Alper GÖRMÜŞ
Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde katledilmesiyle (22 Temmuz 2015) ilgili dava, cinayetle suçlanan ve PKK’lı oldukları öne sürülen sanıkların geçtiğimiz hafta beraat etmesiyle son buldu. Cinayetin kim tarafından işlendiği belirsizliğini koruyor ama, 22 Temmuz 2015’in Çözüm Süreci’nin fiilen bittiği gün olduğu hususunda herkes hemfikir. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, cinayetten iki gün sonra Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçaklarının Kandil’i bombalamasını yorumlarken bu gerçeği dile getirmişti:
“Orada bir mesaj verilmek istendiyse o mesajı aldığımız için dün gece uçaklarımız Kandil üzerindeydi; kim aynı mesajı bir daha vermeye kalkarsa aynı cevabı alır. Son operasyonların çatışmasızlığı bitirdiğini iddia edenler, gitsinler bunu iki polisimizi uyurken şehit edenlere söylesinler."
Çatışmasızlığı kim bitirdi?
Ceylanpınar cinayeti çatışmasızlık sürecini gerçekten bitirmişti ama bu olay aslında bir kıvılcımdan fazla bir şey değildi. Yaşanan, Birinci Dünya Savaşı’nı başlatan olay olarak Avusturya Arşidük’ü Ferdinand’ın Saraybosna’da bir suikaste uğramasının gösterilmesine benziyordu; nasıl ki Birinci Dünya Savaşı Ferdinand öldürülmeseydi de çıkacaktı, Türkiye’deki çatışmasızlık ortamı da Ceylanpınar cinayeti olmasaydı yine bitecekti.
Bunun neden böyle olacağını anlayabilmek için bugünün bilgilerinin ışığında o günün tartışmalarına dönüp bakmamız gerekiyor.
22 Temmuz 2015’e böyle baktığımızda anlıyoruz ki, çatışmasızlığı ne o zamanlar legal ve illegal Kürt siyasetinin temsilcilerinin iddia ettiği gibi Kandil’in 24 Temmuz gecesi Türk uçakları tarafından vurulması ne de Başbakan Davutoğlu’nun iddia ettiği gibi ondan iki gün önceki Ceylanpınar cinayeti bitirmişti... Gerçek şuydu ki, çatışmasızlık, Çözüm Süreci’nin iki aktörünün (iktidar partisi ve PKK), bir noktadan sonra kutuplaşmanın azalmasını ve barış ortamını kendi kısa vadeli siyasi yararları açısından uygun bulmamaya başlamasıyla bitmişti; gerisi bir provokasyona bakıyordu, o da Ceylanpınar cinayetiyle geldi.
Sükûnetten fayda ummayan üçüncü güç: Gülen Cemaati
Bugünün bilgisiyle baktığımızda, bu tabloya, dönemin üç önemli siyasi gücünden biri olan Gülen Cemaati’ni de ilave etmemiz gerekiyor ve o zaman da şu spekülatif yoruma ulaşıyoruz: Ceylanpınar cinayeti öncesinde dönemin üç önemli siyasi aktörünün üçü de Çözüm Süreci’ni kendi dar ve kısa vadeli siyasi yararları açısından uygun görmüyor, her biri yeniden başlayacak bir çatışmalı süreçten medet umuyordu. Zaten Ceylanpınar cinayetinden sonra, Kürt siyasetinin ve devletin biribirlerini ‘provokasyon’la suçlamalarının nedeni de buydu. HDP ve PKK’ya göre devlet PKK’ya topyekûn yeni bir saldırıyı başlatmak için yapmıştı bu provokasyonu. (PKK ilk açıklamasında olayı bir ‘Apocu fedai timi’nin yaptığını açıkladı, daha sonra onların PKK yönetiminin iradesi dışında eylem yapan bir grup olduklarını öne sürerek ilk açıklamayı ‘düzeltti...’ Sonraki günlerde HDP çevrelerinden de ‘provokasyon kokan eylemin büyük bir ihtimalle PKK’ya yakın kişilere yaptırıldığı’ öne sürüldü.)
Öte yandan devlete göre de bu bir provokasyondu ama sahibi, ‘halk savaşı’nı başlatmaya bahane arayan PKK idi.
