen yazılı bilgi notunda sadece “ses getirici eylem” ibaresi yer alıyordu. (Biraz sonra göreceğimiz gibi, Ankara’ya, başında Ali Fuat Yılmazer’in bulunduğu İstihbarat Daire Başkanlığı “C” şubesine gönderilen nota ise istihbarat raporunun fotokopisi eklenmişti. Yani İstanbul’dan esirgenen “Hrant Dink’in mutlaka öldürüleceği” bilgisi, Ankara’ya iletilmişti.)
Akyürek’in cevabı üzerine, ikinci soru doğal olarak İstanbul’dan esirgenen bu bilgiye dair olacaktı...
Savcı Akyürek’e soruyor: “Neden öldürüleceği bilgisi aktarılmadı?”
Akyürek’in cevabı:
“Ben esasen bu detayları hatırlamıyorum. Hrant Dink’e yapılacak eylem ile ilgili olarak o dönemde istihbarat müdürü olan Engin Dinç yazıdan ayrıca İstanbul istihbarat şube müdürlüğü ile konunun paylaşıldığını söyledi. Biz o yazıda Hrant Dink’in öldürüleceği kelimesi üzerinde durmadık, zaten ses getirecek bir eylem denildiğinde aynı şeyi anladık.”
Savcı, “öldürmek” fiilinin açıkça telaffuz edildiği bir rapor aktarılırken neden bu fiilin kullanılmasından imtina edilip, onun yerine “ciddi bir eylem” ifadesinin konduğu sorusuna verilen bu cevaptan tatmin olmamış olacak ki, sorgunun sonunda rapora yeniden dönüyor ve oradaki kuvvetli ifadelerden birini daha hatırlatıyor:
“İstanbul Emniyetine gönderilen 17/02/2006 tarihli yazıda ‘Hrant DİNK’e yönelik ses getirecek bir eylem yapılacağı’ yazılı idi, oysa ki istihbarat daire başkanlığına gönderilen 15/02/2006 tarih ve 09 sayılı F4 raporu içeriğinde ‘Yasin HAYAL ne pahasına olursa olsun Hrant DİNK’i öldürecek” ibaresi açı açık yazıyordu.”
Bir kez daha aynı soruyla karşılaşınca, Akyürek’in cevabı şöyle oluyor:
“Bu soruya en sağlıklı cevabı o dönemde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan ve bu dönemde de İstihbarat Daire Başkanı olan Engin DİNÇ verebilir.”
Yarın: Engin Dinç ve Ali Fuat Yılmazer’in F4 raporu karşısındaki pozisyonları.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025