Ceylanpınar cinayeti ‘neden’den çok ‘sonuç’tu
İki bölümlü bu yazı dizisinin 8 Mart Perşembe tarihli ikinci bölümünde, Ceylanpınar cinayeti davasının beraatle bitmesinin çağrıştırdığı yeni sorular üzerinde odaklanacak, cinayetin hangi soydan bir cinayet olduğunu, o günden sonra öğrendiklerimizi de katarak anlamaya çalışacağız.
Fakat yazının bugünkü bölümünde sizleri “Çözüm sürecini bitiren” Ceylanpınar cinayeti öncesine götürecek, o günlerdeki siyasi tartışmaları hatırlatacak ve onların üzerinden Ceylanpınar cinayetinin bir ‘neden’den çok bir ‘sonuç’, o günlerin Türkiye’sinde siyasi çıkarlarını barışta değil savaşta görenlerin işine gelen bir sonuç, dolayısıyla da provokasyon amacıyla üretilmiş bir sonuç olduğunu göstermeye çalışacağım.
HDP’nin yüzde 13’ü hem AK Parti’yi hem PKK’yı ürkütüyor...
Halkların Demokrasi Partisi (HDP) 7 Haziran 2015’te yapılacak genel seçimlerden önceki bütün seçimlere, yüzde 10’luk yurt barajını aşamama korkusuyla hep illerden bağımsız aday gösterme taktiğiyle girmişti.
HDP’nin, Kürtlerin legal partilerinin tarihinde ilk kez olarak haziran seçimlerine parti olarak katılma kararını açıklaması büyük bir şaşkınlığa yol açmıştı. HDP’nin barajı aşması o kadar küçük bir ihtimal olarak görülüyordu ki, bu karar derhal büyük bir tezvirata yol açtı: HDP böylece sıfır milletvekili çıkaracak, Güneydoğu’da onun kazanacağı milletvekillikleri AK Parti’ye gidecekti. HDP bu kararı AK Parti’yle anlaşarak almıştı. Böylece AK Parti Başkanlık sistemine geçebilecek, sonra da Kürtlerin demokratik taleplerinin tamamını karşılayacak reformları sisteme kabul ettirecekti.
Bu ‘anlaşma’nın gerçekçi olmadığını, HDP’nin bu hamleyi gerçekten barajı aşabileceğine inandığı için yaptığını savunanlar da vardı ama sayıları çok azdı. Onlardan biri olarak ben ötesini de iddia etmiş, seçimlere dört ay kala HDP’nin oylarının barajı aşmak bir yana, ‘şaşırtıcı yükseklikte’ olabileceğini öne sürmüştüm. (http://www.aljazeera.com.tr/gorus/hdpnin-oylari-sasirtici-yukseklikte-olabilir)
Gerçekten de öyle oldu ve HDP seçimlerde yüzde 13’lük bir oranla herkesi şaşırttı.
Kürt seçmenlerin mesajı açıktı: PKK’nın şiddet yolunu değil, HDP’nin parlamento üzerinden barışçı mücadele yöntemini onaylıyorlardı.
Bu açık mesajdan sonra beklenirdi ki, zaten bir barış süreci yürütmekte olan devlet ve PKK bu sonuçtan memnun olsunlar, bunu Çözüm Süreci’ne bir onay saysınlar ve süreci hızlandırsınlar...
Fakat öyle olmadı, her iki aktör de tam tersine, HDP’nin barış ve çözüm diyerek güç toplamasından rahatsızlık duyduklarını gösteren bir dil tutturmaya başladılar. İki taraf da, Çözüm Süreci’ni bitiren aktör damgası yemeden Çözüm Süreci’nin bitmesini arzuluyor gibiydiler...
Bugünden o günlere baktığımızda, gerek PKK ve gerekse de AK Parti içinde, bu hâkim dalgaya karşı durmak isteyenlerin olduğunu, fakat onların seslerinin giderek daha az çıktığını ve bunun da Türkiye’yi Ceylanpınar cinayetine doğru sürüklediğini görebiliyoruz.
Murat Karayılan’dan AK Parti-HDP koalisyonu önerisi
Önce Çözüm Süreci’nin iki aktöründen biri olan PKK tarafına bakalım...
HDP’nin seçim zaferinin üzerinden iki hafta bile geçmeden, 19 Haziran 2015’te Cemil Bayık Kürt halkına silahlanma çağrısında bulundu... 11 Temmuz’da KCK Yürütme Konseyi ‘çatışmasızlığın sona erdiğini’ açıkladı...15 Temmuz’da KCK eş başkanı Bese Hozat, Özgür Gündem’de kaleme aldığı yazısında ‘Yeni süreç devrimci halk savaşı sürecidir’ diye yazdı... 20 Temmuz'da Suruç katliamı gerçekleşti... Aynı gün Cemil Bayık silahlanma çağrısını tekrarladı.
İşte bu savaş çağrılarının ve ‘AK Parti ile asla’ yeminlerinin ortasına PKK’nın en önemli liderlerinden Murat Karayılan’ın Fırat Haber Ajansı’na verdiği şaşırtıcı söyleşi düştü. Murat Karayılan, söyleşide AK Parti-HDP koalisyonu imâsında bulunuyor, “Kürt meselesinin hızla çözüme kavuşturulması ve bu amaçla çözüm sürecinin duraklatılmasının önüne geçilmesi” çağrısında bulunuyordu.
Ne var ki, o günlerde kimsenin duymak istemediği sözlerdi bunlar, çünkü bütün aktörler barıştan değil yeni bir çatışma sürecinden yarar umuyordu. Dolayısıyla PKK tarafı da AK Parti tarafı da sessizce geçiştirdi bu çıkışı... Oysa neler vardı neler bu söyleşide... Şu sözler Karayılan’ın:
“Bu konuda ‘ben filan kesimle koalisyona girmem’ türünden açıklama ve tutumlarda da bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir. Öyle kendini bazı şeylere hapsetme yerine ilkeler üzerine konuşmak önemlidir.”
O günlerde, PKK içinde biri ‘parlamento’yu, öbürü ‘halk savaşı’nı vurgulayan iki çizginin var olduğunu ve neticede ikinci çizginin kazandığını daha yakından görebilmek için, Karayılan’ın söyleşisini analiz ettiğim ve Haziran 2015’te yayımlanan şu yazıya bakılabilir: http://www.aljazeera.com.tr/gorus/karayilan-ne-demis-oldu
PKK içindeki bu ses tabii ki duyulmadı ve bastırıldı...
Erdoğan da istemiyor...
Benzer biçimde, iktidar kanadında da Çözüm Süreci’ni sürdürmek isteyenler, gürültüsüz bir ülkede eskisi kadar kolay seçim kazanamayacağını 7 Haziran seçimlerinde anlamış bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın itirazıyla karşılaştılar. Dolmabahçe mutabakatından haberinin olmadığını ve dolayısıyla tanımadığını söyleyen Erdoğan’a karşı Bülent Arınç, Erdoğan’ın her türlü ayrıntıyı bildiğini, süreci onun talimatlarıyla sürdürdüklerini söyledi ama onun sesi de duyulmadı... Çünkü o cenahta da kısa vadeli siyasi çıkarın barışta değil çatışmada olduğuna dair bir inanış hâkim olmuştu.
Nihayet, hükümetle kanlı bıçaklı bir duruma gelmiş olan fakat o günlerde henüz gücünü koruyan Gülen Cemaati’nin de faydayı çatışmada görmesiyle birlikte ülkedeki en etkili üç siyasi gücün üçü de Çözüm Süreci’nin bitmesinin iyi olacağı hususunda gıyaplarında anlaşmaya vardılar.
Artık o noktadan sonra bir kıvılcım yetecekti ve o kıvılcım 22 Temmuz 2015’te Ceylanpınar cinayetiyle geldi.
Perşembe günü, Ceylanpınar cinayetinden sonra açılan davanın seyrini izleyerek bu olayın bugün artık iyice belirginleşen provokasyon boyutunu ele alacağım. İlaveten, o noktadan itibaren başlayan yeni çatışma sürecinden fayda uman Türkiye’nin en etkili üç siyasi gücünün umduklarıyla bulduklarını kıyaslayacak, bu işten kimin kazançlı çıktığını ele almaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025